Herhangi bir konuda bir kuruma ihtiyaç varsa bu yasaklarla engellenmez. Elbette kanunlar, yönetmelikler, yönergeler değişebilir. Ancak bunların özel öğretim sektörünü geriye götürecek nitelikte olmamasına dikkat etmek gerekir.

Dershanelerin dönüşüm programı ve özel okullara uygulanacak teşvikleri düzenleyen yasanın çıkması Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin de yeniden hazırlanmasını gerekli kılar. Bu anlamda Milli Eğitim Bakanlığımız yaptığı hazırlıkları dershane ve okul dernekleriyle paylaştı. Bu toplantılara TÖDER adına ben de katıldım. Toplantılarda, hazırlanan taslaklarla ilgili görüşlerimizi bildirdik. Uygulamada zorluk çıkaracak ve özel öğretim kurumlarının ufkunu daraltacak maddeleri belirttik. Bunların bir bölümü değişti, ancak bazıları da aynen kaldı. Bu anlamda görüşlerimizin alınmış olması doğru bir adımdı. Ancak yeni öğretim döneminin ve dönüşüm sürecinin başlayacak olması konunun uzun süre tartışılmasını engelledi. Yani yönetmelik ve yönerge biraz aceleye geldi diyebiliriz. Genel anlamda olumlu değişiklikler içeren hükümler var. Ancak uygulamada zorluk çıkaracak maddeler de var.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki yapılacak her değişiklik Türkiye’de özel okullaşma oranını artırmaya ve bu sektörü geliştirmeye yönelik olmalıdır. Bu da bürokrasinin mümkün olduğunca azaltılmasına, teşviklerin de netleştirilmesine ve artırılmasına bağlıdır. Bir yönetmelikte ne kadar çok kısıtlayıcı hüküm varsa bu özel okul yatırımcısını sektörden soğutuyor.

Yeni yönetmelikteki bazı hükümler yeni açılacak okullar için gerekli ve geliştirici nitelikte. Ancak Türkiye’de eski yönetmeliklere göre açılmış binlerce okul var. Bunların bazıları da ne yaparsanız yapın yeni standartlara uyacak nitelikte değil. Köklü ve tarihi okullar var. Binası küçük ve eski de olsa öğretim kalitesi oturmuş, başarılı okullar var. Bunları, merdiveni 20 cm. dar diye kapanmaya zorlamak ya da kontenjanını düşürmek haksızlık olur. Bu maddelerin mevcut okullar için yeniden gözden geçirilmesi gerekir.

Ayrıca yönetmeliklerin özel sektörü kısıtlayıcı, serbest piyasa koşullarından koparıcı nitelikte olmamasına da özen göstermek gerekir. Bu anlamda kanunda ve yönetmelikte olumlu adımlar atıldı, ancak sıkıntı oluşturabilecek maddelerle ilgili görüşmelerimizi de belirttik.

Biz dernek olarak baştan beri dershanelerin kapatılmasının eğitim sistemimiz içinde önemli bir boşluk oluşturacağını belirttik. Böyle bir yolun Türk eğitim sistemi ve çağdaş eğitim eğilimleri açısından doğru olmadığını söyledik. Hala da aynı görüşteyiz. Ancak bu konuda atılmış bir adım ve çıkmış bir kanun var. Hukuki süreç devam ediyor. Anayasa Mahkemesi bu konuda henüz bir karar vermedi. Bu karar ne olursa olsun, dershanelerin boşluğunu doldurmak için kurulacak “temel lise”lere olumlu bakıyoruz. Temel liselerle ilgili maddelere biz de katkıda bulunduk. Burada da özellikle temel liselere alınacak öğrencilerin herhangi bir sınıfta kontenjanın %30’unu aşma sınırlamasını doğru bulmadığımızı belirttik. Önümüzdeki yıllarda uygulama içinde bu konudaki haklılığımızın görüleceğine ve bu kararın değişeceğine inanıyoruz.

Herhangi bir konuda bir kuruma ihtiyaç varsa bu yasaklarla engellenmez. Elbette kanunlar, yönetmelikler, yönergeler değişebilir. Ancak bunların özel öğretim sektörünü geriye götürecek nitelikte olmamasına dikkat etmek gerekir.

Biz TÖDER olarak Bakanlığımızın bizlerle yapacağı istişarelere önem veriyoruz. Bugüne kadar her davete katıldık, bundan sonra da katılıp katkı sunmaya devam edeceğiz. 

İbrahim Taşel

TÖDER Yönetim Kurulu Başkanı

Final Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı