Logo

Mustafa Aydın, İAÜ'nün 10. yılında 2023 hedeflerini açıkladı

Kategori: EĞİTİM Dosyası
Pazartesi, 22 Temmuz 2013 14:59 tarihinde oluşturuldu



2003 yılında Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu’nu kurarak yükseköğretimde faaliyet göstermeye başlayan İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, 10. Yılında üniversiteyi geleceğe taşıyacak adımları atmaya hazırlanıyor.

mustafa_aydin_iau2003 yılında Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu’nu kurarak yükseköğretimde faaliyet göstermeye başlayan İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, 10. Yılında üniversiteyi geleceğe taşıyacak adımları atmaya hazırlanıyor. 3 aşamalı hedef belirlediklerini belirten Aydın, 2015, 2020 ve Cumhuriyetin 100. Yılı olan 2023’de İstanbul Aydın Üniversitesi’ni çok farklı bir noktaya taşıyacaklarını söylüyor.

Sayın Aydın, önce Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu’nu kurdunuz. Daha sonra İAÜ’nün temellerini attınız. Sizi yükseköğretime yönlendiren nedenler nelerdi?

‘Damdan düşenin halini ancak damdan düşen bilir’ diye bir sözümüz vardır. Ben ortaöğretimde ve yükseköğretimde mesleki eğitim görmüş bir insanım. Dolayısıyla mesleki eğitimin Türkiye’de nasıl ikincilleştiğini, terk edilmişliğini, yerlerde süründürüldüğünü biliyorum. Henüz 13-14 yaşında iken hayatın gerçeklerini bilmeden ailemin beni göndermiş olduğu bir meslek lisesine gittim. Sonrada neden ömrümün sonuna dek o meslekle ilgili eğitim göreceğimi, bu eğitimin dışında başka bir eğitim alamayacağımı düşündüm. Almayı tercih ediyorsam neden normal lisede okuyan biriyle aynı sınava girip başarılı olduğum halde farklı muamele göreceğimi ve istediğim okula giremeyeceğimi… Ben bir canlı örneğim. Meslek lisesi mezunuyum ve dil bilim doktorası yaptım, dilbilimciyim şimdi. Makine bölümü mezunuyken dil bilimi branşında master ve doktora yaptım; alanımda da başarılıyım. Demek ki o yaşta beni meslek lisesine gönderen zihniyet benim o andaki temayüllerimi ölçememiş. Netice itibariyle şunu söylemek istiyorum: meslek eğitiminin bu ülkedeki sıkıntılarını gören bir insan olarak ben yükseköğretime ilk adımımı mesleki eğitim ile attım ve Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu’nu kurdum.

Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu’nu konumlandırırken şöyle bir felsefe ortaya koyduk: Öyle bir vizyon çizeceksiniz, öyle şartlar, öyle imkanlar sunacaksınız ki öğrenci Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden Boğaziçi Üniversitesi’ne, ODTÜ’ye gitmeyecek de Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu’nu tercih edecek. Böyle bir hedef çizdik kendimize ve başardık. Fiziki alt yapımızı akademik altyapımızı, halkla ilişkilerini, uluslararası ilişkilerini teknik yapıyı ve en büyük farkındalığımız olan uygulamalı eğitimi koyduk ortaya ve öğrenciler devlet üniversitelerinin meslek yüksekokulları dururken bizi bir vakıf meslek yüksekokulunu tercih etti. Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu Türkiye’de bir üniversiteden bağımsız olarak kurulan ve ilk uygulamalı eğitimi yapan meslek yüksekokuldur. Bu alt yapıyı daha da büyüterek 2007 yılında fakültelerimizi oluşturduk bugün 10 fakülte, 3 meslek yüksekokul, 1 yüksekokul ve 3 enstitü ile eğitime devam ediyoruz. Tabi belirtmek isterim ki ben 1995 yılından beri eğitim sektörünün içinde olan biriyim. Öncesinde de uzun yıllar eğitim subayı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yaptım. Eğitim benim için bir gönül işiydi ve ben “eğitimci olunmaz eğitimci doğulur” felsefesine inanıyorum. Bu eğitim birikimini yükseköğretime taşıyarak faydalı olmaya çalıştık.

TÜRKİYE’DE İLK 10’DAYIZ

İAÜ’nün 10. yılını kutluyorsunuz. 10 yıllık süreci değerlendirebilir misiniz? İAÜ’yü kurarken kendinize koyduğunuz hedefler nelerdi? Bunlara ulaşabildiniz mi?

2003 yılında Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu ile çıktığımız yola İstanbul Aydın Üniversitesi olarak devam etmekteyiz. 10 yılda çok yol kat ettik ama emin adımlarla ilerledik. Devamlı gelişen ve değişen bir üniversitesiyiz. Ulusal değil uluslararası kriterleri baz alarak eğitim öğretim planlamamızı yapıyoruz. İstanbul Aydın Üniversitesi bütün bu eğitim dünyasının içerisinde çok farklı, parmakla gösterilebilen bir yerdedir. İstanbul Aydın Üniversitesi bugün öğrenci mevcudu, fakülte ve meslek yüksekokulundaki programlarıyla, yetiştirmiş olduğu insan kaynağı ile Türkiye’nin ilk 10’daki üniversiteleri arasında yer alıyor. İstanbul Aydın Üniversitesi son 6 yıl içerisinde en çok tercih edilen vakıf üniversitesidir. Bu yıl 10 bine yakın öğrenci İstanbul Aydın Üniversitesi’ne kayıt yapmıştır. İstanbul Aydın Üniversitesi öğrenci sayısı, puan aralığı, tercih sayısı, mezun olan öğrenci sayısı ile sağlamış olduğu araştırma ve teknolojik imkânlar bakımından şu anda Türkiye’deki ilk 10 üniversiteden biri konumundadır. Bu da İstanbul Aydın Üniversitesi’nin daha yeni hedeflere doğru yönelmesini de zorunlu kılıyor. Arkanızdan gelen insanları size destek ve teşvik edince daha yeni hedeflere koşmayı kendinize hak görürsünüz. Onun için İstanbul Aydın Üniversitesi de bütün bu destek ve teşvikler doğrultusunda onuncu yılında kendisini yeniden kurguluyor.

İAÜ’NÜN KURULUŞ MİSYONU: UYGULAMALI EĞİTİM

İAÜ’nün iş dünyasıyla en yakın ilişki kuran üniversiteler arasında olduğunu görüyoruz. İAÜ’nün buradaki rolünü ve misyonunu nasıl görüyorsunuz? İş dünyası ve üniversiteler arasında duvarların ortadan kalktığına inanıyor musunuz? Bu çerçevede İAÜ’nün yaptıkları hakkında bilgi verebilir misiniz?

İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ), kurulduğu günden beri bir misyonla ortaya çıktı. Bu misyonu ‘uygulamalı eğitim’ olarak özetleyebiliriz. Uygulamalı eğitim anlayışımızla her zaman iftihar ediyoruz. Çünkü Türk eğitim sisteminin uygulamalı eğitime ciddi anlamda ihtiyacı vardı ve biz İAÜ olarak bu alanda çok önemli başarılara imza attık. Türkiye’de ilk kez uygulamalı eğitimi yükseköğretime taşıyan üniversite olduk. Uygulamalı eğitimdeki temel amacımız ezberci eğitimi yıkmak bunun yerine daha modern, çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir sistem koymaktı. Eğitim sistemimiz yıllardır şikâyetçi olduğumuz ezberci, projeden, uygulamadan uzak bir eğitim sisteminden oluşuyordu. Öğrencilerimiz okullarından mezun olduktan sonra sektörde kendilerini yabancı hissediyorlar ve işi öğrenmeleri uzun zaman alıyordu. Bizler yerinde ve uygulamalı eğitim modelimizle ‘sektöre adaptasyonu güçlü, kreatif çalışabilen, ara eleman değil de ana eleman’ yetiştirdik.

Üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde sektörlerin ihtiyaçlarını çözmeye odaklandık. Uygulamalı eğitim sistemi anlayışımız ile öğrenciler sektöre girdikleri zaman sektöre uyum ve sektöre katma değer açısından son derece işlevsel hale geldiler. İAÜ olarak uygulamalı eğitime önem vererek hem öğrencinin kendine güvenmesini sağladık, hem de işverenlerimizin zaman kaybetmemelerine imkân verdik. Üniversitemizde okuyan bir öğrenci daha okul sırasında iken işin nasıl yapıldığı hakkında bilgi sahibi oluyor.

Yerlerde sürünen mesleki eğitime yeni bir boyut getirerek yüzünü değiştirdik. Meslek yüksekokulundan mezun olan gençlerin prestijini arttırdık. İstanbul Sanayi ve İstanbul Ticaret Odaları ile geliştirilen işbirlikleri ile 354.210 üzerinde çözüm ortağımız öğrencilerimize staj olanağı sağlamaktadır. Çözüm ortaklarımız arasında sektörünün önde gelen pek çok kurumsal firması bulunmaktadır. Renault-Mais, Amerikan Hastanesi, Schenker Arkas, Acıbadem Hastaneleri, Ankara Sigorta, Mercedes, Bisse, Aras Kargo, Collezione, Carrefour, Simit Sarayları).  İşe Yerleştirme oranımız %86’dır.

Tabi eğitim devam ederken de yaptığımız çalışma ve projeler var. Üniversitemizde oluşturduğumuz sektör danışma kurulları öğrencilerimizle düzenli olarak bir araya gelerek fikir ve tecrübe paylaşımında bulunmaktadır. Biz soru da da bahsettiğiniz o duvarları hiç yaratmadık sanayi ile hep iç içe olduk ve birlikte yürüdük. Yürümeye de devam ediyoruz. Teknoloji merkezimiz kurum, kuruluş ve özel firmalar için birçok proje ve araştırma yürütmektedir. Biz üniversite olarak edinilen bilginin ürüne dönüştürülmesi gerektiğine ve topluma faydalı hale getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Öğrencilerimizi donanımlı, teknolojiyi en iyi şekilde kullanan ve uluslararası alanda deneyim sahibi bireyler olarak yetiştirerek mezun ediyoruz.

Yurtdışındaki üniversitelerle ve akademisyenlerle İAÜ’yü tanıştırıyorsunuz. Uluslararası ilişkilere neden bu kadar önem veriyorsunuz? Bu yöndeki çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Biz bir dünya üniversitesi olmak için yola çıktık. Ulusal değil uluslararası alanda rekabet edebilecek öğrenciler yetiştiriyoruz. “Dünya İnsanı Yetiştirmek” cümlesi en çok kullandığımız cümledir. Dünya çok çabuk değişen ve gelişen bir organizmadır. Bu hıza ayak uyduramazsanız başarısız ve mutsuz olursunuz. Bizde eğitim sistemimizi dünya insanı yetiştirmek adına kurguladık.

İstanbul Aydın Üniversitesi, Türkiye’nin uygulamalı eğitim yapan ilk üniversitesi olma özelliği ayrıca dünyaca tanınmış 350’nin üzerinde uluslararası üniversiteye yapmış olduğu işbirlikleri, öğrenim süresince vermiş olduğu garantili eğitim bursları, dünyanın en iyi üniversitelerinde lisans tamamlama imkânı, dünya çapında ün yapmış alanında en iyi akademisyenler, ulusal ve uluslararası konferanslar, Çift anadal programı sayesinde  aynı anda iki diploma sahibi olma imkânı, Türkiye’nin  tek bir alanda kurulu en büyük teknoloji merkezime sahip olması gibi daha birçok özelliği ile öğrenciler için en iyi imkânları sağlayarak farklılık yaratan bir üniversite olmuştur. Bunlardan bir kısmı YÖK onaylı çift diploma programı şeklinde yürütülen lisans ve ön lisans programları ile lisans tamamlama programlarıdır. Dünyanın en iyi ilk 10 üniversitesi içerisinde yer alan University of California Berkeley ve İstanbul Aydın Üniversitesi arasında tüm programlarda yaz okulları işbirliği anlaşması yapılmıştır. ABD’de bulunan Mercy College ile lisans tamamlama ve Yüksek Lisans yapma konusunda eğitimlerini tamamlama imkânına sahip olmuşlardır. 2009-2010 eğitim öğretim yılından itibaren, en önemli uluslar arası eğitim fırsatlarından biri olan UMUC yani University of Maryland  University College’da çift diploma alacakları şekilde lisans tamamlama imkanı sağlamıştır. İngilizce İşletme lisans programında, İAÜ öğrencilerine, başka hiçbir üniversitede bulunmayan bir öğrenim olanağı yaratılmış, yurtdışına gitme zorunluluğu olmadan uluslararası diploma ile mezun olma olanağı sunulmuştur. İlk iki yılında İAÜ öğretim üyelerinden ders alan öğrenciler daha sonraki iki yılda ABD’den gelen akademisyenlerden aldıkları dersler ile çift diploma alarak mezun olmaktadırlar.

VAKIF ÜNİVERSİTELERİ DEVLET ÜNİVERSİTELERİNİ DEĞİŞİME ZORLUYOR

Türkiye’de vakıf üniversitelerinin devlet üniversitelerinin önüne geçtiğini görüyoruz. Vakıf üniversitelerinin bu motivasyonunu neye bağlıyorsunuz? Devlet-Vakıf üniversiteleri arasındaki etkileşimin Türkiye’de yükseköğretime katkıları neler olacaktır?

Vakıf üniversitelerinin yükseköğretime katkısı büyüktür. Öncelikle eğitimde kalite artmıştır. Bunun sebebi ise ister istemez üniversiteler arasında doğan rekabettir. Vakıf üniversitelerindeki imkânlar, bölüm çeşitliliği, burs imkânları, uygulamaya yönelik alanların fazlalığı devlet üniversitelerini de yeniden hareketlendirmiştir. Bugün Türkiye’deki yükseköğretim, özellikle vakıf üniversitelerimiz gerek eğitim kaliteleri, gerek teknik donanımları, gerekse sosyal imkânları ile dünya üniversiteleri ile rekabet edebilecek düzeye gelmişlerdir. Yükseköğretim ülkemizde sınavla kapısı açılan bir durumdadır. Bu nedenle her yıl öğrencilerin girdiği sınavların sonucunda bir değerlendirme yapılmakta ve tercihlerinde belirlediği yerleşmelerle öğrenciler üniversite hayatlarına başlamaktadırlar. Vakıf üniversitelerinin sunmuş olduğu imkanlar, devlet üniversitelerinin önüne geçmiştir. Özellikle uluslararası alanda çalışmaları ve tanınır olmaları önemli bir özelliktir. Ben Vakıf üniversitelerinin devlet üniversitelerini tetiklediğini düşünüyorum. Tercih dönemlerinde onlarda artık kendilerini ifade etmek istiyorlar. Çünkü vakıf üniversitelerine talep oldukça arttı ve devlet üniversiteleri de bu rekabetin içerisinde yer almaya başladı.

TÜRKİYE’NİN EĞİTİMDE CAZİBE MERKEZİ OLMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ

DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi Başkanlığını da yürütüyorsunuz? Türkiye’nin bölgesinde yükseköğretimde cazibe merkezi olması için neler yapıyorsunuz? Yurtdışındaki kurumların Türkiye’deki yükseköğretime bakışları nasıl?

Başkanlığını yürüttüğüm DEİK/Eğitim Ekonomisi İş Konseyi-EEİK olarak, Türkiye’nin Uluslararası Yükseköğretim Hareketliliğinde rekabet gücünün artırılmasını ve küresel platformda yüksek katma değer sağlayan uluslararası öğrenciler için ülkemizi daha cazip kılmayı kendimize en önemli hedef olarak seçtik. Şunu da özellikle belirtmek isterim ki EEİK bugün Türkiye’de yükseköğretim alanında kurulmuş en geniş platformdur.

Son yıllarda hükümetimizin değişen politikaları ve desteği ile yabancı öğrenci sınavı kaldırılmış, kolaylıklar getirilmiştir. Üniversitelerimiz birçok uluslararası işbirliğine imza atmış, ülkemizi eğitimde bir cazibe merkezi haline getirmek için ciddi adımlar atmışlardır. Türkiye’ye gelen uluslararası öğrencilerin çoğu tarihte ortak kültüre sahip olduğumuz ülkelerden gelmekte. Ve diğer bir gerçek, 2000’lerin başından bugüne kadar uluslararası öğrenci sayımızda belirgin bir artış maalesef olmamıştır.

Bazı olumlu gelişmeleri de yoğun çalışmalarımız neticesinde görmek bizleri memnun etmektedir, örneğin Dışişleri Bakanlığımızdan Büyükelçilik yetkililerimizin bölge ülkelerdeki ulusal eğitim sistemi, üniversiteye kabul sistemi, öğrenci sayısı, öğrencilerin temayülleri, ülkenin İK ihtiyaçları gibi konularda bilgi toplaması ve üniversitelerimizle paylaşmasını, vize işlemleri için özel bir statü ve kurallar geliştirilmesi ve öğrencilerin kısa sürede vize alabilmeleri sağlanmasını, İçişleri Bakanlığımız bizlere ikamet başvurularının hızlı sonuçlanması için resmi işlemlerin tüm İlçe Emniyet Müdürlüklerinde yapılacak şekilde düzenlenmesi ve İkamet izinleri için yetkili olan kuruluşlarda dil bilen, donanımlı personelin istihdam edilmesi konusunda destek vermektedir. 2013 yılı itibari ile ikamet başvuruları ilçelerden yapılabilmektedir.

Turizm ve Kültür Bakanlığımız Turizm sektöründe görüldüğü gibi devlet eliyle eğitim sektörünün de reklam ve tanıtımının yapılması, yurtdışı etkinliklerinde üniversitelerin de katılabileceği pavillionlar hazırlanması ve ICEF, NAFSA gibi fuarlarda Türkiye’nin tanıtımının yapılması konusunda bizlerle ortak çalışmalara başlamıştır. 2012’de Amerika’daki NAFSA fuarında ilk kez Türkiye pavillionu ile bayrağımızı gururla dalgalandırdık. 2013 yılında ise çok daha büyük ve etkin bir organizasyon olan NAFSA’da yer aldık. Artık fuarlara EEIK üyeleri olarak bir arada katılıyoruz. Bu da bizim gücümüzü artırıyor. Ekonomi Bakanlığı Döviz Getirici Faaliyet Destekleri ile daha fazla yurtdışı tanıtım çalışması yapma fırsatı buluyoruz.

Sayın Bakanımız Zafer Çağlayan Bey’e bu konuda minnettarız. Eğitim sektörümüzü tanıtmak ve yurtdışından öğrenci getirmek için bu destekler bize büyük fayda sağladı. Bugün fuar katılımlarından, yurtdışında düzenlenen konferanslara, basılan broşürlerden internet reklamlarına kadar birçok alanda devletimiz %60’a varan destekler veriyor. İstanbul Aydın Üniversitesi olarak ta yapılan bu çalışmaların içerisinde yer alıyoruz. Öğrencilerimizin uluslararası düzeyde yetişmesini sağlayarak ülkemizin saygınlığına katkı sunuyoruz.

7/24 ÇAIŞIRIM, BİRAZ İŞKOLİK SAYILIRIM!

Çalışmayı ve üretmeyi sevdiğinizi biliyoruz. Mustafa Aydın olarak 1 gününüzü nasıl geçiriyorsunuz? İş, yaşamınızın ne kadarını kapsıyor? İş dışında neleri yapmayı seviyorsunuz? 

Ben her sabah 03.00 de kalkarım. O günün planlarına bakar, raporlarımı inceler ve değerlendiririm. Organize edilecek işleri çalışma arkadaşlarıma mail atar ve paylaştırırım. Bu arada mutlaka CNN İnternational ve El Cezire’yi izlerim. Sonra saat 05.00 de tekrar yatarım. Ama bu iki saat benim için çok verimli geçer. 06.00’da tekrar kalkar kişisel bakımımı ve kahvaltımı yaparım. 07.30 gibi de evden çıkarım. Öncelikle üniversiteye gider ve bahçesinde konumlanan camlı ofisimde öğlene kadar görüşmelerimi yaparım. Birimlerin ve fakültelerin yöneticileriyle, hocalarımızla, öğrencilerle görüşürüm. Zaten ofisimizin tamamı cam ve herkes benim her gün orada olduğumu bilir. Bir derdi sıkıntısı varsa gelir ve paylaşır. Tabi sevinçlerini de paylaşır. İki günde bir mutlaka Üniversitedeki spor salonunda öğlenleri asgari bir saat spor yaparım. Öğrencilerimle masa tenisi oynarım. Günü sporla yarıladığımdan başkanlık ofisimde duşumu alır kıyafetlerimi değiştiririm. Biraz işkolik biriyim. Ama spor yapmaya mutlaka zaman ayırıyorum. Sağlıklı beslenmeye çalışıyorum. Çok sık seyahat ederim. Yurt dışında da yürüttüğüm başkanlıklar var. Ayrıca İstanbul Aydın Üniversitesi uluslararası anlamda da önemli bir yere sahiptir. Eğitim işbirliklerimiz için ben ve ekibim devamlı seyahat ediyoruz. Bu seyahatler bir nevi tatil oluyor diyebiliriz. Özellikle uçakta geçirdiğim vakit beni dinlendiriyor ve çok verimli zaman geçiriyorum.

Üniversite de gerçekleştirilen etkinliklere katılırım.Ö nceden planlanmış bir işim yok ise mutlaka Yönetim Kurulu Başkanlığını da yürüttüğüm BİL Holdinge gider ve orada çalışma arkadaşlarımla görüşmeler yaparım. Her akşamda mutla bir sivil toplum kuruşunun etkinliği ya da toplantısına katılırım. Türkiye Sigarayla Savaş Derneği, UFRAD, DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi, Küçükçekmece Kent Konseyi, EURAS gibi birçok STK’nın ve birliğin başkanlığını yürütüyorum. Ayrıca Vakıf Üniversiteleri Birliği’nin de Genel Sekreteriyim. Yani akşamları da yoğun geçiyor. En geç saat 23.30 gibide yatarım. Haftanın 7 günü çalışırım ben ama aileme de mutlaka zaman ayırıyorum.

2020’DE DÜNYANIN İLK 500 ÜNİVERSİTESİ ARASINDA OLACAĞIZ

İAÜ’nün kısa dönemde planlarından bahsedebilir misiniz? Uzun vadede ise İAÜ’yü nerede görmek istiyorsunuz?

2015 daha sonra 2020 ve bundan sonra da 2023 var. Biz bu konuyla ilintili olarak kendimize üç aşamalı bir hedef koyduk. 2015 yılında Türkiye’de ilk 5 üniversite arasına gireceğiz. Bunu öğrenci sayısı olarak söylemiyorum. Zaten sayımız şu anda oldukça iyi bir konumda. Bu araştırma, Ar-Ge çalışmaları, projeleri, akademik kadro, uluslararası öğrenci sayısı, işe yerleştirmiş olduğumuz öğrenci sayısı, dünya pazarına sunduğumuz beyin gücü gibi parametrelerle olacak. 2020’de ise İstanbul Aydın Üniversitesi dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında yer alacak. 2023 yılı hedeflerimize gelirsek şöyle sıralıyım: 2 bin 500 uluslararası öğrenci, 300 uluslararası öğretim üyesi, asgari 20 patent, Türkiye’nin eğitiminde, Türkiye’nin özel sektöründe, Türkiye’nin sanayisinde söz sahibi olan bir üniversite amaçlıyoruz.

DEİK Eğitim Ekonomisi İş Konseyi olarak yaptığımız çalışmaları sonucunda her gün daha da fazla sayıda üniversitemiz ‘Study in Turkey’ çatısı altında birleşerek yurtdışına güç birliği ile açılıyor. Bu çatıda hep beraber hareket etmek ve ülkemizin yükseköğretim sektörünü dünyaya hep birlikte, tek koldan tanıtmak mecburiyetindeyiz. Eylül 2013 yılında ise EAIE (Avrupa Uluslararası Eğitim Derneği) ve ICEF( Uluslararası Eğitim Vakfı) fuarları İstanbul’da gerçekleşecek.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.