Logo

Daha iyisini yapmak için devamlı alarmdayız

Kategori: EĞİTİM Dosyası
Salı, 04 Kasım 2014 13:25 tarihinde oluşturuldu



Kurucusu Tarık Akan’ın yıllar önce okuduğu şimdi siyah beyaz fotoğraflarda kalmış olan Bakırköy Ortaokulu’ndan doğan Özel Taş İlköğretim Kurumları, eğitimde çağdaş, Atatürkçü ve aydınlık bir misyon üstleniyor. Özel Taş İlköğretim Kurumları Müdürü Dr. Ali Akdoğan, “Cumhuriyet’in değerlerini duruşumuzla, yöntem, uygulama ve beklentilerimizle öğrencilerimize fazlasıyla yansıtıyoruz” diyor.

Öncelikle Özel Taş İlköğretim Kurumları nasıl doğdu? Okulun tarihçesini ve kuruluş öyküsünü anlatabilir misiniz?

Özel Taş İlköğretim Kurumları,  kurucusu Tarık Akan’ın yıllar önce okuduğu şimdi siyah beyaz fotoğraflarda kalmış olan Bakırköy Ortaokulu’ndan doğdu. O yılları sık sık Tarık Bey’den de dinlerim. O zamanlarda iki katlı, birer şubesi olan, küçük, sevimli bir mahalle okuluymuş burası. Tarık Bey’le eski fotoğraflara bakarken birçok ayrıntı yakalıyorum. Merdivenlerde düzgünce sıra olmuş, fotoğraf makinesine poz vermiş siyah önlük, beyaz yakalı pırıl pırıl aydınlık yüzlü Cumhuriyet çocukları. Zamanla okul son mezunlarını vermiş ve kapanmış. Nedendir bilinmez, bu güzel bina depo olarak kullanılmaya başlanmış. Yıllar süren içler acısı bir durum anlayacağınız. Metruk bir yapı haline gelmiş bu yüz yirmi yıllık ana binayı ve bahçeyi Tarık Bey 1986 yılında Rum Kilisesi Vakfından kiralamış. Sanat hayatının doruğundayken ülkenin kangren haline gelmiş eğitim meselesine etkide bulunmak istemiş, birden bire okul işine atılmaya karar vermiş. Hayali iyi bir ilkokul oluşturmakmış. Bu iyi okuldan temiz, aydınlık yüzlü çocuklar yetiştirip salacakmış dünyaya. Oluşturmuş da. Bu mütevazi okulun ilk yılları heyecanlı bir şekilde geçmiş. Tarık Bey’in, bu biraz da çocuksu okul nostaljisi zamanla yerini daha büyük bir ideale bıraktı. Türkiye’nin tam da kalbine oturacak, önemli bir kavramsal boşluğu dolduracak, iyi, kaliteli insan yetiştiren, biraz da ütopik bir okul. Bu ideali Tarık Bey’le ve ekibimle birlikte gerçekleştirmekten onur duyuyorum. Zamanla bahçeye ek bir bina yapıldı. Şartlar elverdiğince yeni alanlar açıldı. Fakat sekiz yıllık kesintisiz eğitimin kabul edilişiyle okul da bir anda ilköğretim okuluna dönüştü. Okullar için aslında binalar çok da belirleyici değildir düşünülenin aksine. Daha önemli iki belirleyici vardır: Sistem ve insan. Bütün bu koca eğitim mekanizması insan faktörüyle işliyor. Dolayısıyla, hızlıca iyi bir kadro kurulması ve bir eğitim yapısının oluşturulması gerekiyordu. Özellikle meslek içi eğitimlere önem verildi. Hala bu vazgeçilmezdir bizim için. Hepimiz öğrenciyiz de ayrıca. Zaman içinde gerekli alanlar da oluşturuldu. Spor salonundan anaokuluna, rehberlik hizmetleri biriminden kantinine, bilgi işleminden bale odasına kadar her bir ayrıntı düşünüldü. Burada, bu alanın da bize öğrettikleri oldu, çocukların, anne ve babaların öğrettikleri oldu. Bütün bildiklerimizi sıfırlayıp yeniden her şeyi planladık, yeniden yapılanmaya giriştik. Biz öğretmenler hayat boyu birer öğrenciyizdir de ayrıca, bundan gurur duyarız. Dolayısıyla her yıl bilgilerimize, tecrübelerimize yenilerini ekleyerek devam ediyoruz yolumuza. İdealimize ulaşmamız için bu şart.

KURULUŞUNDAN BU YANA ÇOK MESAFE KAT ETTİ TAŞ OKUL

Okulun kuruluşundan günümüze gelişimi hakkında bilgi verir misiniz? Bu süreçte hangi çalışmalara ve başarılara imza atıldı?

Okulun kuruluşundan beri yani yirmi üç yıldır kadro çok değişti ama uzman bir çekirdek kadro neredeyse on beş yıldır varlığını sürdürüyor. Biz kurum olarak öğrencilerin buradaki mutluluğunu önemsiyoruz ve bu mutluluktan da kuşkusuz, belli bir başarı çıkarmayı arzuluyoruz. Başarı planlı, isteyerek çalışmaktan geliyor elbet. Bu isteği ve planı sağlamak ise belli bir tecrübe gerektirir. Bu anlamda tabii ki tecrübemize de güveniyoruz. Çocukların gelişimlerini desteklemek adına planladığımız çalışmalardan verim alıyoruz. Ama yetmiyor. Daha iyisini yapmak için devamlı alarmdayız. Toplantılarımıza yeni veriler yeni bilgilerle katılıyoruz. Projelerimizi güncelliyoruz. Her bir ayrıntıyı geliştirerek yeni bir yıla başlıyoruz. Bu anlamda, devamlı olarak kendimizi yenilediğimizi de eklemeliyim. Bütün başarıların altında olmazsa olmaz bir emek var kuşkusuz. Bu emeği tüm ekip, hep birlikte geceli gündüzlü uzun mesailer harcayarak yarattık. Yılmadan devam da ediyoruz. Her yıl biraz daha gelişerek, her yıl biraz daha öğrenerek. Cambridge uluslararası yabancı dil sınavlarında (ESOL) yıllarca çok önemli başarılara imza attık. Bu sınavlara tüm öğrencilerimizi seçim yapmadan sokuyoruz. Onların başarısını okul dışında da izlemek çok güzel. Öğrencilerimizin başarılarını her yıl sene başında velilerin de katıldığı şık bir törenle taçlandırıyoruz. Aslında en önemli ödül manevi olan. Başarılarının onlara hangi kapıları açacağını biliyorlar. Dolayısıyla her bir başarı yeni bir başlangıcı da gündeme getiriyor. Öte yandan, ortaöğretime geçiş sınavlarında da başından beri tüm öğrencilerimizi en uygun okullara yerleşmelerini sağlayacak çalışmalar yaptık. Her öğrencinin öğrenme olgusunu, zayıf noktalarını, güçlü yönlerini en ince ayrıntısına kadar biliyoruz ve buna göre programlar geliştiriyoruz. 7. ve 8. Sınıf öğrencilerimizin danışman öğretmenleri çocuklarımızın her daim yanlarındalar. Sporda, özellikle voleybol ve badmintonda ilçe ve il düzeyinde başarılara imza atıyoruz. Satranca hep çok önem verdik. Her yıl düzenlediğimiz bir satranç haftamız var. Öte yandan tüm öğretmenlerimizin, yöneticilerin satranç eğitimi alması için çalışmalar başlattık. Kuşkusuz kuruluşundan bu yana çok mesafe kat etti Taş okul. Ama tüm başarılarımızda başından beri mütevazi duruşumuzu da koruduk. Bu böyle devam edecek.

ANLAMA ODAKLI EĞİTİM YAPIYORUZ

Özel Taş İlköğretim Kurumları eğitimde nasıl bir misyon üstleniyor?  Uyguladığınız eğitim anlayışınızın temelini hangi değerler oluşturuyor? Bu değerleri öğrencilerinize nasıl aktarıyorsunuz?

Özel Taş İlköğretim Kurumları eğitimde çağdaş, Atatürkçü ve aydınlık bir misyon üstleniyor kuşkusuz. İlkelerimizi ve değerlerimizi büyük şair Ataol Behramoğlu’nun kaleme aldığı yeni andımızda da açıklıyoruz. Çocuklarımız sabah sınıflarına bu andı hep birlikte söyleyerek giriyorlar. Uyguladığımız eğitim anlayışının temelinde sorgulayıcı bir mantık var. Öğrencilere doğru, kaliteli, kavrama ilişkin sorular sorduruyoruz. International The International Baccalaureate, PYP’de (Primary Years Programme - İlk Yıllar Programı)  Türkiye’deki sayılı yetkilendirilmiş okullardanız. Milli eğitim müfredatını PYP’nin mantık ve yapısıyla işliyoruz sınıflarımızda. Böylece anlama odaklı eğitim yapıyoruz. Dolayısıyla, öğrenciler bilmekten çok,  anlamaya odaklanıyorlar. Uyguladığımız tüm projelere yansıyan bir geribildirimi de var bunun kuşkusuz. Anlamayı da kendi ekseninde ölçüyoruz. Yıl içine yaydığımız Sosyal Bilimler ve Sanat Haftası’nda, Matematik Günlerinde, Yabancı Diller Haftasında ve daha birçok özel haftada öğrenciler derslerde kazandıkları becerileri, anlamalarını sahneye, projelere, çeşitli aktivitelere taşıyorlar. Okulun neredeyse her birimini, her alanını öğrenme ortamı olarak tanımladık. Yemekhanede büyükçe bir tablomuz var ve öğrenciler sofra kültürlerini, yeme içme alışkanlıklarını, hijyeni bu tablo üzerinde kendileri değerlendiriyorlar. Sene başında, demokratik şartlarda, neredeyse politik yaşamın bir modeli olarak okul başkan ve başkan yardımcılığı seçimleri yapıyoruz. Çocuklar seçmen oluyorlar. Adaylar bu seçim sürecine hararetle hazırlanıyorlar. Propaganda konuşmaları, seçimler oldukça gerçeği yansıtır bir şekilde geçiyor. Bütün bu süreçler önceden tasarlandı kuşkusuz. Hangi etkinlik ne ile bağlanmalı, bunu neden yapıyoruz diye düşünüldü. Biz yöneticiler ve öğretmenler olarak da öğrencilere yansıttığımız eğitim değerleri ile düşünüyoruz. Önce bizim sorgulamamız lazım ki çocuklarımız derin sorgulamada var olabilsin. Rol model tanımını yansıtmak çok önemli. PYP bize ölçmede, değerlendirmede de çok faydalı oldu kuşkusuz. Birçok değişik ölçme aracı kullanıyoruz. Farklılaştırılmış eğitimi tüm sınıflarda yapılandırdık ve geliştiriyoruz. Bütün bu sistem aslında tek bir şeye hizmet ediyor o da çocukların anlamaları ve doğru sorgulamalarda bulunmaları. Eylem, yani ‘ne yapılacak’ sorusunun cevabı, bütün bu sorgulama sürecinden geçtikten sonra geliyor çünkü. Biz bütün öğrencilerimizin kazandıkları değerler, bilgi, beceri ve tutumlardan sonra harekete geçmeleri gerektiğine, ayrıca, anlamalarını başka platformlara taşımaları gerektiğine inanıyoruz. Gelişim ancak böyle olur.

Özel Taş İlköğretim Kurumları Cumhuriyet’in değerlerini eğitim sisteminde nasıl yaşatıyor? Bunları öğrencilerine nasıl aktarıyor?

Bu yıl Cumhuriyetimizin 91. yılını hep birlikte, yine coşkuyla kutlayacağımız. Biz tüm kutlama ve anma programlarını gününde ve tüm seviyeler için hazırlıyoruz. Tüm programlar ayrı ayrı komitelerce planlanıyor. Cumhuriyet Bayramı hem anlamı dolayısı ile hem de eğitim öğretim yılının ilk kutlama programı olması açısından çok önemli. Hazırlanan salon programları temalı lobi sergileri ile de destekleniyor. Kompozisyonlar, şiirler yazılıp, resim ve afişler tasarlanıyor. Tüm seviyeler ayrı bir proje yürütüyor.  Tüm öğrencilerin, eğitim kadrosunun ve diğer çalışanların mutlak katılımını önemsiyoruz. Cumhuriyet Bayramı programında mutlaka bir konuk da davet ediyoruz okulumuza. Bir gazeteci, bir yazar ya da tarihçi. Çok titiz düşünerek çağırıyoruz bu önemli kişileri okulumuza. Gelecek kişinin grupla iletişimini önceden düşünmek durumundayız. Öğrenci grubunu da bilgilendiriyoruz tabi. Konukların katıldıkları programların sonunda öğrencilerimiz konuyla ilgili çeşitli sorular soruyorlar. Gelen tüm konukların, çocuklarımızın sorularını anlamlı, yerinde, üst düzey bulduklarını söyleyebilirim. Cumhuriyet’in değerlerini duruşumuzla, yöntem, uygulama ve beklentilerimizle öğrencilerimize fazlasıyla yansıttığımızı düşünüyorum. Bunun için de okulda öncelikli yapılandırmalardan birini kütüphane olarak belirledik. Okumanın, okuduklarını yorumlamanın ne kadar değerli olduğunun bilincindeyiz. Bu yüzden TEOG başarı listesini yayımlarken aynı tablo içinde öğrencilerimizin ne kadar kitap okuduklarının, kaç sayfa yol kat ettiklerinin de altını çiziyoruz.

Cumhuriyetin başlangıcında eğitimde gerçekleştirilen reformların bugüne yansımaları hakkında neler düşünüyorsunuz? Günümüzde eğitimde yaşanan öncelikli sorunlar nelerdir? Neler yapılmalı?

Cumhuriyetin başlangıcında eğitim alanında gerçekleştirilen dahice reformlar günümüze gelindiğinde hız kaybetmiştir kuşkusuz. Sadece hız kaybetme de değil, ivmesi de azalmıştır diyebilirim. Giderek çeşitli politikaların elinde oyuncak olan bir yap boz eğitim modeli var karşımızda şu an. ‘Ülkemizde dershaneler nasıl meydana çıktı’ sorusunu sorunca aslında eğitimin içinde bulunduğu çıkmazlar sorunsalına da girmiş oluyoruz. Bugün eğitimin ana sorunu bence ‘nasıl yapmalı’ sorusuna top yekün bir yanıt bulunamamış olmasıdır. Meslek liselerini nasıl kurgulamalı? Orta öğretime geçiş sistemini nasıl yapılandırmalı? Yabancı dil eğitimini nasıl vermeli? Tarih eğitimini nasıl düzenlemeli? Bu nasıllar yıllar geçtikçe o kadar arttı ki, giderek insanların eğitime, okula, öğretmene ve giderek milli eğitim sistemine inançları azalmaya başladı. Gün geçmiyor ki yeni bir düzenlemeye gidilmesin. Bu kadar değişimin ne adına yapıldığını herkesin sorması gerekiyor kanımca. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki düzenlemeler açık, net ve anlaşılır nitelikteydi. Açık uçlu pek bir durum da yoktu. Devletin eğitimdeki dokunuşu, eğitimdeki gücü bariz bir şekilde belli oluyordu kuşkusuz. Yıllar sonra Köy Enstitüleri ile doruklara ulaşan sistem politik malzeme unsuruna dönüştürüldü.

HARF DEVRİMİ GEREKLİ, OLMAZSA OLMAZ BİR ATILIMDI

Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte eğitimde gerçekleştirilen devrimleri nasıl değerlendiriyorsunuz? O dönemde getirilen değişikliklerden sizce en önemlileri hangileriydi, neden?

Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte eğitim sistemimizde gerçekleştirilen devrimler Dünyada eşine az rastlanır niteliktedir kuşkusuz. Oldukça kısa bir sürede, kısıtlı bir kadroyla devasa işler başarılmıştır. Bir milletin yeniden doğuşunu simgeleyen Cumhuriyet’le birlikte birçok yeni değer de kazandık. Çağdaş bir dünyada var olmanın anlamı belki de yeniden yazıldı. Bu ivmeyle Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşanan tüm değişimler tüm ulusça olmasa bile büyük bir kesim tarafından benimsendi, geliştirilme yolları arandı. Bunun en temel olanı laik eğitimin benimsenmiş olmasıdır. Aslında devrimlerin hepsi birbirine sıkı sıkı bağlıydı kuşkusuz. Sözgelimi harf devrimi ile kıyafet devrimini birbirinden ayıramazsınız. Her ikisi de yüzümüzü batının aydınlığına dönüşümüzün göstergesidir. Harf devrimi gerekli, olmazsa olmaz bir atılımdı kanımca. Dünyadaki bilimsel eser üretimine bakmak lazım. Batı bu konuda oldukça zengin. Kullanılan alfabe de Latin alfabesi. Mustafa Kemal’in dehası yirminci yüzyılın başlarında ileriyi net bir şekilde görmesidir. Kültürel olarak düşünecek olursak da Osmanlıca metinler çok titiz çalışmalar sonucunda yeni Türkçe’ye kazandırıldı. Hala da kazandırılmakta. Yani, bir yandan yarattığı bu erozyon, bir yandan da yazın anlamında bir kolaylık getirmesi açısından harf devrimi Cumhuriyet’in ilk yıllarına damga vurmuştur.

“Yıl içine yaydığımız Sosyal Bilimler ve Sanat Haftası’nda, Matematik Günlerinde, Yabancı Diller Haftasında ve daha birçok özel haftada öğrenciler derslerde kazandıkları becerileri, anlamalarını sahneye, projelere, çeşitli aktivitelere taşıyorlar. Okulun neredeyse her birimini, her alanını öğrenme ortamı olarak tanımladık.”

“Cumhuriyetin ilk yıllarındaki düzenlemeler açık, net ve anlaşılır nitelikteydi. Açık uçlu pek bir durum da yoktu. Devletin eğitimdeki dokunuşu, eğitimdeki gücü bariz bir şekilde belli oluyordu kuşkusuz. Yıllar sonra Köy Enstitüleri ile doruklara ulaşan sistem politik malzeme unsuruna dönüştürüldü.”

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.