banner

ÇANKAYA Üniversitesi ; KOBİ ' lere odaklanıyor .         




Üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesine yönelik olarak, aynı zamanda bir yerel kalkınma modeli de olan kümelenmeyi temel alan bir strateji izleyen Çankaya Üniversitesi, imalat sanayinde faaliyet gösteren KOBİ’lere odaklanıyor. 

 Çankaya Üniversitesi sanayicinin rekabet çıtasını yükseltiyor “Kümelenme modelinin sanayide uygulanmasını sosyal sorumluluk olarak görüyor ve bölgemize bu konuda liderlik ediyoruz” diyen Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, yaptıkları projelerin öğrencileri için de güçlü bir referans oluşturduğunu vurguluyor. Güvenç, bünyelerinde kuracakları Tekno-Park ile küme üyesi KOBİ’lerin yenilikçi projeler üretmelerini ve daha büyük çaplı ürünlerin üretilmesinde üniversiteleri ile işbirliği yapmalarını sağlayacaklarını aktarıyor.


Çankaya Üniversitesi’nin Türkiye’de üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesine nasıl destek oluyor?

Çankaya Üniversitesi olarak üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesine yönelik, kümelenme modelini temel alan bir strateji izledik. Kümelenme, belli bir sektörde çalışan ve rekabet içinde olan aynı zamanda birbirleriyle ilişkileri olan firmaların bir araya gelerek, bu birliktelikten avantaj sağlamaları olarak tanımlanıyor. Kümelenmede firmalar öncelikle coğrafi yakınlıktan oluşan bazı avantajlardan fayda elde ediyor. Ayrıca firmaların, gerek mali gerekse insan kaynaklarının yetersizliğinden dolayı tek başına gerçekleştiremediklerinin, birlikte hareket ederek yapılması sağlanıyor. Bu anlamda, kümelenme kalkınma için bir araç olan, bir yerel kalkınma modeli. Bunun yanı sıra, aynı zamanda kümelenme bir üniversite-sanayi işbirliği modeli. Kümelenmenin içerisinde işbirlikçi firmaların yanı sıra, kümelenmeye destek sağlayan kuruluşlarda yer alıyor; bunlar, yerel kalkınma ajansları, kamu kurumları, belediyeler ve üniversiteler ile araştırma merkezleri. Biz, üniversiteleri içine almayan kümelenmenin doğru olmadığını düşünüyoruz. Bu nedenle 2007 yılından itibaren, bölgemizde kümelenme faaliyetlerinin yürütülmesine liderlik yapıyoruz.

Kümelenme projesini yürütürken bir taraftan da bu modelin Türkiye’de bilinirliğinin artırılması ve yaygınlaştırılması için ilgili kurumlar ile işbirliği çalışmalarını yürüttük. Kamu kurumları ile birlikte kümelenme konusunda özel teşvik programlarının sağlanması için çalıştık. Kümelenme ile ilgili konferanslar düzenledik ve kümelenme hakkında yapılan panellere katıldık. Kümelenme ile ilgili ulusal ve uluslararası projeler yürüttük ve bu konuda yapılan projelerde yer almaya devam ediyoruz. KOSGEB, Milli Prodüktivite Merkezi, İş Makineleri Mühendisleri Birliği Derneği, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu ile işbirliği protokolleri imzaladık. Türkiye’deki kümeler ve küme girişimleri arasındaki işbirliği, bilgi ve deneyim paylaşımı ile koordinasyonun sağlanması amacıyla, Anadolu Kümeleri İşbirliği Platformu’nun (AKİP) kurulmasında liderlik yaptık. Anadolu da bulunan tüm kümeleri tek bir bayrak altında toplayabilmeyi hedefleyen AKİP, 3 Haziran 2010 tarihinde imzalanan bir protokol çerçevesinde kuruldu. Kümelenme modelinin, Anadolu’nun her tarafında yerleşmesi ve bu model ile bölgelerin kalkınması için çalışmalarımızı sürekli olarak yürütmekteyiz.
 

OSTİM’LE BAŞLAYAN İŞBİRLİĞİ DİĞER OSB’LERLE BÜYÜDÜ

Üniversite olarak sanayi ile olan işbirliğinize ilk ne zaman başladınız? Bu konuda hayata geçirdiğiniz projelerden söz eder misiniz?

Çankaya Üniversitesinin sanayi ile olan işbirliği ilk olarak, Ostim Organize Sanayi Bölgesinde Mart 2007’de başladı. Ankara’da bölgesel kalkınmanın sağlanabilmesi amacıyla, kümelenme modelinin uygulanması için çalışmalar başlattık. Çalışmalarımız başladığında, özellikle sanayide kümelenme modelinin ne olduğu hakkında bir fikir birliği bulunmuyordu; o yıllarda yeni olan bu modelin Türkiye’de uygulaması da oldukça sınırlıydı. Modelin doğru uygulanması, başarılı olması ve benimsenebilmesi için, kümelenme için uygun sektörün belirlenmesinden önce, Ostim Yönetimi ile birlikte Ostim Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren ana sektörlerin analizini gerçekleştirdik. Bu analizlerin sonuçlandırılması 6 ay sürdü ve yapılan analizlerin sonucunda istihdam, ihracat büyüklüğü ve ürün geliştirme kapasitesi değerlendirilerek, İş ve İnşaat Makineleri Sektörü, kümelenme için uygun sektör olarak belirlendi. Sektörün belirlenmesinden sonra, yaklaşık 1,5 yıl sektörde faaliyet gösteren firmaların kümelenme hakkında bilgilendirilmesi amacıyla eğitim seminerleri düzenledik. Küme için maddi kaynak temin edebilmek için Avrupa Birliği Ulusal Ajansı’na sunduğumuz iki “Leonardo Da Vinci Yenilik Transferi” projemiz kabul edildi ve bu projeler ile birlikte Üniversiteden sağlanan ek kaynak ile kümelenme çalışmalarımız hızlandı. Bu projelerin amaçları İş ve İnşaat Makineleri Sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin kümelenmesini ve bu KOBİ’ler arasında işbirlikçi ağların kurulmasını sağlamaktı. Projeler kapsamında, küme envanterinin çıkarılması için firmalar ile detaylı anket çalışması yapıldı. Yapılan anketler ve SWOT (GZFT) analizi sonucunda firmaların ihtiyacı olan eğitim konuları belirlendi ve bu eğitimler düzenli olarak gerçekleştirildi. Bu projelerin yanı sıra, Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından desteklenen, firmaların uluslararası rekabet güçlerinin arttırılması projesi kapsamında firmaların ihracata yönelik ihtiyaç analizleri tamamlandı.  

Diğer taraftan, Ortak Satınalma Organizasyonu ile yapılan anlaşma ile firmaların ortak ihtiyaçlarının indirimli olarak temin edilmesi sağlanmış oldu. Avusturya Ticaret Müsteşarlığı ile birlikte, küme üyesi firmalar ile Avusturya firmaları arasında ortaklık kurulmasını temin etmek amacıyla, bir çalıştay düzenledik. Firmalar arasında işbirliği ortamının yaratılması için düzenli olarak, çeşitli sosyal faaliyetler gerçekleştirdik. Bunlar arasında, sabah kahvaltıları, iftar yemekleri ve konser katılımları yer alıyor ve benzer faaliyetlerimiz sürekli olarak devam ediyor.
 

Kümelenme alanında OSTİM’le attığınız ilk adım zaman içinde nasıl büyüdü ve şekillendi?

Kümelenme faaliyetlerimiz çerçevesinde özellikle imalat sanayinde faaliyet gösteren KOBİ’lere odaklandık. Ankara’da farklı organize sanayi bölgelerindeki KOBİ’ler ile bu faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Öncelikle Ostim Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan firmalar ile başlayan işbirliğimiz, daha sonraları İvedik, Sincan, Kazan ve Gölbaşında bulunan firmaları da kapsayacak şekilde genişledi.
 

ÖĞRENCİLERİN YER ALDIĞI PROJE SAYISI 110’A ULAŞTI

Sürdürdüğünüz projelerde öğrenciler ne ölçüde yer alıyorlar ve ne tür katkılar sağlıyorlar?

Öğrencilerimiz öncelikle dünya standartlarında, çok iyi bir eğitim-öğretim alıyorlar. Üniversitemizde Hukuk Fakültesi hariç diğer tüm fakültelerde eğitim dili İngilizce. Bu nedenle, öğrencilerimiz iyi derecede yabancı bir dil bilgisi ile mezun oluyorlar.    

Diğer taraftan, sanayi ile işbirliğimiz, firmaların yanı sıra öğrencilerimize de fayda sağlıyor. Çankaya Üniversitesi son sınıf öğrencileri 2007-2008 akademik döneminden itibaren Ostim, Kazan, İvedik ve Sincan organizede bulunan İş ve İnşaat Makineleri Küme üyesi firmalarda proje gerçekleştiriyorlar. Bu projeler, en az 2 kişilik öğrenci grubu ile onlara danışmanlık eden Çankaya Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından yürütülüyor. 2007-2008 akademik yılında Endüstri Mühendisliği Bölümü ile başlayan öğrenci projeleri, diğer yıllarda Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, İşletme ve Uluslararası Ticaret Bölümleri’ni de kapsayarak, her geçen yıl sayısını artırarak devam ediyor. 2011-2012 akademik dönemine kadar, 2007-2008 akademik döneminde 11 proje, 2008-2009 akademik döneminde 22 proje, 2009-2010 akademik döneminde 33 proje, 2010-2011 akademik döneminde 44 proje olmak üzere, toplam 110 proje tamamlandı.

Bu projelerin amacı, İş ve İnşaat Makineleri Kümesi firmalarının üretim, pazarlama, ihracat gibi konularda yaşadıkları ve gerekli zaman ve personel ayıramadıkları için çözemedikleri problemler için çözüm üretmek. Bu projeler ile firmaların kısa vadede verimliliklerinin artırılması sağlanıyor. Bu projeler ile mezun olacak öğrencilerimiz, Üniversitede almış oldukları teorik eğitimin gerçek hayatta bir uygulamasını gerçekleştiriyorlar. Öğrencilerimizin mezun olabilmeleri için yaptıkları projenin firmada uygulanması gerekli.

Bundan sonrası için amacımız tüm fakültelerimizdeki bölümlerin son sınıf öğrencilerini bu sistemin içerisine dahil ederek firmaların farklı sorunlarına çözümler geliştirmek. Bunun sonucunda hem firmaların hem de öğrencilerimizin kazanmasını sağlamak.
 

Okulunuzdan mezun olan öğrencilerinizin işe yerleşme oranı nedir? Bu konuda sanayi sektörü ile yaptığınız işbirlikleri nasıl bir rol oynuyor?

Sanayi ile yaptığımız işbirlikleri, öğrencilerimiz için bir farklılık oluşturuyor. Mezun olduktan sonra, benzer firmalarda benzer sorunlarla karşılaşacakları için, yaptıkları projeler öğrencilerimize avantaj sağlıyor çünkü kendilerini bekleyen iş hayatının önceden pratiğini yapıyorlar ve o sistemin içinde yaşamayı öğreniyorlar. Bu projeler ile öğrencilerimiz gerçek sorunlar ile baş etmenin yanı sıra takım çalışmasını da öğreniyorlar ve en önemlisi işler yürürken karşılaşılan sorunlara çözüm üretmeyi öğreniyorlar, bu bir şeyi sıfırdan tasarlamaya kıyasla çok daha zor. Bu nedenle, öğrencilerimizin işe yerleşme oranları yüksek seviyede. Yapılan bu projeler öğrencilerimiz için bir referans sağlıyor ve bu deneyimleri tercih edilmelerine neden oluyor. Bunun yanı sıra, proje yaptıkları firmalarda, mezuniyetleri sonrasında çalışmaya başlayan öğrencilerimiz de var.

Ayrıca Üniversitemizde girişimciliği destekleyen bir kültür mevcut. Öğrencilerimizin bir bölümü de, mezuniyetlerinden sonra kendi firmalarını kuruyorlar. Sanayide yapılan projelerin bu yeni girişimlerin üzerinde de etkileri oluyor. Öğrencilerimiz firmaların yaşadıkları sorunları bizzat kendileri yaşıyor ve bu deneyimlerinden kendi firmaları için ders çıkarıyorlar.
 

Çankaya Üniversitesi’nin yakın vadeli planları arasında bir Tekno-Park projesi de yer alıyor. Projeyle ilgili detayları ve hedeflerinizi anlatır mısınız?

Üniversite-sanayi işbirliği, çoğunlukla Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinden ekonomiye bir katma değer sağlıyor. Günümüzde teknoloji çok hızlı ilerliyor. Bu teknolojik değişim süresinde, tek başına ne üniversite, ne de sanayici değişen ihtiyaçlara cevap verebilir. Yüksek teknoloji için, çok pahalı ve uzun süreli yatırım, insan gücü ve maddi kaynak gerekli. Ar-Ge ve Ar-Ge teçhizatları son derece pahalı, buna karşılık sanayicinin kaynağı ve insan gücü sınırlı. Bir üniversitenin ise hem araştırma yapıp, prototip üretip hem de bunu ticari bir ürüne dönüştürme olasılığı çok az. Yapılan araştırmaların ürüne dönüştürülebilmesi için, gerçek anlamda üniversite-sanayi işbirliği gerekiyor. Bir taraftan, üniversitede yapılan araştırmalar sonunda oluşan prototip ile ilgili sanayici eğitilmeli; diğer taraftan sanayici de ortaya çıkan prototipi kavrayıp, ürünü daha da geliştirmeli. Biz Ar-Ge’nin ancak sağlıklı bir kümede olabileceğini düşünüyoruz. Kümenin sürdürülebilirliği için, rekabetçi olması ve dolayısıyla yeniliklerini kendisinin üretebilmesi gerekli. KOBİ’lerin hiçbirisi, kaynak ayırmak istese dahi, tek başına kendisine rekabetçilik kazandıracak Ar-Ge yapamaz. Bu nedenle, biz firmalara ortak Ar-Ge yapmalarını öneriyoruz. Dolayısıyla, Çankaya Üniversitesi bünyesinde kurulacak olan Tekno-Park'ın, küme üyesi

KOBİ'lerin birlikte yenilikçi projeler üretmelerini ve daha büyük çaplı ürünlerin üretilmesinde işbirliği yapmalarını sağlayacağını düşünüyoruz.
 

KOBİ’LER GÜNÜ KURTARMAK YERİNE ÜNİVERSİTELERLE GELECEĞE UZANMALI

Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç verdiği bilgilere göre üniversite-sanayi işbirliği özellikle ABD gibi gelişmiş ülkelerde çok güçlü ve üniversiteler ile sanayi kuruluşları iç içe. Başta ABD olmak üzere yurtdışındaki üniversitelerde sanayinin talepleri projelendirilirken, Türkiye’de ise, üniversite sanayi işbirliği uzun yıllardır konuşulmasına rağmen tam anlamıyla gerçekleştirilemedi. “Aslında, KOBİ’lerin dünyadaki yenilikleri ve teknolojiyi yakından takip etme fırsatını yakalayabilmeleri için üniversitelere yakın olmaları gerekli. Ancak, sanayici kendi derdine çare ararken sadece günü kurtarmaya yönelik kararlar alıyor” diyen Güvenç, KOBİ’lerin yeterli birikime sahip elemanı olmadığı için üniversitelerden uzaklaştığının altını çiziyor. Türkiye’deki terfi sisteminin de üniversitelerde çalışan öğretim üyelerinin sanayiden ve uygulamalı çalışmalardan uzaklaşmalarına neden olduğunu vurgulayan Güveç sözlerini şöyle sürdürüyor: “Öğretim üyelerinin terfi edebilmeleri yayınlara bağlı. Uygulamalı araştırmalardan yayın oluşturma süresi, teorik ve deneysel çalışmalara göre daha uzun sürdüğü için, öğretim üyeleri uygulamalı araştırmaları tercih etmiyor. Bu durumda, her iki tarafta birbirinden uzaklaşıyor. Biz, Türkiye’de üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi için öncülük yaptık. Her ne kadar, diğer Üniversitelerde de benzer uygulamalar başlatılsa da, bu işbirlikleri henüz yeterli seviyeye ulaşmadı.”

Güvenç, sanayicilerin hem operasyonlarını iyi yönetmesi, değer zinciri içinde kendilerini iyi konumlandırması ve dünya çapında rekabetçi olabilmeleri için katma değeri çok yüksek ürünler üretmesi gerektiğine de işaret ediyor. Firmaların bunu yapabilmek için Ar-Ge çalışmalarına fazlasıyla önem verdiğini kaydeden Güvenç, “Ar-Ge kadrolarını yetiştiren yerler ise hep üniversitelerdir. Dolayısıyla, bu firmalar yeni ürün geliştirmek için özellikle Ar-Ge alanında kalifiye işgücüne ihtiyaç duyuyorlar. Yeni ürün geliştirilmesinden sonra, bu ürünlerin pazarlaması, ticareti de önem kazanıyor ve firmaların bu alanda yetişmiş işgücüne ihtiyaç duymalarına neden oluyor” diye konuşuyor.
 

‘GELECEĞİ ÜÇ TEMEL DEĞER ÜZERİNE İNŞA EDİYORUZ’

Çankaya Üniversitesi’nin üç temel değer üzerinde büyümeye devam ettiğine dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, bu değerleri öğrencilerinin çok iyi bir eğitim-öğretim kazanmalarını sağlamak, uluslar arası alanda kendini kanıtlamış çok iyi bilimsel çalışmalar yapmak, uluslararası araştırma ve geliştirme projelerinde yer almak ve sosyal sorumluluk çerçevesinde yerel sanayiye destek olmak şeklinde açıklıyor. Bu üç değerin birbirinden bağımsız değil, aslında birbiri ile iç içe olduğunu söyleyen Güvenç şöyle konuşuyor: “Öğrenci odaklı iyi bir eğitim sistemimiz mevcut, bilimsel yayın sıralamasında üst sıralarda yer almaktayız ve uluslararası projeler yürütüyoruz. Bunların yanı sıra, yerel kalkınma modeli olan kümelenmeyi Ankara’da başarıyla uygulamaya devam ediyoruz. Yeni kampüsümüzle birlikte daha da genişleyerek, bu değerler için hizmet etmeyi sürdürüyoruz.”

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.