Logo

Hukuk merakı lisede başladı

Kategori: Kim Kimdir
Pazartesi, 15 Aralık 2014 10:15 tarihinde oluşturuldu



İstanbul Barosu Başkanlığı’na en yakın rakibine 11 bin 580 oy fark atarak yüzde 65 oy oranıyla üçüncü kez seçilen Doç. Dr. Ümit Kocasakal, çocukken ilk önce astronot, ardından arkeolog olmak isterken hukukçu olmaya lisede karar verdiğini belirtti.

Doç. Dr. Ümit Kocasakalİstanbul Barosu Başkanlığı’na en yakın rakibine 11 bin 580 oy fark atarak yüzde 65 oy oranıyla üçüncü kez Doç. Dr. Ümit Kocasakal seçildi.  Kendisini, hayatını planlamayan ve programlamayan biri olarak tanımlayan Kocasakal’ın, İstanbul Baro Başkanı olmak gibi bir kariyer planı da olmamış. Galatasaray ve Yeditepe Üniversite’lerinde ders veren bir akademisyen olan Kocasakal,  Baro Başkanlığının aklının köşesinden dahi geçmediğini belirterek, “Nasıl olduysa o günün konjektüründen dolayı reddedemedim” diyor.

KARİYERİNE LİSEDE YÖN VEREN BARO BAŞKANI: DOÇ. DR. ÜMİT KOCASAKAL

1964 yılında Almanya’ya göç eden, baba tarafından Sinoplu, anne tarafından Gümülcine göçmeni olan Doç. Dr. Ümit Kocasakal, 1966 yılında Almanya’nın Köln şehrinde doğuyor. Kendisinden 19 yaş küçük bir kız kardeşi olan Kocasakal, ailesiyle çok erken yaşta ayrılmak durumunda kalıyor. Ailesi tarafından henüz 4 yaşındayken Türkiye’ye gönderilen Ümit Kocasakal, babaannesi ve dedesinin yanında büyüyor. Tekrar Almanya’ya gönderilme korkusuyla çok çalışıp yatılı olarak Galatasaray Lisesi’ni kazanmak için çaba sarf eden Ümit Kocasakal, emeğinin karşılığını alıyor ve lisenin kapısından içeri öğrenci olarak adımını atıyor. 1968 yılında Galatasaray’dan mezun olan Ümit Kocasakal, ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne giriyor.

HUKUK MERAKI LİSEDE BAŞLADI

Çocukken ilk önce astronot, ardından arkeolog olmak isteyen Ümit Kocasakal, hukukçu olmaya lisede karar vermiş. Kocasakal, “Ben hayatım boyunca, Galatasaray Lisesi’ndeyken de haksızlığa tepki vermiş bir insanım. Bunun bir takım bedellerini de ödedim. Benim için hak kavramı her zaman çok önemli bir anlam ifade edegelmiştir. Yani hukuk merakı bende lisede başlamıştı. Aslında hem hukuk çok istiyordum hem tıp çok istiyordum. Bu çelişkili gibi gözükse de Albert Schweitzer’den çok etkilenmiştim. Biliyorsunuz Albert Schweitzer malını mülkünü satıp Afrika’da insanları tedavi eden değişik bir insan. Dolayısıyla hem hukuk hem tıp yazmıştım. Sonra şunu anladım, bana asıl uygun olan hukukmuş. Hani derler ya tekrar o zamana dönseniz seçer miydiniz, hiç tereddütsüz yine hukuk seçerdim. Hukuk her şeyin anası gibi geliyor çünkü her şeyin bir hukuku vardır. Hukuk olmadan toplumda yaşam olması mümkün gözükmüyor bana” ifadelerini kullanıyor.

Akademisyen olmaya ise üniversitede karar verdiğini söyleyen Kocasakal, “Hukuk Fakültesi’nde ceza dersiyle tanıştıktan neredeyse günler sonra sadece ceza hukukuyla uğraşmaya karar vermiştim. Ceza hukukunu çok erken bir dönemde kavradım kendimce ve sevdim. Gerçekten daha ikinci sınıfta öğrenciyken akademisyen olmaya karar vermiştim. Anayasa ve cezaydı en sevdiklerim” diyor.

“DERS VERMEYİ ÇOK SEVİYORUM”

Hem Galatasaray ve Yeditepe Üniversite’lerinde ders veren hem de dünyanın en büyük ikinci barosu olan İstanbul Barosu Başkanlığı yapan Doç. Dr. Ümit Kocasakal, bu kadar yoğunluğun üstesinden gelmeyi hayattaki her şeyi aşkla ve şehvetle yapmasına bağlıyor. Kocasakal sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çok sevdiğim bir söz var; ‘hayatın ne kadarını kucaklayabilirseniz o kadarı sizindir.’ Kolunuzu ne kadar geniş açarsanız o kadarını kucaklıyorsunuz. Ben biraz zorluyorum zannediyorum. Bir kere sevmeseniz olmaz indigenerics.com. Ben ders vermeyi, gençlerle beraber olmayı çok seviyorum. Bunlar insanın vücut diline yansır. Bir derse geldiğinizde ‘bitse de gitsek’ demek vardır bir de severek yapmak. Bir de ailenin önemli bir rolü var. Ruhen evinizde rahat olamazsanız, huzurlu olamazsanız gene bunları yapamazsınız. Ben hep söylüyorum benim hayattaki en büyük hazinem, en büyük zenginliğim karım ve çocuklarımdır.”

ZAGOR OLMADAN DIŞARI ÇIKMIYOR

Televizyonda katıldığı tartışma programlarındaki sert, agresif tavırlarıyla bilinen Doç. Dr. Kocasakal’ın aksine sakin bir yaşantısı var. Mister No, Ken Parker, Tex, Baltalı İlah ve Zagor gibi çizgi roman koleksiyonu olan Kocasakal, çantasında Zagor olmadan dışarı çıkmazmış. Ayrıca müzik konusunda CD ve plak koleksiyonu yapan Kocasakal, aynı zamanda çok iyi bir film koleksiyonu yaratmış kendisine. Onun en güzel kısmını ise siyah-beyaz Türk filmlerinin oluşturduğunu söylüyor.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.