banner

STEM mezunlarına ihtiyaç artacak




TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, “Teknoloji ithal ederek, cari açık problemini sürekli yaşayarak, orta gelir tuzağına takılı kalarak 21. yüzyılın rekabet koşullarında ayakta kalmamız mümkün değil” dedi.

TÜSİAD, ‘Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik’ eğitiminin önemini ve bu alanda iş gücüne duyulan ihtiyacı vurgulamak amacıyla zirve düzenledi. Ekonomik gelişmişlik ve kalkınma seviyesi ile inovasyon ve teknoloji yaratma kapasitesi arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu vurgulayan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, “Teknoloji ithal ederek, cari açık problemini sürekli yaşayarak, orta gelir tuzağına takılı kalarak 21. yüzyılın rekabet koşullarında ayakta kalmamız mümkün değil” dedi.

TÜSİAD, Samsung ana sponsorluğunda, Kibar Holding, Koç Holding ve Siemens sponsorlukları, Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası ve Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası’nın destekleriyle ‘Science, Tecnology, Engineering, Mathematics (STEM) / Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik’ eğitiminin önemini ve bu alanda iş gücüne duyulan ihtiyacı vurgulamak amacıyla zirve düzenledi. TÜSİAD, “STEM Alanında Eğitim Almış İşgücüne Yönelik Talep ve Beklentiler Araştırması” adını taşıyan çalışmayla, Türkiye’de iş dünyasının STEM alanlarında eğitim almış iş gücüne olan talebinin tespit edilerek, STEM işgücüne yönelik beklentilerinin ve değerlendirmelerinin ortaya çıkartılmasını amaçlıyor.

İnsana yatırım yapan, bilim ve teknoloji üreten ülkelerin ekonomik büyümelerini de sürdürülebilir hale getirmeyi başardığını söyleyen Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, ekonomik gelişmişlik ve kalkınma seviyesi ile inovasyon ve teknoloji yaratma kapasitesi arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu vurguladı. Dinçer, Sanayi Strateji Belgesi’nde de sanayinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilmesi, dünya ihracatından daha fazla pay alacak şekilde yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretilmesinin bir vizyon olarak ortaya konduğunu anımsatarak, “Teknoloji ithal ederek, cari açık problemini sürekli yaşayarak, orta gelir tuzağına takılı kalarak 21. yüzyılın rekabet koşullarında ayakta kalmamız mümkün değil” dedi. Dinçer ayrıca, Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme ve kalkınma için en büyük itici gücünün insan gücü olduğunu sözlerine ekledi.

ÖZEL, KAMU VE EĞİTİM KURUMLARI İŞBİRLİĞİ ARTMALI

2041 yılında çalışma çağındaki nüfusumuzun 65 milyona ulaşmasının beklendiğini, bu potansiyeli en iyi şekilde değerlendirilebilmesi için ne yapılması gerektiğinin aslında çok açık ve net olduğunu belirten Haluk Dinçer, konuşmasına şöyle devam ediyor: “Eğitimin, kalkınmanın en temel taşıyıcı unsuru olduğunun altını her zaman kuvvetle çiziyoruz. Bugün ise, özel olarak, ‘Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik’, yani İngilizce kısaltmasıyla ‘STEM’ konusunda eğitimin ve STEM iş gücünün önemini vurgulamak istiyoruz. Çünkü STEM eğitimi ve iş gücü, bilgi ekonomisinin olmazsa olmazı. Uluslararası karşılaştırmalara baktığımızda, öğrencilerimizin fen ve matematik becerilerinin geride kaldığını görüyoruz. Ülke olarak, inovasyon ve rekabetçilik endekslerinde de iyi bir konumda sayılmayız. Hem eğitimin niteliğinin yükseltilmesi hem de teknoloji ve inovasyon kabiliyetinin gelişmesi için enerjimizi, kaynaklarımızı STEM alanına odaklamanın çok doğru bir tercih olacağına inanıyoruz.”

Haluk Dinçer, fen, matematik, mühendislik ve teknoloji alanlarının birbirinden tamamen bağımsız ele alınmasının eksik bir yaklaşım olacağı görüşünü paylaştı. STEM’in hayatla doğrudan ilişkisini öğrencilerin zihinlerinde canlandırabilmek için sadece eğitimcilere değil, iş dünyasına da önemli görevler düştüğüne dikkat çeken Dinçer bu konuda yapılan çalışmalara değinerek, “Ancak yapılanlar ile yetinmek mümkün değil. STEM bilgisinin iş hayatında ne şekilde karşılık bulduğunu uygulamalı biçimde gösterebilirsek öğrencilerin STEM'e ilgilerini de artırabiliriz. Özel sektör-eğitim kurumları-kamu kesimi arasındaki işbirliği fırsatlarının geliştirilmesi STEM alanında görev yapan eğitimcilerimizin de güncel bilgiye erişimini kolaylaştırarak eğitimin kalitesine olumlu yansıyacaktır” diye konuştu.

TEKNOLOJİ ÜRETMEYEN VARLIĞINI SÜRDÜREMEZ

Bilginin artık, üretim süreçlerinde bir destek unsuru değil, bizzat üretimin itici ve yaratıcı gücünü oluşturduğunu söyleyen TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Bilgi Toplumu, Bit ve İnovasyon Komisyonu Başkanı Esin Güral Argat, Türkiye’nin ilk 10 ekonomi arasında olma hedefini gerçekleştirmesinde en temel ve öncelikli unsurun bilgi ekonomisine geçmemizi sağlayacak temel politikaların oluşturulması gerektiğini ifade etti. “Küresel ve yüksek rekabetin varolduğu dünya pazarlarında, daha zorlayıcı rakiplere karşı üretim yapmak durumundayız” diyen Esin Güral Argat, inovasyon ve teknolojide yetkinleşen, katma değeri yüksek ürün ve hizmetleri üreten ülkelerin, dünya ekonomisinde belirgin olarak ayrıştığını vurguladı. Türkiye artık teknolojiyi üreten ve katma değerli üretim süreçlerine dayalı ürünlere sahip ülke durumuna gelmek zorunda olduğunun altını çizen Argat, “Bunu sağlamak için de sürekli olarak yeni üretim teknolojilerini, yeni iş modellerini geliştirmeye ihtiyacımız var. Kendini yenileyemeyen, çevik olamayan firmalar maalesef uzun ömürlü olamıyor. Küresel rekabet ve varolmayı deneyimleyen bir sanayici olarak çok net söylüyorum bilgiyi ve teknolojiyi üretemeyenin şimdiden sonraki dünyada varlığını sürdürebilmesi çok zor. Üretim alanında yenilikçi olabilmenin motoru, bilgi normlarında yetiştirilmiş nitelikli insan kaynağıdır. İnanıyorum ki, STEM becerilerine yapılacak yatırım, bireylerin kişisel gelişimini, daha iyi işlere ulaşmasını ve de daha iyi bir yaşam sürmesini sağlayacak. Öte yandan, ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasında da önemli bir ivme kazandıracaktır” diye konuştu.

STEM MEZUNLARINA İHTİYAÇ ARTACAK

Ar-Ge direktörleri, İK direktörleri ve STEM mezunu olup STEM alanında veya alan dışında çalışanlar ile yapılan görüşmelere dayanan bu araştırma sonucunda ortaya çıkan sonuçlar şöyle:

• Şirketlerde STEM mezunu çalışan oranı %19’dur. 150’den fazla çalışanı olan şirketlerde STEM alanlarından mezun çalışanların oranı, daha az sayıda çalışanı olan şirketlere kıyasla daha yüksektir. İmalat ve hizmet sektörlerinde STEM alanlarından mezun çalışanların oranı, perakende sektörüne kıyasla daha fazladır. İmalat sanayiinde ve 150’den fazla çalışanı olan şirketlerde STEM mezunlarını STEM alanlarında değerlendirme oranı daha yüksektir.

• İK direktörlerine göre, STEM alanları dışına kayan STEM mezunlarında “eğitim, kariyer ve toplumsal statü” unsurları etkili oluyor. STEM mezunu olup STEM alanları dışında çalışanlar, temel motivasyonları olarak “ücret memnuniyeti ve toplumsal statü” unsurlarını daha fazla vurguluyor. Hem İK direktörleri hem de STEM mezunları, şirketlerde STEM mezunlarının düzenli olarak üst düzey pozisyonlarda görevlendirildiğini belirtiyor.

• İK direktörlerinin verdiği bilgiye göre, STEM mezunları arasında STEM alanlarında görev yapanların maaşları, STEM alanı dışında görev yapanlara göre her kademede (giriş-uzmanlık-orta kademe yönetici-üst kademe yönetici) daha yüksek. Özellikle üst kademe yönetici konumunda %34 oranında daha fazla.

• İK direktörlerinin %57’si, 5 yıl içinde STEM alanındaki iş gücü talebinin artacağını düşünmektedir. Özellikle 150’den fazla çalışanı olan şirketlerde ve imalat sektöründe talebin artacağını söyleyen İK direktörlerinin oranı yüksektir (sırasıyla %68 ve %66). STEM mezunlarına ihtiyaç duyulan alanlar özellikle AR-GE, uygulama danışmanlığı ve teknisyenlik olarak belirtilmektedir.

• STEM alanında çalışanların %68’i STEM mezunlarına olan talebin kendi mezun oldukları zamana (yaklaşık 8 yıl öncesine) göre arttığını belirtmektedir. Bu artış aynı zamanda ücret ve sosyal imkânlarda da iyileşme getirmiş durumdadır. Yine benzer şekilde, STEM alanında çalışanların %68’i önümüzdeki 5 yıl içinde STEM mezunlarına olan talebin artacağını belirtmektedir.

• STEM alanları ile ilgili olarak tespit edilen en temel riskler; “STEM mezunlarının endüstrinin beklentilerini karşılaması”, “STEM mezunlarının kendi alanlarına uygun iş bulması” ve “STEM alanında nitelikli iş gücü açığı” hususlarındadır. Bu 3 unsurda İK direktörlerinin yaklaşık %30’u, STEM alanında çalışanların ise %40’a yakını olumlu görüş belirtmemektedir. Oysa ki bu alanlarda gelişim sağlanması gerektiği, bu araştırma kapsamında görüşülen tüm hedef kitlelerin çok net belirttiği bir tespittir.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.