banner

Türk Eğitim-Sen: Kürtçe'nin seçmeli ders olmasına karşıyız





TÜRKİYE KAMU-SEN VE TÜRK EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI KONCUK: KÜRTÇE'NİN SEÇMELİ DERS OLMASINA KARŞIYIZ

 
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Kürtçe'nin seçmeli ders olmasına karşı olduklarını söyledi.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Koncuk, eğitimdeki 4+4+4 sistemiyle ilgili yaptığı açıklamada, "Bu sistemle ilgili tartışmalar sürerken, hükümet kanadından yeni bir hamle geldi. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer Kürtçe'nin seçmeli ders olmasına yeşil ışık yakmış ve böylece yeni bir tartışmanın fitilini ateşlemiştir. Bakınız Ömer Dinçer ne demiş: 'Türkiye'yi böyle demokratikleştiriyorsanız ve sisteminizi esnek hale getiriyorsanız Kürtçe'nin seçimlik ders olmasının ne mahsuru var? Ben kendi fikrimi

söylüyorum. Ama bunlar bir bütünlük içinde değerlendirilir. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, hükümetin politikalarını göz önüne alır, anayasa ve diğer kanunlara bakar ve bütünü içerisinde en uygun kararı verir. Endişe etmeyin'" dedi.

Türk Eğitim-Sen olarak Ömer Dinçer'in "endişe etmeyin" sözlerinden ciddi endişe duyduklarını belirten Koncuk, "Sürekli eğitimle ilgili polemik yaratan uygulamalara imza atan Sayın Bakan, Kürtçe'nin seçimlik ders olmasının mahzurlarını anlaşılan henüz bilmiyor. Türk Eğitim-Sen olarak kendisini bu konuda aydınlatmayı görev biliyoruz. Bilindiği gibi Türkiye son yıllarda çok şey gördü. Bu ülke Habur sınır kapısından elini kolunu sallaya sallaya, alkışlar ve tezahüratlar eşliğinde giren teröristleri de gördü,

açılım adı altında verilen tavizleri de. Bugün karşımızda bölücü örgütün taleplerini bir bir yerine getirmekte sakınca görmeyen, bundan hiç gocunmayan bir siyasi erk bulunmaktadır. Bilindiği gibi ana dilde eğitim bölücü çevrelerin en önemli talebidir. İki dilli bir ülke oluşturmak için hummalı bir çalışma yapılmaktadır. Bugün Kürtçe seçmeli ders olursa ana dilde eğitim yasal zeminde meşruluk kazanacak ve kısa bir süre sonra bölücü çevrelerin ana dilde eğitim talepleri tam anlamıyla karşılanacaktır. Ayrıca

Kürtçe'nin seçmeli ders olması ileriki dönemlerde Kürtçe'nin resmi dil olmasını da gündeme getirebilecektir" şeklinde konuştu.

Koncuk, Kürtçe'nin seçmeli ders olmasının hangi bilimsel ve pedagojik gerekçelerle istendiğini anlamakta zorlandıklarını ifade ederek, "Kürtçe'nin seçmeli ders olmasını İngilizce ya da Almancanın seçmeli ders olması ile aynı kategoride değerlendirmemek gerekir. Şöyle ki; Kürt vatandaşlarımız bu ülkenin asli unsurlarıdır. Bu ülkede Türkler ve Kürtler bir ağacın kökleri gibidir. Aynı mutlulukları, aynı üzüntüleri paylaşmış, vatanı beraberce savunmuş, aynı kültürel değerleri sahiplenmişlerdir. Lazlar,

Çerkezler bu ülkenin nasıl ayrılmaz parçaları ise, Kürtler de aynıdır. Farklı etnik kökenden insanları bir arada tutan, birbirine bağlayan unsur ise dildir. Dil ayrıştırıcı değil, bütünleştirici bir unsurdur ve millet olmanın gereğidir. Şayet iki dilli bir millet oluşturmaya çalışırsanız, dil birliğini koruyamazsanız, bölünmeye, parçalanmaya mahkum olursunuz. Bugün ana dilde eğitim Kürt vatandaşlarımızın değil, bölücülerin siyasi talebidir. Çünkü ana dilde eğitim bu milleti ayrıştırmanın, ülkeyi bölmenin en

önemli adımıdır. Dolayısıyla ana dilde eğitim gibi çok tehlikeli bir talep varken, Kürtçe'nin seçmeli ders olarak getirilmesi bu ülkenin çocuklarına, geleceğine ihanet değil de nedir?" diye sordu.

"Son günlerde yine bölücü çevrelerin 'Andımız kaldırılsın', 'Okullarda Gençliğe Hitabe kaldırılsın', 'Ne mutlu Türküm diyene ifadesinden rahatsızız' gibi söylemleri ve bu doğrultuda yürütülen kampanyalar aynı zincirin halkalarıdır. Sürekli aynı kesim tarafından gündeme getirilen bu taleplere karşı kör olmak ve sağır kalmak bu ülkenin geleceğini düşünen hiç kimseye yakışmaz" diyen Koncuk şöyle devam etti:

"Öte yandan Kürtçe seçmeli ders olduğu takdirde bu dersleri kim verecek? Hangi öğretmenler bu ders için istihdam edilecek? Bakan Ömer Dinçer 'Güneydoğu'daki ücretli öğretmenlerin PKK'nın etkisi altında kaldığını itiraf etmişken, bu derste bölücü unsurlara fırsat vermemek için ne tür önlemler alınacak? Kürtçeyi gramer olarak bilen kaç öğretmen var ki, Kürtçe seçmeli ders olacak? Şayet öğretmenler Kürtçe öğrenmeleri konusunda yetiştirilirse, ana dilde eğitimin önü tamamen açılmış olmayacak mı? Kürtçe

seçmeli ders olursa, başka farklı etnik kökene sahip vatandaşlarımız da aynı talepte bulunmayacak mı? O zaman, Sayın Başbakan'ın söylediği gibi 36 etnik kökene seçmeli ana dil eğitim hakkı mı vereceksiniz? Dünyanın hangi gelişmiş ülkesinde böyle bir eğitim anlayışı bulunmaktadır? Türk Eğitim-Sen olarak Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'den bu soruların cevabını ivedilikle bekliyoruz. Ne yazık ki Kürtçe'nin seçmeli ders olmasının sonuçları konusunda birazcık öngörü sahibi olamayan devlet adamları ülkemizi

yine bir kaosa sürüklemektedir. Bugün Kürtçe okullara seçmeli ders olarak girerse; yarın okullarda ana dilde eğitime onay verilecek, belki de sonrasında Kürtçe'nin resmi dil olması konusunda talepler gündeme gelecektir. Bunlar uzak ihtimaller ya da komplo teorileri değildir. Tüm bunların yaşanması durumunda da Anayasamızın 3. maddesinde yer alan, 'Türkiye Devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe'dir. Bayrağı şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli Marşı

'İstiklal Marşı'dır. Başkenti Ankara'dır' ifadesinin hiçbir anlamı kalmayacaktır."

Kürtçe seçmeli ders olduğunda ya da ana dilde eğitim talebi karşılandığında bu ülkenin nasıl bir yapıya dönüşeceğini aklı başında olan herkesin tahlil edebileceğini belirten Koncuk, "Ancak herkesin bilmesi gerekir ki; bin yıllık süren kardeşliği temellerinden dinamitlemek isteyen, iki dilli bir yaşam oluşturmak için yapılan hiçbir girişim başarılı olmayacaktır. Bu noktada Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer de aklını başına almalı, bölücü talepleri karşılamak yerine, eğitim ile ilgili gerçek sorunları çözmek

için çaba harcamalıdır. Okullarda öğretmen ve derslik açığı varken, eğitim-sistemimiz yap-boz tahtasına dönüşmüşken, eğitimcilerin ekonomik ve özlük hakları geriye götürülürken, geri kalmışlığa, eğitimsizliğe çare bulunması gerekirken, yeni sistemle okul öncesi zorunlu eğitim kapsamından çıkarılırken, 50 bin sınıf öğretmeninin norm kadro fazlası olacağı gerçeği karşısında önlem alınması gerekirken; Bakan'ın bölücü talepleri yerine getirmek için çabalaması çok acıdır" dedi. 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.