Logo

İzlediklerin iz bırakır!

Kategori: Gündem
Perşembe, 05 Nisan 2012 17:23 tarihinde oluşturuldu



RTÜK Başkanı Davut Dursun, medyanın, çocukların ve gençlerin eğitimini, çalışmalarını, eğlencelerini, sosyalleşmelerini, yetişmelerini ve çevresiyle ilişkilerini doğrudan etkilediğini söyledi.

internetGazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kadın Platformu, Medialog Platform ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi işbirliğiyle düzenlenen ''Medya ve Çocuk'' konulu çalıştayın açılışında konuşan Dursun, görsel ve işitse medyanın çocuklar üzerinde olumlu ve olumsuz etkilerinin olduğunu belirtti.

Kimsenin televizyon ve radyo yayınlarının çocuklar üzerinde olumsuz etkisinin olmadığını iddia edemeyeceğini vurgulayan Dursun, şunları söyledi:

''Medya, çocukların ve gençlerin eğitimini, çalışmalarını, eğlencelerini, sosyalleşmelerini, yetişmelerini ve çevresiyle ilişkilerini doğrudan etkileyen bir kanaldır. Artık çocukları ne aileler yetiştiriyor, ne de okullar... Çocukları medya yetiştiriyor. Belki bu söz kışkırtıcı biz söz ama bir gerçekliği ifade ediyor. Günümüz çocukları soyut düşünmekten uzaklaştı. Görsel düşünüyorlar. Bu yeni bir kavram. Yani bilgisayar ekranında, televizyon ekranında ne görüyorsa o vardır ve onun dışında bir şey yoktur. Gerçekten evinizde test edin. Çocuğunuza bir şey söylediğinizde, eğer televizyonda görmüşse onun üzerine bir şey söylüyor, ekranda görmemişse soyut düşünemiyor. Bu modern çağın veya bilgi çağının nesillerle ilgili en önemli sorunudur. Buna dikkatinizi çekmek istiyorum. Dolayısıyla medya çocukları eğitiyor. Çocukların izlediği her şey onların üzerinde iz bırakıyor. Bunun altını çizelim. Olumlu anlamda ya da olumsuz anlamda.''

RTÜK'ün bu konuyla ilgili kampanya hazırladığını, ''İzlediklerin iz bırakır'' spotunu kullandıklarını anlatan Dursun, medyanın sadece çocuklar üzerinde değil, yetişkinler üzerinde de iz bıraktığını kaydetti.

‘Çocuklar gerçek ile kurguyu ayırt edemiyor’

Çocukların zihin dünyasının televizyonlarda gördüklerinden ibaret olduğunu kaydeden Dursun, sözlerine şöyle devam etti:

''Onun için iz bırakıyor. Çocuklar gerçek ile kurguyu ayırt edemiyor. İzlediği dizinin, programın bir kurgu olduğunu, bir hayal olduğunu, insanların hoş vakit geçirmesi için yapıldığını düşünemiyor. Hayatın ondan ibaret olduğuna inanıyor. Televizyonda gördüğünün aynısını dışarı da görmek istiyor. Bugünlerde bir araştırmanın sonuçları yayımlandı. Sakarya Üniversitesi'ndeki bir arkadaşımız, Konya'da bir araştırma gerçekleştirdi. Sonuçları gazeteye yansıdı. Şöyle bir şey yer alıyordu; çocuklar izledikleri programlardaki şiddet nedeniyle çevresini merhametsiz görüyor. Çok önemli bir vurgu diye düşünüyorum. Hepimizin üzerinde iz bırakması önemli bir şey. Hepimiz olumsuz etkileniyoruz.''

Çocukların neler yaptığı konusunda bir araştırma yaptıklarını anlatan Dursun, çocuk ve gençlerin okul dışında yaptığı birinci etkinliğin televizyon izlemek olduğunu kaydetti.

‘İnternet, televizyonun önüne geçmiştir’

Bu araştırmayı birkaç yıl önce yaptıklarını, aynı araştırmayı bu dönemde yaptıkları taktirde, bu sonucun internet olarak çıkacağına inandıklarını aktaran Dursun, şunları belirtti:

''İnternet, televizyonun önüne geçmiştir ve bana sorarsanız internetin olumsuz etkisi, televizyondan daha fazladır. Çocukların günde ortalama 3 saat televizyon izlediklerini tespit ettik. Çocukların yüzde 82'sini televizyon izlemekle ilgili kararları kendileri veriyor. Bakın bu önemlidir. Yani annesi ve babası karar vermiyor. Çocuklar yılda 900 saati okulda geçiriyor ama buna karşılık 1200 saatini televizyon karşısında geçiriyor. Yani okuldan çok televizyonla haşır neşir oluyor. İlköğretim çağını tamamlamış bir çocuk, ortalama 100 bin kadar şiddet sahnesi seyrediyor, 8 bin kadar ölüm ya da öldürme sahnesi izliyor. Bunun çocukların zihin dünyasındaki etkisini lütfen düşünelim. 100 çocuğun 30'unun odasında televizyonu var. Bu televizyonu istediği gibi kullandığı anlamına geliyor. Ailelerin yüzde 58'inde 2 televizyon var.''

‘Kamu otoritesi olarak çalışmalar yapıyoruz’

Çocukların sorunlarının yetişkinlerin sorunlarından önce tartışılması gerektiğini vurgulayan Dursun, şunları bildirdi:

''Çocuklar konusunda sorun tek yönlü değildir. Tek başına kamu otoritesi olarak RTÜK'ün çocuklarla ilgili sorunu halletmesi mümkün değil. Böyle bir beklenti varsa; bu beklentiyi gözden geçirmemiz gerekir. Bize sorarsanız, bu sorun karşısında ortak duyarlılık ve ortak sorumluluk anlayışının geliştirilmesi gerekir. Bu çerçevede kamu otoritesi olarak çalışmalar yapıyoruz. Yayın kuruluşlarının tek tek önemli sorumlulukları var, sivil toplum örgütlerinin sorumlulukları var, reklam verenlerin önemli sorumlulukları var, izleyicilerin, ebeveynlerin önemli sorumlukları var. Reklam verirken şiddet içeren, çocukları olumsuz davranışlar öneren, cinsellik içeren programlara reklam vermesiniz olmaz mı- RTÜK halletsin. Halledemiyor. Bu nedenle reklam verenlerin sorumluklarının çok olduğunun altını çizelim.''

Yayıncıların sorumluklarını yerine getirmesinin önemli olduğunu kaydeden Dursun, ''Vatandaşın elinde kumanda var, istemiyorsa izlemesin. Arkadaşlar bu iş bu kadar basit değil. Bu şuna benzer; isteyen esrar satsın, isteyen uyuşturucu satsın. Vatandaşın kendi tercihidir. İster alır, ister almaz. Bu iş bu kadar değil. Dolayısıyla hem ulusal mevzuat, hem uluslararası düzenlemeler, yayıncıya birtakım sorumluluklar yüklemiştir. Mevcut yasamızda, gençlerin, çocukların zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyecek türden programların, seyredebileceği zaman ve saatlerde yayınlanmaması gerekiyor. Çok ilginçtir bizim RTÜK olarak en çok müeyyide uyguladığımız, yayıncıların en çok ihlal yaptıkları madde bu maddedir. Yayıncı kendi üzerine düşen sorumluğu yerine getirmiyor'' şeklinde konuştu.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.