banner

Mesleki kariyer liseleri açılmalı




Orhan Özbey / Okyanus Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı

orhan_ozbeyMilli Eğitim Bakanlığına atanan Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk; Cumhurbaşkanlığı hükümet modelinin ilk Milli Eğitim Bakanı olarak göreve başladı. Sayın Selçuk’un Milli Eğitim Bakanlığına atanmasının isabetli oluşu yönün de toplumda geniş bir mutabakatın olduğu da bir gerçek…

Biz de kendilerine başarılar dilerken hem bir durum tespiti yapmak hem de acil bazı konulara değinerek ayrıca Milli Eğitimin hatta Türkiye’nin temel problemlerini eğitimi ilgilendiren bağlamda ele almaya çalışacağız.

Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki Türkiye’de toplumun eğitimden beklentilerinin karşılanabilmesi için son derece şanslı bir dönemde olduğumuzu unutmayalım. Bunun çeşitli sebepleri var;

1-    *  Sayın bakanın hem özel hem de genel eğitime ilişkin müktesebatı

2-    *  Sayın bakanın eğitimci olması

3-     * Geniş mutabakatla kurulmuş bir hükümet zamanında bakan olması

4-    *   Toplumun büyük kesiminin eğitime katkı vermek için maddi ve manevi olarak talepkâr olma durumu

gibi sebepler sayabiliriz.

Ancak; şunu da unutmayalım ki Türkiye’de hemen hemen her kesimden insanların çokça dile getirdiği “LİKAYAT”lı insan modeli ile yönetmek veya yönetilmek talebi eğitim ile son derece ilintilidir. Bunun Milli Eğitim Bakanlığının çözmesi gereken çok temel bir sorun olduğunu düşünüyorum.

Bu konunun arka planında ise şöyle bir “soru” vardır: “Liyakatlı insan var mı ki liyakatlı ile çalışılmıyor?” Bu soruya benim cevabım şudur: Liyakatlı insan yok denecek kadar azdır.

Ara sıra da olsa liyakatlı bakan, müdür ya da farklı kademelerde liyakatlı yöneticiler görebilirsiniz. 1000 kişilik bir birimde, departmanda 50 kişi sahibidir, diğer 950 kişi maalesef bulunduğu işin hakkını verebilecek kişilik, yetenek, ilgi, genetik yatkınlık taşımaz.

İşte bu tablonun tam olarak sorumlusu da MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’DIR.

Çünkü öğrenciler üniversiteye yerleşirken mesleki doğuştan yeteneklerine göre değil bilgilerine göre yerleştirilirler. Bilgiye dayalı üniversitelerin meslek dallarına öğrenci yerleştirmek son derece sakat bir uygulamadır. Burada bilgiyi küçümsediğimiz anlaşılmasın.

Yetenek öncelikli olmalıdır, yetenek varsa bilgi verilebilir, bilgi varsa yetenek verilemez.

Bir öğrencinin 3 boyutlu düşünme, hayal etme, bütüncül düşünme, tasarım yapma yetisi varsa iyi bir mimar olur. Bu öğrenciye verilecek mimarlık eğitimi, bilgisi öğrenciyi adeta uçurur. İşte size LİYAKAT’lı mimar. Aksi durumda çok bilgili, üniversiteyi yüksek puanlarla kazanmış bir öğenci; yukarıda saydığımız tasarım, 3 boyutlu düşünme, bütüncül düşünme gibi yetilere sahip değilse sadece okulundan iyi puanlarla mezun olan ancak LİYAKAT’SIZ bir mimar olur. Bu örneği bütün mesleklere uyarlayabiliriz.

Milli Eğitim Bakanının işi çok zor ancak bahane olmamalı. Zor; çünkü Sayın Bakanın çalışacağı yüzbinlerce idareci, personel ve özellikle öğretmenler LİYAKAT’LI öğretmenler midir? Çok açık söylüyorum ASLA… Mevcut öğretmenler içinde çok iyi vali, kaymakam, mühendis, mimar, sosyolog, avukat yetisine sahip insanlar var bunlara öğretmenlik bilgisi verilmiş. Bir garabetle karşı karşıyayız. İyi öğretmen nerede? Kimisi Hukuk kazanmış, muhasebe bölümünü kazanmış, kimi de Ziraat mühendisliğini ya da Tıp fakültesini…

Son istatistikler elimizde olmadığı için herhangi bir rakam söyleyemiyoruz. Ancak şunu çok iyi biliyoruz ki büyük paralar harcayarak üniversitelerde okuttuğumuz öğrenciler mezun olduğu üniversitenin meslek dalındaki işlerin dışın da çalışıyor.

Bu durum tek başına ne kadar büyük emek, zaman, insan israfı olduğunu gösteriyor.

PEKİ, NE YAPILMALI?

Önce şunu iyi bilelim üniversitelerin meslek dalları seçilirken öğrenciye tercih yaptırılması öğrencinin isabetli yere yerleşeceği anlamına gelmez. Bu uygulamada hem kendimizi hem de öğrenciyi kandırıyoruz. Kandırılma noktası şu ki öğrenci istediği yeri seçme konusunda kendisini özgür hissediyor. Oysa belirleyici olan sınav puanlarının hangi mesleğe denk geldiğidir. Öğretmen olmak isteyen öğrencinin puanları mühendislik kazanmasına yetiyorsa mühendislik fakültesine giriyor.

Ayrıca kişinin isteğine, hevesine bırakılması da doğru değildir. Öğrencinin hangi mesleklere doğuştan yatkın olduğu yapılacak bilimsel testlerle tespit edilerek kendisine rehberlik yapılmalı, yatkın olduğu meslekler konusunda tercih yapma iradesi sunulmalıdır.

ÇÖZÜM YOLU VAR!

* Yıllardır dile getirdiğim bir çözüm yolunu burada da kısaca ifade etmek isterim.

1-      * Mevcut bütün liselerimizin tamamı kariyer meslek liselerine dönüşmeli (Tıp Kariyer Meslek Lisesi, Mimarlık Kariyer Meslek Lisesi, Öğretmenlik Kariyer Meslek Lisesi vb).

2-     *  Kariyer meslek liselerinin son sınıfında en başarılı öğrenciler üniversitelere yerleştirilmeli diğerleri ara eleman olmalı, ara eleman döneminde de üniversite kapısı her zaman açık tutulmalı.

3-     *  Temel eğitimi almamış öğrenciler ortaokuldan kolay kolay mezun olmamalı.

4-     * Ortaokul son sınıfta tüm öğrencilerin uygun olduğu kariyer meslek lisesi tespit edilmeli.

5-     * Lise bittiğinde meslek edinmemiş hiçbir öğrencimiz olmamalı.

6-     * Her yıl mezun ettiğimiz milyonlarca mesleksiz insana karşılık bu düzenleme mutlaka yapılmalı.

7-      *Çocuklarımızı bütün dünya insanlarının mutluluğunu ideal edinen evrensel ve ahlaki öğretilerle donanımlı bir nesil programı ile ayrıca ele alınacak bir yöntemle yetiştirilmeli.
Bütün Türkiye gibi ben de yoğun bir umut içinde çok güzel şeyler olacak öngörüsü taşıyorum.
Yeni dönemin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

 

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.