Logo

Türkiye’de tüm öğrencilerin ilgi ve yetenekleri tespit edilmeli

Kategori: Gündem
Cuma, 01 Kasım 2019 13:36 tarihinde oluşturuldu



Eğitimde ele alınması gereken en önemli konunun sınav sistemlerinin kaldırılarak, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre okul çeşitliliğini sağlanması ve üniversite bölümlerine yerleştirilmesi olduğunu belirten Okyanus Kolejleri Yönetim kurulu Başkanı Orhan Özbey, bunun için Kariyer Meslek Liselerinin kurulmasını öneriyor.

orhan_ozbeyTürkiye’de eğitimin son 15 yıldaki seyri hakkında ne düşünüyorsunuz? Size göre son 15 yılda eğitimde gerçekleştirilen en önemli değişim ne oldu ve neden?
Son 15 yılda okullarımız fiziki olarak çok gelişti. Derslik sayıları arttı, yeterli olmasa da sınıf mevcutları eskiye göre daha makul seviyeye inmeye başladı. 2023 Eğitim Vizyonu çok önemli hedefler içermesi bakımından dikkate değer bir çalışma olmuştur. Eğitimde fiziki eksikliklerin tamamlanması ile birlikte içerik ve nitelik konusuna daha çok zaman, emek ve bütçe ayırmak mümkün olacaktır. Zaman zaman yapılan müfredat değişiklikleri faydalı olmakla beraber yardımcı ders kitapları üreten yayıncıları çok ciddi sıkıntılara sokmuştur. Eski müfredata göre yayın üretenlerin ellerinde çok ciddi sayıda kitap atıl hale dönüşmüştür.

Eğitimde ele alınması gereken kısa, orta ve uzun vadede konular nelerdir. Bu konularla ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Eğitimde ele alınması gereken en önemli konunun sınav sistemlerinin kaldırılması olduğunu düşünüyorum. Sınav ya da daha açık ifadeyle bilgi sistemini ölçen ve sadece bu sonuca göre çocuğun eğitim alacağı okul tipi ya da üniversite bölümünün belirlenmesini doğru bulmuyorum. Önemli olan doğru kişinin doğru bölümde olmasıdır. Bunun için de kısa ve orta vadede Türkiye’de tüm öğrencilerin ilgi ve yeteneklerinin tespit edilerek, uzun vadede ise sınavlarla değil bu tespite dayalı olarak okullara ve üniversite bölümlerine yerleştirilmelerinin sağlanması gerekiyor.
Burada uzun zamandır gündeme getirdiğimiz Kariyer Meslek Liseleri modelini tekrardan ifade etmek isterim. Yani öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre Mimarlık Kariyer Meslek Lisesi, Ekonomi Kariyer Meslek Lisesi, Mühendislik Kariyer Meslek Lisesi, Hukuk Kariyer Meslek Lisesi, Tıp Kariyer Meslek Lisesi vb lise türlerini kurmak gerekiyor.

PEKİ BUNU NEYE DAYANARAK SÖYLÜYORUZ?
Her insanın farklı gen kombinasyonlarına sahip olduğunu biliyoruz, buradan hareketle her insanımızın yetkin olduğu gen havzasına göre ilgili mesleklere yönlendirilmemesi büyük bir zaruriyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Hâl böyle olunca, Temel Eğitim’den itibaren her öğrencinin mesleki yetkinliğini ve söz konusu meslek için gerekli olan ilgi ve kişilik özelliklerini yapılacak testlerle tespit etmek; üniversitelerin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, bilim kurumlarının ve biz tüm eğitimcilerin yapması gereken çok önemli bir görevdir. Çocuklarımızın mesleklere olan genetik yatkınlığını dikkate almadan onları üniversitelerimizin meslek bölümlerine yerleştirmek ülkemiz adına ciddi bir kayıptır. Bunun için diyoruz ki; üniversitelere öğrenci yerleştirilirken bilgiye dayalı bir öğrenci seçme ve yerleştirme uygulamasından vazgeçilerek yeteneğe dayalı bir öğrenci yerleştirme sistemine geçilmelidir.” Şunu çok iyi biliyoruz ki, insana yetenek verilemez. Ancak bilgi verilebilir. Her insan yeteneğine uygun bilgiyi çok rahat elde edebilir. Yeteneklerimiz maliyetsiz ama çok büyük değerlerdir. Mevcut üniversiteye yerleştirme sistemi ile mimarlık yeteneği olan bir öğrenci tıp fakültesinde, mühendis olma yeteneğine sahip birileri hukuk fakültesine, doktor olma yeteneğine sahip öğrenciler uluslararası ilişkiler bölümüne yerleşebiliyor. Oysa bir üniversitenin Tıp fakültesine alınacak öğrenci ile mimarlık fakültesine alınacak öğrenci aynı olabilir mi? Bu yanlış uygulamanın sonucu olarak yeteneği ile bağdaşmayan mimarlık mezunu ama aslında doktor yetenekli veya tıp fakültesi mezunu ama aslında mimar yetenekli kişiler; kendi doğaları ile savaş halindedirler. Sonuç; Mutsuz insanlar ve en kötüsü mezun olduğu üniversite bölümü dışında başka meslek arayışına giren büyük bir kitle… kaybedilen üniversite yılları ve maddi manevi zararlar da cabası…

O HALDE NE YAPILMALI?
Bu konuda ilk olarak, devlet kurumlarımıza çok önemli iki görev düşmektedir. Birincisi; lise son sınıfa gelmiş tüm öğrencilerin yapılacak testlerle ilgi, yetenek ve kişilik haritasını çıkarmak. İkincisi; üniversitelerdeki tüm bölümlerin hangi ilgi, kişilik ve yetenek özellikleri gerektirdiğini tespit etmek. Bu iki veri elde edildikten sonra her üniversite bölümü kendisine en uygun olan öğrenciyi, bilgisine bakılmaksızın üniversitesine davet edip yerleştirecektir. Böylece bilgiye dayalı sınav sonucuyla üniversiteye giremeyen ancak dünya çapında büyük başarılara imza atacak yetenekli gençler; Türkiye’nin hangi kasaba, köy veya şehrinde ise tespit edilerek hem topluma kazandırılacak, hem de insan kaynağının yerinde kullanılması sağlanacaktır. İkinci etapta yapılması gereken en önemli iş ise; en geç 3 yıl içinde tüm liseleri kapatarak: bunları mimarlık meslek lisesi, hukuk meslek lisesi, tıp meslek lisesi gibi kariyer meslek liselerine dönüştürmektir. Ortaokul son sınıfta yapılacak yetenek testleri ile her öğrenci en yetenekli olduğu mesleğe yönlendirilerek, ortaöğretimini meslek lisesinde meslek kazanarak sürdürmelidir. Kariyer Meslek Lisesi’nin son sınıfına gelindiğinde; başta da söylediğimiz gibi yine yetenek testleri ile her öğrenci üniversitelerin ilgili bölümlerine yerleştirilmelidir. Yerleştirilemeyenler ise ara eleman olarak yine de sektörde görev alabilirler. İşin en güzel tarafı mesleksiz hiçbir insanımız olmayacaktır. Bu eğitim sisteminin faydası bireysel olduğu kadar da toplumsaldır. Iş gücünün doğru ve yerinde kullanılmasıyla büyük bir milli israf da önlenecektir. Bu eğitim modeli birey, aile ve toplum üçgeninde de değerlendirildiğinde bireysel, toplumsal ve ekonomik açılardan ülkemize ve dünyamıza büyük katkılar sağlayacaktır.

Eğitimde kamu –özel sektör diyalog ve işbirliğini değerlendirebilir misiniz? Bu iletişimin daha verimli olabilmesi adına neler önerirsiniz?
Kamu-özel sektör diyaloğu ve işbirliği Bakanımız Sayın Ziya Selçuk ‘un göreve gelmesiyle birlikte çeşitli çalıştay ve toplantılarla sağlanmaya çalışılıyor. Bu konuda gerek bakanlığımıza gerekse özel okullar derneğine daha iyi iletişim kurulabilmesi adına çok iş düşüyor. Özel okulların tecrübelerini bakanlığımızın dikkate alması gerektiğini düşünüyorum.

15. YIL MESAJI
ARTI EĞİTİM DERGİSİ
EĞİTİM DÜNYASININ SESİDİR

Öncelikle 15. Yılınızı tebrik ediyorum, umarım daha uzun yıllar eğitim sektörüne katkılarınız devam eder. Öncelikle her şeyin dijitalleştiği bir dönemde yayın çıkarmaya devam ettiğiniz için sizi ayrıca kutlarım. Eğitim sektörünün sesi olarak görüyorum sizi kamu özel ayrımı yapmadan sorunlar, sistemler, yenilikler, görüşler ve tecrübelerin aktarılmasını sağlıyorsunuz. Bu süreçten vazgeçmeden yolunuza devam etmenizi dilerim.

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.