Logo

Dr. Savaş'tan Cumhurbaşkanı'na açık çağrı

Kategori: Gündem
Perşembe, 25 Haziran 2020 16:35 tarihinde oluşturuldu



Dr. Serdar Savaş, haftasonu gerçekleştirlecek YKS'nin ertelenmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a açık mektup yazdı. YKS'nin yapılması halinde 50 gencin, 550  insanın hayatını kaybedeceğini belirten Dr. Savaş, hastalığın daha çok yayılacağını ve 20.000 kardeşlerinin büyük bir haksızlığa uğrayacağını belirtti. İşte Dr. Savaş'ın mektubu, serdarsavas.org/mektup.pdf

serdarsavasSayın Cumhurbaşkanım,
Bu cumartesi-pazar 2.500.000 öğrencinin katılması planlanan Yüksek Öğrenim Sınavı (YKS)
mutlaka en erken 26-27 Eylül haftasına ertelenmelidir. Ertelemenin gerekçeleri şunlardır:
1. 2,5 milyon öğrenci + 5 milyon veli + 1 milyon görevli = en az 8,5 milyon, doğru bir
tahminle 10 milyon insan bu sınavlarda 2 gün boyunca mobilize olacak ve yakın temasta
bulunacaktır. Sağlık Bakanı’nın açıklamasına göre bunların %0,2’si virüs taşımaktadır. Yani 20
bin virus taşıyıcısı 10 milyonun içinde dolaşacak ve aralarındaki süper bulaştırıcılarla en az 60
bin kişiye hastalığı geçireceklerdir. Bu 60 binin %10’u hastalığı belirti vererek geçirecek ve
bunların da %10’u hayatını kaybedecektir. Yani 600 civarında insanın ölme riski vardır.
2. Bu hastalığın bulaşması için gereken şartlar şunlardır:
a) Kapalı alanda bulunmak (sınavda olduğu gibi)
b) Kişi başına 4 metrekareden daha az alan düşmesi (sınavda olduğu gibi)
c) Yarım saatten fazla aynı ortamda bulunmak (sınavda olduğu gibi)
d) Yetersiz havalandırma (sınavda olduğu gibi)
e) Hastalığı nasıl yayarız diye danışmanlık hizmeti alsak bize yukarıdaki önerilerde bulunulur.
Bu sınav ortamı hastalığı yaymak için en ideal koşulları sağlamaktadır.
f) Yapılması gereken 4 metrekareye 1 öğrenci oturacak şekilde planlama yapmaktır.
Ülkemizde bunu sağlayacak alan vardır.
Gerekirse birkaç stadyum dahi kullanılabilir.
3. Bu sınava girecek öğrenciler arasında 50.000 civarında hali hazırda kanser hastası, kalp
hastası, diyabetli, solunum yolu hastalığı olanlar, diyalize girenler, böbrek yetmezliği olanlar,
bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar vardır. Bu çocuklarımız hastalığı başkalarından
çok daha kolay kapar ve hastalıkları şiddetli ve ölümcül seyreder. Bunlara karşı bugüne kadar
bir önlem alınmamıştır. Kamu oyu baskısıyla imtihana 3 gün kala göstermelik ‘kılavuzlar’
hazırlanıyor. Sanki Ankara’da birileri 20 sayfa bir şey yazarsa herkes bunu okuyacak,
anlayacak, uygulayacak gibi davranılıyor. Bu çocuklar için yapılması gereken aylardır
söylediğim Bireysel Risk Yönetimidir. Yani aile hekimleri bu çocuklarla tek tek temasa
geçecektir. Her aile hekimine 5-10 çocuk düşer. Onların sağlık durumlarını tespit edip hastalık
gruplarına ve derecesine göre puan vereceklerdir. Bakanlık da bu yavrularımızın hastalık
grubuna ve risk puanına göre sınava gireceği ortamın nasıl olması gerektiğini tarif edecektir.
ÖSYM de bu ortamı sağlayacaktır. Nasıl tek beden ceket herkese uymaz ise tek tip uygulama
da bu çocuklarımıza uymaz ve çok can kaybı olur. Türkiye’nin önerdiğim organizasyonu
yapacak insan gücü de, fiziki mekanı da vardır. Bunun nasıl yapılacağını aylardır defalarca
tekrarladım. Bu yapılmazsa bu yavrularımızın en az 50’sinin hayatını kaybetme riski vardır.
Yoğun bakımda işkence çekeceklerden bahsetmiyorum bile.
4. İmtihana girecek yavrularımız arasında 20.000 civarındaki öğrenci ders çalışamamıştır.
Bunların aynı evde yaşadıkları aile büyüklerinden, anne-babalarından COVID nedeniyle
ölümler olmuş, ya da aile bireyleri hastaneye kaldırılmış ya da kendileri hastanede
yatmışlardır. Haziranda yapılacak sınavlar Temmuz sonuna ertelenince bu çocuklar bir nefes
almış ve kazandıkları zamana göre bir çalışma planı yapmışlardır. Mart ayında ertelenen
sınavlar Mayıs ayında tekrar erkene alınarak Haziran’da yapılacağı deklare edildiğinde bu
yavrularımızda ileri düzeyde kaygı bozukluğu meydana gelmiştir. Bu çocuklar kendilerine
büyük bir haksızlık yapıldığını düşünmektedir ve bu düşüncelerinde haklıdırlar
İmtihanların ertelenmemesi için öne sürülen gerekçeler ve benim açıklamalarım şunlardır:
1. Sınavlar Haziran’da yapılırsa turizm geliri artar: Bu argümanın geçersizliği hem ekonomik
olarak hem de vicdanen ortadadır. Hatta bu sınavlardan sonra daha da patlayacak olan
vakalarla Türkiye bütün dünya tarafından kara listeye alınabilir. Ayrıca her canımıza biçtiğimiz
parasal bir değer var mı?
2. Temmuz ayı sıcak olur: O zaman 26-27 Eylül’de yapın
3. Soruları hazırlayan 50-100 kişi dışarı çıkamıyor: Çıksınlar, sınavdan 1 ay önce geri girsinler.
25 milyon insanı 3 ay tamamen ev hapsinde tuttuk da 50-100 kişinin 1 ayı mı dert oldu?
4. Üniversiteler zamanında açılamaz: Açılmasın, ne olur ki? 1973 senesinde sorular
çalındığında üniversiteler Kasım’da açılmıştı. Ne oldu. Bir şeyimiz mi eksildi?
5. Sınavın yapılmasını isteyen gençler var: Haklılar. Ama 50 kardeşlerinin öleceğini 550
insanımızın hayatını kaybedeceğini, hastalığın daha çok yayılacağını ve 20.000 kardeşlerinin
büyük bir haksızlığa uğrayacağını öğrenirlerse düşünceleri değişir.
Bu gerekçeler karşılaşacağımız sorunlar karşısında çok zayıf kalmaktadır. Bu sınavların
Haziran ayında yapılmasında tek bir kamu menfaati yoktur, aksine öğrencilere ve halka
telafisi mümkün olmayan zararlar verecektir.
Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen bu konuda gençlere destek verin!
Hürmetlerimle
Dr. Serdar Savaş

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.