---

---

Hürriyet Gazetesi Yazarı Doğan Hızlan’ın bugünkü yazısı.

Üniversitelerin bulundukları kente katkılarını tekrar etmeme gerek var mı?

Her üniversite, bulunduğu yere uygarlık getiriyor. Sadece öğrencilerin değil, o kent sakinlerinin de yaşama biçimlerini güzelleştirmede işlevini de her zaman gözlemledim.

Dün, 2006’da kurulan Düzce Üniversitesi’ndey-dim. Çünkü, iki dostum Düzce Üniversitesi’ne kitap bağışında bulunmuşlardı...  

Ekonomi alanındaki yazılarıyla, bilgisini en bilmeyene bile ileten, en çapraşık konuyu bile yalın anlatabilen, sanatı izleyen sevgili dostum Güngör Uras ile yıllardır birlikte çalıştığım, her zaman görüşlerini aldığım, danıştığım, değerli Hürriyet Sanat Editörü İhsan Yılmaz’ın, Düzce Üniversitesi’ne yaptıkları kitap bağışı töreninden söz ediyorum.

Güngör Uras hakkında ayrıntılı bilgi almak için size bir kitap salık vereceğim.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları nehir söyleşiler dizisinde çıkan, Haşim Akman’ın hazırladığı Güngör Uras’ı anlatan “Saf ve Bâkir Anadolu Çocuğu” kitabını okuyun. Uras, Düzce’nin sözlü ve belgesel tarihinin yazılması önerisinde bulundu.

Ben de her zaman bir kentin, bir bölgenin, beldenin tarihinin yazılmasını isterim.

Güngör Uras da, İhsan Yılmaz da Düzce doğumlu.

Doğdukları yerin üniversitesine, kütüphanesine duydukları ilgi elbet beni de etkiledi.

Yerel basının ilgisi de sevindirici. Onlar da üniversiteyi, üniversitenin çalışmalarını destekliyorlar ve orada yaşayanlara iletiyorlar.

Daha önce, Düzce’nin içinden Ankara’ya giderken geçtim ama merkezine gitmemiştim. Kitap vesilesiyle Düzce’yi de gezme olanağı buldum...

Düzce Üniversitesi’nin kurucu Rektörü Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu, Düzce’de yaşayan, üniversitenin ulusal değil uluslararası bir kimlik kazanması için de olağanüstü çaba gösteren, çalışma coşkusu olan bir öğretim üyesi. 18 Mayıs 2007 tarihinde atanmış, şimdi 9 Mayıs 2011’den bu yana ikinci dönemini sürdürüyor.

Üniversitenin mottosu, “Değer Üreten Üniversite”.

“Düzce’ye Değer” kitabının Önsöz’ünde Rektör Funda Sivrikaya Şerifoğlu, üniversitenin özelliğini, kimliğini şöyle anlatıyor: “Düzce Üniversitemiz; Akademik bilgi ve deneyimini, Düzce ve yöresinin toplumsal ve sürdürülebilir kalkınmasına katkı vermek üzere proje işbirlikleri yoluyla topluma aktarmayı öncelikli hedef olarak belirlemiş bir kurumdur.

Yerel kaynakları, yerel güçlü yönleri bilimsel bilgi ve akademik deneyimler eliyle birer değere dönüştürmek ve böylelikle Düzce ve yöresinin kalkınmasına, toplumun refah seviyesine somut katkılar sağlamak amacıyla çalışmaktadır.”

Bulunduğu kentin, bölgenin özelliklerinden yararlanarak, bilimin desteğini vererek çalışmak, doğru bir yöntem.

Rektörün verdiği bilgiye göre, kampüsün içinde bir teknopark da gerçekleştirilecek.

Bizi sevindiren; Sakarya-Bolu arasındaki ilk ve tek konser ve konferans salonunun da üniversite içinde yapılmış olması. Salonu gezdik, akustiği iyi olan, 500 kişinin oturabileceği çok güzel bir salon, bölgenin önemli bir gereksinimi karşılıyor.

Aynı zamanda, Necmi Aksoy ve R. S. Göktürk’ün buldukları bitkiye de Düzce’nin adını vermişler: Cephalaria duzceensis.

Düzce Üniversitesi’nin yükselişini izleyeceğiz ve destekleyeceğiz.

(Doğan Hızlan-hürriyet)