Logo

Eğitimtercihi, MEB’in Bilgi İşlem Merkezi’ne girdi!

Kategori: Gündem
Cumartesi, 22 Eylül 2012 07:30 tarihinde oluşturuldu



MEB’in genç ve dinamik bilgi işlem ekibinin yöneticisi Volkan Akçay ile 2004-2005’lerden bu yana hızla gelişim gösteren otomasyon uygulamaları sayesinde eğitim hayatımızda kaydedilen ilerlemeleri ve bu uygulamaların pratikteki yararlarını konuştuk.

Volkan Akçay “MEB’de tüm işlemler otomatik olarak yapılıyor”

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Bilgi İşlem Grup Başkanı Volkan Akçay, Bakanlık olarak oluşturmuş oldukları bilgi işlem sisteminin, kamu kurumlarına ait benzerleri arasında özel ve ayrıcalıklı bir yere sahip olduğunu söylüyor. Tamamen kendi kurumsal kapasiteleriyle yazılım ürettiklerini, bu yönüyle farklılaştıklarını belirten Akçay, “Yazılımların hepsini kendimiz geliştirdiğimiz için, büyük fotoğrafa bakarak dev bir IT altyapısı inşa edebildik. Böyle yapmayıp, işi firmalara havale etseydik; birbirinden bağımsız, dağıtık mimaride, birbiriyle konuşmayan yapılar ortaya çıkabilirdi. Sonuçta bir bütünün parçaları olarak inşa edilmiş, sorunsuz işleyen bir sistem yapısına sahibiz.  Bu bakımdan Türkiye’nin en iyisi, Bakanlığımız IT altyapısıdır” diyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın bilişim stratejisinin esasları nelerdir?

MEB bilgi işlem sisteminin yapısında dikkat etmemiz gereken en önemli konu, kullandığımız tüm yazılımların kendi kurumsal kapasitemizle, kendi personelimiz tarafından üretilmekte olmasıdır. Biz dışardan hiçbir mühendislik hizmeti satın almıyoruz. Tamamen IT öğretmenlerinden oluşan, yazılımcı-profesyonel kadromuzla ve tamamen kendi kurumsal kapasitemizle otomasyon ürünleri geliştirerek, 106 tane yazılımla entegre edilmiş MEBBİS diye dev bir bilgi işlem sistemi inşa ettik. Bu sistemin bazı bölümleri öğrencilere, bazı bölümleri velilere, bir bölümü ise bizzat Bakanlık çalışanlarına hizmet veriyor. Örneğin “E-Okul” projemiz, öğrencilerin tüm iş ve işlemlerinin otomasyondan yapıldığı, öğretmenler tarafından kullanılan bir sistem… Yazılımını kendi kurumsal kapasitemizle yapmayıp dışarıya ihale etmiş olsak, maliyeti 240 trilyon lirayı bulacak dev bir proje bu… Öğrenci, velilere ve tüm kullanıcılara IT eğitimi veren diğer önemli platformumuz ise “KursiyerNet” başlığı altında etkinlik gösteriyor. Ayrıca öğretmenlerimizin bilgilerini taze ve dinç tutacak Bilgi Yönetim Sistemi’ni de “E-Akademi” başlığı altında oluşturduk. Öğretmenlerimiz kullanıcı adı ve şifreleriyle bu platforma girip, akademisyenlerin ve ilgili kurulların, sözgelimi tavsiye ettiği eğitim paketlerine internet üzerinden ulaşıyor ve bunları tüketiyorlar. Dolayısıyla, diğer kamu kurumlarıyla karşılaştırıldığında dev bir kurumsal kapasiteye sahibiz. Çoğu Bakanlık bunları sözleşmeli bilişim personeli/mühendisler marifetiyle yapıyor. Biz ise tamamen kendi kurumsal kapasitemizle, bilişim teknolojileri öğretmenlerimizle yapıyoruz. Bu son derece önemli bir nokta…

Peki, bu sistem nasıl çalışıyor? Örnek verebilir misiniz?

Örneğin bir köy öğretmeni bizde nasıl tayin istiyor? Van’ın bir köyünden bize internet üzerinden başvuruyor. Van’daki İlçe Müdürlüğü internet üzerinden onaylıyor, İl müdürlüğü onaylıyor, Ankara’da İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü onaylıyor, sonra makine otomatikman tayinleri yapıyor ve aynı sırayla geri dağıtıyor. Ne bir evrak var ortada, ne de manuel yapılan bir işlem… Onaylar da makinede otomasyon üzerinden yapılıyor.  Mimari bu yapıyla kurulduğu için, öğretmen T.C. kimlik numarasını girdiğinde, kendisiyle ilgili başka bir genel müdürlük altında bulunan bir bilgi de buraya data üretiyor. Yani hiçbir bilgiyi mükerrer toplamıyoruz. 

MEB’in bilişim altyapısını kamu kurumlarınca oluşturulmuş diğer yapılarla karşılaştırdığınızda nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor?

Türkiye’nin en iyisi MEB altyapısıdır. Sebebi de tamamen kurumsal kapasitemizle yazılım üretmemizdir. Bu noktada diğer bakanlıklara model olduğumuzu bile söyleyebilirim. Gelip yazılımları soruyor, nasıl yapıldığını anlamaya çalışıyorlar ama bizimkinin kurgusu, az önce de belirttiğim gibi farklıdır. Biz bir fotoğrafı bütün olarak önümüze koyduk, modüler olarak inşa ettik. Ayrı ayrı parçalar yapıp bunları birbiriyle konuşturmaya çalışmadık hiçbir zaman. Datayı çok iyi yöneten bir sistem bu… Böyle inşa edildiği için de çok hızlı bir sistem. Tek veri tabanında korunan, % 100 güvenlikli, dev bir yapıya sahibiz. İçinde yaklaşık 20 milyon kişinin kaydı var. 18.5 milyon öğrenci, 1.5 milyon çalışan…

BAKANIMIZ, BİLİŞİMLE ÇOK İLGİLİ!

Yaşadığınız güçlükler de vardır muhakkak…

Geçmişte oldu. Sn. Bakan Ömer Dinçer ve bir önceki Sn. Bakan Nimet Hanım’dan önceki dönemde “Çok acil!” diyerek Sn. Bakanları ikna etmeye çalışanlar oldu. Onların da bizi arayıp, “Çocuklar, bu stratejik bir iş, bunu biraz öne çekin!” deyip programımızı bozduğu günler oldu. Hâlbuki biz yapacağımız işlerin tümünü profesyonel bir takvime göre planlıyoruz ve ona göre çalışıyoruz. Örneğin demişiz ki, “Atama ile ilgili modülü 21 Haziran ile 29 Ağustos arasında yazacağız, testlerini yapacağız, 2 Eylül’de de yayına alacağız.” Tam bu sırada bir birimin “çok acil!”  ihtiyacı Bakan Bey’e öyle anlatılıyor ki; Bakan Bey de “Çocuklar bunu da araya bir yere alsanız!” diye bizi arıyor. Dolayısıyla bizim iş akışımız bozulabiliyor. Ama Sn. Bakanımız Ömer Dinçer’den sonra bu kesildi. Aslında Nimet Hanım da öyleydi… Özellikle Sn. Bakanımız Ömer Dinçer, IT ile çok ilgilidir. “Onların bir iş akışı vardır, muhakkak bu takvimde planlamış oldukları bir şey vardır!” diyerek, bizim iş takvimimize asla müdahale etmiyor. O nedenle elimiz son derece rahat. Sn. Bakan, aynı zamanda çok profesyonel bir IT kullanıcısıdır. Mobil cihazları çok iyi kullanıyor, çok ilgili, Her şeyi yakından takip ediyor. Ve IT’ye birebir destek veriyor. Onun sayesinde çok iyi vizyon projeler ortaya koyuyor, dev işler yapıyoruz.

Bu işler içerisinde en önemsediğiniz; eğitim ve öğrenim etkinliklerinin yürütülmesini kolaylaştırması ve iyileştirmesi bakımından en yararlı bulduğunuz uygulamalar hangileri?

Bunların en başında “E-Okul” projesi geliyor. E-Okul dediğimiz sistem, Türkiye’deki resmi ve özel okullarda birinci sınıftan başlayıp, üniversiteye gelene kadar okuyan öğrencilerin tamamının tüm iş ve işlemlerinin sayısal ortamlarda tutulmasını sağlamıştır. Yurdun dört yanına dağılmış YİBO’larda (yatılı ilköğretim bölge okullarında) öğrenim gören 30 bin öğrencimize, eğitim yılı boyunca hafta içi her gün sanal dershane eğitimi verdiğimiz “E-Etüd” projesi de son derece önemli ve ses getiren bir diğer projemiz. LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) ile ilgili olarak da bu sene Samsun ilindeki pilot uygulamada 460 öğrencimiz, yine aynı yolla üniversite giriş sınavına hazırlandı. Bu sayıyı 20-30 binlere çıkarmayı planlıyoruz. Aynı yöntemle ayrıca bir diğer tarafta da öğretmenlerimize canlı sınıflarda İngilizce öğretiyoruz. Oluşturduğumuz başka bir platform olan “E-Akademi” ile de öğretmenlerimize mesleki donanımlarının pekiştirilmesi hedefi doğrultusunda kendi alanlarıyla ilgili güncel bilgilerin sürekli ulaştırılması sağlanıyor. Tüm kullanıcılara açık bir uzaktan eğitim platformu olan Bakanlığımızın eğitim vizyonu adına kurduğumuz “KursiyerNet”i de bir diğer projemiz olarak anmak gerekir. Dileyen tüm kullanıcılar, MEB’in ana sayfası üzerinden KursiyerNet sayfasına ulaşarak (Yazılım dilleri, Grafik ve 3D Yazılımları, Animasyon, Adobe, Bilgi ve Sistem Güvenliği ve Microsoft Office gibi IT ile ilgili her konuda) son derece detaylı eğitsel bilgiler alabiliyorlar. Bu yolla alınabilecek eğitimlerden oluşan seti, herhangi bir kişi sivil hayatta gidip almak istese, bedeli 25 bin Euro’dur. KursiyerNet platformunda bu eğitimi ücretsiz olarak, HD kalitesinde (tüm tabletler, mobil cihazlar dahil) izleyerek alabiliyorsunuz.

TÜM NAKİLLER ELEKTRONİK ORTAMDA YAPILIYOR 

Bütün bu sistem uygulamaları, eğitim-öğrenim hayatımızda neleri değiştirdi?

En başta, artık öğrencinin rehberlik dosyasından karnesine, notlarından devamsızlığına, okuduğu kitaplara kadar yüzlerce kalem halindeki bilgi; kâğıt ortamında değil, sayısal ortamda tutuluyor. Birinci sınıftan 12. sınıfa kadar 18 milyon öğrenciye ve velilerine, bu bilgilere sayısal ortamda ulaşabilme imkânı sağlayan devasa bir sistem söz konusu… Artık hiçbir okulda diploma defteri yok. Ya da diyelim ki, bir öğrencinin Kars’tan Ankara’ya nakli yapılacak; adrese dayalı olarak Ankara’da kendisi için belirlenen bir okul var. TC kimlik No’su verildiğinde, 30 saniye içinde oradaki tüm dosyaları buraya transfer ediliyor, nakil işlemi bitiyor. Yani okula ait iş ve işlemlerin hepsi otomasyon sisteminde görülebiliyor. Otomasyonun pratik olarak neleri değiştirdiğini daha iyi anlatabilmek için bir örnek daha verebilirim: Hatırlarsanız, ilkokuldan ortaokula geçen öğrencinin rehberliğe ait dosyasını ‘manuel’ olarak transfer etmek zorundaydınız eskiden. Şimdi her şey elektronik ortamda olduğu için, yeni öğretmeni, öğrencinin eski durumuyla ilgili sistem üzerinden bilgi sahibi olabiliyor. Artık öğretmenlerin “manuel” olarak yaptıkları hiçbir iş kalmadı ve birbirini denetler bir yapıya döndü. Ayrıca bizim hangi okulda ne kadar öğrenci, öğretmen var, net olarak görüp ona uygun bütçe ayırmamız, ona uygun normlar belirlememiz, ona uygun seçmeli ders açmamız gibi binlerce bileşen sayabiliriz.

Otomasyondaki sistemlerin öğretmenler tarafından kullanımıyla ilgili değerlendirme ve izlenimlerini de alabilir miyiz? Öğretmen bu sistemleri ne kadar kullanıyor, ne ölçüde yararlanıyor?

Sistemin kullanıcı dostu olmasıyla ilgili etki araştırmaları yaptık. Arayüzü birkaç kez değiştirdik; öğretmenler o kadar rahatlar ki… Kullanıcı adı ve şifresiyle giriyor öğretmen. Girer girmez sistem onun hani ilin, hangi ilçesinde, hangi okulun, hangi sınıfında öğretmen olduğunu tanıyor, öğrenci listesi geliyor önüne. Bir tarafta öğrencilerin isimleri, bir tarafta da dersler… Toplu şekilde notlarını giriyor, kaydediyor, çocuğun karnesi hazır! Rehberlikle ilgili bir şey girecek ya da öğrencinin okuduğu kitaplarla ilgili bir şey girecek; bunların hepsini elektronik ortamda yapıyor. Mobil cihazlardan da yönetebiliyor bu süreci. Evinden çok rahatça girebiliyor. Öğretmenler bizim her şeyimiz, temel taşımız, en önemli bileşenimiz... Eğitimimiz onlara emanet çünkü… Onlar bu işi güzel yapmadıkça bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok. O nedenle öğretmene formasyonunu yenileyebileceği, geliştirebileceği bir ortamı yaratmamız gerekiyordu. Bu ihtiyaç nedeniyledir ki, öğretmenlerimizi bu anlamda dinç tutacak “Bilgi Yönetim Sistemi”ni, yani E-Akademi’yi oluşturduk. 1 milyon öğretmeni hizmet içi eğitim mantığıyla yoğuran dev bir sistem bu. Ve biz bu yolla atadığımız eğitim paketlerinin öğretmenler tarafından yüzde kaç tüketildiği bilgisini de arka planda görebiliyoruz. Öğretmen kullanıcı adı ve şifresiyle E-Akademi’ye giriş yaptığında, kendisi için atanmış eğitim ve bilgilendirme paketleri önüne geliyor. Videolar, sesler, animasyonlar, her şey var içeriğinde. Öğretmen, önündeki bu paketleri dinleyip eğitimini aldıktan sonra, sistemin kendisine yönelttiği sorulara yanıt veriyor. Burada belli bir başarı düzeyini yakalayamazsa, eğitimi tekrar almak durumunda… Sistem üzerinde kaç öğretmene bu eğitim paketi atanmış diye baktığımızda görüyoruz ki; 64 bin 300 kişiye bu eğitimin alınması için otomasyon üzerinden talimat verilmiş. % 60’ının şu ana kadar bu eğitimi tamamladığını görebiliyoruz

YİBO’LARA ÜCRETSİZ SANAL DERSHANE

E-Etüd projesi kapsamında, YİBO’lara yönelik nasıl bir eğitim veriyorsunuz?

Yurdun dört yanına dağılmış YİBO’larda (yatılı ilköğretim bölge okullarında) öğrenim gören 30 bin öğrencimize, eğitim yılı boyunca hafta içi her gün sanal dershane eğitimi verdiğimiz E-Etüd projesi de son derece önemli ve ses getiren bir diğer projemiz. YİBO’lardaki öğrencilerimiz, öğrenim yılı süresince hafta içi her akşam manuel olarak etüd yapıyorlardı ya; şimdi kurduğumuz bir merkezden Türkiye’nin en iyi öğretmenleri canlı olarak bağlanıp, web tabanlı ders anlatıyor bu öğrencilerimize. Ülkenin değişik yerlerinde 30 bin yatılı ilköğretim bölge okulunda okuyan öğrencimiz, aynı anda web üzerinden giriş yaparak alana bağlanıyor, dersleri bu şekilde takip edip, gerektiğinde elektronik olarak söz istiyor, animasyonlu soru çözüyor, o anda soru cevaplı anket yanıtlıyorlar, vs… Müthiş bir sistem! Sınıf uygulamasını böylece sanal hale getirdik. Türkiye’deki tüm YİBO’larda saat 18.30’dan, 21.30’da kadar bu şekilde bir etüd çalışması var. YİBO’nun etüd hocaları refakatinde, web üzerinden ders gören 30 bin öğrenci, bu şekilde SBS’ye hazırlanıyor.

 “KursiyerNet platformunda insanların aradığı her şey var; kim hangi başlığı istiyorsa bulabiliyor. FATİH Projesi’ni ancak çok iyi bilişim bilen öğretmen ve öğrencilerle yapabileceğimizin bilinciyle, o düzeyde eğitim vermek amacıyla bu platformu oluşturduk.”

Eğitimtercihi

Röportaj- Aydın ARICIOĞLU / Ankara

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.