banner

Eğitimde Marketing




Eğitimtercihi Konuk Yazarlar’dan TÖDER Genel Koordinatörü Faruk Tatar’ın yazısı

Tüm dünyada ve Türkiye’de 1980’lere gelinceye kadar, özel sektör içinde hangi sektör olursa olsun her daim ürün ön plandaydı.  Dolayısıyla arz – talep dengesi de bunun üzerine kuruluydu. Özel sektörün, tüketici ya da müşteri bulmasında iyi ürüne sahip olması onlar için yeterliydi. 1980’lerden sonra ürünlerin birbirine benzemesi, seçeneklerin artması, küreselleşen dünyada insanların bilgiye daha rahat ulaşması ile pazarlama ürünün önüne geçti. Artık günümüz dünyasında sizin iyi bir ürününüz olmasından daha çok o ürünü nasıl pazarlayabildiğiniz daha önem kazandı.

Peki, eğitim sektöründe durum nedir? Eğitim sektörü de diğer sektörlerin yaşadığı bu süreci yaşıyor. Ancak ülkemizde “pazarlama” kelimesi eğitimcilere farklı hatta itici geldiği için, biz sektör olarak bu konuyu öğrenemedik ve uygulayamadık. Dolayısıyla bugün özel öğretim sektörünün ülkemizde gelişmemesinin, yerinde saymasının ana sebeplerinden bir tanesi budur.

Bu konuda çok da geç kalmış sayılmayız. Zararın neresinden dönersek bize artılar kazandıracaktır. Özel öğretim sektöründe bu noktada yapılacak pek çok şey var. Artık eğitim kurumları; iç müşterileri (yönetici, öğretmen, personel, veli, öğrenci) ve dış müşterilerine (basın, protokol, aday veliler, STK’lar) yaptıkları çalışmaları doğru anlatmalı, ikna edebilme yeteneğini geliştirmeli, olayın içine katmalı ve aidiyet duygusunu özellikle iç müşterilerinde geliştirmeli.  

Şunu unutmamalıyız ki, eğitim kurumlarının kaynağı insandır. Bugün eğitim kurumlarının marketing anlayışını tüm sektörlerden daha iyi bilmeleri ve uygulamaları gerekirken, bu durum en az bilinen ve yanlış uygulamalara maruz kalan bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Artık ülkemizde de özel öğretim kurumlarında rekabette “sosyal marketing” dönemi başlayacak. Ancak sosyal “marketing”i geleneksel yöntemlerle yapmaya çalışan ve aynı zamanda “endüstriyel marketing” anlayışını eğitim sektörüne uygulayacak olan kurumların işleri çok zor olacak. Özellikle son yıllarda teknolojinin eğitim dünyasında yerini daha fazla almasıyla beraber özel öğretim sektöründe de birçok alanda devrim gibi değişimler yaşanmaya başlandı.

Dünya ülkelerine baktığımızda özellikle gelişmiş olan ülkelerin eğitim sektöründe, özel öğretim kurumları ayrıcalıklarını çok iyi ifade ediyor. Bunu hem paydaşlarına hem tedarikçilerine hem de iç ve dış müşterilerine yönelik yapıyor. Ancak üzülerek belirtiyorum ki;  bizim ülkemizde bu anlayış, yani marketing yıllarca ayıp karşılandı ve kamuoyunda özel öğretim kurumları için farklı bir algı oluştu. Artık özel öğretim kurumları da farklarını korumak, sektörü büyütmek ve büyümek için klasik yönetim anlayışını acilen değiştirmeli ve yeni alanlarda profesyonelleşmeye gitmeli. Aksi takdirde varlığı dahi tam olmayan özel öğretim sektörü okyanusta derin sulara kaybolup gidecek.

Belki bizler, okulculuk ve dershanecilik sektöründe bu çalışmaları çok daha önceden yapmış olsaydık, dershanecilik sektörü bugün yaşadıklarını yaşamayacaktı, hatta bu kadar spekülasyonun içinde kalmayacaktı. Ama hala inancım tam! Mutlaka özel öğretim sektöründe bu yönde çok olumlu çalışmalara imza atılacak ve sektör ciddi anlamda gelişecek.

Gelecek yazımda sizlerle 21. yüzyılda eğitim kurumları ve çalışanları nasıl olmalıdır yönündeki fikirlerimi daha net örneklerle paylaşacağım.

Eğitimtercihi

Faruk Tatar

TÖDER Genel Koordinatörü

Diğer yazarların yazıları için tıklayın

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.