Logo

MEB’den atanamayan öğretmen sorununa çözüm

Kategori: Gündem
Cuma, 21 Aralık 2012 09:15 tarihinde oluşturuldu



Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen atamalarıyla ilgili sıkıntıları eğitim fakültelerindeki kontenjanlara müdahale ederek çözecek. YÖK yasa tasarısına ilişkin değerlendirmede MEB’in eğitim fakülteleri kontenjanlarının belirlenmesinde aktif rol üstlenmesi öngörülüyor

Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) tartışmaya açılan yeni YÖK yasa tasarısı taslağına ilişkin değerlendirmelerinde, ''atanmayı bekleyen öğretmenler'' sorununun öğrenci kontenjanlarının geleceğin ihtiyaçlarını yeteri kadar göz önünde bulundurmadan belirlenmesinden kaynaklandığı görüşü yer aldı. Bu nedenle kontenjanların belirlenmesi sürecine MEB'in de dahil edilmesi gerektiği ifade edildi.

MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü'nün eleştiri ve önerileri, YÖK'ün ''yeniyasa.yok.gov.tr'' internet sitesinde yayımlandı.

MEB'in değerlendirmelerinde, taslak oluşturulurken kamuoyunun görüşünün alınmasının oldukça olumlu bulunduğu, ancak taslak içerisinde Türkiye Yükseköğretim Kurulu'nun (TYK) görevleri tanımlandığında aynı katılımcı anlayışın söz konusu olmadığı belirtildi.

Özellikle eğitim fakültelerinin kontenjanların belirlenmesi, yeni bölümlerin ve meslek yüksekokullarının açılması konularının, istihdam koşulları ve makro planlardan bağımsız düşünülmemesi gerektiği vurgulanarak, kanunun uluslararası alanda rekabet ve küreselleşme bağlamında yeni çözüm önerileri taşımadığı ileri sürüldü.

MEB'in temel insan kaynağı olan öğretmenlerin yetiştiği eğitim fakültelerinin yapılandırılması konusunda, önemli birtakım eksikliklerin gözlemlendiği, bunların başında eğitim bilimleri enstitülerinin kaldırılması konusunun geldiği ifade edildi.

Atanmayı Bekleyen Öğretmenler

Taslak çalışmasında TYK'nın görev ve yetkilerinden birinin de ''öğrenci kontenjanlarını belirlemek'' olduğu hatırlatılarak, bu durumun katılımcılık ilkesi ile bağdaşmadığı savunuldu.

Atanmayı bekleyen öğretmenler sorununun kontenjanların geleceğin ihtiyaçlarını yeteri kadar göz önünde bulundurmadan belirlenmesinden kaynaklandığı belirtilen MEB'in değerlendirme metninde, bu sebeple, bu süreci planlayan kurumlar olan MEB, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı gibi ilgili kurumların da sürecin içinde yer alması gerektiği vurgulandı.

Üniversitelerin akademik personel ve fiziki kapasitelerinin bu talebe yanıt verebilecek durumda olup olmamasının da dikkate alınması gereken konular arasında olduğu bildirilen metinde, konuya ilişkin maddenin ''Yükseköğretim kurumlarının öğrenci kontenjanlarını, çağın ekonomik ve sosyal şartları, kurum kapasitesi ve geleceğin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak ve ilgili kurumlarla koordinasyon sağlayarak belirlemek'' şeklinde düzenlenmesi gerektiğinin altı çizildi.

ÖNERİLER

MEB'in önerilerinden bazıları şöyle:

''-Yükseköğretim sistemi daha katılımcı ve nispeten yerel şartlara daha duyarlı bir yapıda tasarlanmalıdır.

-Eğitim Bilimleri enstitülerinin kurulması teşvik edilmelidir.

-Eğitim fakülteleri gerekli şartların oluşturulması koşuluyla kendi içlerinde branşlaşarak uzmanlaşmaya gidebilmelidir.

-Öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumları, çağın ihtiyaçlarına uygun biçimde yeniden yapılandırılmalıdır.

-Teknokentlerin yaygınlaştırılmasıyla ilgili birtakım hukuki dayanaklar kanunda yer almalıdır.

-Üniversitelerin bulunduğu bölgelerdeki kuruluşlar, araştırma, geliştirme birimlerini üniversitelerin yakınında kurabilmeli ve bu birimler ile üniversiteler çeşitli ortaklıklarda kurabilmelidir. Bunun hukuki altyapısı oluşturulmalıdır.

-Oluşturulacak performans değerlendirme sisteminde, her üniversitenin ve her bilim dalının kendi özelliklerini yansıtılabildiği esnek ve şartlara uygun ölçütler belirlenmelidir.

(Kaynak Sabah)

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.