banner

NEDİR BU 4+4+4 EĞİTİM?




NEDİR BU 4 + 4 + 4 ?

NEDİR BU 4+4+4 EĞİTİM?Padişahın biri, bilgeliğine çok güvendiği için;
- Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim! Demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
- Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü!
- Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, Arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii…
- Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!
- Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii…
- Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!
- Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir…
Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş. Ama bir gün Keloğlan gelmiş;
- Padişahım, sen benim babamdan bir küp dolusu altını borç almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde..!

***

Bu kesintili-kesintisiz eğitim meselesi öyle bir yalan ve işi öyle noktaya getirdiler ki, bu iş doğrudur dersen, eğitim sisteminin felç olmasına çanak tutup “cehalete yandaş” olursun. Yanlıştır dersen “imam hatiplere karşı bir gavur” damgası yersin.

Keloğlan hikâyesi gibi… Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık pozisyonuna getiriyorlar milleti.

Aslında 4+4+4 garabetini ortaya atanlar da bunun saçma ve uygulanamayacak bir sistem olduğunu biliyorlar. Fakat işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk gibi milletin gerçek gündemi yerine kendilerinin yarattığı suni gündemle milleti oyalayıp, üstüne bir de “Biz aslında imam hatiplerin önünü açacaktık ama AKP karşıtları engel oldu” mağduriyetiyle siyasi rant elde etmek söz konusu ise, bunun gibi saçmalıkları gündeme getirmek katmerli keyif olsa gerek.

Bu 4+4+4 için kamuoyuna sunulan gerekçeler kısaca şunlardır.

-8 yıllık kesintisiz eğitim çok uzundur.

-İlkokul öğrencileriyle ortaokul öğrencilerinin aynı ortamda ders yapması sorunlar yaratmaktadır.

-8 yıllık kesintisiz eğitimle çocukların mesleğe yöneltilmesinde geç kalınmaktadır.

Bu gerekçeler sunulurken, ortaya çıkartacağı sonuçlar ise doğru dürüst irdelenmemekte, kamuoyuna sunulmamaktadır.

Sonuçları da biz irdeleyelim…

Bu yasayla zorunlu örgün eğitim pratikte sadece 4 yıla iniyor. Yasada 12 yıllık zorunlu eğitim için bir başlangıç tarihi öngörülmüyor, Bakanlar Kurulunun takdirine bırakılıyor.

Bütün dünyanın tersine okulöncesi eğitim, zorunlu eğitim kapsamından çıkartılıyor. Bu da gariban çocuklarının “Anasınıfı” denilen okul öncesi eğitimden mahrum kalmasının önünü açıyor. İlköğretim 4+4 şeklide ikiye bölünüyor ama ikinci 4 yıllık sürede aslında fiili olarak okula devam mecburiyeti ortadan kaldırılıyor. İkinci 4 yıl için “Açık Öğretim” gibi, bu işi savunanların da ne olduğunu bilmeyip ağızlarında geveledikleri anlaşılmaz muğlak bir kavram devreye giriyor. Sözün satır arası, işin özü, ikinci dört yılda mecburi eğitimi fiili olarak ortadan kaldırıyoruz demeye getiriyorlar.

İşte bunun sonucu olarak da birçok kız çocuğumuzun ilk 4 yıldan sonra okula gönderilmemesi durumu ortaya çıkacaktır. Böylece, kız çocuklarını okula kazandıralım kampanyalarının da aslında yalan olduğu gerçeğiyle yüzleşmiş olacağız.

Başka bir konu da, ikinci 4 yılın muğlak bırakılmasının amacının “imam hatip” meselesi olduğunu kimse söylemek istemiyor. Bu amacı gizlemek için, ilk 4 yıldan sonra çocukların mesleklere yönlendirileceği söyleniyor. 10 yaşında çocukların hangi verilere göre mesleğe yönlendirilebileceğini, bunun doğru mu ve her şeyden öte 10 yaşındaki çocuğun, belki de hiç sevmeyeceği bir mesleğe yönlendirilmesinin ahlaki mi olduğunu söyleyemiyorlar. Aslında bu şekilde, Çocuk Hakları, İnsan Hakları, ILO gibi uluslararası anlaşmalara aykırı olarak çıraklığa başlama yaşının fiilen 11’e düşürüldüğü kamuoyundan gizleniyor.

Yedinci ve Sekizinci Milli Eğitim Şuralarının önerileri üzerine 1973 tarihli Temel Eğitim Kanunu’nda yasalaşan, ancak 1997′de Temel Eğitim Reformu’yla uygulamaya geçebilen zorunlu sekiz yıllık temel eğitim, Türkiye’nin gelişimine çok büyük katkıda bulundu. 6-13 yaş grubu için okullaşma oranı, 1997-98′de % 85 iken 2010-2011′de % 99′a çıktı. AKP iktidarında Milli Eğitim Bakanlığı, başta öğretim programları reformu olmak üzere sekiz yıllık temel eğitimin başarıyla hayata geçmesine dönük önemli adımlar attı. Söz konusu yasa teklifi, hem bu kazanımları riske atıyor hem de eğitim sisteminde katılımcı ve bilimsel bulgulara dayalı karar alma süreçlerinin önünü kesiyor.

Bunları görünce “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diyor insan.

Bunlar bir yana, ortaya çıkacak yapısal sorunlar ise eğitimi felç edecektir. Birinci kademe eğitiminin 5 yıldan 4 yıla indirilmesi ve ikinci kademe eğitimin ise 3 yıldan 4 yıla çıkarılması öğretmen ihtiyacı konusunda iktidarın boyunu aşacak, hem öğretmenleri hem öğrencileri mağdur edecek sorunlar ortaya çıkaracaktır.

5 yılken 4 yıla indirilen ilk kademede 50.000 civarında öğretmen ve idareci boşa çıkacaktır. Bunlar, branşları ve aldıkları eğitim itibariyle sınıf öğretmeni olduklarından ikinci kademe eğitimde görevlendirilmeleri mümkün değildir. 3 yıldan 4 yıla çıkarılacak ikinci kademe eğitimde ise 50.000 civarında branş öğretmeni açığı ortaya çıkacaktır.

Milli Eğitim Bakanlığının kendi verilerine göre şu anda 126.000 öğretmen açığı vardır. (Aslında gerçek rakam çok daha fazladır) Şimdi, 4+4+4 sitemi uygulamaya konulduğu gün kullanılamayacak 50.000 ilköğretim öğretmeni ve idarecisi ortaya çıkarken, acil ihtiyaç olarak da 160.000 civarında branş öğretmeni açığıyla karşı karşıya kalınacaktır. Oysa iktidar, ihtiyaç olduğu halde, yıllardır atama bekleyen öğretmenleri bile atayamamaktadır.

Birinci ve ikinci kademe öğrencilerinin aynı ortamda eğitim görmelerinin sorun yarattığını söyleyen yetkililerin, hâlihazırda yüzbinlerce derslik ve okul ihtiyacı varken, kademeleri nasıl ayrı mekânlara alacaklarını, bunu nasıl çözeceklerini düşünmek ise “delinin pösteki sayması” gibi bir şeydir.

Bütün bunlara rağmen, eğitim mutlaka kademeli hale getirilecekse, 5. sınıftan sonra Açık Öğretim gibi bir saçmalığın olmaması kaydıyla, 1+5+3+4 şeklinde, okul öncesi de dâhil 13 yıllık zorunlu eğitim olması, hem mevcut alt yapıya, hem de yıllardır geliştirilen Türk milli eğitiminin tecrübelerine, birikimine uygun olacaktır.

Mustafa KIZIKLI

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.