banner

Türkiye’nin Bilim Raporu




Taha Akyol’un Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinden…

UNESCO tarafından yayınlanan “Bilim Raporu”na göre Türkiye tek başına bütün Arap ülkelerinin toplamından fazla bilimsel yayın yapıyor.

Ama Türkiye’nin bilimsel yayın sayısı Güney Kore’den az!

Bu veriler üzerinde ciddiyetle düşünmeliyiz. Meselenin ‘bilim politikası’ tarafı vardır, ekonomik tarafı vardır, bir de belki hepsinden önemlisi zihniyet tarafı vardır.

Dünkü yazımda bilimin Türkiye ve İran’daki durumundan bahsetmiştim, bugün Arap ülkelerine bakalım.

TEK BAŞINA TÜRKİYE

UNESCO her beş yılda kapsamlı bir “Bilim Raporu” yayınlıyor. 2010 raporuna göre, Türkiye kaynaklı bilimsel yayınların sayısı 2008 yılında 17.784’e ulaşmıştır. Şimdi 20 bini geçmiş olmalıdır. Raporun “Arap ülkeleri” bölümünde 20 Arap ülkesi var. Yine 2008 yılında bunların yaptığı bilimsel yayınları topladım, 14.283 çıktı. Demek ki, 2008 yılında 20 Arap ülkesinden yapılan toplam bilimsel yayın sayısı 14 binin biraz üstünde, Türkiye ise tek başına 18 bine yakın bilimsel yayın yapmış!

Raporda Arap ülkelerinde bilimsel gelişmenin “eskiden beri yavaş” olduğu vurgulanıyor. Gerçekten, 2000-2008 yılları arasında Türkiye kaynaklı bilimsel yayınlar 3.5 kat arttığı halde, Arap ülkelerinde bu artış sadece 1.8 kat.

Bunun coğrafi sebepleri var, sıcak iklim kuşağı gibi... Tarihi sebepleri var, İstanbul’da Mühendishane ve Darülfünun çalışırken Arap ülkelerinde tam karşılığı yoktu. Bunun ekonomik sebepleri var, ekonomi bilime ihtiyaç duyacak düzeye gelmiş değil. Bu şartlarda oluşmuş kültür, elbette din ve milliyetçilik anlayışlarını da etkiliyor, bilimden ziyade aşırı politizasyona yönelik anlayışlardır bunlar.

ZİHNİYET ENGELİ

Aynı rapora göre, Arap ülkelerinde bir yılda bilim ve teknoloji alanında 6 bin kitap basılıyor. Kuzey Amerika’da bu sayı 102.000’dir!

İstediğin kadar sokaklarda gösteri yap, istediğin kadar “Kahrolsun emperyalizm” diye bağır, bomba patlat! Yüz bin kitap karşısında 6 bin kitapla yapabileceğin fazla bir şey yok.

Arap sosyalizmi, Arap milliyetçiliği gibi laik akımlar ve Arap İslamcılığı gibi dini akımlar son derece coşkulu, duygusal ve militan olmalarına karşılık, sadece bilimde değil, mesela ekonomide de dikkat çekici bir başarı ortaya koyamadılar. Seyyid Kutup, Yoldaki İşaretler adlı “devrimci” kitabında, Müslümanların yozlaşmasının 8. yüzyılda Yunan klasiklerinin tercümesiyle başladığını yazmıştı! Bunu yazarken dünya 20. yüzyılın tam ortasındaydı!

Bilimin önündeki zihniyet engellerinden biri, siyasal aşırılıktır; bunu hiç unutmamalıyız.

NASIL BİR YARINA?

Türkiye bilim ve araştırmada iyi bir ivme yakalamıştır fakat önümüzdeki yol hâlâ çok uzundur. Bilim zihniyetini geliştirmek için de, bilime kaynak ayırmak için de daha çok gayret etmemiz gerekiyor.

Yazının devamı için tıklayın

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.