Eğitimciler kendilerini mi kandırıyor?
- Ayrıntılar
- Kategori: Gündem
- Perşembe, 07 Şubat 2013 09:17 tarihinde oluşturuldu
Özgür Bolat’ın Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinden…
Eğitimcilerin davranışları çoğu zaman okulların doğal yapısıyla zıt düşüyor.
Okullarda birbiriyle paralel çalışan iki farklı yapı/sistem var: Modüler yapı ve bağlı yapı.
İkisi arasında büyük bir fark var.
Bağlı yapılarda, bir sistemin tüm bileşenleri birbirine bağlı. Bir bileşen bozulduğu zaman tüm sistem çöküyor.
Örneğin, televizyonda bir parça bozulduğu zaman, televizyon çalışmaz. Bir şirkette üretim olmazsa, satış olmaz. Sistem bağımlıdır.
Modüler yapılarda ise sistem birbirine çok bağlı değil. Her parça arasında ilişki var ama parçalar bağımsız.
Örneğin, okulda rehberlik birimi kaldırılsa, eğitim devam eder.
Müdürsüz okullar var. Bir öğretmen gitse, diğer öğretmenler derse girer. Tüm öğretmenler gitse bile, müdür büyük öğrenciler ile küçük öğrencileri eşleştirebilir.
OKULUN YAPISI
Okulda hem modüler hem de bağımlı yapı var.
Örneğin, sınıf geçme sistemi, ders programı, yemek ve servis gibi hizmetler, müfredat kendi içinde bağımlı.
Ama eğitimin özünü oluşturan diğer öğeler modüler.
Örneğin, öğretmenler bağımlı değil. Veliler bağımlı değil.
Tahmin edilenin aksine, öğretme süreci ile öğrenme süreci de çok bağımlı değil.
Yani çocuklar öğretmenin öğrettiklerinin çok azını öğrenirken, öğretmediklerinin çoğunu öğrenir.
HEDEFLER
Bağımlı yapılarda hedef net ve açık. Kontrol ve koordine etmek kolay. Sebep ile sonuç arasındaki ilişki basit. Örneğin, okulun servis hizmetleri çok kolay koordine edilir ve geç gelen servisler hemen tespit edilebilir.
Ama modüler yapılarda hedefler karmaşık. Kontrol ve koordine etmek zor.
Parçaları bağımsız. Standartlar net değil. Örneğin, öğretmenler sınıflarında bağımsız ve özgür.
Bu iki yapının aynı anda okullarda bulunması iki büyük sorun yaratıyor.
YÖNETİM SORUNU
İlki yönetim sorunu.
Çoğu okul yöneticisi okulu tamamen bağımlı sistemmiş gibi yönetiyor. Çünkü bu yapıyı yönetmek kolay.
Zamanlarının çoğu operasyonlar ile geçiyor. Veli görüşmeleri, törenler, toplantılar, imzalar, etütleri ve dersleri ayarlamak gibi. Öğrenme sürecini yönetmek zor olduğu için bununla çok ilgilenmiyor. İlgilense bile, modüler yapıda olan öğrenme sürecini bağımlı sistemmiş gibi kontrol etmeye çalışıyor.
Öğrenme süreci kontrol edilemez. Müdürler sadece öğretmenler ile işbirliği yaparak ve onlara ilham vererek, öğrenme sürecini iyileştirebilir.
Kontrol etmeye çalıştığı zaman, öğretmen açık ya da kapalı bir şekilde tepki gösterir zaten.
HEDEF KAYMASI
Daha büyük bir sorun da hedef kayması.
Modüler sistemlerde hedef açık ve net olmadığı için eğitimcileri bu yapılara bağımlı yapıymış gibi davranıp, işleri kolaylaştırmak ister.
Örneğin, öğretmen dersini işlediği an, öğrenmeyi gerçekleştirmiş kabul eder kendini. Yani ders anlatmak araç olmaktan çıkmış, amaç olmuştur.
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
-
Türkiye’nin önde gelen isimleri geleceğin eğitimine yön vermek için SES'te buluşuyor
-
TÖDER Başkanı İbrahim Taşel: Özel öğretim sektörünü hakettiği yere taşıyacağız
-
'Türkiye Yüzyılı kadınların öncülüğünde yükselen bir çağ olacak'
-
Cumhuriyetin 100. Yılında Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim
-
Çocuk başarısız olunca öğretmen de başarısız oluyor
-
Mektebim Koleji, Erken Çocuklukta Psikolojik Sağlamlık Zirvesi’ni Adana’da gerçekleştirdi
-
İzinsiz faaliyet gösterdiği tespit edilen kurslar kapatıldı
-
TED Üniversitesi 250 bin Euro’luk projede yapay zekâ ile dil öğretmeni yetiştirecek
-
telc Almanca Sınavları İçin Yeni Bir Platform: DAS telc Portal
-
'Hayalet okullarla ilgili MEB’in denetim sonuçlarını bekliyoruz'