Logo

‘Okul varsa dershane niye var?’

Kategori: Gündem
Cuma, 22 Şubat 2013 12:33 tarihinde oluşturuldu



TÖDER Yönetim Kurulu Üyesi  Sınav Dergisi Dershaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Metin ÖZER Başbakan Erdoğan’ın “Okul varsa dershane niye var?” sorusu üzerine çok çarpıcı bir makale yazdı. Özer, yazdığı makalede, dershanecilik nedir? Dershanelere kimler gider? Dershaneler okullara alternatif midir? Dershaneleri kapatmak teknik olarak mümkün müdür? Dershanelere hangi çevreler karşı? gibi sorulara cevap aradı. İşte o yazı…

Sayın Başbakanımız tüm eğitim camiasını ilgilendiren bir soru sordu ve perspektif gösterdi; “Okul varsa dershane niye var?” “Dershaneler okula dönüşsün.”

Böylece aileler üzerindeki yük azalsın,  kaynak israfı önlensin ve öğrenciler iki ayrı yer arasında enerji ve zaman kaybetmesinler. Dershaneler okulların alternatifi olmak yerine derslik ve öğretmen ihtiyacını karşılayacak şekilde eğitim sistemimizin ana unsurlarından biri hâline gelsin.

Sorulan sorunun ve gösterilen perspektifin akla getirdiği bazı sorular;

1. Dershanecilik nedir?

Ülkemizde resmen 1915’te Mekatib-i Hususiye Talimatnamesi’yle faaliyete başlayan, günümüzde ise çerçevesi 625 ve 5580 sayılı yasalarla belirlenen ve işlevi zaman zaman tartışma konusu olan dershaneler, “okul derslerine destek ve bir üst okula geçiş sınavlarına hazırlık” alanında çalışmaktadır.

Aslında dershaneler, ücretli özel ders faaliyetinin kurumsallaşmış halidir. Özellikle derslerin gruplar halinde yapılmasından dolayı dershanelerde özel ders maliyetleri paylaşılmakta ve ekonomik olduğu için de geniş kitleler tarafından tercih edilmektedir.

Sanılanın aksine başta ABD olmak üzere İngiltere, Fransa, Almanya, Portekiz, Yunanistan, Japonya, Güney Kore, Hong Kong ve Tayvan gibi birçok ülkede dershanecilik çeşitli şekillerde yapılmaktadır. Hatta ABD gibi bazı ülkelerde kimi okullar zaman zaman dershanelerden hizmet almaktadır.

2. Dershanelerin sahipleri kimlerdir?

Dershaneler, istisnalar dışında tamamı öğretmenlerin kurduğu, emek yoğun çalışan, öz sermayesi kısıtlı, kârlılığı oldukça düşük, ufak işletmelerdir. Zincir olan dershaneler de sanılanın aksine yayıncı kuruluşların adıyla bayilik tarzında açılmış küçük kurumlardır.

Dershanelerin % 20’ lik bir kısmı ise çoğunluğu belli gruba mensup vakıf, cemaat gibi yapılar tarafından işletilmektedir.

Yurt çapında sırasıyla, masasıyla, tahtasıyla tam donanımlı, hemen hemen tamamı binalarına kira ödeyen 4 bin civarındaki dershanede 50 bin’den fazlası öğretmen (bunların bir kısmı kurum ortağı) olmak üzere yöneticisi, sekreteri, muhasebecisi, bilgi-işlemcisi, müstahdemi, kantincisi ve güvenlikçisiyle 100 bin’e yakın kişi çalışmaktadır. Buralara mal ve hizmet sağlayan tedarikçileri v.b. sayarsak çok daha fazla kişi sektörde istihdam edilmektedir.

3. Dershanelere kimler gider?

Yukarıda da değinildiği gibi dershaneler özel ders faaliyetinin geliştirilmiş ve kurumsallaşmış şeklidir. İlk başta her ne kadar buralara, sadece gelir düzeyi yüksek ailelerin çocukları gidiyorsa da artık özel ders maliyetlerinin bölüşüldüğü, bir ders saat ücretinin 4-5 TL’ye geldiği özellikle “genel ve yaygın” dershanelere SETA’nın Mart - 2011 tarihli raporunda da değinildiği gibi, ağırlıklı olarak orta ve dar gelirli ailelerin çocukları gitmektedir.

Gelir düzeyi yüksek kesimlerin çocukları özellikle kolejlerin öğrencileri dershaneden daha ziyade, küçük gruplarla “bire-bir özel ders” bürosu gibi çalışan “büro tipi butik dershaneler”e gitmektedirler. 

Çoğunluğu 8. ve 12. Sınıflarla, mezunlardan oluşan dershane öğrencilerinin sayısı her yıl yaklaşık 1,5 milyon civarındadır ve bu da ilkokul, ortaokul ve liselerdeki toplam öğrenci sayısının %8’ine tekabül etmektedir. Başka ülkelerde bu oran çok daha fazladır.

4. Dershaneler okullara alternatif midir?

Elbette dershaneler okula alternatif olarak kurulmadı, amaçları da hiçbir zaman bu olmamalıdır.

Ancak okullara göre daha kısıtlı imkânlarla çalışan dershaneler, “özel sektör mantığı”yla işletildiği için gösterdikleri performans ile yer yer okulların önüne geçmektedirler.

Buradan hareketle işini iyi yapan dershaneler, “okullardan başarılı, okula alternatif oluyorlar” diye karşı çıkılmak yerine sistemin içine katılarak ödül ve teşviği hak etmektedir. Hatta okullar da dershanelerin takdir toplayan bu dinamik yapısını ve aktif işleyişini model alarak yapılandırılmalıdır.

5. Dershaneleri kapatmak teknik olarak mümkün müdür?

Dershanelerle ilgili bir çözüm geliştirirken “kapatmak” yerine Sayın Başbakanımızın işaret ettiği doğrultuda “okula dönüştürme” alternatifi üzerinde durulmalıdır. Çünkü dershanelere her kesim gitmekle birlikte fonksiyonları gereği buralardan en çok da orta ve dar gelirli kesimler yararlanmaktadır.  Önemli bir işlevi olan ve ciddi birikime sahip bu kurumların kapanması eğitim adına önemli bir kayıp olacaktır.

Ayrıca dershaneler kapatılsa bile, özel dersler ve özel kurslar devam edecektir. Birlikte ders yapanlar, ders çalışanlar denetlenip, hele günümüz koşullarında bu tür faaliyetlere polisiye yöntemlerle müdahale edilemeyeceğine göre kontrolsüz, kayıt dışı da olsa bu etkinlikler sürecektir.

Kaldı ki diğer birçok kurs devam ederken matematik kursu, fen kursu yasaklanamayacağı için dershaneleri kapatmak da teknik olarak mümkün değildir. İzlenecek farklı bir yol ise olağanüstü dönemlerde getirilen yasaklamalar gibi “özel eğitim- öğretim engelleniyor” izlenimi doğuracaktır.

Güney Kore’de hükümet, önce dershaneleri yasaklayarak kapattı; ancak, daha sonra tekrar açmak zorunda kaldı ve şimdi öğrencilerin % 70’i dershanelere gitmektedir.

Belki lise ve üniversite giriş sınavları kaldırılırsa dershanelere ihtiyacın azalacağı düşünülebilir; ancak, bu düşünce daha ağır sonuçlar doğuracaktır. Çünkü, arz ve talep orantılı değildir. Örneğin, geçtiğimiz yıl Hukuk Fakültesini tercih edenlerin yaklaşık  %4’ ü, Tıp Fakültesini tercih edenlerin %3’ ü bu tercihlerine yerleştirilebilmiştir.

Eğer, merkezi sınavlar yerine ‘’okul notuna göre yerleştirme’’ veya ‘’üniversitenin kendi öğrencisini seçmesi’’ gibi uygulamalara gidilirse artık torpilin, iltimasın önü alınamaz. Bunun da orta ve dar gelirli kesimlerin aleyhine olacağı açıktır.

“Liselere geçiş sınavı SBS’yi kaldırarak herkesi kendi semtindeki liseye mecbur etme’’ düşüncesi de aynı şekildedir. Çünkü ‘’ayrıştıran ve dışlayan’’ bu proje, 8 yıllık kesintisiz eğitim sürecinde de olduğu gibi, gelir düzeyi düşük semtlerde oturan çocukları, kendi kısıtlı dar çevresine hapsederek önünü kesecektir.

6. Dershanelere hangi çevreler karşı?

Öğrencilerin hem okula hem de dershaneye giderek ailelerine getirdiği maddi külfetin yanında oluşan

zaman ve enerji kaybını önemseyen iyi niyetliler dışarda tutulursa;

•   Her türlü özel teşebbüsün karşısında olan, eğitimin paralı olmasını eleştiren, özel okul-özel üniversite bile istemeyen bir takım sendikalar ve marjinal örgütler dershanelere karşılar.

•  Dershanelerin, gösterdiği yüksek performansla okullara alternatif olup onları gölgede bıraktığına inanan

bazı eğitim yöneticileri dershanelere karşılar.

•   Anadolu çocuklarının, merkezi sınavlar ve dershaneler sayesinde ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe gibi

seçkin üniversitelere girmesinden rahatsız olan ve bundan dolayı imtiyazlı konumlarını kaybetme endişesi

yaşayan kimi çevreler dershanelere karşılar.

7. Dershaneler kapatılırsa ne olur?

• Dershaneler kapatılırsa, başta Doğu ve Güney Doğu olmak üzere, bölgeler ve okullar arası farklılıklardan dolayı yetersiz eğitim alan orta ve dar gelirli ailelerin çocukları ile zengin semtlerde oturan, özel ders alan ve iyi okullarda okuyan çocuklar arasındaki uçurumu giderme imkânı kalmayacaktır.

•  Dershaneler kapatılırsa, yaklaşık 4 bin dershane binası, araç ve gereçleri ile atıl duruma düşecek, 50 bin’den fazlası öğretmen olmak üzere yöneticisi, sekreteri, bilgi-işlemcisi, muhasebecisi, müstahdemi, kantincisi, güvenlikçisiyle 100 bin’e yakın çalışan işsiz kalacaktır.

•  Dershaneler kapatılırsa, bu talebi karşılamak için kaçak, kontrolsüz, merdiven altı, kayıt dışı oluşumlar

ortaya çıkacak, devletimizin önemsenecek miktarda bir vergi kaybı olacaktır.

• Dershaneler kapatılırsa, eğitim sektörü, bir - iki yıl gibi kısa sürede görünür başarılar elde ederek rekabet ortamı oluşturan ve okulları da hareketlendiren dinamik bir aktörünü kaybedecektir.

8. Dershaneler okula dönüşür mü?

Dershanelerin kuruluş amacı ve fonksiyonu okullardan farklı olmakla birlikte çoğu dershanecinin en büyük kariyer hedefi okul açmaktır. Nitekim imkânı olan veya yeterli kaynak bulanlar ilk fırsatta okul açmaktadır. Bu nedenledir ki mevcut özel okulların yarısından fazlası dershane kökenlidir.

Sayın Başbakanımızın destek vaat ederek defââtle çağrı yapmasına rağmen dershaneler hâlâ okul açamıyorlarsa bu onların “birleşseler dâhi” bu yatırımı yapacak ekonomik güçte olmadıklarını göstermektedir.

Çünkü yukarda da değinildiği gibi “dershaneler, istisnalar dışında öğretmenlerin kurduğu, emek yoğun çalışan, öz sermayesi kısıtlı, kârlılığı oldukça düşük, ufak işletmelerdir. Zincir olan dershaneler de sanılanın aksine yayıncı kuruluşların adıyla bayilik tarzında açılmış küçük kurumlardır.”

Üstelik son yıllarda üst üste yeni üniversitelerin açılması ile dershanelere talep azalmış, dolayısıyla kazançlar oldukça düşmüş ve çoğu kapanma noktasına gelmiştir.

Bu nedenle çok fazla insan çalışmasına rağmen kısıtlı sermayeye sahip dershaneler ancak mevcut bina, kadro ve donanımları kullanarak okula dönüşebilir.

Aslında sorun, küçük bir mevzuat değişikliği ile aşılabilir ve böylece amaçlanan okullaşma hedefine de kolayca ulaşılmış olur. Öncelikle okul açmak için gerekli görülen bahçe, müstakil bina v.b. şartlar esnetilmeli, dershanelerde çalışan Fen-Edebiyat mezunu öğretmenlerin okulda da çalışabilmesine imkan tanınmalıdır.

Dershanelerin okula dönüşmesinde birkaç yol izlenebilir;

BİRİNCİSİ; dershaneler, bugünkü mevcut binalarında 5 – 10 yıllık “geçici izinli” olarak “tam okul”a dönüşebilir. Bu süre içinde arsa v.b. teşviklerle kimi vakıf üniversitelerinin izlediği yolla kendi okullarını yapar, taşınırlar.    

Dershaneler de bu sürede arsa tahsisi vb. teşviklerle standartlara uygun okul binalarını, kimi vakıf üniversitelerinin yaptığı gibi inşa edebilirler. Nitekim geçici izin ve süre tanınması gibi benzer yöntemler, başka sektörlerde de uygulanmaktadır. .

İKİNCİSİ; dershanelere bazı ya da tüm derslerin eğitiminin alındığı ancak sınav, karne, diploma işlemlerinin asıl okullarda yapıldığı “yarı okul” niteliğinde “destek okulu” adıyla yeni bir statü kazandırılabilir.

Bu öneri hayata geçirilirse dershaneler okulun bir alternatifi değil parçası haline gelirler. Hastanelerin işlerinin bir kısmını laboratuarlarda yaptırarak destek alması gibi.

“Yarı okul”  niteliğindeki  “destek okulu” uygulaması ile dönem başında öğrenci bir destek okuluna da devam edeceğini beyan edecek; asıl okullarda sınıf mevcutlarını ve programlarını buna göre ayarlayacaktır. Bunun için okullardaki sınavların aynı tarihlerde ve bazı derslerin belli günlerde yapılması gibi basit bir düzenleme yeterlidir.

ÜÇÜNCÜSÜ; dershaneler İngiltere de olduğu gibi “bir üst okula hazırlık” ve oryantasyon amaçlı akademik eğitim veren  “geçiş okulu” na dönüşebilir.

Bu öneriye göre normal okullardaki 8. ve 12.sınıf programları daha ziyade önceki üç yılın tekrarı ve bir üst okula hazırlık şeklinde düzenlenebilir. İsteyen 8. ve 12.sınıf öğrencileri dershanelerden dönüşen “geçiş okulları” na devam edebilirler.

Bu uygulamada sınavlar, karne ve diploma ilk üç yıl devam ettikleri asıl okul tarafından verilebileceği gibi “geçiş okul”u tarafından ya da yapılacak okul bitirme/olgunluk sınavları sonuçlarına göre de verilebilir.

Bu yollardan herhangi biri kabul görürse devletimizin ihtiyaç duyduğu öğretmen ve derslik açığı büyük oranda kapatılacaktır. Dershanelerden dönüştürülecek okullardan ortaokul ve lise öğrencileri eğitim alabilirler. Özellikle yeni 4+4+4 eğitim reformuyla getirilen esnek model ve “AÇIK LİSE” uygulaması dikkate alındığında dershaneler bu haliyle çok rahat okula dönüşebilir…

Özetle; dershanelere herkes gidiyor, ancak bölgeler ve okullar arası farklılıklardan dolayı öğrencilerin eksikliklerini kolayca giderebildiği dershanelerden orta ve dar gelirli ailelerin çocukları daha çok faydalanıyor.  Bu nedenle,  bir “sosyal adalet mekanizması” gibi çalışan dershaneler, “geçici izinli” olarak  “tam okul”a veya “yarı okul” niteliğinde “destek okulu”na yahut bir üst okula hazırlayan “geçiş okulu”na dönüşerek de olsa sistemin içine katılarak faaliyetlerini sürdürmelidir. 





  

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.