banner

NTV sordu Bakan Dinçer yanıtladı




Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in 09.03.2012 Tarihinde NTV'den Nilgün Balgaç'a verdiği Röportajın Deşifresi:
omer dincer_ntvSUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
İyi günler efendim.
4+4+4, yani kesintili 12 yıllık eğitim son günlerin tartışma konusu. Sadece kamuoyunda değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tartışılıyor, ama şöyle söylememiz lazım: Oldukça hararetli tartışılıyor ve komisyon aşaması devam ediyor. Çünkü, uzun bir yasa tasarısı, uzun bir düzenleme yasa teklifi ve bu düzenleme sırasında da komisyonda sıcak tartışmalar yaşanıyor. Bu tartışmalara az sonra girecek çok önemli bir isim şu anda konuğumuz, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer.
Efendim, bu tartışmalar, sürekli devam eden komisyonlar, 4+4+4'ün açıklanması oldukça zamanınızı alıyor, kamuoyunda da çok fazla merak edilen soru var. Hemen onları soracağım ama, en çok merak edilen soru; okul yaşının erkene çekilmesi. Okul yaşı erkene çekildi, şimdi çocuklar anaokuluna gitmeyecek mi, eğitimleri nasıl olacak? Okul yaşı önceye çekildiği için eğitimlerinde bir zorluk olacak mı? Öğretmenlerle nasıl bir durumda olacaklar? Öğretmenlerin kaygıları var, şimdi anaokulları kapatılırsa biz öğretmen olamayacağız mı diye kaygılar var, nedir efendim bu durum?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Şimdi öncelikle bu okul yaşıyla ilgili bir açıklama, bir bilgi sunmak istiyorum değerlendirme yapmadan önce. Zaten şu anda var olan 222 Sayılı Kanunumuzda çocukların eğitime başlama yaşı 6 yaş-14 yaş diye gözüküyor. 6 yaşı da tarif ederken parantez içerisinde 5 yaşı doldurduğu Eylül ayından itibaren 6 yaşına girdiğinde başlar diye ifade ediyor. Ama Milli Eğitim Bakanlığının uygulaması, 6 yaşı Eylül ayında doldurduktan sonra 7 yaşından gün almaya başladığında şeklinde. Yani, hukuki olarak 5 yaşını doldurup 6 yaşından gün alan çocukların eğitime başlayabileceğine dair hukuki bir düzenleme varken, idari olarak 6 yaşını doldurup 7 yaşından gün alan çocuklarımızı biz eğitime alıyoruz. Burada bir idari ve hukuki farklılık olduğunun altını çizmem lazım.
İkincisi; okul yaşıyla alakalı olarak Türkiye'deki tartışmalar çok yeni tartışmalar değil. Bakın 1981 yılında 10. Milli Eğitim Şûrasında eğitime başlama yaşının 5 yaşı doldurduktan sonra 6 yaşından gün almasıyla birlikte olması gerektiğine dair tavsiye kararı var. O zamandan beri de Türkiye'de bu tip meseleler tartışılıyor. Dünyadaki uygulamalara baktığınızda da çok açık, 6 yaş uygulaması gösteren 100'den fazla ülke var, bu ülkelerde 72 ay üst limit olarak ortaya konulmuş. Avrupa Birliği ülkelerinin pek çoğunda okula başlama çağı olarak 60-72 ay arası kabul ediliyor, pek çoğu 64. aydan sonra veya 65, 66, 68. aydan sonra çocuklarını eğitime alıyorlar zorunlu olarak. Eğer 64'ten önce eğitime başlanması söz konusu olursa, bu kez de ebeveynin rızasına başvuruyorlar. Böyle olunca biz Türkiye'de gelişmiş dünyayla çocuklarımızın arasında bir yaş fark ortaya koymuş oluyoruz. Halbuki bu 1 yaş farkı, mesela 6 yaşı doldurup 7 yaşıyla ilgili uygulamaları ortaya koyan ülkelerin birçoğunda dikkat edecek olursak, daha çok kuzey ülkelerinde uygulama olduğunu söylemek mümkün. Dolayısıyla, Türkiye'de yaşı 1 yaş erkene almakla alakalı tartışmalar, bence çok rasyonel bir zeminde yürütülmüyor yine. Şunu söylemek lazım…
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Anaokulları kapanmayacak mı o zaman?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Öncelikle şunu söyleyelim: Biz bugün zaten 5 yaşını doldurmuş 6 yaşındaki çocuklarımızın yaklaşık yüzde 70'ini okul öncesi eğitimde eğitiyoruz. Bunlar için sınıflar tahsis ettik, bunlar için hocalarımız var, bunlar için programlarımız var bizim ve dolayısıyla yüzde 70'e yakın 5 yaşını tamamlamış çocuklarımız eğitim yapıyorken şimdi bunları zorunlu eğitime alıyoruz. Türkiye'de bir taraftan okul öncesi eğitimi zorunlu hale getiren talepleri varken, eğitim yaşının bir yaş öne alınması talebi değil midir aynı zamanda bu? İşte biz de o talepleri bir tarafıyla gözden geçiriyoruz. Peki, okul öncesi eğitimde ne olacak? Şu anda biz okul öncesi eğitimde 3 ila 5 yaş grubunu eğitime alıyorduk. Bundan sonra yine 3 ila 5 yaş grubunu eğitime alacağız ama, yaş öne çekildiği için, ay olarak öne çekildiği için, yine bu kez 4 yaşını doldurmuş, ama 5 yaşına devam edecek çocuklarımızı okul öncesi eğitime alacağız. Çünkü, pedagojik olarak eğer bu çocuklarımızı biz okul öncesi eğitime almazsak, ilköğretimde zorunlu eğitime aldığımızda yine birtakım sıkıntılarla karşılaşabiliriz, biz bunun farkındayız. Türkiye'de konuyla alakalı uygulamanın ne olacağına dair insanlar kendileri birtakım varsayımlar oluşturuyorlar maalesef ve bu varsayımlar üzerinden tavır alıyorlar; ya karşı çıkıyorlar, ya destekliyorlar, bunlar çok doğru şeyler değil.
Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz bugün çocuklarımızın hangi yaşta hangi pedagojik özelliklere sahip olabileceklerini, ne tür eğitsel ihtiyaçlara muhtaç olduklarını görüyor ve biliyoruz. Alacağımız tedbirleri de ona göre alma şansına sahibiz. Türkiye'nin içinde bulunduğu noktayı, eğitimde geldiği yeri gördüğümüz zaman bu tip endişelerin pek çoğunun yersiz olduğunu ifade etmek gerekir.
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Efendim, eğitimcilerden de gelen bir sürü endişe var bu kesintili 12 yıla dair. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi de yine aynı endişeleri aktarıyor, kamuoyunda da çok fazla endişe var. Acaba tam anlatılamadı mı, bu çocukların bu kadar erken yaşta başlaması ve belki de müfredatın hani net olarak belirginleşmemesi, orada mı sorunlar yaşanıyor?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Ama bir şey söylemek istiyorum; Meclis böyle bir kararı vermeden biz niçin müfredat hazırlayalım. Meclis karar verecek, bir geçiş süreci ortaya koyacak. Biz bu süre içerisinde kendi hazırlıklarımızı tamamlayacağız ve uygulamaya geçeceğiz. Bu karşı çıkışların yahut da itiraz edişlerin arka planında daha çok uygulamaya dair kendi varsayımları var, bunu nasıl uygulayacağımıza dair biz bugüne kadar bir açıklama yapmadık. Yapmadığımız açıklamaya karşın bizim nasıl davranacağımızı birileri hesap ediyor veya varsayıyor ve onun üzerinden tavır alıyor, bence bu doğru değil. O açıdan burada bunu daha net bir şekilde açıklama ihtiyacı hissediyorum. Türkiye'de okul öncesi eğitim kaldırılmıyor. Tam aksine okul öncesi eğitim, yüzde 100 okullaşma oranını hedeflemiş bir şekilde Milli Eğitim Bakanlığının stratejilerinde var ve devam ediyor. Yine eğer çocuklarımız 60-72 ay arasında ilköğretimde zorunlu eğitime alınıyorlarsa, bütün herkesin talep ettiği gibi okul öncesi eğitimi zorunlu eğitime alın dediklerinde kastedilen ay neyse onu biz ilköğretim olarak zorunlu eğitim kapsamına almış oluyoruz. Daha da önemlisi, çocuklarımız pedagojisine göre kendi müfredatımızı da ayarlayacağız. O zaman niçin endişe ediliyor. Dünyanın pek çok ülkesinde bu uygulama yapılıyorken, çocukların hepsinin benzer özellikleri aynı yaşlarda gösterdikleri de bir gerçekken tedirginlik ve telaş niçin?
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Sayın Bakan, aslında burada tedirginliğin bir başka noktası daha var, o da kız çocuklarıyla ilgili, çıraklıkla, mesleki eğitimle ilgili olarak. Özellikle kız çocuklarının ikinci bölümden sonra evde okuması, evde okumasının önünün açılması, ki siz zaten buna dair kriterlerin olacağını söylediniz ama, bu kriterlerin belki zaman içinde esnetilmesi ya da yanlış uygulanması söz konusu olabilir diye bir kaygı var. O takdirde 13-14 yaşındaki bir kız çocuğun hem evlenip hem evde olması ya da bir çocuğun eve para getirmesi üzerine çalışması, yani bu tür sorunları doğurabilecek ya da travma oluşturacak noktalara set çekebilecek misiniz?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Ben bu konuda çok açık bir şey söylemek istiyorum ; Türkiye'de belirli bir kesim eğitimin kademeli hale getirilmesine ideolojik olarak karşı çıkıyor. Ve bu sebeple de gerçeğe aykırı bir şekilde bunu telaffuz etmek yerine başka yerlerden haksız bir propaganda yapıyor. Ben sorayım, lütfen siz cevap verin şimdi. Türkiye'de şu andaki uygulama nedir? Şu anda çocuklarımız 8 yıllık eğitime alınıyorlar. 6 yaşı dolduruyor, 7. yaşından gün aldığında ilköğretime başlıyor 14 yaşında bitiriyor öyle değil mi? Ondan sonraki eğitim zorunlu bir eğitim mi?
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Hayır, 8 yıllık kesintisiz eğitim.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Değil. Ondan sonra çocuklarımız şu anda nasılsalar, ondan geriye herhangi bir gidişin olmadığını çok açık, net burada tekrarlamak zorundayım ben. Türkiye'de şu anda eğitimi 12 yıla çıkarıyoruz zorunlu eğitimi. Bu ne demek biliyor musunuz? Artık çocuklarımız 17 yaşına kadar, 18 yaşına kadar eğitilecekler demektir zorunlu olarak. Peki şimdi tekrar soruyorum; 14 yaşında zorunlu eğitimin bittiği bir durum mu daha iyidir kızlar için, yoksa 17 yaşı sonunda zorunlu eğitimin bittiği bir durum mu daha iyidir? Türkiye bunu anlayamayacak bir seviyede mi? Aksine, birileri bu konuda yanlış bir bilgilendirme yapıyor kamuoyuna. Biz Türkiye'de eğitimi 12 yıla çıkartıyoruz. Eğitim 12 yıla çıkınca da, bu ülkenin bütün çocukları kız-erkek, bu yaşta olanların hepsi eğitim almak zorunda kalacaklar. Peki o zaman üçüncü dörtte açık öğretim veya uzaktan eğitim gibi bir esnekliğin getirilmesinin sebebi ne diye sorabilirsiniz? Bir kere her halükarda bu çocuklar zorunlu eğitim kapsamında olacaklar ama, bazı aileler yahut bazı çocuklar okula gitmek durumunda olamayabilirler, fiziki olarak engelli olabilirler yahut ne bileyim çıraklık eğitimi almak isteyebilirler veya başka gerekçeler olabilir ailevi sebeplerle. Bunların istisna tutulabileceği, ama eğitimine devam edecekleri bir yapı kuruluyor; bunun neresi öncekinden daha kötü?
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Bu kriterler net belirlenecek diyorsunuz.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Bakınız o kriterleri biz kendimiz keşfetmeyeceğiz, bunu dünyanın pek çok ülkesi koyuyor ve yapıyor. O zaman Türkiye'de bu güvensizlik niye?
Başka bir şey daha söyleyeyim; kız çocuklarımızın okullaşmasıyla alakalı AK Parti iktidarından daha büyük mesafe kat etmiş bir iktidar gösterebilir misiniz siz? 2002 yılında Türkiye'de ilköğretimde, ortaöğretimde değil, ilköğretimde kız çocuklarımızın okullaşma oranı 100 erkek öğrenciye karşı 88 civarında iken, bugün 100 erkek öğrenciye karşın 100,4'e gelmiş ve bunu aldığı idari tedbirlerle başarmış. Ortaöğretimde ise bugün çocuklarımız 100 erkek öğrenciye karşı 50-55 kız öğrenci iken, bugün 88-89 öğrenciye çıkmışız. Ve okullaşma oranları itibariyle de çocuklarımız için çok özel tedbirler devam ettiriyoruz. Dün siz de şahit oldunuz, aylardır hazırlık yapıyoruz, özellikle ortaöğretimde kız çocuklarımızın okullaşmalarıyla alakalı yeni bir program başlattık ve dolayısıyla bütün bunları yapan bir iktidar önümüzde duruyorken, birilerinin hala bunun üzerinden siyaset yapmalarını siz iyi niyetle değerlendirebilir misiniz?
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Sayın Bakan, burada aslında tartışılan bir başka nokta da imam hatipler. Her zaman eğitim sistemi Türkiye'nin gündemine geldiğinde imam hatipler tartışılır. 97 yılında da yine 8 yıllık kesintisiz eğitimde o zamanın dönemiyle Refah muhalefette, o zaman da 92 saat 13 dakika görüşülmüş 97 yılında komisyonda ve onun da yetersiz olduğu söylenmiş ve Refah da o dönemde tepkisini dile getirmiş. 8 yıllık kesintisiz eğitim tartışılıyor ama, yine imam hatipler üzerinde tartışılıyor. O zaman kaldırılması, şimdi yeniden orta sınıflarının koyulması olarak bir tartışma. Siz bu tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Şimdi bakınız, meseleye nasıl yaklaştığınız çok önemli burada. Şayet siz imam hatip okullarının orta kısmı açılacak diye meseleye bakıyorsanız, bunu destekleyenler çıkar, karşı çıkanlar da olur. Ve tartışma eğitimin gerçekleri üzerinden olmaksızın ideolojik hale dönüşür. Ben sıklıkla bunu söylüyorum, çünkü böyle yapılıyor Türkiye'de.
Ama ben başka bir şey söyleyeyim: Şimdi bu yaptığımız kanunda aslında üç husus önem kazandı.
Bir; eğitimi 12 yıla çıkarıyoruz, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarıyoruz, birinci gerçek bu.
İkinci gerçek; eğitimi kademeli hale getiriyoruz, 4+4+4.
Üçüncü gerçek de, eğitimin yaşını 1 yıl öne alıyoruz tüm dünyadaki var olan eğilimlere paralel bir şekilde. Şimdi 12 yıla çıkarılmış zorunlu bir eğitim için ben buradan çok açık hem muhalefete sordum, hem karşı çıkan bütün sivil toplum örgütlerine sordum. Dünyanın herhangi bir ülkesinde 12 yıl kesintisiz bir eğitimin var olduğunu göstersinler, biz bu kararımızı gözden geçirelim Hükümet olarak. Bu kadar açık, bu kadar net bir meydan okuma yapıyorum ben. Bunu Cumhuriyet Halk Partisi'ne de yapıyorum…
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Orta sınıf olarak değerlendirebilir miyiz efendim?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Oraya geleceğim, esas mesele bu. 12 yıldan vazgeçtik, 8 yıllık kesintisiz eğitimin olduğu bana üç ülke göstersinler, biz yine kararımızı Hükümet olarak gözden geçirelim; buradan açıkça meydan okuyorum. Dünyanın hiçbir yerinde 8 yıl gibi, dünyanın birkaç yerinde var, İrlanda'da da var bildiğim kadarıyla, Yeni Zelanda'da uygulamanın nasıl olduğunu ayrıntılı bilmiyorum ama 8 yıl var. Onun dışında hiçbir ülkesinde 6 yıldan daha uzun süreli kesintisiz eğitim yok. Dünyanın yaklaşık 205 ülkesini tek tek biz gözden geçirdik ve bu belgeleri de ben muhalefete de verdim, buna karşı çıkanlara da sundum. Orada mesele eğitimin gerçeği dışında.
Şimdi eğer böyle yapıyorsak, yani 12 yıla çıkartıyorsak ve 12 yıl kesintisiz bir eğitim sisteminde çok katı bir sonuç doğuracaksa bunu esnekleştirmeye ihtiyacımız var, demokratik hale getirmeye ihtiyacımız var; bu yüzden 4 artı 4 artı 4 esnekleştiriyor. Bunu da yaparken esneklikte biz kararlarımızı daha sıklıkla değiştirmeyelim, ikide bir hukuki düzenlemeler yapmayalım diye ona uygun da bir zemin üzerinde oluşturuyoruz.
Evet, şimdi ben şunu söyleyeyim: Eğitim sistemi ülke ihtiyacı sebebiyle 12 yıla zorunlu hale getirilirken kesintisiz hale de getiriliyor. Bu, esnekleştirme demek, dünyayla uyum sağlama demek, bu demokratikleştirme demektir. Bunu yaptıksan sonra, çok açık ve net, imam hatip okulları, ortaöğretim kısmında dini dersleri alarak eğer bu konuda kendilerini geliştirmek istiyorlarsa niçin yapamasınlar? Bunu sadece imam hatip okulları için ayarlanmış bir hak olarak düzenlemiş olsaydık birilerinin itiraz etmeye hakkı olabilirdi. Öyle yapmıyoruz, Türk eğitim sistemini biz esnekleştiriyoruz ve imam hatip okulları da bundan yararlanacaklar. Bunun ne mahzuru olabilir?
Evet, yaptığımız bu düzenlemeyle imam hatip okullarının orta kısmı isteyen öğrenciler için açık hale gelecek. Ama bu sadece onlar için olmayacak, başka tür dersleri tercih etme, başka tür programları tercih etme ihtiyacında olan kişiler ve aileler varsa onlara da açık bir program halinde tanzim ediliyor. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi sizce?
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Sayın Bakan, çok tartışmalı bir konu dedik başında da. Bir başka tartışma da bunun yasa tasarısı olarak değil de, Bakanlar Kurulunda tartışılarak değil de bir yasa teklifi olarak verilmesi, hızla hızlandığının iddia edilmesi, bu iddia çerçevesinde hemen alt komisyonda yaş sınırın değişmesi gibi birçok eleştiri geldi. Siz Milli Eğitim Bakanı olarak bu tasarının neresindesiniz ve içinize sindi mi bir eğitimci olarak tümüyle? Bir de neden yasa teklifi olarak geldi?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Şimdi bakın, Türkiye'de hem yasa teklifi vermek, hem de kanun tasarısı hazırlamak meşru bir uygulama mıdır? Ve bugüne kadar pek çok konuda teklif de verilerek Meclis'imiz yasa çıkarmıştır, kanun tasarısı göndererek de Meclis'imiz yasa çıkarmıştır. Bunu AK Parti'den arkadaşlar kanun teklifi olarak hazırlamayı uygun gördüler ve hazırladırlar ve biz hazırlarken buna destek de verdik, teknik destek de verdik.
Ama tabi orada bakış açısı ile belki Milli Eğitim Bakanlığı'nın alt yapısı ve bilgisi itibarıyla bakıldığında yanlış olabileceğini yahut da teknik olarak doğru olmayacağını düşündüğümüz hususlar için de alt komisyonda düzeltmeler yapıldı. Bugün alt komisyondan çıkan kanun, az önce ifade ettiğim gibi daha önceden tereddüt gösteren pek çok sivil toplum örgütünün itirazlarını da dikkate alarak düzeltmeler de yaptı ve bugün 3 hususu gündeme getirdi ve düzenliyor. Az önce ifade ettim, tekrarlamak istiyorum ama, eğitimin 12 yıla çıkması, kademeli hale getirilmesi ve yaşın 1 yıl öne alınması.
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Belki komisyon aşamasında da yeni önergelerle...
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Alt komisyonda bunların hepsi gözden geçirildi, Milli Eğitim Bakanlığı'nın öngördüğü şekilde tanzim edildiler ve komisyonda görüşülüyor; güzel tarafı budur.
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
İhtiyaç olduğu takdirde komisyon aşamasında da düzenlemeye gideceksiniz o zaman.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Tabi ki hata yaptığımızı gördüğümüzde yahut da bize çok daha parlak bir fikir geldiğinde niçin gözden geçirmeyelim?
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Şu anda düşündüğünüz herhangi bir şey var mı Sayın Bakan?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Şu anda yok, hayır.
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Peki efendim, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu teklife sizin karşı olduğunuzu söyledi. Siz karşı mısınız efendim bu teklife?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
O zaman karşı olsaydım niçin burada gelip bunu anlatmaya çalışır veya komisyonda saatlerce oturup komisyon üyelerine bilgi vermeye ikna etmeye uğraşırdım?
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Yine kamuoyundan gelen bir başka...
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Şundan herkes emin olmalı, bunu çok açık ve net söylüyorum: Ben Milli Eğitim Bakanı olarak içime sinmeyen bir mesele olsaydı kendi partimin içerisinde ve kendi partimin içinde kalmak şartıyla her türlü mücadeleyi verecek cesarete ve bilgi alt yapısına sahibim. Ve dolayısıyla da eğer bir yerde müdahale etmem gerekiyorsa onu yapıyorum, insanlar bundan emin olmalılar.
Bizi niyetimiz, Türk eğitim sistemini alt üst etmek değil, Türk eğitim sisteminde bu zamana kadar gerek ideolojik gerekçelerle, gerek siyasi gerekçelerle yapılmış müdahaleler sebebiyle oluşmuş katılığı çözmek, dünyayla aramızdaki mesafeyi kapatmaktır. Biz inşallah dünyayla aramızdaki mesafeyi kapatacağız. Herkes şunu görecek: Türkiye'de eğitim sistemi 5 yıl sonra onların da hayal edemediği kadar güzel, nitelikli ve esnek bir yapıya kavuşacak.
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Sayın Bakan, birkaç soru var, hızla onları yönelteceğim. Bir de tartışılan konu, 28 Şubat'ın izlerinin silinmeye çalışıldığı bu düzenlemeyle ve bir rövanş olduğu yolunda. Siz rövanş olduğuna katılıyor musunuz efendim?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Doğrusu söylemek gerekirse şunu ifade etmek lazım: Ben bunların hiçbirisine bir tepki olsun diye bakmıyorum. Hakikatken herhangi bir gerekçeyle 28 Şubat sürecinde eğitimin kesintisiz hale getirilmesini, 8 yıla çıkarılmasını değil, eğitimin kesintisiz hale getirilmesinin aslında sübjektif ve siyasi gerekçelerle yapıldığını biliyorum, onun farkındayım. Ama bugün bizim yaptığımız şey bununla alakalı değil.
Ben şunu söylüyorum bütün kamuoyuna: Dünyaya lütfen bir bakın, eğer onun dışında bir uygulama yapıyorsak ona dair bir şey söyleyin; bugün muhalefet onu söylesin. Bugün muhalefet bize dünyadaki uygulamaların dışında bir uygulama yaptığımızı söylesin, bu yapılanın bir rövanş olduğuna dair kanaatler o zaman pekişecektir.
Ben şunu çok açık söylüyorum: Ben meseleye ilkesel bazda bakıyorum, dünyadaki değişme ve gelişmelere uyum sağlayacak bir eğitim sistemi hayal ediyorum ve onun ötesindekilerinin hepsinin aslında olayı karatmaktan ibaret bir kör dövüş olduğu kanaatindeyim.
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Sayın Bakan, az önce yayına girmeden bültende de izledik, kitapla ilgili inceleme başlattınız, şu anda ne aşamada?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
İstanbul'daki kitaptan mı bahsediyorsunuz?
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Evet.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Şimdi İstanbul'daki kitap enteresan bir hadise. Bir kere Milli Eğitim Bakanlığı'nın dağıttığı bir kitap değil, kaymakamlık bir kitap dağıtmış orada. Dağıtılan kitap daha önceki yıllarda hem Kültür Bakanlığı tarafından, hem de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bastırılmış bir kitap. Ancak, zannediyorum 2007 veya 2011'de, hem 2007, hem 2011'de bir özel yayın evi kitabı bastırırken özellikle Hrant Dink'in vefatından, öldürülmesinden sonra çıkan yazılardan oluşan, lehinde ve aleyhinde yazılardan oluşan, içinde birtakım polemiklerin de olduğu makalelerden de eklemeler yapmış. Fakat zannediyorum kaymakamlık kitabı dağıtırken işte Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı bunu vaktiyle dağıttı diye bir güven içerisinde son baskılarda kitabın içerisine eklemelerin yapıldığına bakmaksızın veya böyle bir dikkatli inceleme yapmaksızın kitapları iyi niyetle dağıtmışlar. Ben bizzat kendim meseleye vakıf olduktan sonra talimat verdim, 2 kişiyi görevlendirdim, kitabı incelettirdim. Ve maalesef yapılan eleştiriler doğru eleştiriler, yani kitabın içerisinde ırkçılık yapan yahut da belirli kesimi birazcık tahfif eden ifadeler de var. İfadeleri alıntı yapılan kişilerden alarak koymuşlar ama, ne olursa olsun, onu bizim o şekliyle tasvip etmemiz doğru değil. Talimat verdim dağıtımını durdurun diye, ayrıca bunun uygulamasın kim yapmış diye de inceleme yaptırıyorum.
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Sayın Bakan, son 1 dakikamız kaldı ama, ben bu soruyu sormazsam NTV'ye birçok telefon gelecek. 2002'de öğretmen atamaları hangi takvim içinde yapılacak, kaç öğretmen alınacak?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
2012'de.
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
2012'de.
MİLLİ EĞİTİM BAK ANI ÖMER DİNÇER- Bu soruya cevap vermesem olmaz mı?
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Ben sormuş olayım ama.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
İnşallah biz Ağustos ayında eğer Hükümetimiz kadro verirse, ki verecek diye bekliyorum ben, Ağustos ayında 2012'nin atamalarının bir bölümünü yapacağız. Bir bölümünü biliyorsunuz Şubat ayında yaptık, 17 bin civarında öğretmenimizi...
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Kaç öğretmen olabilir Ağustos ayında da?
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
O konuda bir şey söylemem, çünkü Hükümetin o konuda ne kadar genel anlamda kadro tahsis edeceğini bilmiyorum, çünkü kanun çıkartmak gerekir. Biliyorsunuz mevcut Bütçe Kanununda 29 bin kadro verildi 2012 yılı için toplam, onun içerisinde 17 bin kadroyu bize tahsis ettiler zaten. Düşünün, tüm Türkiye için 29 bin kadro, sadece Milli Eğitim Bakanlığı'na 17 bin kadro verilmiş. Dolayısıyla eğer yeni bir kadro oluşturulacaksa yeni bir kanun çıkması gerekecek. Orada bize ne kadar tahsiste bulunurlar, bilmiyorum. Ama biz elimizden geldiğince mümkün olduğu kadar çok kadro versinler diye mücadele edeceğiz.
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Sayın Bakan, çok teşekkür ederiz katıldığınız için. Saat 11'de komisyona gideceksiniz kısa bir süre sonra.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Evet.
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
11 maddelik düzenleme 97'de 92 saat geçmiş, bu 20 küsur madde, kolaylıklar diliyoruz efendim.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
İşte konuşulmuyor, tartışılmıyor diyorlar ya, işte bu tartışmadan sayılmaz mı?
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Çok teşekkür ederiz efendim katıldığınız için.
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER-
Ben de teşekkür ediyorum.
SUNUCU NİLGÜN BALKAÇ-
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'di konuğumuz, 4 artı 4 artı 4, yani tartışmalı kesintili 12 yıllık eğitim üzerine sorularımızı yanıtladı, yorumu sizlere bırakıyoruz efendim.
İyi günler.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.