Logo

Özel Sanko Okulları Öğretmenler Odası’nın konuğu oldu

Kategori: Öğretmenler Odası
Cuma, 23 Mart 2012 11:44 tarihinde oluşturuldu



Sürekli gelişime ve değişime açık bir eğitim kurumu olan Özel Sanko Okulları anasınıfı, ilköğretim, lise ile Spor ve Kültür Merkezi’nin bulunduğu bir kampüste eğitim veriyor. 2012- 2013 eğitim- öğretim dönemini yeni anasınıfı binası ve kurulacak Fen ve Teknoloji Lisesi ile karşılayacak okulun öğretmenleri, Mart sayımızda uyguladıkları eğitim yöntem ve tekniklerini, öğrencilerinin yaratıcılıklarını ortaya çıkarmak, araştıran üreten bir bakış açısı kazandırmak için gösterdikleri çabayı bizimle paylaştı.

Özel Sanko Okulları anasınıfı, ilköğretim, lise ile Spor ve Kültür Merkezi’nin bulunduğu bir kampüste eğitim veriyorÖĞRETMENLER PSİKOLOJİK YETERLİK TESTİNDEN GEÇMELİ

Ahmet ACAR, fizik öğretmeni. 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fizik Öğretmenliği mezunu olan Acar, 10 yıldır öğretmenlik yapıyor. “Lise yıllarında alt sınıf öğrencilerinin fen soruları çözümüne yardımcı olurdum, bu beni çok mutlu ederdi” diyen Acar, eğer öğretmen olmasaydı Uçak Mühendisliği’ni tercih edebileceğini söylüyor. 3 yıl dershane öğretmenliği yaptıktan sonra Özel Sanko Okullarında 8 yıl önce göreve başlayan Ahmet Öğretmen, “Özel Sanko Okulları’nı eğitime yapılan bir yatırım ve sosyal sorumluluk projesi olarak kurulduğunu bildiğim için kendimi burada daha iyi ifade edeceğimi düşündüm ve başvurumu yaptım” diye konuşuyor. Acar, öğrencilerle derslerin yanında Bilim Olimpiyatları çalışmaları da yaptıklarını aktararak, onlara daha fazla yardımcı olmak için TÜBİTAK’ın desteklediği İTAP Programı’na katılıp TÜBİTAK Bilim Olimpiyatları Danışmanı olduğunu belirtiyor. Fizik branşı zor olduğu için ezberden uzak bir eğitim programı uygulamaya çalıştığına dikkat çeken Ahmet Öğretmen sözlerini şöyle sürdürüyor: “Her konunun merkez noktasını tespit ediyorum ve bu merkez etrafında geniş daireler çizerek konuyu anlatıyorum. Fiziği önce sözel olarak anlatıp merak uyandırıyorum. Sonra öğrencinin soruları çözme ve çözüm yolundaki formüllere ulaşmasını sağlıyorum. Günlük hayatta nerede kullanacaklarını ve yaşadıkları olaylardaki fiziksel olayları açıklıyorum ve bunları formüle ederek anlatıyorum, birlikte deneyler yapıyoruz. Öğrencilerin konuları birbirleriyle ilişkilendirmelerini sağlıyoruz.” Bir öğretmenin yaş grubu özelliklerini iyi bilmesi ve branşını günlük hayat ile ilişkilendirmesi gerektiğini düşünen Acar, öğretmenlerin psikolojik yeterlik testinden de geçmesi gerektiğini ifade ediyor.

ÖĞRENCİLERİMLE BİRLİKTE HALA ÖĞRENİYORUM

Ayşin ÇELEBİ, İngilizce öğretmeni. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce Bölümü’nü bitirdiği yıl tekrar üniversite sınavlarına giren ve Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü Sosyoloji Kürsüsü’nden mezun olan Çelebi, hep İngilizce öğretmeni olarak görev yapmış. “Kolejde okuduğum yıllarda İngilizce öğretmenimden çok etkilendim. Onu kendime model aldım” diyen Çelebi mesleğinde 24 yılı geride bırakmış. Çelebi, öğretmenliğin bitmeyen bir öğrenme biçimi olduğuna ve 24 yılına rağmen öğrencileriyle birlikte hala bir şeyler öğrendiğine dikkat çekiyor.  Özel Sanko Anadolu Lisesi’nde kuruluşundan beri İngilizce öğretmeni olarak çalışan Çelebi, öğrencilerinin ilgilerini, isteklerini, becerilerini ve ihtiyaçlarını dikkate alarak uygulamalar yapıyor. “Yabancı dil öğrenmenin gerekliliğini ve önemini anlattıktan sonra onlara sınıf içi aktiviteler yaptırıyorum” diyen Çelebi, böylece dersini sevdirdiğini aktarıyor. Çeyrek yüzyıla yaklaşan kariyerinde birçok anı biriktirdiğini ifade eden Ayşin Öğretmen bunlardan birini bizlerle paylaşıyor: “Gaziyurt İlköğretim Okulu’nda İngilizce öğretmenliği yaptığım yıllarda velilerimden birisi yanıma gelerek oğlunun sadece İngilizce dersinin zayıf olduğunu, askeri okul sınavlarına gireceği için doğrudan sınıfı geçmesi gerektiğini söyledi. O gece hiç uyumadım ya öğrencime geçer not verip onun sınava girmesini sağlayacaktım, ya da bırakacaktım. Sonunda geçirmeye karar verdim. İki sene sonra veli toplantımız olduğu bir gün askeri üniformasıyla öğrencim geldi ve elimi öptü. Çok duygulandım.”

ÖĞRETMEN OLMASAYDIM HAKİM OLURDUM

Ayten ERDEM, Matematik Öğretmeni.  Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümü mezunu olan Ayten Öğretmen’in bu mesleği tercih etmesinde ortaokul ve lise yıllarındaki matematik öğretmenlerinin etkisi olmuş. Erdem, “Öğretmen olmasaydım hukukçu, özellikle de hakim olmayı isterdim. Çünkü adalet duygusunun önemli olduğunu düşünüyorum. Bu öğretmenlikte de böyle” diyor. Mesleğinde 33 yılı geride bırakan Erdem, 11 yıldır Sanko Okulları’nda. Yapılandırmacı ve tam öğrenmeyi hedefleyen bir eğitim sistemi uyguladıklarını söyleyen Erdem şöyle konuşuyor: “Ben kişisel beceri ve tecrübelerimi katarak öğrencilerime önce matematiği sevdirmeyi daha sonra matematiği başarabilme mutluluğunu tattırıyorum. Matematiği isteyen herkesin disiplinli bir çalışma sistemiyle başarabileceğini öğretiyorum. Konuları çok çeşitli örneklerle basitten zora doğru anlatıyorum. Yapabildiklerini gördükçe daha çok motive oluyorlar ve dersi daha çok seviyorlar. Bir de sevgimi katıyorum.”

ÖĞRENCİLERİMLE AYNI OKULDA ÇALIŞMAK GURUR KAYNAĞIM

Celal YİĞİT, İngilizce öğretmeni. ODTÜ İngilizce Öğretmenliği Bölümü mezunu olan Yiğit, öğrencilik yıllarında yeminli tercümanlık yapmış. 2007 yılında Gaziantep Üniversitesi Eğitim Programları ve Öğretim alanında yüksek lisansa başlayan Yiğit, 2010 yılından beri aynı bölümde doktora çalışması yapıyor. 11 yıldır öğretmenlik yapan Yiğit, British Councel’dan “Öğretmen Eğitmeni” sertifikasına sahip. Yabancı dil üzerine uzaktan öğrenme çalışmaları devam eden Celal Öğretmen’in, Mart ayında 3 kitaplık İngilizce sınavlara yönelik çalışması yayınlanacak. Öğretmenlikteki ilk ve tek deneyiminin Özel Sanko Okulları olduğunu anlatan Yiğit, “Mezun ettiğim öğrencilerle aynı okulda çalışmak ve onların beni araması gurur veriyor” diye konuşuyor.

Yiğit, okullarında öğrencilerin öğrenme stillerine uygun olarak proje tabanlı bir eğitim sistemi uyguladığını vurguluyor. Öğrencilerinin eğlenerek öğrenmelerine gayret gösterdiğine işaret eden Celal Öğretmen, “Yaş gruplarına göre farklı öğretim yöntemlerini kendi geliştirdiğim materyalleri kullanarak, beyin temelli öğrenmeye dayalı, hafıza tekniklerinden de faydalanarak karma bir öğretim metodu uygulamaya çalışıyorum” diyor.

TATLI SERT OLMA DENGESİNİ İYİ KURMUYORUM

Çiğdem HÜSÜNBEYİ, fen ve teknoloji öğretmeni. 5 yıldır öğretmenlik yapan Hüsünbeyi, Hacettepe Üniversitesi Fen Bilgisi Öğretmenliği mezunu. Aynı zamanda NLP Pratisyeni ve Yüksek Performanslı Zaman Koçu da olan Çiğdem Öğretmen, kuantum eğitimi aldığını ve drama liderliğinde de iki aşamayı bitirdiğini belirtiyor. “Öğretmen olmasaydım, yaratıcı ve mantıksal tavır yönü yüksek olduğu için Endüstri Mühendisi ya da Mimar olmayı tercih ederdim” diyen Hüsünbeyi, dersi zevkli hale getirirken drama eğitimi almanın avantajlarını gördüğünü söylüyor. Hüsünbeyi laboratuvar çalışmalarının da vazgeçilmezleri arasında olduğunu vurgulayarak, tatlı sert olma dengesini iyi kurduğunu ifade ediyor. Çoklu zeka yöntemiyle her öğrencinin farklı öğrenme modeline göre ders hazırladıklarını anlatan Çiğdem Öğretmen, öğrencilerin kendi keşfettikleri deneyi sınıf içinde sunabildiğine işaret ediyor. Hüsünbeyi bir öğretmenin mutlaka taşıması gereken özellikleri alan bilgisinin ve pedagojik eğitiminin olması, öğrenciye saygı duyması, sevmesi, yeniliğe açık olması, gelişimci, girişimci, vicdanlı ve objektif olması şeklinde sıralıyor.

BAKLAVA CEVİZLİ Mİ YOKSA FISTIKLI MI OLSUN ÖĞRETMENİM?

Ferhan GÖĞÜŞ, sınıf öğretmeni. Kahramanmaraş Eğitim Enstitüsü’nden mezun olan Ferhan Öğretmen,

19. yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamlayarak İlköğretim Türkçe Öğretmenliği’ni bitirdiğini söylüyor. Halen Özel Sanko Okulları’nda 3. sınıflarda uzman öğretmen olarak görev yapan Göğüş,

bu mesleği seçmesinde anne, baba ve halasının da öğretmen oluşunun büyük etkisi olduğunu belirtiyor. “30 yıldır öğretmenlik yapıyorum. 23 yıl hep devlet okullarında çalıştım. 7 yıldır görev yatığım Özel Sanko Okulları’yla arkadaşlarım sayesinde tanıştım” diyen Ferhan Öğretmen, yaşayarak öğrenmenin en çok kullandıkları metod olduğunu şu sözleriyle vurguluyor. “Oyunla, geziyle, bahçede çocukla çocuk olarak öğretmekteyim. Derslerde konuları dramalaştırarak espri ve oyunlarla işliyorum. Çünkü çocuk mutlu olduğu zaman öğreniyor. Bazen onların arasına oturduğumda bu onları farklı açılardan motive ediyor. İlgi alanlarına göre ortak dil geliştirmek onların hayranlığını sağlıyor.”

Birinci sınıfları okuturken, hece döneminde bir öğrencisiyle fıkra gibi bir olay yaşadığını anlatan Ferha Öğretmen o günlere dönüyor: “Hecelerden kelimeler oluşturarak öğrencilere sırayla tahtada yazdırıyorum. Ömer henüz heceleri tam kavramadığı için ona yazabileceği hecelerden kelime yazdırıp oturttuğum halde devamlı parmak kaldırıyor. Birkaç kez görmezden geldikten sonra ısrarlarına dayanamadım ve kaldırdım: Hemen  “Ne yazayım?” diye tebeşiri aldı. Ben de; “Baklava yaz bakalım” dedim. Şöyle bir durdu. “N’oldu, yazamadın mı?”  deyince cevabı yapıştırdı: “Yazacağım öğretmenim ama fıstıklı mı yazayım, cevizli mi diye düşünüyorum” dedi.

DOĞRU REHBERLİK UYGULAMALARIYLA KRİZLERİ ÖNLÜYORUZ

Hikmet AŞKAR, Rehber ve Psikolojik Danışman. Selçuk Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü’nden mezun olan Aşkar, halen Gaziantep Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü’nde yüksek lisansına devam ediyor. Lise yıllarından davranış bilimlerine karşı olan ilgi ve merakının kendisini psikoloji alanına ittiğini söyleyen Aşkar, “İnsanların mevcut potansiyellerini en iyi derecede kullanma becerilerine rehberlik etmenin keyifli bir yolculuk olacağını düşündüm. Teknolojiye de merakım olduğu için öğretmen olmasaydım teknik bir alanda çalışabilirdim” diyor. 6 yıl devlet okullarında görev yaptıktan sonra 4 yıldır Özel Sanko Okulları’nda öğretmenlik yapan Aşkar, idareciler, öğretmenlerin ve öğrencilerin aktif olduğu bir sistem uyguladıklarını aktarıyor. Aşkar, hem rehberlik ve yönlendirme saatlerinde hem de ders dışında önleyici rehberlik uygulamaları yaptıklarını, bu sayede kriz yaratabilecek durumların önüne geçtiklerini iletiyor.

HEM ÖĞRETEN HEM DE PAYLAŞANIM

Şenay YETKİN, anaokulu öğretmeni.  Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü mezunu olan Yetkin, matematik öğretmeninin yönlendirmesiyle bu mesleği seçtiğini söylüyor. 35 yıldır öğretmenlik yapan Yetkin, 11 yıldır görev yaptığı Özel Sanko Okullarıı’nın temelinin atılmasını şevk ve heyecanla karşıladığını anlatıyor. Beyin fırtınası çalışmaları, duygu panosu, çember toplantısı, 100. gün kutlamaları gibi birçok metodu uyguladıklarını ve paylaştıklarını belirten Şenay Öğretmen, “Öğrencilerimle duygu alışverişi yapıyorum. Oyun oynuyorum, anlattıkları masalları dinliyorum. Kuklalarla, oynadığımız dramalarla birlikte üretiyoruz. Öğreten değil de paylaşan olduğum için iletişim daha yapıcı kuruluyor, fikirler kolayca paylaşılabiliyor” diye konuşuyor.

Yetkin minik öğrencisiyle yaşadığı tatlı bir anıyı da paylaşıyor: “Okula gelmek istemeyen bir öğrencim vardı. Bir gün onlara masal kitabı okurken öğrencimin dinozorları sevdiğini keşfettim. Ona dinozorlarla ilgili bir kitap getirdim ve birlikte bakmaya başladık. Öğrencim annesine döndü ve ‘Artık sen gidebilirsin. Öğretmenim beni anladı’ dedi ve okula severek gelmeye başladı.”

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.