banner

Hayat boyu öğrenme kapsamında sürekli eğitim




Hayat boyu öğrenme/eğitim (lifelong learning) ve sürekli öğrenme/eğitim (continuing learning), çoğunlukla birbiri yerine kullanılmakla birlikte, literatürdeki tanımlara göre hayat boyu öğrenmenin/eğitimin, sürekli öğrenmeyi/eğitimi de içerdiği söylenebilir. Sürekli eğitim, bazen ‘ileri eğitim’ olarak da nitelendirilmekte olup geleneksel olmayan, yani okul çağı dışındakiler için mesleki ya da kişisel gelişim amaçlı eğitim olarak kampüs içinde ya da dışında, kredili ya da kredisiz kurslar şeklinde önce Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da gündeme gelmiş, daha sonra giderek dünyada yaygınlaşmıştır. Hayat boyu öğrenme, kısaca kişisel ve/veya mesleki gelişim amaçlı olan gönüllü öğrenmeleri tanımlar; sürekli eğitim, yetişkin eğitimi, yaygın eğitim gibi pek çok kavram ve öğrenmeyi de içeren ‘şemsiye kavram’ olarak nitelendirilebilir.

Sürekli eğitim, genelde yetişkin eğitimi olarak nitelendirilip formal okul eğitimini tamamlamış olanlar ve /veya yetişkinlerin, değişen dünyada değişen bilgiye ulaşmaları ve bu bilgileri kullanabilmeleri için, geleneksel ya da akademik programlar yerine, özel nitelikli kurslar ya da eğitim merkezleri gibi kurumlar aracılığıyla aldıkları eğitimlerdir. Buradan hareketle bugün dünyanın birçok yerinde üniversiteler bünyesinde sürekli eğitim merkezleri kurulmuştur. Ülkemizde de son yıllarda sürekli eğitim merkezleri hem nicelik hem de nitelik açısından önemli mesafeler kat etmiştir. Şuan 122 üniversitemizde sürekli eğitim merkezi bulunmaktadır. Bu merkezler, çok çeşitli konularda eğitim programları düzenleyerek üniversitelerimizin uzmanlık ve birikimlerinin topluma aktarılmasını sağlamaktadır. Ayrıca bu merkezler, düzenledikleri sertifika programları ile üniversite mezunu yetişkinlerin belirli alanlarda uzmanlaşmalarına da yardımcı olmaktadır. Genel olarak üniversitelerimiz bünyesinde faaliyet gösteren sürekli eğitim merkezlerinin, hem sosyal hem de ekonomik anlamda önemli bir toplumsal hizmet sağladıklarını ve hayat boyu öğrenmeye katkıda bulunduklarını söyleyebiliriz.

Hayat boyu öğrenme, geçen asrın son çeyreğinde dünyanın gündemine girmiş, 2000’li yıllarda Türkiye’de de sıkça söz edilmeye başlanmıştır. Türkiye, bu konuya önem verdiğini, Milli Eğitim Bakanlığı içinde Hayat Boyu Öğrenme adında bir genel müdürlük kurarak göstermiştir. Hayat boyu öğrenme/eğitim, örgün ve yaygın her türlü eğitim faaliyetini kapsayan geniş bir kavramdır. Hayat boyu öğrenmenin gerçekleşmesi, mevcut eğitim sistemini yeni bir anlayışla yeniden yapılandırmayı ve formal eğitim sisteminin dışındaki öğrenme fırsatlarını da geliştirmeyi gerekli kılmaktadır. UNESCO’nun 1970’lerdeki politikası olan hayat boyu öğrenme kapsamında, 1980’lerde başta OECD ülkeleri olmak üzere birçok ülkede eğitimciler ve eğitim politikacıları arasında sürekli eğitim kavramı popüler hale gelmiştir. Böylece bu kavram eğitim sistemlerinin kazandıramadığı kimi niteliklerin varlığının ve formal eğitim sonrasında da öğrenme faaliyetlerinin devam etmesi gerekliliğinin farkına varılmasını sağlayarak bir önceki asrın okula yüklediği anlamların değişmesi sürecini de başlatmıştır.

Hayat boyu öğrenme kavramının daha önce ortaya atılan eğitim kavramlarından farkı, bireyi merkeze alan bir yaklaşımın benimsenmesi, okul dışı öğrenmeye önem verilmesi, okulun rolünün değişmesi, devletin eğitimdeki ağırlığının azaltılması, buna karşılık sosyal paydaşların rollerinin güçlendirilmesi ve eğitimin belirli bir yaş ve zaman dilimiyle sınırlandırılmaması gerektiğini vurgulamasıdır. 1972’de yayımlanan UNESCO’nun “Learning to Be” ya da “Faure” raporu olarak bilinen belgesi, hayat boyu öğrenme kavramına öncülük eden bir belge olup bu raporda hayat boyu öğrenme kavramı şu şekilde açıklanmıştır:

•             Eğitim hizmetlerinin okul çağının sınırları dışına yayılması,

•             Eğitime yaşam kalitesini artıran bir araç olarak gösterilen ilginin artması,

•             Günlük yaşamın ihtiyaçlarıyla bağlantılı eğitim alanlarının geliştirilmesi üzerinde durulması,

•             Eğitimle ilgili kararlara, çalışanların, ailelerin ve toplum üyelerinin katılması

•             Planlamada, yönetimde ve hedef belirlemede açık fikirli olunmasının vurgulanması.

Prof. Dr. Mehmet Şişman

YÖK Yürütme Kurulu Üyesi

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.