banner

Yanlış bilgilerle eğitime yön verilmemeli




“Dershaneler mahalle aralarına kadar uzanarak hedefi olan öğrenciler için ödev yapma, birlikte ders çalışma, takıldıkları konularda öğretmenlere soru sorma, danışmanlık hizmeti sunma vb. faaliyetlerle semt kütüphanesi gibi çalışmaktadır. Hiç kimse dershanelerin ürettikleri bu tür hizmetlerin gençler için zararlı olduğunu söyleyemez. Devletin görevi gençler için olumlu hizmet üreten yerleri açmak veya desteklemektir.”

Son günlerin en önemli tartışma konularından biri dershaneler gündemdeki yerini koruyor. Yetkililer bir süreden beri özel dershanelerle ilgili düzenleme yapacaklarını toplumla paylaşıyor. Sektör temsilcileri ve eğitimcilerde konuyla ilgili görüşlerini dile getiriyorlar. Eğitimle ilgili meseleler eğitimin genel çerçevesine göre tartışılması halinde daha doğru sonuçlara ulaşılabilir. Farklı yaklaşımların olduğu konular hakkındaki gerçekleri sizlerle paylaşarak tartışmaya rasyonel bir zemin kazandırılmasında yarar var.

Açıklamalara bakıldığında amacın eğitim sistemindeki bazı problemleri çözmeye dönük faydalı bir düzenleme yapmaktan ibaret olduğu görülüyor. Sağlıklı düşüncenin geçerli olduğu bir ortamda hiç kimse eğitim veren bir kurumu çok önemli bir gerekçe olmadan kapatmayı makul göremez. Dershanelerle ilgili bu kararın yetkililerce makulmüş gibi görünmesinin sebebi problem tanımından başlayarak devam eden bir seri yanlışa dayanmaktadır.

Önce dershanelerin eğitimdeki problemlerin kaynağı olduğu varsayımından hareketle zararlı ilan edilmekte ve kaldırılması halinde normalleşme olacağı ifade edilmektedir. Eğitim okulda olursa kontrollüdür, okul dışındaki ortamlar öğrenci için kontrol dışı ortamlardır ve zararlıdır, öğrencileri okul dışına çeken her şey engellenmelidir. Bu yaklaşım yetkililere topluma zararlı kurumlar için dahi düşünülmeyen yasaklayıcı yaklaşımların eğitim kurumları için düşünülmesini makul göstermektedir. 

Bu mantıktan hareketle dershanelerin cazip eğitim fırsatları sunarak öğrencileri okuldan uzaklaştırdığı öğrencileri kontrol dışı ortamlara çektiği savunulmaktadır. Hâlbuki dershanelerin ders programları okul saatleri dışındaki saatlerdedir. TV ve internet gibi ileri iletişim araçlarından dolayı öğrencileri kendi evlerinde bile kontrol imkânı olmadığı düşünülürse dershane ortamları öğrencilerin okul dışı zamanlarını geçirdikleri en kontrollü ortamlardır.

Şehir merkezlerinde dershane çevrelerinde öğrenci gruplarının oluşturduğu bazen olumsuz algılanabilecek görüntülerde yetkililerde yanlış kanaatlere yol açmaktadır. Kontrol dışı ortamların okul çevresine kadar geldiği öğrencilerin birçok zararlıya okul döneminde ulaşabildiği bir dönemde sadece dershanelerin bulunduğu bölgeleri sorunlu bölge ilan etmeye hakkımız yoktur. Ayrıca dershane çevrelerindeki sağlıksız yerler gerçekten hedefi olan öğrenci gruplarının hiç ilgisini çekmemektedir.

Dershaneler mahalle aralarına kadar uzanarak hedefi olan öğrenciler için ödev yapma, birlikte ders çalışma, takıldıkları konularda öğretmenlere soru sorma, danışmanlık hizmeti sunma vb. faaliyetlerle semt kütüphanesi gibi çalışmaktadır. Hiç kimse dershanelerin ürettikleri bu tür hizmetlerin gençler için zararlı olduğunu söyleyemez. Devletin görevi gençler için olumlu hizmet üreten yerleri açmak veya desteklemektir. Yetkililerin dershaneleri devletten hiç destek almadan yaptıkları bu olumlu hizmetlerden dolayı takdir etmeleri gerekirken kapatmaya çalışması, olumlu hizmet üreten bir alternatifin ortadan kaldırılması, bir grup gencin daha sokağa teslim edilmesi anlamına gelecektir.

Bir diğer yanlış yetkililerinin dershanelere ödenen ücretlerin aile bütçesine yük getirdiğini düşünerek aileleri bu yükten kurtarma düşüncesidir. Ancak velileri yükten kurtaralım derken ellerindeki tek alternatifin alınması ihtimali vardır. Aileler bütçelerinden kısarak yaptıkları bu yatırımı çocukları adına oldukça rasyonel bir yatırım olduğunu düşünmektedir. Dershaneler eğitimde geliştirdikleri yeni yol ve yöntemlerle başarılı olmuş ve toplumda olumlu imaj oluşturmuştur. Bu yüzden öğrenciler ve veliler ödedikleri ücretten dolayı rahatsızlıklarını dile getirseler bile kimsenin zorlaması olmadan kendi iradeleri ile dershaneleri tercih etmektedir.

Dershanelerdeki alternatif anlatım tarz ve yöntemlerinin çok cazip olması öğrenciler nazarında okulları önemsizleştirdiği sanılmaktadır. Dershanelere devam eden öğrencilere “okul mu dershane mi?” sorusu sorulduğunda öğrencilerin çoğu okulla dershanenin işlevlerinin farklı olduğunu belirtmektedir. Öğrenciler çok rasyonel tercihler yapmakta ve okulun başarılı olduğu alanlarda okulu, dershanenin başarılı olduğu alanlarda dershaneyi seçmektedir. Her birinden farklı alanlarda yararlanabileceklerinin farkında oldukları için birini diğerine göre üstün görmemektedir.

Dershanelerin eğitimin genel amaçlarına hizmet etmediği talebin olduğu alanlarda hizmet üreterek kolaycılığa kaçtığı fırsatçılık yaptığı izlenimi oluşturulmak istenmektedir. Dershaneler eğitim kademelerinde kazandırılması planlanan konularda hizmet üretmektedir. Dershanede verilenleri tartışmaya açmak eğitimde planlananları tartışmaya açmak anlamına gelir. Dershanelerde ders anlatım yönteminin farklı olması derslerin pratik yollarla bazen tekrarlarla öğretilmesi tenkit edilmektedir. Halbuki öğrenciler hiç öğrenemeyeceklerini düşündükleri ders ve konuları dershanelerde kolayca öğrendiklerini ifade etmektedirler.

Eğitim sisteminin sınava kilitlendiği ve öğrencilerin okullarda yapılan etkinliklere yeterince ilgi duymadığı öğretmenlerin ek çalışmalarına katılımın az olduğu söylenmekte ve bunun sebebinin sınavlar ve dershaneler olduğu düşünülerek dershanelerin eğitimde sorunlara yol açtığı öne sürülmektedir. Aslında eğitim sistemi sınava kilitlendiği şeklindeki bu görüntünün sebebi öğrencilerden belli bir tempoda çalışanların sadece sınava hazırlananlar olmasındandır. Hazırlık yapan toplamda %8 son sınıf düzeyindekilerde %30 öğrenci grubu hariç tutulursa dershaneye devam etmeyen %92 öğrenci okullar ve okuldaki öğretmenlerin sunacakları hizmetlere açıktır. Öğrencileri gerçekten çalışmaya motive edecek hedefler ortaya konmadan sınavların kaldırılması ya da dershanelerin kapatılmasının bir çözüm içermediği hedefsiz öğrenci grubunu artırmaktan başka bir işe yaramayacağı ortadadır. 

Dershanelerin öğrencileri ümitlendirerek üniversite önüne yığdığı, beyaz yakalı mesleklere özendirdiği, istihdamda ara eleman sıkıntısına yol açarak dolaylı yoldan da olsa istihdamda dağılıma zarar verdiği iması yapılmaktadır. Ülkemizde ara eleman sıkıntısı olduğu doğrudur. Ancak bunun sebebi eğitim kurumlarıyla istihdam ilişkisinin sağlanamamasıdır. İş dünyası ara eleman yetiştiren kurumların mezunlarını yeterli görmemekte ve diplomalar değersizleşmektedir. Üniversite mezunlarının bile piyasa şartlarının gerektirdiği donanımda yetişmediği şikâyetleri yapılmaktadır. Mezunlarının istihdamda problem yaşamadığı her meslek öğrenci ve velilerce rağbet görmektedir. Son günlerde özel sağlık meslek liselerine kayıtta yaşanan patlama buna en güzel örnektir. Ayrıca ülkemizde üniversite çağındakilerin yalnız %25’i üniversitede okumaktadır. Mezun oluncaya kadar bu oran daha da aşağı düşmektedir. Hâlbuki ileri ülkeler istihdamdaki üniversite mezunu sayısının en az %50 olmasına göre planlama yapmaktadır. Yani ülkemizde üniversite önünde yığılmadan bahsetmek için çok erkendir. Üniversiteyi hedefleyenler son sınıf düzeyindekilerden gerçekten kazanma ümidi olan %25-30’luk gruptur. Diğerleri için sadece farklı bir hedef konulamadığı için kerhen ilgi duyulan bir alan görüntüsündedir.

Eğitimde okul esas unsur olmalı düşüncesinden hareketle; dershanelerin bakanlığın planlaması dışında ortaya çıkan ve öğrenciler tarafından daha çok tercih edilen kurumlar olması yetkilileri tedirgin etmekte ve dershanelerin okulun önüne geçmemesi için önlem alma gereği duyulmaktadırlar. Bu yaklaşım zararlı kurumlar için bile gösterilmeyen dışlayıcı ve engelleyici tavrın dershaneler için gösterilmesine yol açmaktadır. Hâlbuki gelişmiş ülkeler eğitim hizmetlerini kim tarafından ve nerede yapıldığına bakmadan toplumsal katkısı olan ve desteklenmesi gereken hizmetler olarak görmektedir. Öncelikle dershanelerin geliştirdikleri alternatif yol ve yöntemlerle başarılı olması, toplumda olumlu imaj oluşturmaları alkışlanacak bir durumdur. ABD’de, devlet okullarındaki geleneksel eğitimde esneklik olmadığı için özel kişi ve kuruluşlarca yönetilen, yeni alternatif geliştirebilen “Charter Okulları” daha çok rağbet görmekte ve devlet okullarındaki öğrencileri çekmektedir. Bu durum bir yanlışlık olarak görme yerine devlet okullarının da başarılı olması için çareler aranmaktadır. Bizde de yapılması gereken başarılı örnekleri yok etme yerine bu başarıyı tüm kurumlara yaymaya çalışmak olmalıdır.

Dershanelerin gerçek başarıya katkısının olmadığı, başarılıymış gibi bir algı oluşturulduğu, hatta bazen zaten başarılı olan öğrencileri reklam aracı olarak ilanlarında kullanarak yanılttığı gibi bir seri yanlış yayılmaya çalışılmaktadır. Dershaneler ücretle hizmet sunan kurumlardır ve veliler karşılığından emin olmadıkları bir yere ücret ödemezler. Dershanelerin eğitimde fark ortaya koyması ve başarılı olmasında en etkili faktör sundukları her hizmetin gelecek sene kayıtlara tesir edeceğini bilerek hareket etmeleridir. Tek başına bu durum okullarda hiç olmayan ama dershanelerde denetimini veli ve öğrencilerin yaptığı bir otokontrol sistemi oluşturmuştur. Ayrıca dershanelerin başarılılara katkısının olmadığı zannı da yanlıştır çünkü dershaneler başarılı çalışmalarıyla öğretmenlerin anlattıklarını küçümseyen en kapasiteli öğrencilerin bile ilgisini çekmeyi başarmıştır. Dershanelerden en çok yararlanmaya çalışanlar en çok ek ders talebiyle gelenler en başarılı öğrenci grubudur. Dershaneler ülke geleceğinde etkili olacak öğrenci grubuna katkılar sunduğu gibi, seviye grupları oluşturarak her seviyedeki öğrenciye katkı sunabilecek alternatifler geliştirmiştir. Her düzeydeki öğrenci grubu dershaneye devam ettiği dönemde en üst düzeyde motivasyona sahip olmakta ve seviyesi yükseltmektedir. Dershaneler Türkiye’de kimsenin yapmadığı bir hizmet yapmakta en başarılıdan en zayıf öğrenci grubuna kadar herkes için hizmet üretmektedir.

Güven-Der Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Eyyüp Kılcı

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.