Logo

Çocuğunuzun üstün zekalı olduğunu nasıl anlarsınız?

Kategori: EĞİTİM VE REHBERLİK MAKALELERİ
Salı, 16 Aralık 2014 09:27 tarihinde oluşturuldu



Son yirmi yıldır yapılan çalışmalar zekâyı tek yönlü bir bakış açısı ile açıklamanın güçlüklerini daha net bir şekilde ortaya koymuştur. Zeki davranışlara ilişkin özellikler en azından kültürel ve durumsal faktörler bağlamında düşünülmeli ve değerlendirilmelidir. Psikologlar 1990’larda bir dizi çağdaş zekâ kavramının ve zekâ ölçütlerinin varlığına dikkat çekmişlerdir. Bunlardan en eskisi ve en kabul göreni psikometrik yaklaşımdır. Bugün üstün zekâlı tanısını koyarken de bu psikometrik testler temel ölçü alınmaktadır. Bununla birlikte, Sternberg’in ve Gardner’ın kuramları gibi birçok çoklu zekâ formları, gelişimsel ilerleyiş kuramları ve biyolojik yaklaşımlar zekânın daha iyi anlaşılabilmesine birçok katkıda bulunmuştur. Bazı çağdaş psikologlar, gelecekteki zekâ anlayışımızın bugünkünden oldukça farklı olabileceği olasılığına açık olmamız gerektiğinin altını çizer. (Neisser, 1996, akt. Renzulli, 2005).

Bu nedenle, çocuk değerlendirmelerinde (hem klinik değerlendirmelerde hem de eğitim sürecindeki yönlendirmeleri planlama sürecinde), doğru ve gerekli olan yöntem psikometrik ölçümlerden yararlanmakla birlikte son dönemde ortaya konan kuramları dikkate alarak çok yönlü izleme ve değerlendirme yapılmasıdır.

Üstünlük daha fazla farkındalık, daha fazla duyarlılık; anlama ve algıları bilişsel ve duyuşsal deneyimlere aktarmakta daha büyük bir yetenek demektir. Bu nedenle üstün çocuk, normal zeki düzeyindeki çocuklardan farklı özellikler gösterir.

Üstün olarak tanılanan çocukların zekâ puanı skorları ile normal olarak tanımlanan çocukların zekâ puanı arasında bilimsel normlara göre belirlenmiş bir averaj farkı vardır. Üstünler parlak fikirlere sahiptir. Karmaşık bilişsel faaliyetlerde daha başarılıdır ve söyleneni çok çabuk kavrayabilirler.

Üstün zekâlı kişiler kendi aralarında klasik zekâ testleri baz alınarak karşılaştırıldığında, her birinin çok farklı zekâ puanları olduğu izlenir. Bu durumda birçok alanda yüksek performansa sahip aynı zamanda birbirinden farklı performans alanlarına ilgili çocuklarla karşılaşılır. Böyle bir durum üstünlerin kişilik yapılanmasını da etkilemesi olandır.

Her birey biricik, tek ve özeldir. Ama bireylerin zekâ puanları bazı durumlarda psikologlara, öğretmenler ve ailelere nasıl bir çocukla karşı karşıya oldukları hakkında öngörüde bulunma imkânı verir.

Bu bağlamda “normal” zekâ skorları içinde olan çocukların özellikleri birbirine daha yakın seyrettiği bilinir. Bu çocuklara eğitim programı hazırlamak, rehberlik yapmak daha kolay gözükmektedir. Çünkü öngörülebilir bir çerçeve vardır. Ama her çocuk yeniden keşfetmeyi gerektirir. Çocukla başarılı bir iletişime sahip olmak için bulunduğunuz rolü benimsemiş olmanız ve gerçekten çocuğa keyifle emek vermeniz gerekir. Üstelik rolünüz kimi zaman ebeveyn, kimi zaman öğretmen, kimi zaman gelişim psikoloğu, terapist olabilir. Ancak üstün bir çocukla birlikteyseniz bu keşif için çok daha fazla emek vermeniz gerekir.

Zekânın üstün yetenekli olmadaki rolüne ilişkin anlayışı iyi anlamak nasıl çocukla birlikte yol alacağımızı anlamak için yardımcı olabilir. Thurstone (1936, akt. Feldhusen, 2005) üstün zekâyı etkileyen faktörleri ve insanların, her biri genel zekânın gerçek bileşenlerinden biri olan sayısal, sözel, uzamsal ve akıcılık gibi eşsiz bilişsel beceriler konusunda üstün olmak olarak tanımlar. Thurstone, zekânın değişik ve çok sayıda beceriyi kapsadığını ileri sürer. Bu becerileri daha ayrıntılı olarak Weinten (1995) açıklar. Sözel kavrama (verbal comprehension), sözel akıcılık (verbal fluecy), sayı, hafıza, algı hızı, tümevarımsal muhakeme (inductive reasoning), uzamsal canlandırma olarak yedi zihinsel beceri şeklinde sınıflar. (akt. Özyaprak, 2006).

Zekânın bazı yönleri genetik olarak baskın genlerle önceden belirlenmiş (akıcı-fluid), bazıları ise öğrenme fırsatları aracılığıyla (kristalize olarak-crystallized) genetik faktörlerin etkileşimiyle sonradan kazanılmıştır. Buradan hareketle akıl yürütme, zekânın daha akıcı bir yönü olarak değerlendirilebilecekken matematiksel beceri kendilerini zeki davranışlarla belli edebilecek sonradan öğrenilmiş bir kapasite olarak görülebilir. Cattell’e göre akıcı zekâ problem çözmek için gerekliyken, kristalize zekâ bildirimsel bilginin kazanılmasında etkilidir (Klauer ve Willimes, 2002).

Bu durumda, ailenin zeki bir çocuğu varsa onu anlamak için gerekli genetik alt yapıya sahip ebeveynler olma ihtimali de çok yüksektir. Bundan sonra yapılması gereken uygun çevre koşullarını sağlayarak üstün çocuğun kendini gerçekleştirmesine ve çevreye uyum sağlamasına yardım etmektir.

Üstün zekâlı çocuğun karşılaştığı zorluklar

Kendi aralarında bu denli farklılık gösteren bir grubu anlamak kadar bu grubun özelliklerine uygun eğitim olanakları hazırlamak da başlı başına zor bir iştir.

Üstün zekâlı ve yetenekli öğrenciler diğer öğrencilere göre karmaşık bilgileri daha hızlı ve kolay biçimde öğrenebilirler. Bu özellikleri ile derslerde akranlarına göre daha üst seviyede bilgiye sahip olmak isterler.

Bu çocuklar kendilerine uygun olmayan bir programla eğitim almadıklarında derslerde öğrenme motivasyonlarını kaybedebilmektedir. Sahip oldukları özelliklere göre oluşturulmayan bir program ile yaratıcılıklarını ortaya koyamamaktadırlar. Derslerde birçok yeteneklerini işe koşacak bir farklılaştırılmış eğitim programı ile yaratıcılıklarını geliştirmeye ihtiyaç duymaktadırlar. Ancak bu konuda donanımlı eğitim kurumlarına, öğretmenlere, psikologlara ulaşmak her zaman mümkün olmamaktadır. Çünkü eğitsel ve duygusal rehberliğe ihtiyacı olan bu çocuklar ülkemizde yeterince devlet güvencesinde hizmet alamamaktadır. BİLSEM diye adlandırılan devlet tarafından açılmış merkezler bu çocuklara yönelik çalışmalar sunmaktadır. Ancak devlete ait anaokulu ve ilköğretimler de üstün çocuklara özel bir eğitim programı sunulmamaktadır.

Hal böyle olunca, aileler çocukları duygusal olarak yıpranmasın düşüncesiyle imkanlarını zorlayarak çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır. Üstün olmak özel eğitim, psikolojik destek, aile danışmanlığı ve farklı yapılandırılmış bir program gerektirebildiğinden aileler, bazen çocuklarına yardım etmekte maddi ve manevi olarak zorlanabilmektedir.

Ailelere öneriler

- Çocuğunuzu dinleyin. Tanıyıp anlamaya çalışın.

- Çocuğunuzun size uyum sağlamasını beklemek yerine siz onu anlamaya çalışın.

- Çocuğunuzu farklı konularda yetenekli olduğunu düşünüyorsanız yeteneklerini geliştirme konusunda çocuklarınızı destekleyin.

- Çocuğunuz üstün yetenekli bir çocuk olsa bile başarısız olabileceğini bilin. Çocuğunuza “başarı” kadar “başarısızlığında” hayatın normal bir parçası olduğunu öğretin.

- Çocuğunuzun tanısı “üstün” olsa bile ona bunu yüksek beklenti olarak yansıtmayın. Onun bir çocuk olduğunu unutmayın.

- Zorlandığınızda uzmana danışın. Sorun oluşmadan yardım alın.

burcindemirkan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Uzman Psikolog Burçin Demirkan Baytar

Çocuk Aile Danışmanlığı Merkezi

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.