Dr. Ali AKDOĞAN / Özel Taş İlköğretim Kurumları Müdürü
13 yıllık AKP iktidarı döneminde beş farklı bakan göreve getirilmiş ve istikrarsız, hedefi olmayan, sonuca ulaşmayan bir eğitim politikası izlenmiştir. Eğitim sistemimiz adına bazı önemli projeler başlatılsa da, görev yapan bakanların sorunları anlamlandıramamaları, uygun çözümler üretmemeleri ve uzman kadrolar oluşturmamaları yüzünden olumlu sonuçlar alınamamıştır.
1968 müfredat programı 36 yıl sonra 2004 yılında değiştirilmiştir. 2004 – 2005 eğitim – öğretim yılında Türkiye genelinde 120 okulda pilot olarak uygulanmış bir sonraki yıl tüm okullarda uygulanmaya başlamıştır. Öğrenciyi düşünmeye, araştırmaya, sorgulamaya teşvik eden bu müfredat tüm dünyada uygulanan IB programının hedefleri ile örtüşmekteydi. Ölçme değerlendirme açısından da klasik yöntemlerden farklı olarak öğrencinin üretmesini, yaratıcılığını, performansını geliştirmeyi amaçlamasına rağmen öğretmen eğitimlerinin yapılmaması ve okullardaki öğrenme ortamlarının buna göre şekillendirilmemesi yüzünden başarıya ulaşmamış daha sonraki yıllarda da müfredat içerikleri boşaltılma yoluna gidilmiştir.
13 yıllık süreç içerisinde beş farklı sınav sistemi uygulanmıştır. LGS, OKS, üç aşamalı SBS, tek aşamalı SBS ve TEOG sınavları öğrencilerde ve velilerde kafa karışıklığına yol açarak eğitim sisteminin yapboz tahtası olarak kullanılmasına sebep olmuştur. Sistemimizdeki büyük hatalardan biri de 4 + 4+ 4 sisteminin uygulamaya konulmasıdır. Bu sistemin uygulamaya konulması ülkemizi laik eğitimden uzaklaştırarak tüm okulları din eğitimi veren okullar haline dönüştürmeyi amaçlamıştır.
Eğitimcilerin ve eğitim bilimcilerin uyarılarına rağmen okula başlama yaşı 60 aya çekilmiş bu durum öğrencinin okul yaşamında uyumla ilgili sorunlara yol açmıştır. Bir yıl sonra yasa değiştirilmemesine rağmen uygulama 66 aya sonra da 72 aya çekilmiştir.
Bilişim teknolojilerinin eğitim – öğretime tam entegrasyonu için başlatılan “Fatih Projesi” aynı zamanda devlet okullarında eğitimde fırsat eşitliğini yakalamayı hedeflemekteydi. Bakanlığın en önemli projeleri arasında saydığı bu proje alt yapının tamamlanmaması ve gerekli bütçenin temin edilmemesinden dolayı başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Bütün düz liselerin Anadolu Lisesine dönüştürülmesi, dershanelerin kapatılarak Temel Eğitim Liseleri açılması, ortaöğretimdeki niteliğin düşmesine sebep olmuştur.
Öğretmenlerin kariyer yapmalarını teşvik etmek amacıyla “Uzman Öğretmen” ve “Başöğretmen” kadroları açılarak “Kariyer Basamakları Yükseltme Sınavı” uygulamaya sokulmuş ve bu kadrolara atamalar yapılacağı açıklanmıştır. Bakanlık tarafından yayınlanan sınav kılavuzunda sınavın 2 yılda bir yapılacağı ve terfilerin sınav döneminde gerçekleştirileceği duyurulmasına karşın 2005 yılında yapılan son sınavdan bu yana 8 yıldır Bakanlığın ilan ettiği takvim işlememektedir. Bütün bu uygulamalar araştırılmadan, alt yapıları oluşturulmadan, uzman kadrolarla planlanmadan hayata geçirildiğinden eğitim sistemimizde büyük bir karmaşa yaratmıştır. Okul yöneticilerinin tamamının liyakat esas olmaksızın sadece belli bir sendika grubundan sadakat ile bağlı olanların seçilmesi, okulları kaos ve karmaşaya sürüklemiştir.
Dünden bugüne eğitim sistemimizdeki ihtiyaçlar ve eksikler tüm iktidarlar tarafından bilinmesine rağmen yanlış politikalar izlenmesi ve aslında eğitimin siyasetçilerin öncelikleri arasında yer almamasından ötürü sorunlar artarak devam etmektedir.
Kurulacak yeni hükümet acilen liselerdeki nitelik kaybına odaklanarak yükseköğrenime temel oluşturacak liseler ve meslek liseleri olmak üzere yapılandırmaya gitmelidir. Her geçen yıl genç ve işsiz ordusunun arttığı ülkemizde eğitim, işgücü ve istihdam birbiriyle bağlantılı olarak planlanmalıdır.
Okullarımızda bilgi aktarımı yapılamadığı gibi öğrencilerimiz kültürel, sosyal ve sportif faaliyetlere de yönlendirilmemektedir. Bütün bunların eksiliği yozlaşmış ve sığ bakış açılarına sahip bir nesil yetişmesine sebep olmaktadır. Öğrencilerin gelecekte hedef belirlemesi adına öğretmenlere de büyük görev düşmektedir. Bu konuda nitelikli öğretmen yetişmesi ve bunun sürdürülebilir hale getirilmesi hükümetlerin öncelikli politikası olmalıdır. Öğretmen yetiştiren kurumlar uygulamaya daha fazla zaman ayırarak, öğretmenlerin eğitimde karşılaşacakları sorunlara çözüm önerileri üretmeleri konusunda donanımlı hale gelmelerini sağlamalıdır. Okul yönetimleri uygulamaya ait sorunları gidermede, çözüm bulmada ve yenilik yapma noktasında her zaman tepeden gelecek önerileri beklememelidir. Okul yöneticileri öncelikle grubuna liderlik ederek, kadrosunu motive etmeye, araştırma yapmalarını yönlendirmeye ve işbirliği içinde hareket etmeye teşvik etmelidir. Okul topluluğunun okula bağlılığı güçlendiğinde oluşan sinerjiden başarılı çalışmalar, sağlıklı bireyler ve mutlu öğrenciler, öğretmenler, veliler ortaya çıkacaktır.
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.