Logo

Eğitimde değişim sürekli hale gelmeli

Kategori: EĞİTİM VE REHBERLİK MAKALELERİ
Cuma, 15 Ocak 2016 10:42 tarihinde oluşturuldu



Ahmet Akça / Özel Öğretim Derneği (ÖZDER) Genel Başkanı
ahmet_akca_ozderEğitim sektörü önceki yıllarda olduğu gibi 2015 yılında da oldukça hareketli geçti. 2014 yılından devraldığımız dershanelerin dönüşüm süreci, 2015’in son günü tamamlandı. Artık eğitim dünyamızda “dershane” kavramı, şimdilik resmen yok. Ben dershaneler konusuyla birlikte ortaya çıkan özel okulların yaygınlaştırılmasına dair dönüşümün, eninde sonunda başarılı olacağını düşünüyorum. Şu sıralarda bu süreç birtakım pratik sorunlara yol açsa da Türkiye’de bir türlü anlaşılmayan özel okul gerçeğinin anlaşılmasına ve kavranmasına sebep olması iyi olmuştur. Önümüzdeki yıllarda özel okulcululuğun belli savrulmalardan sonra sistem için çekici bir güç odağı, olacağı aşikâr görünmektedir. Bu sürecin şuan ki MEB yönetim kadrosunun başarı hanesine yazılacağını düşünüyorum.
2015 yılında eğitim ve öğretim desteğinin devam etmesi ve bu sayının 230.000 yeni öğrenciye daha verilmesi, özel okula giden öğrenci sayısının artmasında etkili olmuştur.
Bunun yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı, okullaşma oranının artırılmasına ilişkin çalışmaları, müfredatın yenilenmesine ilişkin çabaları, eğitim de teknoloji kullanımına ilişkin önceki yıllarda başlayan fatih projesine ilişkin süreç yeni aşamalarıyla 2015’de de devam ettirdi. 2015 de kararı alınan ancak 2016’da uygulamaya girecek olan yeni personel istihdam politikasının öğretmen kalitesini ciddi oranda artıracağını düşünüyorum.
Özder olarak yeni dönemden beklentimizi iki madde de özetleyebiliriz bunlardan birincisi, yeni süreçte artık iyice yok olmaya yüz tutmuş resmi-özel okul ayrımının tamamen ortadan kalması ve öğretmen ve öğrenciye dönük her iyileştirmenin ve katkının - resmi – özel ayrımı yapılmaksızın - tüm öğretmen ve öğrencilere yapılması.
İkincisi ise daha köklü esastan bir beklenti, eğitimi paradigmal olarak yeniden gözden geçirmeye ihtiyaç olduğu gerçeğini daha cesaretle konuşmaya başlamamız olmasıdır. Çünkü Günümüz eğitim modeli, okul binalarının özelliklerinden sınıfta oturma düzenlerine kadar 19. yüzyılda şekillenmiş bir anlayışın ürünüdür. Sanayi devriminin oluşturduğu insan gücü ihtiyacını gidermek, fabrikalara eleman temin etmek üzere örgütlenmiş bir eğitim modelinin aynı anlayışla bugün de yoluna devam etmesi, artık çok zor. Çünkü insanlık 20. yüzyılın sonlarında büyük bir dönüşüm yaşadı. Dijital devrim, tüm iletişim becerilerini değiştirdi, dönüştürdü. Sosyalleşme alanında bir toplum içinde yaşama ihtiyacı şekil ve yön değiştirdi. Şehirlerin, mahallelerin, okulların tesis ettiği ilişki biçimleri, büyük oranda değişti. Bu bağlamda eğitimde öğretmen-öğrenci ilişkisini yeniden gözden geçirmeliyiz. Yetiştirmeye, yönlendirmeye dayalı bir sistemden vazgeçmemiz mümkün görünmüyor. Ancak eğitimin geleneksel birikimini ve yöntemlerini muhafaza ederken zamanın ruhuna göre de bir yenileşmeye ihtiyaç var.. Eğitim süreçlerini ve ortamlarını esas cevheri koruyarak sürekli bir güncellemenin yaşandığı bir dinamizme kavuşturmayı hedeflemeliyiz. Umudum, 2016 yılının eğitim dünyamız açısından daha köklü değişimlerin yaşandığı bir yıl olmasıdır. Eğitim sisteminin temel politikalarının esastan sorgulanıp, sivil-katılımcı-kuşatıcı, özgür, yerel, kendi medeniyet geçmişinden beslenen, yeni olanı kadim medeniyet süzgecinden geçirerek yeniden yorumlayabilen, kendi ruh köklerine bağlı fakat yeniyi de özgün kılacak, insanı sadece insan olması yönü ile değerli kılan bir yapıya kavuşturulacağı sürecin başlaması gerekmektedir.
Kısaca 2016 yılı eğitime dair yapacaklarımızı en temelinden konuşmaya başlayacağımız bir yıl olmasını temenni ediyorum

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.