banner

Bir Kadın Bir Erkek’in Ozan’ı Emre Karayel




Gümüş, Kuzenlerim, Bir İstanbul Masalı, Kurtlar Vadisi gibi reyting rekorları kıran TV dizilerinin ardından soluğu Bir Kadın Bir Erkek adlı sit-com’da alan Emre Karayel canlandırdığı Ozan karakteriyle Türk erkeklerinin adeta sesi oldu.

emre_karayel‘Mesleğim oyunculuk ama yan kollarını da yapmayı seviyorum’ diyen Karayel şu sıralar kurduğu prodüksiyon şirketiyle seyircileri farklı projelerle buluşturmaya hazırlanıyor. Cesaretliliğini ve kararlılığını yatılı okuduğu yıllara borçlu olduğunu söyleyen Karayel ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.  
Son yıllarda beyaz camın oyunculuk dünyasına kazandırdığı en başarılı aktörlerden biri olan Emre Karayel, ‘Ablam Böyle İstedi’ ile başlayan, ‘Bir İstanbul Masalı’ ile ivmelenen, Bir Kadın Bir Erkek ile de zirve yapan kariyerine yeni projelerle yön vermeye devam ediyor. 1972 yılında Çukurova’nın topraklarında, Adana Kadirli’de doğan Karayel’in İstanbul ve oyunculuk macerası üniversite yıllarına uzanıyor. İlkokulu Adana’da okuyan Emre Karayel’in hayatla çetin mücadelesi ise Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nde yatılı okuduğu yıllarda başlıyor. Çok haylaz ve derslerine sadık olmayan bir öğrenci olduğunu itiraf eden Karayel, buna karşın hocalarının kendisini sıcak bir ilgiyle büyüttüğünü söylüyor. Karayel, geçen yıl mezun olduğu okuldan onur ödülü almasının kendisini çok duygulandırdığını vurgularken, yatılı okulda yaşadığı deneyimlerin büyük katkılarını gördüğünü anlatıyor: “Yatılı okumanın bana kazandırdıklarının başında kendi kararlarımı verme ve inandığım doğruların peşinden gitme becerisi geliyor. Gazi Üniversitesi’nde İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde okurken, adeta bir U dönüşü yaparak Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’ne geçiş yaptım. Bu cesareti göstermek bile aslında bana yatılı okulun öğretmiş olduğu verdiğim kararların arkasında durabilme gücünün bir eseridir.”

emrekarayelOyunculuk çocukluk yıllarından beri hayalini kurduğunuz bir meslek miydi? Yeteneğinizi nasıl keşfettiniz?
Oyunculuk benim hayalini kurduğum bir meslek değildi, hatta oyunculuğun bir meslek olduğunu bile bilmiyordum çocukken… Anadolu Lisesi’ni kazandıktan sonra da bu yönde bir girişimim olmadı, çünkü şimdi olduğu gibi o yıllarda da geleceğimizi cevap kağıdında işaretlediğimiz kutucuklar belirliyordu. İktisat Fakültesi’ni kazandıktan sonra dublaj yapma çabası içerisine girerek tiyatro ile tanıştım. Dublaj yaparken bir sınava girdim ama kazanamadım. Sınava girdiğim terde tiyatro ve dublaj kursu veriliyordu, ona katılmamla birlikte oyunculuğa karşı bir yeteneğimin olduğunu fark ettim.
İLK İŞİM KUKLA OYNATMAKTI
Üniversiteyi 1999 yılında bitirmenizin ardından TRT’de çocuk programlarında çalışmaya başlamışsınız. Yer aldığınız diğer projelerle kıyasladığınızda çocuklara yönelik bir programla ekranlarda olmanın keyifli ve zor yanları nelerdi? TRT’de görev almaya başladığımda çocuk programları bölümündeydim, profesyonel kuklalar oynatıyordum. Programımız Susam Sokağı’nın devamı niteliğindeydi. Her ne kadar çocuklarla birebir iletişim içerisinde olmasak da, onlar için bir şeyler yapmak çok keyifli ve eğlenceliydi. Kukla oynatmak aslında hobilerimden biri haline geldi diyebilirim ama artık zaman bulamıyorum. Bu alanda kabiliyetimi ilerletebilmeyi çok isterdim. Gelmiş geçmiş en iyi programlardan biri bana göre Muppet Show. Hala ara ara canım sıkıldığında seyrederim. Televizyon programının yanı sıra birkaç çocuk tiyatrosunda da oynamıştım, onları eğlendirmek gerçekten keyifli olduğu kadar zordu da…

Ekranlarda dizi oyunculuğuna nasıl geçiş yaptınız? İlk dizi projeniz olan ‘Ablam Böyle İstedi’nin kariyerinizde sizin için nasıl bir önemi var?
‘Ablam Böyle İstedi’ adlı dizide Zeynep Eronat ile beraber oynadık. Hem bu dizi hem de Zeynep Eronat ile tanışmak benim için İstanbul serüveninin de başlangıcıydı. Bu yüzden Zeynep Hanım’a çok şey borçluyum, kendisi beni çok severdi ve yeteneğime inanırdı. Zaten onun ısrarıyla İstanbul’a geldim. Dolayısıyla ilk dizi projemin hem hayatımda hem de kariyerimde benim için çok özel bir yeri var.

Önceliğiniz sinema mı, televizyon mu yoksa tiyatro mu? TV seyircisi için adeta bir fenomen haline gelen Bir Kadın Bir Erkek’in dışında gündeminizde başka projeler de var mı?

Ben bir oyuncuyum… Beni heyecanlandıracak, sevdiğim, inandığım tiyatro, dizi veya sinema filminde oynayabilirim. Bu konuda bir sıralama yapmayı doğru bulmuyorum ama tiyatro sahnesinin asıl beslendiğimiz ve kendimizi bulduğumuz yer olduğunu söyleyebilirim.  
Çok sayıda sinema teklifi aldım ancak farklı projelerde yer almak istediğim için sadece birkaç filmde oynadım. İnandığım projeleri hayata geçirmek için 3 Artı Prodüksiyon adında bir yapım şirketi kurduk. En büyük derdim güzel sinema filmleri yapmak. Aynı zamanda TV yapımları da hazırlamayı planlıyoruz. Talk show programı sunmayı da istiyorum ama bu ciddi bir ekip işi, bu alanda da bir çalışmamız var. Eğer istediğimiz düzeye getirebilirsek televizyona taşımayı düşünüyoruz. Ayrıca bir çocuk dizisi üzerinde de çalışıyoruz. Hem çocuklara hem de büyüklere hitap edecek çok farklı bir proje olacak.

GENÇ BEYİNLERİ HAREKETE GEÇİRECEĞİZ
Size bir teklif geldiğinde hangi kriterleri gözeterek karar alıyorsunuz? Yeni mezunlarla ve yeni yönetmenlerle iş yapmayı tercih ediyor musunuz?  

Gelen projelere yapımcı gözüyle değil, oyunculuk hissiyatıyla bakıyorum. Projeyi büyütebilir miyim, gerçekten bana ihtiyaçları var mı, ben onlar için neler yapabilirim diye kafa yoruyorum. Eğer bu sorulara tatmin edici cevaplar bulabilirsem mutlu oluyorum ve heyecanlanıyorum.
Diğer soruya gelince, yapım şirketini kurmamızın amacı genç beyinleri harekete geçirmek ve bu işi yapmak isteyenlere bir şans yaratmak.
Sizce oyunculukta eğitim şart mı? Oyuncu olmak isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?
Aslında okullu olmaya inananlardanım ama ‘Okullu olmayan oyuncu olamaz’ diye de bir önyargım yok. Bunu söylemek benim haddime düşmez. Dizi ve sinema bir yana, eğer tiyatroda bir kariyer düşünüyorsanız eğitimin rolü büyük. Tiyatro bir disiplin ve teknik işidir. Okul size bu temel eğitimleri verir, sonrasında da kendinizi geliştirmek size aittir. Bu nedenle alaylı olan arkadaşlarımızın da kendini geliştirmeleri için kişisel çalışmalar yapmaları gerektiğine inanıyorum.

Ozan’da Emre Karayel’den izler var!

Emre Karayel’in, Demet Evgar’la hayat verdiği “1 Kadın 1 Erkek” projesi tüm hızıyla devam ediyor. İkili ilişkilerde oluşan sinerjiyi ve hikayeleri keskin bir şekilde büyüterek dizideki karakterlere giydirdiklerini söyleyen Emre Karayel bu nedenle çiftlerin diziyi çok fazla sahiplendiğini düşünüyor. ‘Dizide canlandırdığınız Ozan karakteri ile benzer yönleriniz var mı?’ diye sorduğumuz Karayel’den şu yanıtı alıyoruz: “Her ne kadar genel hatları çizilmiş bir Ozan tiplemesi olsa da Demet’le ben bütün kadın ve erkeklerden bir şeyler katarak oynuyoruz. Dolayısıyla Ozan her şeyi yapabilir! Benzer yönlere gelecek olursak, bir kere Adanalı ve Fenerbahçeli oluşumuz tutuyor. Ayrıca Ozan benim gibi kırsal kökenli, üniversite okumak ya da çalışmak için büyük şehre gelen birini temsil ediyor. Dolayısıyla bu noktada da benden izler var.”

Shakespeare'in oyunu için Londra yolcusu
23 Nisan - 10 Haziran 2012 tarihlerinde Londra Olimpiyatları’nın bir bölümü olarak düzenlenen ve Shakespeare’nin 37 oyununun 37 değişik ülke tarafından oynanacağı Shakespeare’s Globe 2012 International Shakespeare Festivali’ne Türkiye’yi temsilen davet edilen Oyun Atölyesi 26-27 Mayıs tarihlerinde Londra’da Shakespeare’s Globe’da Antonius ile Kleopatra oyunuyla sahne alacak. Shakespeare’nin en ünlü oyunlarından olan Antonius ile Kleopatra’da Haluk Bilginer, Zerrin Tekindor,  Kevork Malikyan ve Mert Fırat’la birlikte Emre Karayel de Pompeius rolüyle seyirci karşısına çıkacak. Dizinin yanısıra bu projeyle ilgili olarak da yoğun olarak çalıştığını anlatan Karayel, geriye kalan boş zamanlarını da kitap okuyarak geçirdiğini söylüyor.
Dünya sinemasını da yakından takip etmeye çalıştığını belirten Karayel, özellikle Güney Kore ve İran yapımı filmlesi son dönemde çok beğendiğini vurguluyor. Karayel, Oscar ödüllü Ayrılış filmini çok başarılı bulduğunu kaydediyor.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.