banner

‘Eğitimde bütün hizmetler beş yıldız olmak zorunda’




“Eğitim insanın değerli olduğuna ve en değerli hizmeti almaya hak ettiğine inanır. Örneğin turizm alanında üç yıldızlı, dört yıldızlı, beş yıldızlı hizmet tasarlayabilirsiniz. Oysa eğitimde bütün hizmetler beş yıldız olmak zorundadır. Beş yıldızlı hizmet kalite, para, ciddiyet, kadro ve duyarlılık demektir. Bu açıdan okulların hizmet kalitesine göre ücret almaları söz konusu olamaz.” diyor Avrupa Koleji Okulları, Kent State Koleji ve Avrupa Meslek Yüksekokulu Kurucu Başkanı Talip Emiroğlu.

talip emiroğluİşte Talip Emiroğlu ile özel röportaj;

Avrupa Koleji Okulları, Kent State Koleji ve Avrupa Meslek Yüksekokulu Kurucu Başkanı olan Talip Emiroğlu, farklı işler denemesine rağmen, kendisinin ve ailesinin eğitimciliği ağır basınca, hayatına bir eğitim yatırımcısı olarak yön vermeye karar veriyor. “İtiraz eden, eleştiren, bazen tepki gösteren ve çoğu zaman sınırları zorlayan bir öğrenciydim” diyen Emiroğlu, eğitimin engin bir derya olduğunu ve idealindeki eğitimi kurabilmek için sürekli araştırdığını söylüyor.

Sayın Emiroğlu, eğitim sektörüne nasıl ve hangi düşünceyle girdiniz?

Ben öğretmen ağırlıklı bir ortamda yetiştim. Altı kuşak evvel büyük dedem bile eğitimciymiş. Emiroğlu Müderris Ali Efendi dedem… Ben de eğitimciyim. Dolayısıyla, denemiş olmama rağmen başka iş yapma şansım olmadı. Okul kurmasam, öğretmenlik yapacaktım. Yani genetik bir durum denebilir.

Öğrencilik yılarımdan beri sürekli eğitim sistemimizden şikayetçi oldum. Bu yüzden öğrenciliğimde biraz aykırıydım. İtiraz eden, eleştiren, bazen tepki gösteren ve çoğu zaman sınırları zorlayan bir öğrenci oldum.

Okul kurma olayında beni en çok heyecanlandıran ve iten, idealimdeki eğitimi verebilme imkanına sahip olacağım, duygusuydu. İstediğim eğitimi verebiliyor muyum? Yani okullarımızda benim eleştirmeyeceğim eğitim standardına ulaşıldı mı? Bunu şöyle açıklayabilirim; araştırıyorsunuz, buluyorsunuz. Üzerinde haftalarca çalışıyorsunuz. Test ediyorsunuz. Başka şekilde, başka yerde yine deniyorsunuz. Tamam, diyorsunuz, bu doğru. Sonra anlıyorsunuz ki, bu doğru, bir sürü sizden uzaktaki yeni doğruları daha gerekli kılıyor. Hadi bakalım, kolay gelsin. Eğitim engin bir derya. Yüzüyorsun, yüzüyorsun sonu yok. Sadece geriye bakınca anlıyorsun ne kadar yüzdüğünü.

EĞİTİMDE YENİLİKLER MODA ANLAYIŞIYLA YAPILMAMALI

Son yıllarda eğitimde yeni modeller, yaklaşımlar konuşuluyor. Avrupa Koleji Okulları da yenilikçiler arasında… Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

 Ülkemiz 2000’li yıllardan itibaren hızlı bir şekilde dünyaya açılma sürecine girmiştir. Eğitimimizde bu süreçten etkilenerek yeni koşullara göre yeniden bir yapılanma ve dönüşüm süreci yaşamaktadır. Bu konuda özel okulların öncü rolünü görmek ve takdir etmek gerekmektedir. Ülkemizde yeni eğitim modelleri uygulamaya geçirilmekte, yeni projeler yaklaşımlar denenmektedir. Eğitim uzun soluklu bir perspektifi gerekli ve zorunlu kılar. Benimsenen model neyse bununla ilgili çok yönlü, ekip ruhuna dayalı sebat ve sabra dayalı bir çalışma kültürü yaratmak gerekmektedir. Eğitimde bir model denemek kolaydır. Bu modelin temelinde yatan anlayış ve vizyonu içselleştirmek önemlidir. Yoksa yurt dışındaki bir okulla anlaşıp bir model getirip onun alt yapısını oluşturmadan uygulamaya koymak, sonra da ondan vazgeçmek eğitimde yenileşmeye yönelik çabalara zarar verebilir. Bir eğitimci ve işletmeci olarak 2013 Türkiye’sinde gördüğüm, bu süreçlerin iyi yönetilmediği, biçimsel kaldığı, özüne inilemediği bunun için gerekli ön hazırlıkların yapılmadığı, bu tür yenilik girişimlerinin moda gibi algılandığı, reklama dönük yapıldığıdır. Bu konuda özel öğretim sektörü yapılan yenileşme projelerinin sonuçlarını alabilmek için başarısızlıklardan yılmamalı gerekli sabır ve sebatı göstermelidir. Yoksa her şeyi günübirlik bir anlayışla moda ve reklam haline sokarsak korkarım bundan en büyük zararı eğitim sektörü görür.

Size bir örnek vermek isterim;

Biz Kent State üniversitesi ile 13 yıl önce bir anlaşma yaptık. 4 yıl birlikte çalıştık. Kuracağımız okulun konseptini, kurumsal ve eğitimsel altyapısını, kadroları oluşturduk. Her bir birimin iş tanımını ve birbiri ile ilişkilerinin basamaklarını belirledik ve İstanbul’da Kent State Koleji’ni kurduk. 9 yıldır çift diploma veriyoruz. Diplomalar hem ülkemizde hem de ABD’de geçerlidir. Daha da önemlisi yeni bir sentez yarattık. Bu sentezin temelinde çok dilli, çok kültürlü dünya odaklı bir eğitim vizyonu ve Türkçe’nin yanında iki dili çok iyi konuşan insanlar yetiştirmek vardır. Ama eğitimimizin çekirdeğinin özünde iyi insan olma, insan olmanın sorumluluğunun ve nimetlerinin farkında olma, kendisi ve toplumla barışık olma vardır.

Yabancı okullarla yapılan işbirliklerinde hemen verim alınamıyor, karşılıklı güven tesis edilmesi lazım. Biz bu aşamaya 13 yılda geldik. Bu yüzden, şu anda Amerika ile yürütülen en aktif eğitim işbirliği bizim okullarımızdadır.

ARTIK TEK YABANCI DİL YETERLİ DEĞİL!

Çift yabancı dille eğitimi ilk uygulayan okulsunuz, değil mi?

Avrupa Koleji Okulları bundan 18 yıl önce çift yabancı dil uygulamalarını slogan düzeyinde değil, eylem düzeyinde başlatmış, bu konuda ülkemizde örnek olmuş bir okuldur. Biz bu okulları kurarken bugünle geleceği, bugünle geçmişi ülkemizle dünyayı aynı boylamda değerlendirdik. Dil bizim için insanların başka insanlarla kurduğu bir iletişim aracı değil, insana insanlığı, medeniyeti, kültürü bir bütün olarak kendine özgü renklerle ifade eden bir prizma olarak gördük. Bu açıdan bizim dil anlayışımızda diller birbirinin yabancısı değildir. Biz inanırız ki bütün diller kardeştir, bütün diller insanlığa eşsiz değerler ve anlamlar kazandıran birer kültür ve medeniyet ülkesidir. Eğitim bugünle beraber geleceği deyim yerinde ise aynı notada toplayabilme gücünün, vizyonunun hizmete ve kültüre dönük bir ifadesidir. Bugünkü kuşaklara sadece İngilizce ya da bir yabancı dil yeterli olabilir. Oysa 2023’lerin 2030’ların yetişkinlerine bir dil asla yetmez. Çünkü uluslar, kültürler kıtalar arasındaki sınırlar erişmiştir. Yabancı dil alanında okullarımızın başarısı uzak yakın bütün kurum ve kuruluşların takdir ettiği bir gerçektir. Nitekim 2013 SBS’de öğrencilerimizin %90’ı yabancı dil sorularını yüzde yüz doğru cevaplandırmışlardır. Diğer öğrenciler ise en fazla iki yanlış yapmışlardır.

SAĞLIK EĞİTİMİNDE İLERLEYECEĞİZ

Siz üniversitelerle ve akademisyenlerle süreklilik içinde çalışan bir okulsunuz, bunu açar mısınız?

Avrupa Koleji Okullarının diğer okullardan bir farkı da kurulduğundan bugüne kadar eğitim uzmanları ve akademik camia ile organik bir bütünlük içerisinde olmasıdır. İstanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Kent State Üniversitesi ile işbirliği protokollerimiz vardır. Bu protokoller 15 yıldır devam etmektedir. Çeşitli branşlardaki akademisyenlerden oluşan bilim kurulumuz var. Bilim kurulumuz okulumuzun eğitim öğretim stratejilerinin belirlenmesinde bizlere yol göstericilik yapmaktadır. Bu alandaki başarımızın önemli desteklerinden biriside onlardır.

Eğitim sistemini bir piramide benzetirsek, piramidin temeli okul öncesi eğitimdir. Zirvesi ise mesleki eğitimdir. Avrupa Okulları bu gerçekten yola çıkarak okul öncesi eğitimi çok değerli ve önemli saymaktadır. Mesleki eğitime verdiği değerin göstergesi olarak Avrupa Meslek Yüksekokulunu kurmuştur. Bu okul mesleki eğitim alanında nicelikten çok niteliğe önem vermektedir. Güçlü bir eğitim kadrosu vardır. Özellikle sağlık alanında büyüme ve geliştirme stratejisini benimsemiştir.

EĞİTİMLE TÜCCARLIK KARIŞTIRILMAMALI

Eğitimi finansal açıdan ele alacak olursak neler söylersiniz?

Ülkemizde çok önemli olduğu halde görmezden gelinen başka bir konuda, eğitimin finansmanıdır. Türk komu oyunda eğitimin önemsiz ve parasız bir hizmet olduğu algısı ne yazık ki çok yaygındır. Oysa annesinden biyolojik bir varlık olarak doğan bebeği sosyal kültürel ve toplumsal varlık haline gelmesini sağlayan hizmetin adı eğitimdir. Eğitim insanın değerli olduğuna ve en değerli hizmeti almaya hak ettiğine inanır. Örneğin turizm alanında üç yıldızlı, dört yıldızlı, beş yıldızlı hizmet tasarlayabilirsiniz. Oysa eğitimde bütün hizmetler beş yıldız olmak zorundadır. Beş yıldızlı hizmet kalite, para, ciddiyet, kadro ve duyarlılık demektir. Bu açıdan okulların hizmet kalitesine göre ücret almaları söz konusu olamaz. Bir okul eğitim adına hizmet vermeye başlamışsa bu hizmet her koşulda en iyi olmak zorundadır. Bu açıdan eğitim işletmeciliği mal işletmeciliğinden çok farklı bir anlam taşır. Bu ayrımın ülkemizde yeterince yapıldığı düşüncesinde değilim. Bu alanda başta bütün eğitim sektörü olmak üzere özellikle özel eğitim sektörü çok daha ciddi ve nitelikli bir anlayış geliştirmek zorundadır. Rahmetli Prof. Dr. Erdoğan Alkin hocanın bir sözüyle açıklık getirmek isterim; ‘Tüccar daha çok kar görürse, düşmana bile silah satar’. Eğitimin tüccarı olmamak lazım. Eğitim işletmecisi  ile eğitim tüccarlığını bir birinden ayırmak gerekir. Eğitimi diğer sektörlerle karıştırmamak lazım. Bizim sektörümüzün kendine has sorumlulukları var. Hassasiyetleri var. Tüccarlık yaparak bunları hiçe sayamayız.

Kimseyi incitmek istemem ama bazı arkadaşlarımız isteyerek veya istemeyerek işi oraya doğru götürüyor. Ben dünyada özel okulculuk yaparak süper zenginler arasına girmiş kimse tanımıyorum. Türkiye’de de bu mümkün değil. Öyle olsaydı zamanında Koç ve Sabancı bu işi bize bırakmazdı. Bizim işimiz gönül işi, emek işi, sevgi işi. Farklı sorumlulukları olan kutsal bir iş. Tüccarlığa müsait değildir.

MESLEKİ EĞİTİME BAKIŞI DEĞİŞTİRECEĞİZ

Siz Avrupa Meslek Yüksekokulu’nun da Mütevelli Heyeti Başkanısınız, mesleki eğitimde beklentinize ulaştınız mı?

Biz Türk mesleki eğitimine yeni bir boyut kazandırmada katkımız olsun diye bu okulu açtık. Elbette bu katkıyı başarıyla sağlıyoruz. Ancak mesleki öğretimin önünde imaj problemi hala aşılamadı. Eskiden beri, mesleki okullara zayıf, yoksul öğrenciler gider, algısı oluşmuş. Biz bunun böyle olmadığını önce iki yıl meslek edinip, sonra dilerse çalışırken, iki yıl daha okuyarak lisans tamamlanabileceği bilincini oturtmaya çalışıyoruz. Lisans yapıp işsiz olacağına, ön lisans yap işin olsun, sonra dilersen lisans tamamlarsın, diyoruz. Elbette biraz zamana ihtiyaç var. Ancak bazı meslekler için bize 4 yıl okutma hakkı verilmesi lazım. Mesela hemşirelik bir mesleki eğitim olmasına rağmen, biz iki yıllık olduğumuz için yetiştiremiyoruz. İki, üç ve dört yıllık mesleki eğitimleri meslek yüksekokulları yapabilmeli. Üniversiteler tamamen akademik eğitim yapmalı. Ayrıca askerlikle ilgili meslek yüksekokullarında okuyanlar hala mağdur. Lise mezunlarıyla eş tutulmamalı. Bir de meslek yüksekokulu öğrencilerine uzun vadeli eğitim kredisi verilmeli. Bunlar düzeltildiği takdirde inanıyorum ki, mesleki eğitimde özlediğimiz güzel sonuçlara ulaşacağız.

EKONOMİDE İLK 10 HEDEFİ ANCAK EĞİTİMLE BAŞARILABİLİR

Eğitimci olarak önemli hedefleriniz nelerdir?

Amacımız, küresel dünyada rekabet edebilecek insanlar yetiştirmektir. Bakın ülkemizin 2023 yılında dünyanın 10. büyük ekonomisi olma hedefi var. Bakıldığında iç dinamiklerimizle bunun gerçekleşmesi  pek mümkün gözükmüyor. Her yıl yüzde 10 büyüsek (ki bu imkansız gibi), 10 yılda yüzde  100 büyümüş oluruz. Bu büyüme bizi ancak ilk 15 ekonomi içerisine sokabilir. Bu bile müthiş olur. Konulan hedefleri çürütmeye çalışma gibi bir gayretim yok. Bu hedefi koyanlar, iyi niyetli, ülkesini, milletini seven, daha iyi yerlerde görmek isteyen insanlar. Bu yüzden oldukça iyimser hedefler koydular. Milletine bu refahı yakıştırdılar. Ancak bu sadece iç dinamiklerimizi kullanarak mümkün görülmüyor. Dünya dinamiklerini de kullanabilmeliyiz. Bunun için dünya ile rekabet edebilen insanlar yetiştirmeliyiz. Teknoloji okur yazarlığı olan, yabancı dil problemi olmayan, ülkesini seven, hoş görülü, analitik insanlar yetiştirmekten söz ediyorum. İşte Avrupa Koleji İnovasyon Okulu bu noktada var.

İlk on hedefimiz ancak eğitimle mümkün olabilir. 2023 olmaz, 2033 olur. Ama önce bu problemimizi çözmemiz lazım. Devlet Bakanımız Sayın Ali Babacan, “6,5 yıl okumuşlukla, kişi başı yıllık 10 bin dolar gelirin üzerine çıkan başka bir ülke yok.”  dedi. Bu eğitimle ekonomi arasındaki ilişkiyi çok güzel ifade ediyor. Ne zaman 12-13 yıla çıkarsak, o zaman ilk 10’lara gireriz.

Talip Emiroğlu’ndan…

* Herkesin alt kimliğine saygılıyım ama benim eğitim ilkem; Türk olduğunu unutmadan, dünyadan kopmadan, hoşgörülü, çok kültürlü eğitim.

*Her zaman benden iyilerle çalışmayı yeğledim ve onlara saygı duydum.

* Zor insan seçerim. İlişkilerim uzun süreli oldu, bu yüzden çevremde aynı insanları görebilirsiniz.

* Çok okul, çok öğrenci, çok para gibi bir derdim olmadı. Nicelikten ziyade, hep nitelikli eğitimin peşinde koştum.

*Bazı arkadaşların şevkini kırmak istemem ama, gazinocular kralı olur, tekstil kralı olur ama hiçbir zaman eğitimin kralı olamaz. Bu sektörü diğerleriyle karıştırmamak lazım. Farklı sorumluluklarımız olduğu unutulmamalıdır.

*Önceliğimiz yeni okul açmak değil, butik ve entegre özelliğimizi korumak, geliştirmektir.

* Ben kendim inovativim…

*220 yıl önce İstanbul’a gelip Müderris olduktan sonra, at üstünde Giresun’a dönüp okul açmış bir alimin (Emiroğlu Müderris Ali Efendi) torunuyum.

*25 yıl önceki yaşantım ile bu yılki arasında hiç fark olmadı. Topladığımız ücretleri yine eğitime yatırıyoruz.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.