banner

Okulöncesinde başarı; tekrar, oyun ve etkinlik seçiminin ortak bileşenidir




Bilfen Anaokulları Koordinatör Yardımcısı Uzm.Psikolog Hande Kızılöz oyunun birleştirici ve iyileştirici bir gücü olduğuna dikkat çekerek, eğitim – öğretim sürecinde oyundan nasıl yararlandıklarını anlattı. “Legonun bir terapi yöntemi olarak kullanıldığı 21. yüzyılda, eğitim-öğretim içerisinde oyun sınırsız olmalıdır.” diyen Kızılöz okulöncesinde başarının tekrar, oyun ve etkinlik seçiminin ortak bileşeni olarak ortaya çıktığını dile getirdi.

bilfenBilfen Eğitim Kurumları olarak eğitim süreçlerinde Oyun’dan nasıl yararlanıyorsunuz? Programlarınızda Oyun uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çocuğu merkeze alan eğitim kurumları çocukların kendileri için en önemli bilgi kaynağı olduğunu bilirler. Bu sebeple çocuğu merkeze alarak program geliştiren bir kurum “oyun”u çocuğun sembolik dili kabul eder ve iletişim dili olarak kullanır. İletişim dilinden kastım uzmanlarca dengelenmesi ve sıklıkla kontrol edilmesi gereken özel ve anlamlı bir dil aslında. Programın hedefleriyle öğrencinin ihtiyacının örtüştüren materyal seçimi ve materyallerin amacına uygun bir şekilde kullanılması eğitim sürecinin vazgeçilmez başarı anahtarlarıdır. Bütün bunları planlarken öğrencinin sınıf içinde ve sınıf dışında ihtiyacı olan serbest oyun zamanını da dikkate alarak öğretmene yer açmak gerekir. Ek olarak özellikle okul öncesi dönemde çocuğa söylediğiniz her kelime önemli ve anlamlıdır. Kelimelerden cümleler yaratmak çocuk için çözülmesi gereken bir şifredir. Şifreyi çocuğa, değiştirmeden, her gün farklı oyunlarla iletirseniz çocuğun öğrenmesi kaçınılmazdır. Aslında okulöncesinde başarı; tekrar, oyun ve etkinlik seçiminin ortak bileşenidir.

hande_kiziloz_bilfenOYUN ÇOCUĞUN KENDİNİ TANIMASI EN BÜYÜK GÜÇTÜR
Eğitim ve öğrenmede Oyun’un kattığı faydalar neler?
Oyunun birleştirici ve iyileştirici bir gücü vardır. Oyun içerisinde çocuk sadece sınıf arkadaşlarıyla bir arada hareket edebilmeyi değil, kazanmayı ve kaybetmeyi de deneyimler. Örneğin; erken çocukluk döneminde çocuğun dil gelişimini desteklemek adına pipet kullanımı önerilmektedir. Bu bilgiye sahip olan bir öğretmen öğrencisini desteklemek için onun eline pipet verip “Bunu 5 dakika boyunca üflemelisin!” derse bir etkisi olmayacaktır. Ancak pipeti üfleyerek patlamış mısırları kendi belirlediği bitiş noktasına götürmesini isterse çocuğun dakikalarca pipetle üfleme etkinliği yapmasına olanak sağlamış olacaktır. Hatta oyunu öğrencilerini masaya oturtmak için bir araç olarak kullanabilir ve masada küçük gruplar halinde ortada duran patlamış mısırı pipet üfleyerek hareket ettirme yarışı düzenleyebilir. Bir diğer yanıyla oyun çocuğun kendini tanıması için elindeki en büyük güçtür. Örneğin; sokakta gördüğü köpekten korkan bir çocuk köpek taklidi yapabilir. Böylece saldırgan olduğunu düşündüğü bir köpeği sakin ve sevimli bir hayvana dönüştürerek korkusu ile yüzleşebilir. Oyun bu yanıyla sadece oyuncak bebek ya da arabalardan ibaret değildir ve çocuğun gelişim alanlarının bütününü destekler.

Oyun ile gerçekleştirilen eğitimlerde öğrenciler hangi farklılıkları yaşıyorlar?
Bir yetişkin olarak, sadece duygularınızın ve isteklerinizin kontrolü altında olduğunuz zamanları anımsamak zor bir süreçtir. Bu yanıyla çocukların dünyası anlaşılmaz gelebilir. Unutulmaması gereken; yetişkin ve çocuk dünyasının en önemli farklılığı zamanla kazanılan akıl yürüterek karar verme yetisinden gelmektedir. Oyunu iletişim dili olarak kullanan kurumlarda en büyük farklılık bu yetinin kazanılmasında ortaya çıkmaktadır. Çocuk oyun içerisinde edindiği rollerle tercih yapabilmeyi, sevdikleri ve sevmediklerini ayırt edebilmeyi öğrenir. Yaşadığı dünyayı oyun ile deneyimler. Oyun sadece çocuğu desteklemek için kullanılan bir yöntem değil, yetişkinin çocuğu anlaması ve anlamlandırması için kullanılan temel bir değerlendirme aracıdır. Anlaşıldığını hisseden çocuk kendine güvenerek ve yeterliliklerinin farkında olarak yetişir.

EĞİTİM-ÖĞRETİM İÇERİSİNDE OYUN SINIRSIZ OLMALIDIR
Eğitim ve öğrenmede Oyun ne kadar kullanılmalı, sınırları ne olmalı?
Legonun bir terapi yöntemi olarak kullanıldığı 21. yüzyılda, eğitim-öğretim içerisinde oyun sınırsız olmalıdır. Çocuğun ihtiyaç alanları ve güçlü yanları ile sınırı çizen yine çocuğun kendisidir. Bu sebeple öğretmen öğrencisini çok iyi tanımalı ve desteklemek istediği alana uygun materyaller sunmalıdır. Özellikle erken çocukluk döneminde, çocuğun yapamadığı durumlarla oyun içerisinde yüzleşmesi çok önemlidir. Çünkü çocuk ismini veremediği bu duyguyla bildiği bir dilde tanışır, yani oyun içerisinde. Bu yanıyla yapılandırıcı oyun çocuk için oldukça faydalıdır. Bunun yanı sıra çocuğa kendini keşfetmesi için bir alan yaratılmalı ve serbest oyun oynamasına izin verilmelidir. Ancak bu denge öğretmen tarafından tutulmalıdır. Gün içerisinde çocuk yönlendiren olduğu kadar, yönlenen konumunda da bulunması gerekmektedir.
ANNE-BABA EVDE OYUN İLE FARK YARATABİLİR Mİ?
Elbette, bu deneyim sadece okulda değil, evde de desteklenmelidir. Okul - aile iş birliği kaçınılmazdır. Anne-babalar günlük hayatın akışına çocuklarını dâhil ederek mucizeler yaratabilir. Örneğin; ebeveyn ev içerisinde çocuğu ile birlikte alışveriş listesi hazırlayabilir. Market kataloğu, makas, not kâğıdı ve yapıştırıcı bu fark için yeterlidir. Anne-babanın ihtiyaç olarak belirlediği nesneleri çocuğun katalog içerisinden bulması ve not listesine keserek yapıştırması istenebilir. Bunu yaparken çocuğun yönergeye uygun hareket etmesi, gruplama yapabilmesi ve ince motor kaslarını çalıştırması beklenmektedir. Günlük hayat içerisinde farkındalık oluşturan bu etkinliğin ardından ebeveyn çocuğu ile markete gidebilir ve eksik olan ürünü çocuğundan bulmasını isteyebilir. Bu sayede çocuğunun birçok uyaran arasında seçili olan öğeye odaklanma becerisini, yani dikkatin bir alt alanını, geliştirmesine yardımcı olabilir.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.