Logo

Gelenekçi yapı kadınların cesur adımlarıyla siliniyor

Kategori: Özel Okullar
Çarşamba, 18 Mart 2020 11:56 tarihinde oluşturuldu



20 yılı geçen meslek hayatı boyunca okul sektöründe okul geliştirmeden eğitim yönetimine birçok alanda yöneticilik yapan İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, “Mesleğe başladığımdan bu yana ideallerimde en ufak bir sapma olmadı. Eğitim bilimlerini rehber alarak eğitimde ideal olana ulaşmayı hedeflediğim iş yaşamımda, hala aynı duygu ve hislerle ilerliyorum.” diye konuştu. 

biriz_kutogluEğitim yaşamınız nasıl geçti? Hangi okullardan mezun oldunuz?
Lise ve üniversiteyi Ankara’da okudum. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim Dalında lisans, Beykent Üniversitesinde İşletme yüksek lisansı yaptım. Eğitim ve işletmeyi her zaman birbiriyle bütün olarak gördüm ama her zaman eğitimin yeri benim için ayrıydı. Ailemin de desteğiyle eğitimci olmaya karar verdim. Okul yıllarında hem derse hem de sosyal alanlara eşit zaman ayıran bir öğrenciydim.

GAZETE İLANIYLA İŞ YAŞAMINA BAŞLADIM
Eğitim dünyasına nasıl adım attınız? Eğitim sektörünü neden seçtiniz?
Hayatım boyunca, hep geleceğe dair hayalleri ve hedefleri olan biri oldum. Çocukluk yıllarında en büyük hayalim severek yapacağım bir işe sahip olmaktı. Burada en önemli nokta sanırım insanın kendisini çok iyi tanıması… Ailem de beni ilgi alanlarım, yeteneklerim ve hayallerime dair çok destekledi. Eğitimciliğe giden kariyer yolunda, bu kararlılık ve odaklanma beni bilinçli bir tercihle eğitim bilimleri alanında yükseköğrenim görmeye yöneltti. Öğrenimimi tamamladıktan sonra eğitim alanında iş arayışına girdim. Bir gazete ilanıyla, Hacettepe Üniversitesi içindeki ilköğretim okulunda “eğitim uzmanı” olarak işe başladım. 20 yılı geçen meslek hayatım boyunca okul sektöründe eğitim uzmanlığı, program geliştirme ve ar-ge uzmanlığı, okul geliştirme uzmanlığı, eğitim yönetimi danışmanlığı, lise ve fen lisesi direktörlüğü, eğitim yayıncılığı gibi alanlarda farklı deneyimlerim oldu. Vakıf okulları, özel okullar, sivil toplum kuruluşları derken farklı mecralar da olsa eğitimin ışığında meslek hayatımı sürdürdüm. 

İDEALİZM SİHİRLİ KELİMEM OLDU
Mesleğe başlarken düşünceleriniz neydi? Bugün eğitimle ilgili neler düşünüyorsunuz? 
Her zaman planlı programlı hareket eder, muhtemel olumsuzluklara karşı hazırlıklı olmaya çalışırım. Bir eğitimci olarak da yola çıkışımda “idealizm” sihirli kelimem oldu. Mesleğe başladığımdan bu yana ideallerimde en ufak bir sapma olmadı. Eğitim bilimlerini rehber alarak eğitimde ideal olana ulaşmayı hedeflediğim iş yaşamımda, hala aynı duygu ve hislerle ilerliyorum. Hemen her iş alanında olduğu gibi, eğitim alanında da ideal uygulamaları hayata geçirmek çok kolay olmuyor. Yenilikçilik, gelişime açık olmak ve zaman zaman risk alabilmek ideallerin gerçekleşebilmesi için yapı taşları. İşin zor kısmı da, eğitim sistemi içindeki gelenekçi yapı. Yeniliğe ve değişime dirençli, yenilikçi çabaları yokuşa süren bir anlayışla mücadele ettiğim yıllar oldu. Yakın geleceğin eğitim gereklilikleri; yenilikçi, değişirken geliştiren bakış açısını zorunlu kılıyor. Bu noktada ideal olana ulaşmak sürekli gelişmekten geçiyor.   

Bir kadın olarak kariyer yolculuğunda en çok zorlandığınız konular neler oldu ve bunları nasıl aştınız?
Eğitimle güçlendirilmiş kadınlar, güçlü toplumlar, mutlu yarınlar anlamına geliyor. Özellikle Türkiye’de eğitim sektöründe kadın çalışan oranı erkeklerin oranını aşmış durumda. Öğretmenlik kadınların daha çok tercih ettiği mesleklerin başında, belki de bu sebeple kariyer konusunda kadın ayrımcılığına yönelik bir engelle karşılaşmadım. Eğitimde yenilikçi çalışmaları yönetirken pek çok eleştiri, farklı görüş ve düşünce tabi ki karşıma çıktı. Bunları bir zenginlik olarak avantaja dönüştürmeye çalıştım. Bunun yanı sıra biz eğitim bilimleri mezunlarının konumlandırılamamasından kaynaklanan zorluklarla da karşılaştım. Ancak her zorluk bir öğrenme fırsatı da oldu benim için. Takım ruhunu korurken dinlemek, anlayışlı olmak, saygı duymak ve hoşgörü diliyle iletişimi güçlü tutmak zorluklarla baş etme yolumda kılavuzlarım oldu. 

Eğitim dünyasında kadın öğretmenlerin sayısının çok olmasına rağmen, yönetici kadın sayısının az olmasını neye bağlıyorsunuz?
Kadınların çalışma hayatında daha az yer almasının kültürel, sosyolojik ve ekonomik birçok sebebi var. Aile yapısı, eğitim seviyesi, ücretsiz aile işçiliği, çocuk ve yaşlı bakımı, düşük ücret, kayıt dışı istihdam gibi sebepler kadınların iş gücüne katılımını olumsuz yönde etkiliyor. Kültürel ve sosyolojik açıdan, ülkemizdeki geleneksel aile yapısı kadınları çalışma hayatının dışında tutan başlıca etkenlerden biri. Burada cinsiyet eşitsizliği karşımıza çıkıyor ne yazık ki. Geçmişte erkek egemen anlayış, kadınların yöneticiliğe mesafeli bakmasına neden olmuş. Gelenekçi toplumsal yapının etkisi, artık cesur kadınların cesur adımlarıyla siliniyor. Kadınların değişen bakış açısı, toplumun bakış açısını da değiştirecek. 

KADININ İŞGÜCÜNE KATILIM ORANI
DÜNYADA ARTIYOR TÜRKİYE’DE AZALIYOR

Kadınların iş dünyasında ve toplumdaki konumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nüfusun %49,8’ini kadınların oluşturduğu Türkiye’de kalkınmanın gerçekleştirilmesi için kadınların ekonomik hayata katılımlarının artırılması gerekmektedir. Kadının işgücüne katılım oranı dünya genelinde artarken ne yazık ki Türkiye’de azalmakta ve kadın işsizlik oranları özellikle 2003’ten sonra sürekli olarak %10’un üzerinde seyretmektedir. Türkiye’de kadın istihdamının yapısı incelendiğinde kadınların eğitim düzeyindeki artışların kadın istihdam oranlarını pozitif yönde etkilediği gözlenmektedir. İlkokul ve lise mezunu kadınların yaklaşık %20-30’u istihdam edilirken yüksekokul veya fakülte mezunu olan kadınların %60-%70’i, yani neredeyse iki kat fazlası istihdam edilmektedir. Dolayısıyla eğitim düzeyinin kadın istihdamını artırmada önemli bir etken olduğu söylenebilir. İstihdam edildikleri statülere göre kadınlar 1988-2004 yılları arasında çoğunlukla ücretsiz aile işçisi iken 2004 yılından sonra ücretli, maaşlı veya yevmiyeli statüde istihdam edilmektedirler. Bunun en önemli nedenlerinden biri ise kırsal bölgede tarım sektöründe ücretsiz aile işçisi olarak çalışanların tarımda istihdamın azalmasıyla kentlere göç etmeleridir. Dolayısıyla kente gelen kadınlar düşük eğitim seviyesinde olmaları nedeniyle katma değeri düşük vasıfsız işlerde düşük ücretlerle çalışmaktadırlar.
Kadın istihdamında etkili olan bir diğer husus da kadının medeni durumdur. Türkiye’de boşanan ve bekar olan kadınların istihdam oranı evli kadınlara nazaran daha yüksek düzeydedir. Bunun sebebi ise kanunlardaki eşitlikçi yapıya karşın, kadının niteliksel gelişimini ve işgücü piyasasında aktif rol almasını sağlayacak gerekli mekanizmaların oluşamamasıdır. Ataerkil düşünce yapısına sahip olan Türkiye’de ev işleri, yaşlı ve çocuk bakımı gibi işler kadının görevi olarak görülmektedir. Dolayısıyla kadınların evlendikten sonra bu yükümlülükleri artmakta ve iş gücü piyasasının dışında kalmaya zorlanmaktadırlar. Türkiye’de kadınların işgücüne dahil olmama sebepleri içinde ev işleri büyük bir ağırlığa sahiptir. 

“İyi bir yöneticinin, doğru ve sağlıklı iletişim becerilerine sahip olması gerektiğine inanıyorum. Demokratik ve çoğulcu bir yönetimi her zaman benimsemişimdir. Bunun için adil olabilmek, olayları doğru analiz edebilmek çok önemli. Ben, takım ruhu oluştururken takım oyuncusu olabilen bir lider olmayı önemsiyorum. Yönetimde başarı; hedef belirleme, öngörü, çözüm odaklılık, iletişim, motivasyon ve mutlulukla ortaya çıkıyor diyebilirim.”

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.