Logo

Vatan’ın okulöncesi eğitim programının temelinde oyun var

Kategori: Özel Okullar
Çarşamba, 27 May 2020 10:48 tarihinde oluşturuldu



Vatan Okulları Anaokulları Zümre Başkanı ve Ataköy Vatan Anaokulu Müdürü Özlem Azargün, 'Yaparak-Yaşayarak Öğrenme' eğitim modeli çerçevesinde “bilgiyi vermek yerine bilgiye ulaşmanın yollarını çocuklarımız ile birlikte buluyoruz, keşfediyoruz ve öğreniyoruz” diye konuştu. Çocukların yaratıcılıklarını, problem çözme yeteneklerini geliştirmeyi hedeflediklerini belirten Azargün ile, Vatan Okulları’nda uygulanan okul öncesi eğitim uygulamalarını ve Covid 19 sürecinde anaokulu öğrencilerine yönelik çalışmalarını konuştuk.

vatanVatan Okulları’nda okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
Çocuklarımızın 21. yüzyıl becerilerini kazanmış, merak eden, işbirliğine açık, “ben değil biz” diyebilen, ilkeli, eleştirel düşünebilen, özgüvenli, yaratıcı, iletişimi güçlü ve öğrenmenin mutluluğunu yaşayan bireyler olarak yetişmelerini istiyoruz ve öncelikli olarak bunu sağlıyoruz. Bilgiyi vermek yerine bilgiye ulaşmanın yollarını çocuklarımız ile birlikte buluyoruz, keşfediyoruz ve öğreniyoruz. Ödül ve ceza ile değil, özdenetim ile kendi kontrolümüzü sağlayabilme, durum ve olayları içselleştirebilme, öğrenmenin sonuç için değil süreç için gerekli olduğuna dair farkındalık yaratma çalışmalarına önem veriyoruz. Çocuklarımızın, her gün merak ve istekle okula gelmeleri ve mutlu insanlar olarak yetişmeleri için onlara her türlü katkıyı sağlıyoruz.
Çocukların duygusal, zihinsel ve kişilik gelişiminin % 70’i 0–6 yaş arasında tamamlanmaktadır. Vatan Okulları okul öncesi eğitim programımızda; çocuklarımızın tüm gelişimsel alanlarını destekleyen ve gelişimlerini sağlayan; High Scope, Montessori, Waldorf, Reggio Emillia Yaklaşımı, Math Their Way, GEMS Matematik ve Fen Proje Yaklaşımlı eğitim modellerinden oluşan karma bir program uyguluyoruz. ‘Yaparak Yaşayarak Öğrenme’ eğitim modeliyle çocuklarımızın; yaratıcılıklarını, problem çözme yeteneklerini geliştirmeyi hedefliyor, seçim yapma, karar verme, sorumluluk alma, deneme-uygulama, işbirliği geliştirme ve yaşıtlarıyla ilişki kurma olanakları sağlamayı amaçlıyoruz.

ÇOCUKLARIN OYUNLARINI CİDDİYE ALMALIYIZ
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Oyun; çocuğun fikir ve karakterini güçlendiren, ona neşe ve haz veren, gelişiminde önemli rol oynayan içgüdüsel hareketlerdir. Oyun; gönüllü ve özgürce yapılan, mutluluk kaynağı olan, çocuğun tüm gelişimini uyaran, yetenekleri kadar duyuları ve duyguları geliştiren etkinliklerin tümüdür. Çocukların oyunlarını ciddiye almalıyız, oyunlarına değer vermeliyiz. Çocukların en önemli işi “oyundur”. Onların oyununu anlamak, çocuğa ve çocukluğa değer vermekle eş değerdir. Çocuklarımızı tanımak ve anlamak için onları oyunlarında gözlemlemeliyiz. Çocukların oyunlarının bir hikayesi vardır ve çocuklar oyunlarında olduğu gibilerdir. Çocuklar için oyun oynama, henüz sosyalleşme sürecini tamamlamadan, çok öncesinde içgüdüsel olarak eğilim gösterdikleri ve öğrenmenin başladığı bir durumdur. Oyun çocuğun kendini gerçekleştirme dilidir. Oyun bir boşlukta meydana gelmez, genellikle fiziksel ve sosyal alan içinde başlar. Oyunun en önemli faydalarından biri de sosyal yeterlilik gelişimini desteklemesidir. Çocuklar, ilişkiler kurabilir karışıklıkları çözmeyi öğrenebilir, uzlaşabilir ve davranışlarını adapte edebilir. Oyunda, kendi temsilcilerini oynadıkları ve kendi tercihlerini yaptıkları için çocukların iyimserlik ve başarı hisleri artmış olur. Çocuk çevresinde gözlemlediklerini, gündelik yaşantısını oyunlarını yansıtır. Oyun oynaması ve oyun içindeki tekrarları onun bilgi ve deneyimlerin kaybolmasını engeller. Oyun içerisinde bu tekrarlar onun günlük çatışmalarını çözümlemesine ve doyurulmamış arzularını doyurması için olanak verir. Çocuk oynarken birçok yeni kavramı öğrenir ve bunları sınar.
Vatan Okulları okulöncesi eğitim programımızda tüm müfredat oyun üzerine; atölyeler ve yaparak yaşayarak öğrenme içerikli kurgulanmış ve planlanmıştır. Oyunlarımızda “Montessori, Math Their Way, Waldorf, High Scope” gibi temeli aktif oyuna dayanan eğitim model ve programlar ile birlikte geleneksel oyunlarımıza da eğitim programımız içerisinde yer verilmektedir. Okul öncesi eğitim programlarında tema ve projeler çocukların gelişimleri için araç olarak kullanılmalı, çocukların yaş grupları ve ihtiyaçları dikkate alınarak etkinlik bazında öğretmenler ve çocuklarla birlikte oyunlar kurgulanmalı, plan yapılmalıdır. Çocuklarda ulaşılmak istenen kazanımlara yönelik; eğitim materyallerinin program içerisinde aktif olarak tüm çocukların kullanmasına fırsat ortamları oluşturulmalı, çocuklarla birlikte oynamalı, birlikte öğrenmeli, birlikte araştırma etkinlikleri yapılmalıdır.

vatanOkul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Yabancı dil eğitiminin önemi gün geçtikçe daha da çok ortaya çıkmaktadır. Peki, çocuklarımız kaç yaşında ikinci dil eğitimi için hazır olurlar? Buna verebileceğimiz en net cevap: “mümkün olduğunca erken”dir. Çünkü çocuklar küçük yaşlarda çok daha hızlı öğrenmektedirler. Sağ ve sol beyin yarımkürelerinin gelişmesinin ergenlik döneminde sona ermesiyle, dil edinme zorlaşmaktadır. Çocuğun ikinci dili öğrenmesi ana dilini öğrenmesine engel olmaz, bilakis olumlu etkileri sayesinde çocuğun ana dilini daha kolay öğrenmesine katkıda bulunmaktadır. Çocuklar için özellikle 7 yaşına kadar, dil eğitimi öğrenme değil, dil edinme olarak görülmektedir. Bu da çocuk açısından ekstra bir çaba sarf etmeden dili konuşabilmek anlamına gelmektedir. Henüz belli bir dili kuralları ve yapısına göre, yani teorik açıdan bilmedikleri için yabancı dili de taklit yoluyla ana dil gibi doğal bir şekilde öğrenmektedirler. Bebekken öğrendiğimiz dilleri unutmayız. Çünkü bu yıllarda edinilen diller, beynin ana dil bölgesine kaydedilmektedir. Yaklaşık 10 yaşından sonra öğrenilen diller ise, beynin farklı bir bölümüne kaydedilmekte ve bu bilgileri sürekli canlı tutmak için daha fazla çaba göstermek gerekmektedir. Henüz anadilini konuşmayan bebeklerin ikinci dil öğrenmesi için; yanında ikinci dili konuşmak, müzik dinletmek, kitap okumak ve ninni söylemek dil edinimi için önemli bir fark yaratmaktadır. Burada aslında önemli olan çocuğunuzun ikinci dili duymasını sağlamaktır. Konuşmaya başlamış olan 3 – 5 yaş arası çocuklar için çeşitli oyunlardan faydalanarak dili konuşmasına yardımcı olunabilir. Çocuk artık iki dili bilinçli olarak birbirinden ayırabilir. Üstelik kelime haznesi gelişmeye başladığı için, farklı dillerdeki kelimeleri de daha net ayırt edebilir. Bu aşamada yabancı dil öğrenimini destekleyen oyunlar oynanabilir. 15 yaşına kadar ikinci bir dili doğru şekilde öğrenen çocukların bu dili anadili akıcılığında konuşma olasılığı artmaktadır.

OKUL ÖNCESİNDE AİLENİN SORUMLULUKLARI NELER?
Okul öncesi seviyesinde çocukları olan ebeveynler, çocuklarıyla iletişim kurarken nelere dikkat etmeliler?
Çocuklarımızın iyi ve başarılı birer okul hayatı geçirmesi, hepimizin en büyük dileğidir, ancak, bunun için iyi bir okul seçmek veya ekonomik koşullarımızı zorlamaktan başka neler yapıyoruz? Daha doğrusu çocuklarımızı okullarında başarılı olmaları için yeteri kadar destekleyebiliyor muyuz?
Hangi anne babaya sorarsak soralım, hepsi aynı yanıtı veriyor; “çocuğumun eğitimi bizim için çok önemli. Biz onlar için en iyisini istiyoruz ve bunu yaptığımıza da inanıyoruz.” Evet, haklılar! Hangi anne baba bunu istemiyor veya bunun için çaba harcamıyor ki? Hatta bunun için günümüzde bütün ekonomik koşullarını zorlayarak, çocuğunun iyi bir okula gitmesini sağlayan anne babalar çoğunlukta. Ancak, yine de ortada kaçınılmaz bir gerçek var; iş, çocuğu iyi bir okula göndermekle ve para harcamakla bitmiyor. Acaba çocuk, yeterince ve sağlıklı bir biçimde okula motive olabiliyor mu veya ailesi tarafından gereken desteği görebiliyor mu? Unutmamak gerekir ki; iyi ve başarılı bir okul hayatı önce ailede başlıyor.
Çocukların gelişimleri, okul öncesi dönemlerde başlıyor ve okul çağında devam ediyor. İşte bu dönem içinde çocuklar, yaşama dair her şeyi çevrelerinde bulunan bütün varlıklardan öğrenebiliyorlar. Başta büyükleri olmak üzere arkadaşlarından, kitaplardan, müzelerden, kütüphanelerden, bilgisayarlardan vb. Çocukların sorgulamaları ve araştırmaları, gelişim süreçlerini destekliyor. Tabii büyüklerin de kendini sorgulayan çocuklara sabırla cevap vermeleri başlıca görevleri arasında yer alıyor. Yetişkinlerin, çocukların içinde bulundukları gelişim sürecine, korkutmadan ve hatalı yaklaşımlarda bulunmadan destek vermeleri gerekiyor ve öğrenmeleri için de mutlaka zaman ayırmaları önem taşıyor. Çocuğun ihtiyaçlarının, yeteneklerinin, özelliklerinin keşfedilmesi ve bunlara destek verecek ortamların oluşturulması gerekiyor. Bunları sağlarken ve sağladıktan sonra da çocuklarımıza yaklaşımımızın; sorgulayan, kıyaslayan, eleştiren değil, ilgilenen ve destekleyen yönde olması çocuklarımızın çok yönlü gelişimine her zaman pozitif katkı sağlıyor.

Okul öncesi eğitiminde eğitici oyun ve araçlar ile teknolojiden nasıl yararlanılmalı?
Okul öncesi dönemde gelişime uygun teknolojik uygulamalar; çocukların bilişsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve dil gelişim fırsatlarını destekleyecek ve öğrenmelerini sağlayacak şekilde teknolojik araçların bilinçli olarak kullanılmasıdır. Günümüzde teknoloji çocuğun vazgeçilmez bir parçası olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Çocuklar çevrelerinde televizyon, akıllı telefon, dijital kamera, tablet, bilgisayar gibi pek çok teknolojik araçla karşılaşmakta ve kolayca bunları kullanmayı öğrenmektedirler. Bu araçlar çocukların günlük yaşamlarını derinden etkilemekte, çevreleriyle olan iletişimlerini, eğlence anlayışlarını ve öğrenmelerini şekillendirmektedirler. Bu nedenle çocukların teknolojik araçları kullanımı engellemektense, kontrollü bir şekilde bu araçları gelişim ve öğrenmelerini destekleyici araç olarak kullanmalarını sağlamak gereklidir.
Çocuklara bilgisayar, klavye, fare, dijital kamera gibi teknolojik araçların nasıl kullanıldığını öğretmek gibi temel teknoloji becerileri kazandırmak belki ilk aşamada seçtiğimiz bir amaç olsa da; bu yeterli bir amaç değildir. Okul öncesi eğitiminde kullanılan geleneksel diğer materyallerde olduğu gibi teknoloji de çocukların oyunlarını zenginleştirmek, oynarken bilgi ve beceri kazanmak, keşfederek öğrenmek ve problem çözmek amacıyla kullanılmalıdır. Teknolojinin amacı geleneksel okul öncesi eğitimi materyallerinin yerini almak değil, geleneksel materyalleri desteklemek ve çocuklara zengin ve farklı öğrenme deneyimleri kazandırmak olmalıdır.

UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİNDE NELER YAPILDI?
Covid-19 nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesi sürecinde okul öncesi öğrencileriyle nasıl iletişim sağladınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Covid -19 salgını nedeni ile pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yüz yüze eğitime ara verildi. Çocuklarımızın evde olduğu bu süreçte ebeveynleri ile birlikte keyifli vakit geçirmelerine ve devam eden gelişim / kazanımlarına yönelik biraz da olsa katkı sağlamak amacıyla uzaktan eğitim programımız ile her gün çocuklarımızın evlerine misafir olduk. Gerçekleştirdiğimiz online eğitim ile her gün “30 – 45”’er dakikalık “takvim hava durumu, güne merhaba, şiir, şarkı, tekerleme, parmak oyunları, sanat, matematik, İngilizce ve bilim aktiviteleri v.b. etkinliklerimiz ile uzaktan eğitim programımızı gerçekleştirdik. Çocuklarımızın merak ettikleri konular ya da temalarımız ile ilgili sorduğumuz sorularla “fırsat eğitimi, beyin fırtınası ve scamper” çalışmaları yaptık. 4 – 5 yaş grubumuzda her gün 2 öğrencimiz ile “göster anlat ve sayma zamanı” etkinliklerimizi yine canlı yayında gerçekleştirdik. Yapacağımız bu çalışmalar ile ilgili öğretmenlerimizin hazırlamış olduğu haftalık etkinlik takvimleri ve video çekimleri ile velilerimizi 1 hafta öncesinden bilgilendirdik. Uzaktan eğitim programımızda okul psikoloğumuz her gün tüm öğrencilerimizi gözlemledi, gerekli noktalarda veli ve öğrencilerimiz ile gün içerisinde / haftalık aramalarla iletişime geçerek gözlemlerini ve önerilerini paylaştı, velilerimizden gelen sorulara cevap verilmeye çalışıldı. Gerçekleştirilen bu rehberlik etkinlikleri ile ilgili hazırlanan haftalık planlar ve çekilen videolar veli ve öğrencilerimiz ile paylaşıldı. Online gerçekleştirdiğimiz veli seminerlerimiz, hafta içerisinde velilerimizden gelen sorular / yaşanılan sıkıntılar ile paralel hazırladığımız haftalık bültenler ile rehberlik çalışmalarımızı yürüttük. Evde yapılabilecek çalışmalar ile ilgili olarak hazırladığımız “ev etkinlik takvimleri” ile çocuklarımızın aileleri ile de evde keyifli vakit geçirmelerine katkıda bulunmaya çalıştık. Yapılan tüm bu çalışmalarımız ile ilgili olarak velilerimizin bizlere gönderdiği fotoğraflar ve videolar ile “takip ve paylaşım” platformu oluşturduk. Uzaktan eğitim programı ve ev etkinlikleri programlarımızdaki kazanımlara yönelik oluşturduğumuz “haftalık veli değerlendirme anketlerimiz” ile haftalık olarak çocuklarımızdaki kazanımların da takibini yaptık.

Okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Anne ve babalarımız öncelikle kendilerine şu soruları sormalıdırlar; “Çocuğum okula hazır mı?”, “Anne-baba olarak biz çocuğumuzu okula göndermeye hazır mıyız?” Çocuğunuz için anaokulu araştırırken, okulların temel aldığı yaklaşımları gözden geçirmelisiniz. Bu yaklaşımların her biri farklı gelişim alanlarına odaklanır, değerlere öncelik verirler ve bu amaçla bazı davranışları geliştirmeyi hedeflerler. Okul öncesi eğitiminde anaokulu seçerken önemli olan; öncelikle çocuğunuzun mutlu olacağı, eğlenerek öğreneceği, arkadaşlarıyla oyunlar oynayıp, etkinlikler yapacağı, sağlıklı ve dengeli besleneceği, sosyal kuralları öğrenip, sizin de gözünüz arkada kalmadan güvenerek bırakabileceğiniz, çocuğun zihinsel, fiziksel, sosyal, duygusal ve özbakım ihtiyaçlarını karşılayabilecek, sizin beklentilerinize de karşılık verebilecek bir kurum olmasıdır.

“Okul öncesi dönemde çocuklara yabancı dil doğrudan değil, oyun, şarkı, tekerlemelerle dolaylı yoldan öğretilebilir. Böylece çocuk yabancı dille doğal bir ortamda karşı karşıya gelir, duyarak, görerek ve bizzat yaşayarak öğrenir. Öğretmen; flaş kartlar, hareket, jest, mimik; uygun ipucu verme, resim ve şekillerle gösterme, şarkı söyleme, şiir okuma, kitap okuma, karşılıklı konuşma, darama gibi yolları kullanabilir. Yabancı dildeki sesleri duymaya alışan çocuklar bunları zamanla benimser.”

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.