banner

Obama'nın bilim elçiliğini bıraktı, Türkiye'ye geldi




Hayat Bilgisi ders kitaplarında “İnsanlığa hizmet etmiş, yaşayan Türk” olarak adı geçen Prof. Dr. Semahat Demir, İstanbul Kültür Üniversitesi’ne rektör oldu.

Prof. Dr. Semahat Demir, hayatını eğitime adayan bir aileden geliyor. Babası profesör olduğunda “Allahım soyumdan hocayı eksik etme” diyen dedesinin telkinleri boşa çıkmadı. Ailede kuşaktan kuşağa bir profesör oldu. Prof. Dr. Semahat Demir de bu kuşağın temsilcilerinden biri. Adı ders kitaplarında yer alan ve 23 yıl ABD’de yaşadıktan sonra Türkiye’ye dönerek İstanbul Kültür Üniversitesi’nin rektörlük koltuğuna oturan Prof. Dr. Demir’le konuştuk:

Aileniz eğitime gönül vermiş. Hepsi akademisyen mi?

-Evet diyebilirim. Hepsi çeşitli zamanlarda üniversitelerde hocalık ve araştırmacılık yapmışlar. Babam İTÜ’den emekli öğretim üyesi, İnşaat ve Deprem Mühendisliği Profesörü, Prof. Dr. Halit Demir. Türkiye’de birçok üniversitenin kuruluşunda görev yapmış; Türkiye, ABD, Almanya, Fransa, Japonya ve Kıbrıs’ta 15’ten fazla üniversitede ders vermiş; araştırmalarda bulunmuş ve 20 binden fazla mühendis yetiştirmiş bir bilim insanı. ‘Hocaların hocası’ olarak da tanınır. Çocukken gittiğimiz her yerde bir kişi babamı gördüğünde ‘merhaba Hocam’ der; elini öperdi. Bu, çocukken beni çok etkilerdi. Annem İktisatçı Güner Demir de üniversitede öğretim üyesi olarak çalışmış. ABD, Almanya ve Türkiye’de özel sektörde üst düzey görevlerde bulunan kız kardeşim Sıddıka Demir Velipaşoğlu, ABD’de Kadın Mühedisler Derneği’ne kuruluşundan bu yana geçen 60 yılda seçilen ilk yabancı başkan. 9 kişilik Yönetim Kurulunda, iki Türk kız kardeş olarak görev yaptık. Ağabeyim Asım Demir de; ABD, Almanya ve Türkiye’de özel sektörde üst düzey yönetici olarak çalıştı. Eğitime saygı duyan ve çok değer veren bir aileyiz. Hatta dedem, babam profesör olduğunda “Allahım soyumdan hocayı eksik etme” derdi.

Size en büyük katkıyı kimler sağladı? Rol modelleriniz kimlerdi?

- Küçük yaştan bu yana en güçlü rol modellerim annem ve babam oldu. Akademik hayatın etkilerinin yoğun hissedildiği bir atmosferde doğdum ve yetiştim. Aile hayatımız da bana ve kardeşlerime bir fakülte eğitimi gibi olmuştur. Kardeşlerimle aramızda “Halit Demir Üniversitesi”nden de mezun olduğumuzu söyleriz. Küçük yaşta fen deneyleri yapmayı ağabeyimden öğrendim ve mühendis olarak tıbbi lazerlerle çalışırken ve uygulamaya dayalı pek çok çalışmada benim için rol model oldu.

Türkiye’de bilim adına neleri geliştirmeliyiz?

- Türkiye’nin bilimdeki yeri, her dönem biraz daha iyiye gidiyor. Geliştirdiğimiz orijinal fikirleri ve buluşları uzun vadede ürüne dönüştürmek için çalışmalıyız. Bilim için akademinin, kamu-özel kurum ve kuruluşların, sanayi ve hükümet politikalarının işbirlikleri ve entegrasyonu çok önemli.

“İnsanlığa hizmet etmiş, yaşayan Türk”

MEB İlköğretim 3. sınıf Hayat Bilgisi kitabında adı “İnsanlığa hizmet etmiş, yaşayan Türkler”den biri olarak adınız geçiyor. Buna yönelik tepkiler aldınız mı? Çocuklar ve çevrenizdekiler ne diyor?

- Bu, benim için çok güzel bir sürprizdi. İki sene önce Milli Eğitim Bakanlığı 3. sınıf Hayat Bilgisi Kitabı’nda bir bilim insanı, bir beyin cerrahı, bir sporcu ve bir sanatçıya “Onlar da Çocuktu” başlığı altında rol model olarak yer vermiş. Öğrencilerin kitaplarında bilim insanı kimliğiyle rol model olarak yer almak, beni çok mutlu etti.

23 yıldır önce yurtdışına gitti 

Kaç yıldır yurtdışındasınız? Niçin gittiniz?

- 23 yıldır. 1989 Ağustos’unda ABD’de Houston’da ikinci bir yüksek lisans ve doktora yapmak için Rice Üniversitesi’ne gittim. Doğrudan Beyaz Saray’a bağlı çalışan National Science Foundation (NSF)-Ulusal Bilim Vakfı’nın tek Türk Direktörü oldum.

Dünyaca ünlü bilim elçimiz olarak tanınıyorsunuz. Oradan Türkiye nasıl gözüküyordu?

- ABD Ulusal Bilim Vakfı, Türkiye’yi ve TÜBiTAK’ı çok önemli bir bilim partneri olarak görüyor. Zaten bilim diplomasisi ve hedeflenen işbirlikleri için beni 2009’da bir Türk bilim insanı olarak seçmelerinin bu konuya verdikleri önemin bir göstergesi olduğunu düşünüyorum.

Ulusal Bilim Vakfı’ndan ayrıldınız mı? Türkiye’de ve kendi üniversitenizde bu konuda neler yapacaksınız?

- Evet. NSF’i bütün üniversitelere hizmet etmeyi sevdiğim için seçtim, oradaki görevimi sevme nedenlerimden biri de buydu. Türkiye’nin ve İstanbul Kültür Üniversitesi’nin de bölgesinde, lider olabileceği ve ABD’ye işbirliğinde önemli katkılar ve yönlendirmeler sağlayabileceği güçlü noktaları olduğunu görüyorum. Bu çerçeveden baktığımızda İstanbul Kültür Üniversitesi ile birlikte, Türkiye’de ve dünyada, bilime ve bilimsel gelişmelere katkıda bulunmak, yine öncelikli hedefim.

‘Kalbin matematiği çözüldü’

“Beyin çözülürse duygusal robot yapılabilir” demişsiniz, buna yaklaşıldı mı?

- Henüz değil. Beynin yüzde birini bile anlayamadık. Beyin müthiş bir kontrol merkezi; hareketlerimize, duygu, düşünce, hafıza ve konuşma olmak üzere her şeye hakim. Eğer beyini daha iyi tanıyabilirsek “beyin gibi” cihazlar yapabiliriz. 

Bir röportajınızda “kalbin ve beynin matematiğini çözmeye çalışıyoruz” diyorsunuz. Çözüldü mü?

-Kısmen çözüldü, temel bilimler hâlâ araştırmaya devam ediyor ve klinik bilimi destekliyor. Kalbin matematiği, beyne oranla daha çok çözüldü. Beyin en ağır, en büyük ve en karmaşık organımız.

***

Kadınlar, detayları toplayıp iyi kararlar veriyor

Mütevelli Heyet Başkanınız kadın, siz kadınsınız. İKÜ’yü kadınlar mı yönetecek?

- “All women team” modelinin nasıl başarılı ve yapıcı bir güç oluşturacağını ispatlayacak güçlü bir örnek olacağımızı düşünüyorum. Hatta belki bir MBA programı için de olumlu bir ‘case study’ olabiliriz. Bildiğiniz gibi konular ve zorlamalar (challange) çok karmaşık. Kadınlar konunun detaylarını iyi inceleyip ve toplayıp, iyi karar veriyorlar. Ancak kadın ve erkeğin bakış açısını ve gücünü dengeli biçimde kullandığı çalışmaların da başarılı olduğu şüphesiz.

Bundan sonraki hedefleriniz neler?

-Hem endüstri, hem akademi, hem de hukümet düzeyinde çalıştım. Dünyanın birçok yerinde düzenlenen konferanslara davetli konuşmacı olarak katıldım. Bu konuda aranan bir biliminsanı olmak mutluluk verici. 130 yayınım ve hakkımda yazılmış 200’ün üzerinde yazı var. NSF’de bilimin ilerlemesini için büyük fonlar yönettim. Bilime ve eğitime katkılarımdan dolayı aldığım ödüllerle tanındım; bana ödülleri veren bütün kuruluşlara çok teşekkür ederim. Hatta Yılın Genç Mühendisi, Yılın Yükselen Lideri, Atatürk Kızları Ödülleri gibi bazı ödülleri, kız kardeşim Sıddıka Demir Velipaşoğlu ile farklı yıllarda aldık. Çalıştım ve kısa sürede bir çok şey başardım. İKÜ’nün Rektörü olarak hedefim, Kültür Koleji’nin 52 yıllık köklü eğitim birikiminin akademik uyarlaması olan İstanbul Kültür Üniversitesi’nin gelecek 15 yılını şekillendirmek, yönlendirmek ve yüceltmek. 

Bilimle evlilik yürümez mi?

-Hayır, bekar olmak bilime çok zaman ayırma isteğimden dolayı değil. Bekar olmak kader, kısmet işi. Okumak, çalışmak, bilim yapmak planlanabiliyor. Bazı şeyler ise plandan ziyade kader kısmete kalıyor. Fakat en normali tabii ki hayatta insanın bir hayat arkadaşı, eşi olması. Elbetteki uygun biriyle karşılaşmak isterim.

***

Aerobic ve yoga yapıyorum

Stresli zamanlarda basketbolun önemli bir kuralını kullanırım “relax under pressure” ve tabii ekzersiz yapmak, olumlu sonuçlar veriyor. Ayrıca sevdiğim kişilerle zaman geçirmek de benim için önemli bir rahatlama metodu. Hobilerime de zaman ayırıyorum. Time managment ve Work/life balance dengesi önemli. Gönüllü çalıştığım aktiviteler (Kadın Mühendisler Derneği, Tüm çalışanların gönüllü görev yaptığı kâr amacı gütmeyen Türk-Amerikan Televizyonu’nda Spikerlik, Washing DC Festival Sunuculuğu, Türk Halk Müziği Korosu). Ballroom Dansı, Spor olarak da fitness, aerobics, ağırlık çalışma ve yoga yapıyorum. Eskiden binicilik, kayak ve tenisle aktif olarak ilgileniyordum. Hobilerimde ama özellikle de sporda, çeşitlilik sağlamayı hep önemsedim. Yer ve zaman planlamam doğrultusunda yeni hobiler edinmek de benim için çok önemli.

***

Prof. Dr. Semahat Demir kimdir?

İstanbul doğumlu Prof. Dr. Semahat Demir, Hasan Ali Yücel İlkokulu’nun ardından orta ve lise eğitimini Robert Kolej’de tamamladı. Lisans eğitimini İTÜ Elektronik Mühendisliği’nde yaptı. Boğaziçi Üniversitesi’nde Biyomedikal Mühendisliği, Rice Üniversitesi’nde (Houston, TX, ABD) Eletronik ve Bilgisayar Mühendisliği üzerine iki ayrı dalda yüksek lisans derecesi aldı. Rice Üniversitesi’nde Elekronik ve Bilgisayar Mühendisliği’nde doktora, Johns Hopkins Üniversitesi’nde (ABD) ise Biyomedikal alanında Postdoktora yaptı. ABD ve Türkiye’de Biyomedikal, Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği alanında profesörlük unvanıyla ders veriyor. Akademik özgeçmişinde 25’ten fazla ülkede 301’i davetli olmak üzere 400’den fazla konferans verdi ve 130 yayını bulunuyor. Ulusal ve uluslararası alanda pek çok akademik liderlik programına seçildi. Çalışmalarıyla bugüne kadar 72 bilim ödülü aldı. ABD’de National Science Foundation (NFS) başta olmak üzere dünyada bilimin gelişmesi, yeni bilim dallarının oluşması ve gelecek 10-15 yılda uygulamaya geçerek, ürünlere dönüşmesini sağlayacak fonların da yöneticiliğini yaptı.(hürriyeteğitim)

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.