Logo

Kendi sınav yerleştirme komisyonumuzu kurmak istiyoruz

Kategori: Röportaj
Perşembe, 10 Ekim 2013 09:46 tarihinde oluşturuldu



Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Eş Başkanı Yusuf Tavukçuoğlu ile özel röportaj…

Eğitim sisteminin gelişmesi, daha kaliteli ve dinamik bir eğitime kavuşulması amacıyla uzman ve akademisyenlerle birlikte düzenli çalışmalar yapan, yaptığı sempozyumlarla Türk Milli Eğitimi’ne de ışık tutan Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Eş Başkanı Yusuf Tavukçuoğlu gelenekselleşen Antalya Sempozyumu’nda bu yıl, ‘Teori Uygulama ve Değerlendirmeyle Farklı Eğitim Modelleri ve Bu Modellerin Çözümü’ konusunu tartışacaklarını söyledi. Tavukçuoğlu, derneğin kendi sınav yerleştirme komisyonlarını kurarak, özel okullara öğrenci yerleştirme hedefinde olduklarını da açıkladı. 

Yusuf Bey, Antalya’da gerçekleştirilen ve gelenekselleşen sempozyumun bu sene kaçıncısı düzenleniyor?

Türkiye Özel Okullar Birliği olarak her sene düzenlediğimiz Antalya Sempozyumlarının bu sene 13.’sünü düzenliyoruz. 30-31 Ocak 2014 ve 1 Şubat 2014 tarihlerinde Mardan Palace Otel’de gerçekleştireceğimiz sempozyumumuza, katılım bu sene diğer yıllara göre hayli fazla. Ayrıca çok kaliteli isimler katılacağı bir sempozyum olacak.

Sempozyumun bu yıl ki konusu nedir?

Bu yıl yapılacak olan sempozyumda “Teori Uygulama ve Değerlendirmeyle Farklı Eğitim Modelleri” konusunu ele alacağız.  Bu konuyu ele alarak, öğretmeni ön plana çıkarmayı amaçladık. Çünkü son zamanlarda eğitimde teknolojiden faydalanılması ve bu doğrultuda eğitim anlayışının oluşturulması bize doğru gelmiyor. Öğretmenin, öğrencinin, sınıfın olmadığı bir yerde istediğiniz teknoloji ile istediğinizi yapabilirsiniz, fakat istenilen verimi alamazsınız. Dolayısıyla eğitim-öğretimin bir esprisi olmaz. Teori uygulamalarını ve değerlendirmelerini kim yapacak? Öğretmen yapacak. Farklı eğitim modellerini kim uygulayacak? Yine öğretmen. Onun için bu sene öğretmenlerimizi ön plana çıkartacağız.

Eğitim sektörünün ihtiyaçlarına göre mi konular belirleniyor?

Bu sene belirlediğimiz konu için okullarımıza 3-4 ay öncesinden bir yazı gönderdik. ‘2014 yılında yapılacak sempozyumda hangi konuları düşünürsünüz, hangi konuların ele alınmasını istersiniz’ diye sorduk. Okullarımızdan gelen cevaplar doğrultusunda ve kendi düşüncelerimizi de katarak bir değerlendirme yaptık. Sonunda bu konuya karar verdik.

Bu sene Okulöncesi Eğitimi Sempozyumunu da düzenleyeceğiz. 4.’sü yapılacak olan bu sempozyum, 7-8 Aralık tarihlerinde Irmak Okulları’nda düzenlenecek. Yine burada sınıf öğretmeni esasına dayalı olduğu için okulöncesi eğitim sistemi ile ilkokulu da birleştirerek ‘temel eğitim’ sempozyumu adı altında gerçekleştirecek. İlk defa bu konuyu ele alacağız. Bu sempozyumun da kaliteli olacağını düşünüyorum. Güzel sonuçlar ortaya çıkacaktır.

3-4 sene önce ‘beyin’ konusunu işlemiştik. Sağlığın bir konusu gibi algılandığı için eğitimde ele alınmayan bir konuydu.  Ancak bu konuyu iki sene üst üste işledik. Çünkü ‘beyin’ konusu eğitim için de bir önem arz ediyordu. Daha sonrasında da teknolojinin eğitim sektörüne hızlı bir giriş yapmasından dolayı bu konuyu tekrar gündemimize aldık. ‘Teknolojinin eğitimde yeri nasıl ve ne kadar olmalı, neler yapılmalı, teknolojinin olduğu eğitim sisteminin ne gibi katkıları olabilir’ başlıklarını içeren konuları konuştuk, tartıştık.

Sempozyuma çok kaliteli isimlerin geleceğini söylediniz. Kimler gelecek?

Amerika’dan bir misafir getirmeyi düşünüyoruz. Bu yönde çalışmalarımız var. Başka ülkelerden de birkaç kişi gelecek. Ancak bu sene ağırlıklı olarak kendi ülkemizdeki akademisyenleri ön plana çıkaracağız. Çünkü yabancı akademisyenlerin ülkelerindeki eğitim sistemleri ve yöntemleri ile bizim ülkemizdeki eğitim sistemi ve yöntemleri arasında çok fark var. Dolayısıyla farklı ülkelerden gelen konuklarımızın anlattıkları pek anlaşılamıyor.

Sempozyumdan nasıl bir verim almayı planlıyorsunuz? Daha önce yapılan çalışmaların sonuçlarını değerlendirme imkanınız oldu mu?

Sadece sempozyuma özgü bir durum değil, yaptığımız çalışma ne olursa olsun sonucunda o çalışmaya katılan insanlardan geri dönüşüm almak istiyoruz. Bu geri dönüşümleri değerlendirerek artılarımızı eksilerimizi görüyoruz. Kendimizi de ona göre yeniliyoruz. Bu sene daha kalabalık bir grup bekliyoruz. Ayrıca daha seçkin ve daha farklı grupların katılımını da bekliyoruz.

Sempozyuma kamudan katılım nasıl olacak?

Başbakanımızı,  milletvekillerimizi, Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan önemli isimleri davet ediyoruz. Aynı şekilde İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerimizden de belli sayıda davetimiz oluyor. Bunun dışında resmi kurumlarımızdan da belli oranda davetimiz oluyor. Biz ne yaparsak yapalım, öncelikle Türk Milli Eğitimi adına yapıyoruz. Çünkü kazanımlarımız sonunda, Türk Milli Eğitimi, özel okullarımız, resmi okullarımız kazanacak.

ARTIK PATRONLAR DERNEĞİ DEĞİLİZ!

İlk senelerde yönetici ve okul kurucuları ağırlıktaydı. Son zamanlarda sempozyumlarda öğretmenler ağırlık kazanmaya başladı. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Öncelikle derneğimizi patronlar derneği olmaktan çıkardık. Böylece derneğimiz, Türk Milli Eğitimi’ne ve özel okullarımıza hizmet veren bir birim haline geldi. Bu doğrultuda 4-5 sene önce alt komisyonları oluşturduk.

Anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise olmak üzere bu alt komisyonlarımız, sene sonuna kadar, her 15 günde bir, dermeğimizde yarım gün toplantı yapıyorlar. Toplantılar sonrasında ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilerek güzel çalışmalar yapılıyor. Böyle olunca da yavaş yavaş kurum, mutfakta olan kişiye yani öğretmene doğru yöneldi. Onun için daha ağırlıklı olarak, öğretmenlerimiz ve lider dediğimiz müdürlerimiz katılıyor. Kurucularımızdan da gelenler oluyor elbette. Böylelikle daha homojen bir yapıya ulaştık.

KALİTELİ HİZMET VERMEK İÇİN ÜYE ALIMINI DURDURDUK

Özel öğretim kurumlarında bir hareketlilik yaşanıyor, bu durum üye sayınızı ve çalışmalarınızı nasıl etkiledi?

Üye sayımız 900’ü buldu. Daha kaliteli hizmet vermek için üye alımını durdurduk. Biz bu 900 üyenin olduğu illeri belirledik ve 7 bölgeye ayırdık. O bölgelerde temsilciliklerimiz var. Oralardan gelen veriler doğrultusunda her yıl 2-3 bölgemize gidiyoruz. Seminer çalışmaları ve kurucularla toplantılar yapıyoruz. Zaman zaman bölge temsilcilerimiz kendi aralarında toplantılar da yapıyorlar. Bölgeler arasında farklılıklar var. Örnek verecek olursak, Karadeniz Bölgesi’ndeki vatandaşın ve öğrencinin istekleri, arzuları, eksikleri İstanbul’daki vatandaş ve öğrencinin beklentileri aynı olmaz. Dolayısıyla bunları belirleyip, akademisyenlerimizle birlikte bölge temsilcilerimizle çalışıp paylaşırsak daha verimli olacağımızı düşünüyorum.

Üye sayımız 900’e ulaştı dediniz. Bu sektörde bir büyümeye mi işaret ediyor? Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunun artısını görebilmek için şöyle bir 62 sene geriye gitmek lazım. Bu dernek 1951 yılında kuruldu. O günden bugüne emek veren herkese şükranlarımızı sunmamız lazım. İstanbul’da 30’a yakın üyesiyle ufak bir dernek olan Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’ni 2000 yılında devraldık. Esas büyük atılım bundan sonra oldu. Yaptığı kaliteli ve etkili çalışmalarla kendini ortaya koyarak kanıtladı. Öğretmeni, velisi, öğrencisi bu derneğe inandı. Bizler de kendi işimizi bırakıp, daha da farklı yerlere gelsin diye, buraya dört elle sarıldık. Her geçen gün üye sayımızın artmasının sebeplerinde biri bu. İkincisi de dernek, sadece akademik anlamda destek vermekle kalmıyor, aynı zamanda kurumlarımızın bürokrasideki birtakım zorlukları aşması anlamında da destekler veriyor. Tüm bunlar neticesinde, koyup iyi, kaliteli, verimli işler yaptığımız zaman kurumlar da bizi istiyorlar.

DERSHANELER KAPATILIRSA SORUNLAR DAHA DA ARTAR

Kurumların sizi istemelerinin nedeni yaptığınız kaliteli çalışmalardır. Ancak bu sektör içindeki oyuncu sayısı da artıyor. Bu artışı neye bağlıyorsunuz?

Kanun ve yönetmelikler değiştiği için okulların açılması daha kolay oldu. Böylelikle sektör içerisinde rol alan insan ve okul sayısı arttı. Fakat önemli olan sayının artması değil, nitelikli kurumların açılmasıdır. Sayının artması bende, bu sektörde iyi para vardır diye düşünenlerin olduğu düşüncesini yaratıyor. Bu sektöre girenlerin büyük bir bölümü pişman olmuştur. Çünkü bilmediğiniz bir işi yaparsanız eninde sonunda tökezlemeye başlarsınız. Bunun üzerine dershanelerin kesin kapatılıp özel okula dönüştürülmesi gündemde. Bu gerçekleşirse sorunlar daha da artacaktır.

Açılan bazı okullardan bazılarının pişman olduğunu söylediniz. Bu durum ne gibi sonuçlar doğuruyor?

Okulu açanın pişmanlığı var olan parasının gitmesidir. Burada bana göre vatandaşa çok büyük haksızlık yapılıyor. Bunun bir örneğini vereyim size. Duru Okulları adında bir okul açılmıştı. Çocuklarını okula yazdıran velilerden kayıt paralarını toplayıp ortadan kayboldu. Biz o dönem dernek olarak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvurdum ben. Bu olayların önünü almazsanız yarın sıkıntılar yaşanacak dedik. Ama bu da bir yere kadar söylenebilir. Engelleyici durumlar olmayınca böyle sıkıntılar yaşanabiliyor. Burada olan vatandaşa oluyor.

YIKICI DEĞİL YAPICI HAREKET EDİYORUZ

Milli Eğitim Bakanı sınav sistemine yeni bir düzenleme getirdi. Siz özel okulların temsilcisi olarak sıkıntıları dile getirdiniz. Bu doğrultuda bakanı ziyarette bulundunuz. Sıkıntılarını giderecek yanıtlar alabildiniz mi? Siz neler öneriyorsunuz?

Milli Eğitim Bakanımızla yaptığımız toplantı verimli geçti. Sınav sistemi ile birtakım kaygılarımız var ve bu kaygılar nasıl giderilecek bilmiyoruz. Zamanı ne kadar olacak, kaç adet soru sorulacak, nasıl yapılacak?  Bu konuların hakkında hiçbir bilgimiz yok.  Dolayısıyla bilemediğimiz için biraz kuşkularımız var. Sayın Bakanımız, ‘bu sıkıntıları gidermek için uğraşacağız’ dedi. Biz de sınavın bir seçme yerleştirme sınavı olması noktasında elimizden gelen gayreti göstereceğimizi kendilerine ifade ettik. Biz, yıkıcı olmak yerine yapıcı olmaya devam edeceğiz.

Ayrıca Bakanımıza, özel okullar olarak kendi sınavımızı yapmak istediğimizi söyledik, fakat Bakanımız, buna müsaade etmedi. Biz de yeni sınav sistemiyle bizi tercih eden öğrencilerden belli ufak nüanslarla yapılan sınavdan bazı verileri alarak, kendi sınav yerleştirme komisyonumuzu kuracağız ve okullarımıza öğrencilerimizi alacağız. Bu isteğimizi bir çalışma olarak düzenleyip Sayın Bakanımıza ilettik.

Yeni sınav sistemi ile ilgili son olarak şunu söylemek istiyorum. Bu sınav bir yerleştirme ve seçme sınavı olmaz. Çünkü yerleştirme ve seçme sınavı farklı, öğrencinin geldiği düzey belirleme sınavı farklı bir şeydir.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.