Logo

“Bütün yıl yatar sınav öncesi kampa girerdim”

Kategori: Röportaj
Pazar, 19 Ocak 2014 08:08 tarihinde oluşturuldu



Okulun haylaz ve isyankarı Cem Ceminay: Bütün yıl yatar sınav öncesi kampa girerdim

Güler yüzü ve dilinden düşürmediği Canım Türkiye’m sloganıyla tanığımız sevilen radyocu Cem Ceminay, üniversitedeki pazarlama hocasının ailesini ikna etmesiyle Amerika’da yüksek lisans eğitimi almış ve buradaki eğitimini MS derecesiyle bitirmiş. Radyoculuğun çocukluk hayali ve aşkı olduğunu söyleyen Ceminay, “Amerika’da 14 yıl kadar satış ve pazarlama alanında çalıştıktan sonra Türkiye’ye özel radyoların açılmasıyla birlikte radyo sahibi olabilmek için döndüm” diyor.

Türkiye’nin dinlediği Cem Ceminay’ı biz de sizden dinleyebilir miyiz?

Hayatı, yaşamayı, doğayı ve insanları severim. İçim dışım birdir. Yalan söyleyemem ve yalandan nefret ederim. Yaşam sloganım sevgi, saygı, birlik, beraberlik ve barıştır. Siyaseti sevmem anlamam. Irkçılığa, din, dil ve renk ayırımına karşıyım. Başkalarının işine karışmayı sevmem. Özgür bir ruha sahibim. Ancak ilişkilerde tek eşli olunmasının çok daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum.

Çocukluk döneminiz nasıl geçti? Nasıl bir ailede büyüdünüz?

İyi bir aile terbiyesiyle büyütüldüm. Annem ve babam bana doğru ve yanlışları göstermek için ellerinden geleni yaptılar. Babam doktordu. Annem ise ev kadını ve gönüllü Kızılay çalışanı. İkisinin çok iyi kalpli ve yardımsever insanlar olması beni son derece olumlu yönde etkiledi.

Eğitim serüveninizden bahsedelim biraz. Hangi okullarda okudunuz? Nasıl bir öğrenciydiniz? En sevdiğiniz dersler hangileriydi? En sevdiğiniz öğretmenleriniz kimlerdi?

İlkokulu Şişli Terakki’de okudum. Daha sonra İngiliz Erkek Lisesi, Kültür Koleji, Galatasaray İktisadi Ticari İlimler Akademisi ve West Coast University, Los Angeles bunu takip etti. İşletme ve Pazarlama dalında master yaptım. MS derecesi aldım. Çok iyi bir öğrenci olduğum söylenemez. Orta sonda iki kez sınıfta kaldım. Haylaz ve isyankardım. Matematik dersinden nefret ederdim. Türkçe ve Edebiyat derslerini severdim. Edebiyat bölümündeydim. Üniversite’de bütün yıl yatar, sınav öncesi kampa girerdim. Sorunsuz mezun oldum. Lisansüstü eğitimim ise oldukça keyifli ve rahat geçti. Master programındaki konuların çoğunu üniversitede öğrenmiştik. Beni en çok etkileyen öğretmenim üniversitedeki pazarlama hocam Sıtkı Karahan oldu. Müthiş bir ikna gücüne sahipti. Amerika’ya gitmem onun sayesinde oldu. Annemleri ikna etti yoksa İngiltere’ye gidiyordum.

Bütün öğretmenlere saygım sonsuz ama benden çok çektiklerini itiraf etmeliyim.

Amerika’daki yüksek lisans eğitiminizin ardından satış ve pazarlama alanında çalıştınız. Radyoculuğa yönelmeniz nasıl oldu?

Radyoculuk çocukluk hayalim ve aşkımdı. Amerika’da çeşitli işlerde satış ve pazarlama dalında çalıştım. Başarılı bir satıcıydım. Yazarkasadan müzik sistemlerine kadar çok farklı ürünler sattım. Amerika’da 14 yıl kadar satış ve pazarlama alanında çalıştıktan sonra Türkiye’ye özel radyoların açılmasıyla birlikte radyo sahibi olabilmek için döndüm. Ancak bir radyoda programcı olarak çalışmaya başladım ve ismimi bir marka haline getirmeyi başardım. İkizler Burcu olduğumdan hayatımın her döneminde kariyer planlarım hep değişken ve esnek olmuştur.

RADYO VE TELEVİZYONUN GELECEĞİ İNTERNETTE

2012 yılında kurduğunuz Radio Ceminay isimli bir internet radyonuz var. İnternet radyosu kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Radyoculuğun geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Radyo ve televizyonun geleceğini internette görüyorum. Maliyeti ucuz ve dinlemesi, izlemesi çok daha kolay. Araçlarda internet olup trafikte internet radyoları dinleme imkanı bulduklarında FM frekansı kalmayacak diye düşünüyorum. Şu anda Saran Medya Gurubu’na ait Radyo Slow Time’da hafta içi her sabah 07.00-10.00 arası Showtime programı yapıyorum.15 Eylül 2013’de başladık ve çok iyi gidiyor.

Türkiye’nin en başarılı radyocularından birisiniz. Radyoculukta başarılı olmanın kriterleri nelerdir?

Her işte olduğu gibi yaptığın işi sevmek, çalışmak ve sürekli kendini geliştirmek. Radyo işitsel bir medya olduğu için sesini iyi kullanmak.

Sizi en çok güldüren, en meşhur telefon şakanızı ve meslek hayatınızda unutamadığınız bir anınızı anlatabilir misiniz?

En meşhur telefon şakam küfürbaz emlakçı Metin şakasıdır. Her yerde her yaş gurubundan insan beni görünce bu şakayı sorar ve merak eder. Meslek hayatında unutamadığım anı ise Sakıp Sabancı’nın hayatını iki dakika içinde özetlediğimde gözlerinden dökülen yaşlardı.

HAYATA PESİMİST BAKANLARDAN DEĞİLİM

Güler yüzlü ve enerjik kişiliğiniz ile tanınıyorsunuz? Gündelik hayatınızda sizi üzen, kıran olaylarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

Güler yüzlü olmanın mutluluk getirdiğine inanıyorum. Hayata asla pesimist bakanlardan değilim. Bu tür insanlardan uzak dururum. Beni olumsuz yönde etkileyen kötümser tiplerle işim olmaz. Beni üzen ve kıran ortamları ve kişileri hayatımdan silerim.

Boş vakitlerinizi nasıl değerlendirirsiniz? Nelerden hoşlanırsınız, ne tarz müzikler dinlersiniz?

Boş vakitlerimde briç oynamayı, pilates yapmayı ve film izlemeyi seviyorum. Seyahat etmeyi ve yeni yerler keşfetmeyi çok severim. Yerine ve keyfime göre her tür müziği dinlerim. Hepsi de hoşuma gider. Nerede ne zaman veya kimlerle olduğuma bağlı.

TÜRKİYE ve ABD’NİN EĞİTİMDE FARKLARI

Türkiye’de üniversiteli olmak ve Amerika’da üniversiteli olmak arasında ne gibi farklar var?

İki ülke arasında eğitim çok farklı. Burada rahatsız orda rahat. Burada stresli orada keyifli. Bizde zorla okuyorlar. Orda isteyen okuyor. Öğrenci açısından Amerika’da üniversite hayatının bizdekinden çok daha zevkli olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca orda istediğin, burada kazandığın branşı okuyorsun. Yani okumaya niyeti olmayanı onlar zorlamıyor biz ite kaka okutuyoruz ve laf olsun diye mezun ediyoruz.

İşletme ve Pazarlama dalında master yaptım. MS derecesi aldım. Çok iyi bir öğrenci olduğum söylenemez. Orta sonda iki kez sınıfta kaldım. Haylaz ve isyankardım.Matematik dersinden nefret ederdim. Türkçe ve Edebiyat derslerini severdim. Edebiyat bölümündeydim. Üniversite’de bütün yıl yatar, sınav öncesi kampa girerdim. Sorunsuz mezun oldum. Lisansüstü eğitimim ise oldukça keyifli ve rahat geçti.

Öğrenci açısından Amerika’da üniversite hayatının bizdekinden çok daha zevkli olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca orda istediğin, burada kazandığın branşı okuyorsun. Yani okumaya niyeti olmayanı onlar zorlamıyor biz ite kaka okutuyoruz ve laf olsun diye mezun ediyoruz.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.