Logo

Kampüs okulculuğu alanında yatırımlar yapacağız

Kategori: Spot
Cuma, 18 Ağustos 2017 14:19 tarihinde oluşturuldu



Yeni eğitim öğretim yılında kampüs okulculuğu alanında önemli yatırımlar planladıklarını belirten Kültür Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Sait Yurtseven, “Eğitimdeki 37 yıllık tecrübemizi önümüzdeki yıl ezberci değil, uygulayıcı, hem göze hem de kulağa hitap eden bir sistemi öğrencilerimize sunacağız.” diyor. Temel liselerin devam etmesi gerektiğini vurgulayan Yurtseven, Temel liselerin, hem okul müfredatını en iyi şekilde uygulayan, hem de hedefindeki bir üst kuruma hazırlayan yeni bir konsept okullar haline dönüştüğünü ifade ediyor.

ahmetsaityurtsevenGelecek döneme hangi yatırımlarla girmeyi planlıyorsunuz?
2017-2018 eğitim öğretim yılında Kültür Temel Liseleri’nde gelenek haline gelen kaliteli eğitim anlayışını bir üst seviyeye taşıyacak donanımsal yatırımlara ek olarak kampüs okulculuğu alanında ciddi yatırımlar hedefliyoruz. Eğitimdeki 37 yıllık tecrübemizi önümüzdeki yıl ezberci değil, uygulayıcı, hem göze hem de kulağa hitap eden bir sistemi öğrencilerimize sunacağız.
Yeni okul planlarında ve büyüme ajandanızda neler var?
2018-2019 Eğitim Öğretim yılı sonunda, Temel Liselerin fiziki olarak MEB okulları standardına gelebilmeleri için binalarını değiştirmek zorunda kalacaklar. Bizim de hedefimizde önümüzdeki 2 yıl içinde İstanbul’da 15 tane, Ankara’da 6, diğer illerimizde özel okul konseptinde okullar açmak olacaktır. “Türkiye’nin en güçlü eğitim markası” misyonumuzu sürdürmek tek gayemiz.
DÜŞÜNEBİLEN NESİLLER AMAÇLIYORUZ
Eğitim kalitesini artırmak için hangi alanlara nasıl yatırımlar gerçekleştiriyorsunuz?
Uzun yıllar eğitimin içinde olduğumuz için, tecrübeli, mesleğini çok iyi yapan, her yıl değişen gelişen eğitim sürecine katkıda bulunan istikrarlı bir öğretmen kadromuz var. Kendi öğretmenini, formasyon ve bilgi olarak sürekli zümrelerle ve yerinde yapılan denetimler yetiştiren öncü kurumlardan birisiyiz. Değişen güncel müfredat programları ile yayınlarımızı kendimiz üretiyoruz. Tüm dersliklerimizde, yayınlarımızla uyumlu akıllı tahta kullanılmaktadır.
Değerleri ve kriterleri olan, düşünebilen nesiller amaçlıyoruz. Değerler Eğitimi ve ahlaki gelişim konusunda çalışmalarımız var. Kolejlerimizde dil öğretiminde pratik İngilizce üzerine ağırlık veriyoruz.
ÖĞRETMEN ADAYLARINA SÖZLÜ SINAV
Öğretmenler, altyapı ve teknoloji yatırımlarında öncelikleriniz neler?
Dijital kaynak oluşturma çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca eğitimci eğitimi konusunda yoğun çalışmalarımız var. Öğretmenlerimizi almadan önce tümünü branş ve pedagojik yönden sınava tabi tutuyor, barajı aşan öğretmen adaylarını sözlü sınav ve mülakata alıyoruz. Bu sınavı da geçenlere hizmet içi eğitim, seminer ve çalıştaylar yapıyoruz. Yıl içerisinde de insan kaynakları ve AR-GE tarafından seminer ve kurslara tabi tutuyoruz.
YGS’DE %97 LYS’DE İSE %94’LÜK BİR BAŞARI
TEOG ve LYS’de sonuçlarını kurumunuz açısından değerlendirebilir misiniz?
TEOG ve ÖSYS’de her yıl olduğu gibi yine başarılı bir yılı daha geride bıraktık. Kurumlarımızın merkezi sınavlardaki deneyimleri bu okul düzeylerinde elde ettiğimiz başarının en önemli etkeni. 38 yıllık merkezi sınav deneyimimizle öğrencilerimizi bu sınavlara daha kapsamlı, daha bilgili ve daha motive olmuş bir şekilde hazırlıyoruz. Ek olarak uyguladığımız sınav müfredatıyla, yardımcı kitap ve testlerimizle, sınav denemelerimizle öğrencilerimizi sürece alışık hale getirdiğimiz bir yıl oldu 2016-2017 öğretim yılı. ÖSYS düzeyindeki öğrencilerin daha ağırlıklı olduğu bir okul türü Kültür Eğitim Kurumları. Ortaokul düzeyindeki şubelerimizde de bir taraftan okul derslerini sürdürürken 8. sınıflarda TEOG sınavlarına hazırlık heyecanı yaşandı. YGS’de %97 LYS’de ise %94’lük bir başarı çıtasına Kültür Temel Lisesi öğrencileri erişti. Şimdi heyecanla öğrencilerimizin kazanacağı üniversiteleri bekliyoruz.
TEOG ve LYS sınavlarına nasıl bir hazırlık dönemi geçiriyorsunuz? Bu konuda öncelikleriniz nelerdir? Sınav hazırlıkları çalışmalarınız içinde nasıl bir yer tutuyor?
Merkezi sınavlara hazırlık hem ortaokul, hem de lise düzeyinde programımızın ayrılmaz bir parçası. Ortaokullarımızda 8. sınıfları, liselerimizde ise özellikle 11 ve 12. sınıfları resmi müfredata ilave olarak çok yoğun bir sınav müfredatı ile de donatıyoruz. Aslında işin YGS ayağını 9. Sınıftan itibaren sistematik bir bütünlük içinde vermeye başlıyoruz. Ancak öğrenciyi et, kemik ve ruhtan oluşan bir birey olarak da gördüğümüz ve okulun çocukların sosyal ve kültürel gelişim süreçlerine katkısını önemsediğimiz için 9 ve 10. sınıflarda çocukları çok sıkboğaz etmeden bu süreci yürütüyoruz. 11. sınıf özellikle LYS testlerinin kaynağını oluşturuyor ve biz bu sınıfı sınav literatürü açısından çok önemsiyoruz. Öğrencilerimiz sınavın teknik ve psikolojik süreciyle bu sınıf düzeyinde tanışıyorlar. 12. sınıf zaten öğrencinin kendini tamamen sınav ortamında hissetme yılı. Biz hem okul müfredatına hem de sınav içerik ve tekniğine dengeli bir dağılımla programlarımızı hazırlıyoruz.
SINAV SÜRECİNİ DAHA YAŞANABİLİR BİR HALE GETİRİYORUZ
Sınavların öğrenciler ve kurum üzerindeki etkileri nelerdir?
Sınavlar başlı başına bir baskı unsurudur öğrenci zihninde. Bunu inkar edecek değiliz. Sınanma duygusu doğal olarak öğrenci zihninde bir gerilim ve stres yaratır. Bir de bunun merkezi sınavlarda daha baskın halini izleyip gözlemlemek mümkün. Ancak biz rehber öğretmenlerimiz ve psikolojik danışmanlarımızla bu süreci daha katlanılır ve yaşanabilir bir süreç haline getirmenin çabasındayız. Öğrencilerin sınav kaygısından en az etkilenebilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Kurumsal olarak merkezi sınavlara hazır oluşumuzla bakışımız arasında da bir fark var. Keşke ülkemizde eğitim standartlarını daha iyi bir noktaya getirsek ve daha dengeli bir ölçme değerlendirme politikamız olsa da merkezi sınavlar hiç olmayıp, çocuklar okulda girdiği sınavlarla bir üst okula girebilse. Ancak reel durum buna çok elverişli olmadığı için biz de bu duruma hep hazırlıklı olmamız gerektiği bilinciyle hareket ediyor ve sistemi yakinen takip ederek öğrencilerimizi en güncel bilgi ve tekniklerle donatıyoruz.
KİTLESEL BAŞARIYA SON DERECE ÖNEM VERİYORUZ
Zirveyi yakalayan öğrenciler başarıyı getiren süreci nasıl yaşıyorlar?
Toplumsal olarak başarıyı genelde genetik kodlara bağlamak hoşumuza gider. Ancak akademik düzeydeki her başarının arkasında genetik öykü kadar çalışma disiplini ve kararlılığının da payı vardır. Öğrenci düzenli ve disiplinli bir programla bu süreci yönetebiliyorsa başarıyı da beraberinde yakalıyor. Sorumluluklarını öğreniyor, görevlerini yerine getiriyor, zamanı verimli kullanıyor, stresi ve kaygıyı da kendi yönetmeye ve kontrol etmeye başlayabiliyor. Bu işleri yapmak için öyle uzun zamanlar da harcamıyor. Her şey sistematik ve profesyonel bir öğrenci olmaktan geçiyor aslında. Hatta biz zirveyi hedefleyen öğrencilere aynı zamanda sosyal ve kültürel etkinlikler için de zaman planlamalarını öğütlüyoruz ve onlar bunu da başarabiliyorlar. Zirveden kastımız öğrencinin ülke derecesi elde etmesi değil. Bunu sadece bir veya bir birkaçı yaşayabiliyor. Bunu yaşayamayan diğer öğrenciler bu mantıkla başarısız olarak addedilirler. Bu nedenle bizim zirve tarifimiz farklı. Zirveyi aslında bireyin hedeflediği nihai nokta olarak tanımlıyoruz. Biz bu tanımladığımız hedefe ulaştırma konusunda emin adımlarla ilerliyoruz. Bireysel başarı odaklı değiliz. Kitlesel başarıya son derece önem veriyoruz. Bunu da bireyleri tek tek başarılı kılacak ama sonuçta tüm kitleyi başarılı hale getirecek bir eğitim modeli ile yürütmeye çalışıyoruz. Bireysel farklılıkların farkındayız. Gençlerin fikirlerini de önemsiyoruz.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.