banner

İAÜ, geleceğin liderlerine geleceğin eğitimini sunuyor




Üniversite eğitimi alan gençleri, 90’lı yılların sonlarında ve 2000’li yılların başlarında dünyaya gelen, insanlığın şimdiye kadar gördüğü en zeki ve mizah duygusu en yüksek nesli olarak değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, “Böyle bir nesil için yeni bir eğitim anlayışı, beklentilerini karşılayacak bir eğitim düzeni ve en az onlar kadar kıvrak zekaya sahip bir yönetim gerekiyor.” diye konuştu. Dr. Mustafa Aydın ile İstanbul Aydın Üniversitesi’nin sunduğu imkanları ve bugünün gençlerini konuştuk.

mustafa_aydin2018 yılı İstanbul Aydın Üniversitesi açısından nasıl geçti? 2019’a yönelik planlarını hakkında bilgi verebilir misiniz?
İstanbul Aydın Üniversitesi açısından 2018 yılı her zamanki gibi çok çalışarak geçti. Akademik alanlar dışını da kapsayarak bu ifadeyi kullanıyorum. Yine Türkiye’nin en çok tercih edilen vakıf üniversitelerinden biri olduk. Daha geçtiğimiz Aralık ayında, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) üç yıldır verdiği “Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı” ödüllerinin eğitim hizmetleri ihracatı kategorisinde üçüncü defa ödüle layık görüldük. Bu durum, üniversitemizin 120’ye varan ülkede tanıtım, etkinlik ve çeşitli akademik ve kültürel alanlarda yürüttüğü çalışmaların bir sonucu.
Üniversite olarak bizim iddialı bir hedefimiz var. Türkiye’nin ilk 5, dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında yer almak en büyük hedefimiz. Bununla birlikte, Uluslararası öğrenci sayılarının toplam öğrenci sayısının %25 ve üstüne çıkarmak istiyoruz. Bilgiyi inovatif yaklaşımla ürüne dönüştürerek Türk ekonomisine uluslararası düzeyde katma değer sağlayarak uluslararası öğrenci sayısı ve çeşitliliğini artırarak ülkemizin uluslararası alanda kamu diplomasisine ve eğitim hizmeti ihracatına katkı sağlamak da amaç ve hedeflerimiz arasında. Sürdürülebilir yeniliklerin hayat bulduğu global, öncü ve lider bir yükseköğretim kurumu olmak, Akademi ve iş dünyası ve STK'lar ile ulusal ve uluslararası düzeyde iş birliklerinin sayısını arttırmak istiyoruz.
İstanbul Aydın Üniversitesi’nin ulusal ve uluslararası girişimcilik ve yenilikçilik faaliyetlerini artırmanın yanında, AR-GE çalışmalarının bilimsel yayına, ürüne ve patente dönüştürülmesi alanındaki çalışmalarımıza önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz.

İAÜ’nün diğer vakıf üniversitelerine göre öne çıkan özellikleri nelerdir?
İstanbul Aydın Üniversitesi, uzman öğretim kadrosu, sürekli yenilenen programları, Türkiye’de ilk defa uygulanan mesleki yabancı dil hazırlık eğitim programı, ergonomik fiziki yapısı, uluslararası standartların üzerindeki teknolojik alt yapısı, seçkin çözüm sağlayan sınırsız öğrenme özgürlüğü ve zengin sosyal yapısıyla, 21’inci yüzyılın gereksinimlerini öğrencilerine kazandırmayı ilke edinmiş bir yükseköğretim kurumudur.
“Bilgiyi inovatif yaklaşımlarla ürüne dönüştürerek ekonomiye katma değer sağlama” misyonu gereği, uygulamalı eğitim felsefesine büyük önem veren ve bu anlayışın Türkiye çapındaki en iyi uygulayıcısı olan İstanbul Aydın Üniversitesi, tüm bölüm ve programlarındaki öğrencilerine sunduğu yerinde uygulama olanağı ile iş dünyasında gerçek anlamda tecrübe kazanmalarını sağlamıştır. Üniversitemiz bünyesindeki Yerinde Uygulama Koordinatörlüğünce yürütülen ve Bologna Süreci kapsamında verilen “Yerinde Uygulama” dersini zorunlu olarak alan öğrencilerimiz, haftada bir gün, sayısı 80 bini aşan çözüm ortaklarımızın çalışma ortamlarında bulunup gözlem yaparak ve iş süreçlerine dahil olarak tecrübe edinmektedir.
İstanbul Aydın Üniversitesi bunun yanında, başta Prof. Dr. Aziz Sancar Teknoloji Merkezi olmak üzere, toplam sayısı 165’e varan uygulama laboratuvarları ile, özellikle sağlık ve mühendislik alanında eğitim gören öğrencilerimiz başta olmak üzere, tüm öğrencilerimize teorik bilgilerini pratiğe dökme olanağı sunmaktadır. Ayrıca İstanbul Aydın Üniversitesi, bünyesinde bulunan Incubation İstanbul ve BioCube İstanbul Kuluçka Merkezleri ile girişimci ruha ve yeni iş fikirlerine verdiği desteği de ortaya koymaktadır.

100 ÖĞRENCİDEN 86’SI BURSLU
Kampüslerinizde sosyal, kültürel ve sportif imkânları hakkında bilgi verebilir misiniz? Ayrıca öğrencilerinize sunduğunuz yurt ve burs olanaklarından bahsedebilir misiniz? Öğrencilere sağladığınız barınma imkânı var mı?
Üniversitemizde her 100 öğrencimizden yaklaşık 86’sı burslu eğitim görüyor. Ayrıca öğrencilerimize normal öğretim süresi boyunca kesintisiz burs olanağı da sunuyoruz. Böylece öğrencimiz, başarılı olduğu sürece “bursum kesilir mi” endişesi taşımıyor. Bundan başka, burssuz eğitime devam ederken de burs vermeye başlayabilen bir sistemimiz var. Söz gelimi kendi bölümünde dereceye giren bir öğrenci, bir sonraki döneme burs alarak başlayabiliyor. Ayrıca belli bölümlerdeki öğrencilerimize, belli şartlar altında nakdi eğitim desteği de veriyoruz. Bu arada yükseköğretimine devam ederken iki farklı alanda lisans diploması sahibi olmak isteyen öğrencilerimize de “yüzde 100 bursla çift diploma” şansı da veriyoruz. Kısaca ÇAP denen çift anadal programına iştirak eden öğrencilerimize yüzde 100’e varan oranlarda burs olanağı sunuyoruz. Bu durum yandal ve bölümler arası geçiş uygulamalarında da geçerli. Öte yandan İstanbul Aydın Üniversitesi olarak, vatanımız ve milletimiz için canını esirgemeyen şehit ve gazilerimizin emanetlerine de sahip çıkarak, onlara belli şartlar altında ve belli oranlarda burs desteği veriyoruz.
İstanbul Aydın Üniversitesi, toplam 500 bin metrekareyi bulan kampüs alanı, yıl içinde gerçekleştirilen 1000’den fazla akademik, kültürel ve sosyal etkinlikleriyle üniversite adaylarına dolu dolu bir sosyal iklim sunuyor. İAÜ ayrıca, kapalı ve açık spor salonlarının yanında, iki ayrı fitness merkezi ile öğrencilerine geniş spor olanakları da tanıyor. Bu sunduğumuz olanakların semeresini de, Avrupa Üniversite Sporları Federasyonu’nun (EUSA) üniversitemizi “2017 Yılında Sporda Avrupa’nın En İyi Üniversitesi” ödülüyle almış bulunuyoruz.
İstanbul Aydın Üniversitesi bünyesinde bulunan İAÜ Kız Öğrenci Yurdu ve Yaşam Merkezi, 640 yatak kapasitesine sahip, öğrencilerin rahatını ve güvenliğini sağlamak amacıyla her türlü ayrıntının düşünüldüğü bir kompleks olarak tasarlandı. Ayrıca öğrenciler, üniversitenin yakın çevresinde bulunan resmi ve özel yurtlardan da yararlanabiliyor.

Endüstri 4.0 vb gelişmeler sektörleri dönüştürürken, üniversitelere etkileri neler oluyor? Bu açıdan İAÜ’yü değerlendirebilir misiniz?
Enüstri 4.0 ve yapay zeka gibi kavramlar, insan beynine hükmetme, uzayda koloni kurma gibi amaçlara yönelik çalışmalar 21’inci yüzyılın gündemini oluşturacak. Buna bütün samimiyetimle inanıyorum. Türkiye akademi ailesi olarak bu çabaların bir miktar gerisinde kaldığımızı düşünsek de geç kaldığımızı düşünmüyorum. Nitekim bu alanlara yönelik başlatılan çalışmaları ve ulaşılan sonuçları görüyoruz.
İstanbul Aydın Üniversitesi olarak Türkiye’de hem Endüstri 4.0 sürecinin, hem de yapay zekâya yönelik çalışmaların öncüsü olan bir üniversiteyiz. Uzunca bir süredir yazılım ve bilişim alanındaki bölümlerimizde yapay zekayla ilgili ders ve programlara yer veriyoruz. Bu doğrultuda, ‘Yapay Zekâ’ teknolojisinin öncülerinden IBM Watson platformunun önemli isimleri ile ABD’den uzaktan bağlantı sistemi kullanarak “Daha İyi Bir Gelecek İçin Yapay Zekâ ve Yıkıcı Teknolojiler” başlıklı video konferanslar düzenledik. Yakın geçmişte “Endüstri 4.0 Uygulama ve Araştırma Merkezi”miz ve “Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi”miz hizmete girdi. Bu merkezler ile Sürekli Eğitim Merkezimiz iş birliğinde Endüstri 4.0 ve siber güvenliğe yönelik sertifika programları düzenliyoruz.

İş dünyası ile ilgili çalışmalarınız ve işbirlikleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? İş dünyası nasıl mezunlar arıyor?
İstanbul Aydın Üniversitesi, aralarında Türkiye’nin ve dünyanın en büyük markalarının bulunduğu 80 bini aşkın firmayla geliştirdiği çözüm ortaklığı ilişkileri sayesinde, üniversite-iş dünyası ve üniversite-sanayi birlikteliğinin en başarılı örneklerinden birini sergiliyor. Bu süreçleri, Yerinde Uygulama Koordinatörlüğü (YUK) ile yürüten İAÜ, YUK tarafından yürütülen ‘Yerinde Uygulama Dersi’ ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor. Üniversitede öğrenim gören her öğrenci, mezun olana kadar en az üç dönem, Bologna Sürecine de dahil edilen ‘Yerinde Uygulama’ dersini almak ve başarıyla tamamlamak zorunluluğunu üstlenmiş durumda. Böylece öğrenciler, öğrenimleri boyunca ileride profesyonel birer temsilcisi olacakları sektörleri yakından tanıyarak kariyer planlarını daha sağlıklı oluşturma imkanı buluyor. Üniversitemiz bundan başka, yeni iş fikirlerine de filizlenme ve gelişme imkanı sunuyor. Üniversitemiz bünyesinde bulunan Teknoloji Transfer ve Proje Yönetim Ofisi (TTPYO) kapsamında kurulan Incubation İstanbul ve BioCube İstanbul adlı iki ayrı kuluçka merkezimiz, bu konuda yeni girişimcilere ofisten yatırım danışmanlığına kadar birçok hizmeti sunuyor. Burada geliştirilen iş fikirlerinden birçoğu da yerli ve uluslararası finans kuruluşlarından değerleme ve destek almış durumda.
Ben aynı zamanda UFRAD Franchising Derneği’nin de başkanlığını yürütüyorum. Dolayısıyla birçok sektörle temas halindeyim. Bu nedenle iş dünyasının yeni mezun gençlere yönelik beklentilerini çok yakından müşahede edebiliyorum. İş dünyası artık bir tek alanda uzmanlaşmış insanlardan ziyade kendini yetiştirmiş, belirlediği meslekle akraba alanlarda da bilgi ve uzmanlık sahibi, yetkin bir iş gücü istiyor. Bu nedenle gençler “multidisipliner” ve “interdisipliner” kavramlarıyla ifade edilen yaklaşımlara yönelik kendini geliştirmeli.

Türkiye’de vakıf üniversitelerinin gelişimi hakkında genel bir değerlendirme yapabilir misiniz? Bu kapsamda ülkemizin dünyadaki konumu nedir? Üniversitelerin gelişimi için neler önerirsiniz?
Ülkelerin kalkınma düzeyleri sahip oldukları kaynaklarını ne ölçüde verimli kullandıkları ile orantılıdır. Üniversitelerin ve sanayi kuruluşlarının mevcut imkânlarını birleştirilerek bilimsel, teknolojik ve ekonomik yönden gelişmeleri için yaptıkları sistemli çalışmalar bütünü olarak tanımlanan; üniversite-sanayi işbirliği çok önemlidir.
Üniversite – sanayi işbirliğinin arzulanan düzeye ulaşması, üniversite ve sanayi işbirliği hedeflerinin açıklıkla saptanmasına bağlıdır. Hedefler ülkelerin bilim ve teknoloji politikaları ile belirlenmeli, üniversite ve sanayi arasında kazan-kazan dengesi kurularak saptanmalıdır.
Tüm kurum ve kuruluşlar topluma faydalı bireyler yetiştirmek amacıyla hem ulusal hem uluslararası arenada; bilim ve teknolojiyi takip ederek, nitelikli eğitim ile en önemli sermayemiz olan insan kaynağının gelişmesine yol açmak, çevrelerinde meydana gelen değişimlere yapacakları önemli ve anlamlı çalışmalarla çok hızlı cevap vermek ve uyum sağlamak zorundadır.
Zira kısıtlı kaynaklarla, hızla değişen pazar şartlarında ve teknolojinin uluslararası pazarlarda yarattığı acımasız rekabette güçlü olmak zorundadırlar. Teknoloji, teknolojik gelişme ve teknolojik üstünlük, sanayinin rekabette en güçlü silahıdır, kalkanıdır.
Teknolojilere daha çok egemen olan, onları daha etkin kullanabilme, daha hızlı yaygınlaştırabilme ve özellikle de daha üst düzeylerde yeniden üretebilme yeteneğine sahip bulunan ülkeler ve firmalar dünya pazarlarında rekabet üstünlüğüne sahip olacaklardır.
Sanayinin kendi teknolojisini üretebilmesi için teknolojiyi üretebilecek bilgiye kolayca ulaşabilmesi gerekir. Bu da ancak bilim, emek, sermayenin birleşmesiyle ve bunu sağlayacak olan güçlü bir üniversite-sanayi işbirliği ile mümkündür. Teknoloji üretecek bilgiye ulaşmanın yolu da üniversite-sanayi iş birliğinden geçmektedir. Üniversite ve sanayi arasında kurulan iyi bir iş birliği hem üniversitenin hem de sanayinin gelişmesine olanak sağlar. Ancak ülkemizde üniversite-sanayi işbirliği istenen düzeyde değildir. Bunun giderilmesi için, üniversite ders programlarının sanayiye dönük olması ve teorik bilgilerin pratiğe aktarılabilmesi gerekiyor. Bunun için de her iki tarafın iletişiminin güçlü olması ve birbirlerini iyi tanımaları; mevcut ihtiyaçların analizlerinin yapılmasına katkı sağlayacaktır.

Geleceğin yükselen meslekleri hangileri? Öğrencilerin hangi mesleklere yönelmelerini tavsiye edersiniz? Geleceğin mezun öğrenci özellikleri neler olacak?
Gençlerin bu “geleceğin meslekleri” kavramına her zaman için ihtiyatlı yaklaşmaları gerekiyor. Yapılan bir araştırmaya göre, bugün doğan çocukların yapacakları mesleklerin yaklaşık yüzde 60’ı henüz icat edilmedi. Yani yarın yapacakları mesleklerin henüz isimlerini bile bilmiyoruz. Ancak gençlerimizin meslek seçiminde dikkat etmesi gereken önemli noktalar söz konusu. İlk olarak seçtikleri mesleklerin kendilerine ekonomik özgürlük vermesi gerekiyor. Çünkü kendilerinin ve ailelerinin geçimlerini sağlamaları ve sorumlu oldukları insanlara karşı bir ekonomik girdi sağlamaları lazım. İkincisi, söz konusu mesleklerin yarından sonra da yaşıyor ve ihtiyaç duyuluyor olması lazım. Örneğin, eğitim, sağlık, hukuk, gıda, teknoloji, bilişim ve yazılım gibi meslekler her zaman ihtiyaç duyulan meslekler olacaktır. Yani moda meslek değil yaşayan meslek olması önemli. Üçüncüsü, kişinin onurla taşıyabileceği ve gururla “ben şu mesleği yapıyorum” veya “şu bölümde okuyorum” diyebileceği bir meslek seçmesi elzem. İnsan icra ettiği mesleği söylemekten imtina ediyorsa veya utanıyorsa, o mesleğe baştan hiç girmesin, daha iyidir. Son olarak da gençlerin seveceği mesleği tercih etmeleri lazım. Özellikle bunu son sıraya koyuyorum. Çünkü öncelikli olarak sevdiğiniz veya hayalini kurduğunuz meslek sizi ilerde istihdam edebilecek mi diye bakmak lazım.

Teknolojilere daha çok egemen olan, onları daha etkin kullanabilme, daha hızlı yaygınlaştırabilme ve özellikle de daha üst düzeylerde yeniden üretebilme yeteneğine sahip bulunan ülkeler ve firmalar dünya pazarlarında rekabet üstünlüğüne sahip olacaklar.

İNSANLIĞIN GÖRDÜĞÜ EN ZEKİ NESİL
Değişen ve sürekli yenilenen teknoloji ile birlikte yeni ve farklı bir genç kuşakla karşı karşıyayız. Bu genç kuşağa yönelik üniversiteleri nasıl etkiliyor? Bu çerçevede İAÜ’de değişimler yaşanıyor mu?
Sadece yeni ve farklı bir genç kuşakla değil, yeni ve farklı bir dünyayla karşı karşıyayız. Endüstri 4.0 dediğimiz sürecin yükselişte olduğu, digital dünyanın ve yapay zekanın bilimsel gündemi belirlediği bir dünyadır. Yeni genç nesil de bu dünyanın gereklerine hızla ayak uydurmaktadır. Birçok toplum bilimci tarafından “Z Kuşağı” olarak adlandırılan yeni nesil, kimi çevrelerce “dijital yerliler” olarak da adlandırılıyor. Zira bu kuşak, adeta teknolojinin içine doğdu ve her işini internet üzerinden görmeye çalışıyor. Yine bu yeni nesil, aynı anda birden çok işle ilgilenebilme konusunda son derece mahir. Ancak dikkat süreleri bir parça kısıtlı. Çabuk kopuyorlar. 90’lı yılların sonlarında ve 2000’li yılların başlarında dünyaya gelen bu nesil, insanlığın şimdiye kadar gördüğü en zeki ve mizah duygusu en yüksek nesli aynı zamanda. En sıkıntılı durumdan bile bir espri çıkartabiliyorlar. Bu özelliklerinden dolayı da bu gençler, klasik eğitim anlayışında kendilerini bulamıyorlar. Böyle bir nesil için yeni bir eğitim anlayışı, beklentilerini karşılayacak bir eğitim düzeni ve en az onlar kadar kıvrak zekaya sahip bir yönetim gerekiyor.


KÜNYE BİLGİLERİ
•Kuruluş Tarihi : 2003
•Mütevelli Heyeti Başkanı : Dr. Mustafa Aydın
•Fakülteler
Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Hukuk Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İletişim Fakültesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Spor Bilimleri Fakültesi
•Yüksekokullar
Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu, Adalet Meslek Yüksekokulu, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Yabancı Diller Yüksekokulu
•Enstitüler
Fen Bilimleri Enstitüsü, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sosyal Bilimler Enstitüsü
•Öğrenci Sayısı : 40 bin
•Akademik Personel Sayısı : 1500
•İletişim Bilgileri
Adres : Beşyol Mh. İnönü Cd. No: 38 Küçükçekmece/İstanbul
Telefon : 444 1 428
Web : www.aydin.edu.tr

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.