banner

Eğitimde köprüler Boğaziçi’nde inşa edilecek




Boğaziçi Üniversitesi, bu yıl yapılacak olan 47. EUCEN (Avrupa Üniversiteleri Sürekli Eğitim Ağı) Konferansı’na ev sahipliği yapacak. Konferansın Türkiye’de ilk kez düzenleneceğini söyleyen BÜYEM Müdürü, TÜSEM Konseyi Genel Sekreteri ve EUCEN Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Tamer Atabarut, konferansın içeriği ve ortaya çıkacak sonuçların eğitime uyarlanması noktasında yapılması gerekenleri anlattı.

tamer_atabarutBu yıl 47.’si yapılacak olan EUCEN Konferansı hakkında bilgi verir misiniz? Konferansın yapılma amacı nedir ve bu amaç doğrultusunda bu zamana kadar hangi çalışmalar yapıldı?

Öncelikle Avrupa Üniversiteleri Sürekli Eğitim Ağı (EUCEN) ile ilgili bazı bilgiler paylaşmak istiyorum. EUCEN, 1991 yılında Belçika’da kurulmuş olan uluslararası, kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur. EUCEN, 35 farklı ülkeden üniversite ve ulusal ağ olarak 183 üyesi bulunan, Hayat Boyu Öğrenme (HBÖ) alanında faaliyet gösteren, Avrupa’nın en geniş kapsamlı üniversiteler birliğidir. EUCEN Avrupa genelinde üniversiteler eliyle HBÖ faaliyetleriyle ilgili bilgi ve politikalarının gelişimini teşvik etmek ve yaygınlaştırılmasını sağlayarak öğrenme yöntemlerinde ilerleme sağlamayı hedefliyor. Bu yolla EUCEN, hem topluma hem de kurumlara, ekonomik ve kültürel anlamda önemli katkılar sağlanacağı görüşündedir.

EUCEN her yıl farklı bir ülkede tematik bir konferans ve genel kurul toplantısı yapıyor. Aday olan üniversite veya üniversiteler önce EUCEN Yönetim Kurulu’na başvuru yapmakta ve YK’nın olumlu görüşü üzerine, Genel Kurul Toplantısı’nda talepleri karara bağlanıyor. Bu süreçlerden başarıyla geçen Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi (BÜYEM), Türkiye’de ilk defa olarak bu yıl EUCEN Konferansı ve Genel Kurul Toplantısı’na ev sahipliği yapacak. EUCEN 2015 İstanbul Konferansı ve Genel Kurul Toplantısı 3-5 Haziran 2015 tarihleri arasında Boğaziçi Üniversitesi Güney Yerleşkesi’nde düzenlenecek.

Bu yıl, 47’ncisine ev sahipliğini yapacağımız Avrupa Üniversiteleri Sürekli Eğitim Ağı Konferansı ve buna bağlı etkinlikler, birçok farklı kurum ve kuruluştan katılan katılımcıların, konferans ana teması kapsamında geniş istişareler yapmasına, ortak projeler ve çalışmalar üretmelerine imkan sağlayacak.

ÜÇ KULVARDA ALTI OTURUM DÜZENLENECEK

Bu yıl konferansın ana başlığı Yüksek Öğrenim ile Mesleki Eğitim Arasında Köprüler Kurmak: Eğitimde Çeşitlilik olarak belirlendi. Bu konu neye göre seçildi? Bu konu çerçevesinde neler yapılması planlanıyor?

Konferansın ana teması olan, yükseköğrenim ile mesleki eğitim arasında köprüler kurulması, aslında tüm ülkelerin ortak problemlerinden bir tanesidir. Gelişmiş ülkeler incelendiğinde, mesleki eğitim, kariyer yönlendirme, toplumun ihtiyacı olan alanlarda kalifiye eleman istihdam edilmesini sağlayacak eğitim politikalarının daha aktif ve planlı bir şekilde yürütüldükleri, ancak yine de aktif işgücünün istihdama yönelmesinde ve arzulanan toplumsal refaha ulaşılmasında henüz istenilen noktalara ulaşılamadığı yapılan iç değerlendirmelerinde vurgulanıyor. Keza ülkemiz açısından değerlendirildiğinde, kırsal kesimde yerleşik olan nüfusun zaman içerisinde kentlere doğru nüfus hareketlerinin yoğunlaştığını ve buna bağlı olarak da kentlerde yaşayan insanların istihdam ihtiyacının da buna paralel olarak arttığını gözlemliyoruz.

Rekabet gücü olan, sürdürülebilir bir ekonomiye sahip olmak ve AB 2020 ile TR 2023 yılı hedeflerine ulaşabilecek donanımlı bir toplum yaratmak için, esnek öğrenme yöntemleri kullanarak mesleki eğitim ile yükseköğrenim arasında sağlam bir bağ kurmak, köprüler inşa etmek önem kazanmaktadır. Bu işbirliği mevcut ihtiyaçlara yanıt vermeli, kazanılması gereken beceri ve yeterlikleri öngörmelidir. Ayrıca istihdamı, mesleki eğitimi ve yükseköğretimi birleştiren programları dikkate almalı, danışmanlık ve rehberlik sağlamalı, gençler arasındaki işsizliği azaltmaya çalışmalı, iş piyasasına geçişi kolaylaştırmalı ve dezavantajlı gruplara daha fazla fırsat vermelidir.

Üç gün sürecek konferans esnasında, bu ana temanın yanı sıra, eğitimde çeşitlilik ve mesleki eğitim kapsamında ortaklıkların gözden geçirilmesi konularını da içeren toplam üç kulvarda altı oturum düzenlenecek. Konferansta paralel oturumların yanı sıra, Harvard Üniversitesi Sürekli Eğitim Dekanı, AB Komisyonu delegesi, EVBB (Avrupa Mesleki Eğitim Birliği) YK üyesi gibi birçok değerli davetli konuşmacı da yer alacak. Ayrıca, ulusal ve uluslararası uzmanların katılımıyla, mesleki eğitimi, iktisadi kalkınma ve inovasyon stratejilerine dahil etmek konulu bir de panel düzenlenecek.

Yükseköğretim öğrencileri iş hayatına hazırlama noktasında yeterli değil mi? Mesleki eğitim ne kadar önem arz ediyor?

Ülkemizde mesleki eğitim denildiğinde, hiç şüphesiz, ilk akla gelen kurumlar lisans ve ön lisans programlarıyla üniversitelerdir. Bireyin elde ettiği eğitim, hem ekonomik faaliyetlerin niteliğini hem de işgücüne katılım oranını etkileyen bir faktördür. Eğitim düzeyi yükseldikçe işgücüne katılım oranının da yükseldiği görülüyor. Ülkemizde lise ve altı eğitim alan bireylerin işgücüne katılımı yüzde 50 civarındayken, yükseköğretim mezunu olanların işgücüne katılım oranı ise yüzde 80’dir. Bu rakamlara baktığımızda eğitim oranı yükseldikçe işgücüne katılım oranının da yükseldiği ve dolayısıyla istihdamın da arttığı görülüyor.

Bu bağlamda, üniversitelerin ülke geneline yaygınlaşması kaçınılmaz bir sonuç olmuştur. Türkiye şu anda her ilinde en az bir üniversiteye sahip bir ülkedir. Peki bu durum, işsizlik sorununa veya istihdamın kalifiye elemanlar ile sağlanmasına ya da toplumun ihtiyacına yönelik iş alanlarında yetişmiş işgücünün sağlanmasına olanak vermiş midir? Sanırım bu konuda mutlak bir başarıdan bahsedemeyiz.

Salt eğitim kurumlarının açılması ya da herkesi belirli bir alanda meslek sahibi yapacak kurumların olması da yetmemektedir. Bu alanda en önemli husus tüm paydaşlarla birlikte doğru ve işlevsel bir planlama yapılmasıdır. Kısa, orta ve uzun vadeli programlarla toplumun iktisadi, demografik ve kültürel gelişimine bağlı olarak, öne çıkacak, ihtiyaç duyulacak alanlarda kalifiye eleman yetiştirmek önemlidir. Bu planlamaya bağlı olarak da eğitim programlarına ağırlık verilmesi toplumun en önemli sorunlarından olan genç işsizliğinin önlenmesi için atılacak çok önemli bir adım olacaktır.

YETİŞKİNLER İÇİN YENİ YÖNTEMLERE İHTİYAÇ VAR

Günümüzde bireysel yetkinliklere göre öğrenme çeşitleri ve ortamları oluşturuluyor. Eğitimde çeşitliliğin sağlanması için neler yapılmalı? Yaşamboyu eğitimde bu çeşitlilik nasıl hayata geçiyor? Bu noktada eğitim kurumları bu ihtiyacı nasıl karşılayacak?

Günümüzde çağın ihtiyaçları doğrultusunda öğrenme süreçleri değişmektedir. Hayat boyu öğrenme (HBÖ) örgün, yaygın ve serbest öğrenme olarak her türlü eğitim ve öğretimi kapsamaktadır. Eğitim türlerinde çeşitliliği yakalayabilmek için üniversiteler de yeni öğretim şekilleri uygulamaya başlamıştır; bunlar pedagojik gelişmeler (ör: problem çözme, vaka incelemesi, tersine öğrenme) ve teknolojik gelişmeler (ör: e-öğrenme, uzaktan eğitim) olarak ortaya çıkıyor. Bu bağlamda, Konferans çağrılı konuşmacılarından Harvard Üniversitesi Sürekli Eğitim Dekanı Prof. Huntington D. Lambert de Harvard Üniversitesi’nin uzaktan eğitimde son yıllardaki başarısı üzerine bir konuşma yapacak.

Ayrıca üniversiteler, yetişkin öğrencilerin geçmişteki eğitim ve deneyimlerini de dikkate almaya başladılar. Örneğin, Kuzey Avrupa ülkelerinde ya da Fransa’da, önceki öğrenmeler belirli koşullar dahilinde sayılarak diplomaya dönüşebiliyor. Eğitimdeki gelişmelerin yanı sıra, bireysel yaklaşımlar ve öncelikler de değişiyor. Bireyler hem eğitim sistemi hem de eğitim formasyonları arasında geçişlerde daha esnek olunmasını istiyor. Ayrıca araştırmalar göstermiştir ki, yetişkinler için yeni eğitim yöntemlerine veya öğrenmeyi kolaylaştıracak yöntemlere ihtiyaç vardır.

Yaşamboyu eğitim bu öğrenme türlerini nasıl hayata geçiriyor? Eğitim kurumları bunlara nasıl yanıt verebilir?

Yaşamboyu eğitim/öğrenim felsefe olarak, katılımcıların yaşlarından bağımsız öğretime odaklanan bir yapıda ve disiplinler arası geçişlerin sağlanabildiği programları içeren, toplumun ilgi alanlarını da dikkate alarak planlanan ve kurgulanan bir kavramdır. Bu yapı içerisinde yaşam boyu eğitim hizmeti veren kurumlar sadece bireylere değil ihtiyacı olan özel ve kamu kurum ve kuruluşlarına da hitap ediyorlar. Mevcut eğitim kurumları kanımızca orta vadede var olan yapılarını yukarıda ifade etmeye çalıştığımız özellikleri ihtiva edecek yaşam boyu öğrenim felsefesine uygun hale dönüştürmek zorunda kalacaklardır. Aksi halde, modern toplumun ve bağlı birey ve kurumların talep ve isteklerine cevap vermekle yetersiz kalacaklardır.

EĞİTİM VE İŞ DÜNYASI KÖPRÜSÜNÜ SEM’LER OLUŞTURUYOR

Yaşamboyu eğitimde üniversitelere olduğu kadar iş dünyasına da önemli sorumluluklar düşüyor. Eğitim kurumları ve iş dünyası arasındaki işbirliklerinin artması için ne gibi çalışmalar yapılıyor? Bu işbirliklerin sürekliliği için neler gerekiyor?

Eğitim kurumlarıyla iş dünyası arasında köprüler oluşturulmasının önemi hiç şüphesiz yadsınamaz. Öncelikle, istihdam edilebilirliğinin artırılması için, işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanların yetiştirilmesi hususunda aksiyon almak gerekmektedir. Bunun yanı sıra, HBÖ kapsamında iş başı eğitimler ve kazanımlar da önem kazanmaktadır. 

Üniversitelerde “Eğitim ile İş Dünyası Arasında Köprüler Oluşturulması” için uygun yapıların Sürekli Eğitim Merkezleri olduğunu düşünüyorum. Üniversitelerimizde bulunan SEM’ler vasıtasıyla iş dünyası işbirliği ile mesleki ve kişisel gelişim programları yürütülüyor. 2010 yılında kurulan ve 100’ü aşkın üyesi bulunan Türkiye Üniversiteler Sürekli Eğitim Merkezleri Konseyi (TÜSEM) ise bu eğitim faaliyetlerinin ülke çapına yayılması ve katılımın artması için çalışıyor.

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.