banner

YÖK’ün eski imajını taşımak istemiyoruz




Biz YÖK’ün bugünkü uygulamalarıyla değerlendirilmesini istediklerini belirten YÖK Başkanı Saraç, “YÖK’ün eski imajını sırtımızda taşımak istemiyoruz” dedi.

yekta aaAA Editör Masası'na konuk olan Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Bazı siyasi partilerin seçim beyannamelerinde YÖK'ün kaldırılmasına ilişkin vaatler bulunduğunun" hatırlatılması ve "özellikle bu konuya dair taleplerin her yıl 6 Kasım'da gündeme geldiğinin" belirtilmesi üzerine Saraç, bazı siyasi partilerin seçim beyannamelerini kendisinin de okuduğunu dile getirdi.

Saraç, "Anayasal bir kurumun başkanı olarak siyasi partilerin bu husustaki başkanlık ettiğim kurul hakkındaki kanaatlerini yargılamam doğru değil. Saygısızlık olur. Bütün bu fikirlere saygı duyuyorum" ifadelerini kullandı.

YÖK'ün kaldırılmasının sürekli gündemde olduğunu ancak yerine nasıl bir yükseköğretimin inşa edileceğinin tartışılmadığını belirten Saraç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"(Kanunun ruhu olur) diye hukukçuların bir tabiri var. 2547'yi ben de tasvip etmiyorum. Ama bu kanunun bir ruhu var. Dolayısıyla bizim bunun yerine ikame edilecek düzenlemelerin kendisi içerisinde bir mütecanis yapıya sahip olması lazım. Bu düşünülen değişikliklerin birbiriyle oluşturduğu ilişkilerden tek bir mütecanis bir yapı ortaya çıkacak mı? 'Nasıl bir yükseköğretim' sualinin cevabının verileceği zihniyet temelinin öncelikle inşa edilmesi lazım. Sonra bu temel üzerine yukarıya doğru binayı inşa edebiliriz. Şu hususu da belirtmemiz lazım. Biz genellikle birtakım aksaklıklar olduğunda bunu kanunlarda buluyoruz, kurumlarda buluyoruz. Halbuki bu gibi sorunlar uygulamalardan kaynaklanıyor."

Uygulamalardan kaynaklı sorunların çözülmesinin öncelikleri arasında bulunduğuna işaret eden Saraç, iyi bir kanunun kötü şekilde uygulanmasıyla olumsuz sonuçların alınabileceğini, tasvip edilmeyen bir kanunla da iyi sonuçlar elde edilebileceğini vurguladı.

Saraç, "Bütün dikkatimizi, uğraşımızı, gayretimizi o kanun çerçevesinde iyi sonuçlar elde edebileceğimiz uygulamalara hasrettik. Tabii ki şahsi kanaatimi sorarsanız, YÖK'ün küçültülmesi, yetkilerinin bir kısmının başkaca kurumsal yapılara devredilmesi icap ediyor. Fakat bunun da belli bir süreç içerisinde ve diğer organizasyonların tamamlanmasıyla eş zamanlı yapılması gerekiyor" diye konuştu.

YÖK'ün yetki devrine ilişkin çalışmaları başlattıklarını bildiren Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu an sadece girdi yani başlangıç kriterleriyle, sürecin ve sonucun, değerlendirilmesini de çıktısını da Kalite Kurulu'na bırakacak bir düzenleme yaptık. Bu, yönetmelik düzeyinde oldu fakat Meclis açıldığında bunu yasal yani bütünüyle idari ve mali açıdan özerk yapısal bir kuruma devretmeyi düşünüyoruz. Böyle bir öneriyi sunmak istiyoruz Milli Eğitim üzerinden Meclis'e. Dolayısıyla sorunları yasalarda değil, uygulamalarda çoğunlukla olduğunu görüyoruz yükseköğretimle ilgili olmak üzere. Bu uygulamalarımızın bilimsel, rasyonel ve kabul edilebilir bir düzlemde gerçekleştirilmesini istiyoruz."

Yeni YÖK, meseleleri farklı ele alıyor

"Yeni YÖK" tabirini bilerek kullandıklarını anlatan Saraç, meseleleri ele alış tarzlarının çok farklı olduğunu söyledi.

YÖK'ün yetkisi dahilindeki konuları bile bilim kurullarında tartıştıklarını ve "askıya çıkardık" uygulamasını başlattıklarını ifade eden Saraç, böylece akademik camia ve diğer ilgililerin görüşlerini aldıklarını aktardı. Daha önce böyle bir uygulamanın yükseköğretim tarihinde bulunmadığını dile getiren Saraç, doğru yaptıklarına inandıklarını, gelen görüşlerle vardıkları neticeleri değiştirebildiklerini kaydetti.

Saraç, YÖK'ün başka konularda da yetki devretmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.

Akademik camia için yabancı dille ilgili yeni proje başlattıklarını bildiren Saraç, "YÖK'ün görünür yüzünü daha mütebessim hale getirdiğimizi düşünüyoruz. Hem akademisyen hem öğrenci hem üniversitenin rektörüne elimizi uzatıyoruz" değerlendirmesini yaptı.

Daha önce YÖK başkanının konuları rektörler nezdinde görüştüğünü, bunun da bazı görüşlerin filtrelenerek yukarıya çıkmasına yol açtığını vurgulayan Saraç, bu uygulamayı da yaptıklarını ancak fakülte dekanlarıyla bir araya geldiklerini ve hususları müzakere ettiklerini aktardı.

Saraç, sosyal meseleleri ele almaya başladıklarını, kadına yönelik şiddetle ilgili Yükseköğretim Kurulunda daimi bir komisyon oluşturduklarını, çalıştay yaptıklarını belirtti.

YÖK'ün eski imajını sırtımızda taşımak istemiyoruz

Uluslararasılaşma farklı yöntemler kullanmaya başladıklarını ifade deden Saraç, "YÖK'ün eski imajını sırtımızda taşımak istemiyoruz. Biz YÖK'ün bugünkü uygulamalarıyla değerlendirilmesini istiyoruz" diye konuştu.

YÖK'ün yetki devrinin belli bir formatta, altyapıları ve mevzuatı hazırlanmış kurullara devredilmesinin süreç içinde gerçekleşebileceğinin altını çizen Saraç, "Aksi takdirde, bir YÖK derken 185 YÖK ile karşılaşılma durumu da var. Bunu da bütün siyasi partilerin dikkatlerine sunmak isterim" ifadelerini kullandı.

Saraç, YÖK'ün daha katılımcı ve paylaşımcı şekilde kararlar aldığını söyledi.

"Üniversiteye giriş sisteminde değişik yapılıp yapılmayacağı ve sınavda açık uçlu soruların yöneltilmesine ilişkin çalışma bulunup bulunmadığının" sorulması üzerine Saraç, YÖK'ün önceliğinin, yükseköğretime giriş sınavının değiştirilmesi değil kalitenin artırılması olduğunu belirtti.

Anayasa ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun, üniversiteye giriş sistemine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi yetkisini YÖK'e verdiğini anımsatan Saraç, ayrıca yükseköğretimin lise eğitimi üzerine inşa edildiğini, dolayısıyla da MEB'in yaptığı değişikliklerin de göz önüne alınması gerektiğini söyledi.

Üniversiteye giriş sisteminin adil olup olmadığının sorgulanmadığına işaret eden Saraç, Anadolu'daki fakir bir ailenin çocuğunun da bu merkezi sistemle Türkiye'nin en başarılı üniversitesine girebildiğine dikkati çekti.

Sınav sayılarının artmasına biz de sıcak bakıyoruz

Sistemin adil olduğunu ancak iyileştirmelerin yapılabileceğini anlatan Saraç, şunları kaydetti:

"Ailelerin rahat olmasını istiyoruz. Bu sene giriş sisteminde yapısal bir değişiklik olmayacak, yapısal bir değişikliği öngörmüyoruz. Öyle bir tespitimizi biz söylüyoruz. Sınav sayılarının artmasına biz de sıcak bakıyoruz. Bunun üzerinde çalışma yapılıyor. Fakat sınav sayılarının artması da bugünden yarına yapılacak, alınacak bir karar değil. Açık uçlu soru, kamuoyunun gündeminde uzun zamandır yer işgal ediyor. Tabii ki bunu da tedrici olarak, açık uçluya geçilmesi taraftarıyız. Yani belli bir matematiksel işlemin varacağı son neticenin yazılacağı veya bir isim veya tarihin sorulacağı, tabii ikinci aşamada yapılacak, açık uçlu az soruda yapılabilir. Bu hususta, ÖSYM gerçekten yetkin, çok geniş bir tecrübeye sahip, yapılabilir."

Bunların hepsinin değerlendirildiğini belirten Saraç, "Bu sene ailelerin rahat olması lazım. Yükseköğretime girişle ilgili yapısal bir değişiklik olmayacak. Geçen sene nasıl hazırlanıyorsa öğrenciler, bu sene de bu şekilde hazırlansınlar. Mevcut sistem girilecek programın gerektirdiği yetkinliği sorgulayan adil bir düzenek. Burada bir yapısal bir değişikliği bu sene için öngörmüyoruz, böyle bir planlamamız yok" dedi.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.