Logo

Liselerde hiç değilse ‘Türkçe öğretiliyor’ diye avunmak

Kategori: Üniversiteler
Cumartesi, 21 Nisan 2012 10:12 tarihinde oluşturuldu



Evet bir kez daha saç kesildi, önümüze düştü. Yükseköğretime Giriş Sınavı sonuçları, başarıyı değilse bile başarısızlığı ölçmede çok mahir doğrusu.

Dün yapılan YGS sonuçları açıklaması, çıkarmasını bilenlere derslerle dolu. Ve aslında eğitimimizin 4 artı 4 artı 4’ten çok daha temel, çok daha derin sorunları olduğunun da bir kanıtı daha.

Sınavı geçerli sayılan 1 milyon 877 bin 344 aday var. Üniversiteye girmek isteyen bu yaklaşık 1.9 milyon öğrencinin üçte ikilik bölümü üniversiteye giremeyecek.

Demek ki bu sınav, aslında bir bilgi ölçme sınavı değil bir eleme sınavı. Sınavı düzenleyen açısından sınavın başarılı olmasının tek bir ölçütü var: O üçte ikilik bölüme başarılı olamadıklarını götermek.

Üniversiteye girmeyi başaracak üçte birlik bölümün en tepesinde yer alanlar kuşkusuz başarılı öğrenciler. Ama geride kalan büyük çoğunluğun üniversiteye giremeyenlerin ezici çoğunluğundan çok da fazla, kapanması mümkün olmayan bir farkı yok.

Böyle bakınca, sınavın genel eğitimimiz açısından bize kesinkes gösterdiği iki şey var: 1. En iyi 3-5 bin öğrenciyi saptamak; 2. En kötü 250-300 bin kişiyi saptamak.

Evet bu sınav ‘ortalama’ tabir edilen öğremcileri birbirinden anlamlı bir biçimde ayırmakta yeterince başarılı değil. Çünkü dediğim gibi sınavın amacı aslında bilgiyi ölçmek değil, öğrencileri elemek.

Ama bu sınav en başarılılarla en başarısızları ölçmekte başarılı. İster istemez bu böyle.

Gelin biraz ‘en alttakiler’e bakalım...

Bu sınavda 870 bin 80 kişi matematikte 4 veya daha az soruya doğru cevap verebilmiş. Fen bilimleri sınavında durum daha da vahim: 1 milyon 260 bin 795 kişi 4 veya daha az soruya doğru cevap vermiş.

Yani kabaca sınava girenlerin yarıdan biraz fazlası matematikte, üçte ikilik bölümü ise fen bilimlerinde deyim yerindeyse hiçbir şey bilmiyor.

Zaten baktığınızda, yaygın deyişle ‘sıfır çeken’ öğrenci sayısında bu yıl bir patlama yaşanmış ve 50 bin 805 kişi 0.5 veya daha az puan alabilmiş sınavda.

Aslında başarısızlığın bütün sınav türlerinde bu yıl son iki yıla göre daha arttığını görebiliyoruz.

İlginç biçimde Türkçe ve sosyal bilimler sınavlarında başarısız öğrenci sayısı, matematik ve fen sınavlarına göre daha az.

Liselerimiz için belki şöyle avunabiliriz: Hiç değilse Türkçeyi öğretiyorlar.

Bilim eğitimi olmayan bir ülke bilgi çağında ne yapar?

Eğer ölçüt YGS ise Türkiye’nin en başarılı liseleri de sosyal bilimler liseleri. Evet, garip ama gerçek.

İkinci sırada askeri liseler var. Fen liseleri ancak üçüncü sırada. Sonra Anadolu Liseleri geliyor.

YGS’nin matematik ve fen bilimleri sınavıyla ilgili derin başarısızlık rakamlarını az önce verdim zaten.

Buradan belki şu sonuca bile varabiliriz: Türkiye’de liselerde fen bilimleri eğitimi neredeyse hiç verilmiyor. Bu eğitimi alabilen az sayıda şanslı öğrenci var. Ama onların sayısı da sahiden az.

Oysa çağımız bilgi çağı, bilim ve teknoloji çağı.

Bu gidişle belki içimizden bazı çok başarılı tekil örnekler çıkacak, hatta Nobel alanlar bile olabilecek ama genel olarak fen bilimleriyle pek ilgilenmeyen bir toplum olacağız. Kendi bilgimizi, kendi bilimimizi ve kendi teknolojimizi kendimiz üretmeteceğiz, en iyimser ihtimalle başkalarının bilim ve teknolojisini uygulayacağız.

Kısacası önümüzdeki on yıllarda da cari açık sorunları yaşayan bir ülke olmaya devam edeceğiz.

Bilime, teknolojiye, bilgi üretimine yatkın insan sayısı azaldıkça, ülkemizi dünyanın en büyük ilk on ekonomisinden biri yapma hayallerimizi de ertelemeye devam edeceğiz.

Üretmek yerine hizmet sektörlerine odaklanacağız. Çünkü insan malzememizi bu yönde geliştirmiş olacağız.

Bizimle bugün aynı ekonomik durumda olup da okullarında daha iyi bilim eğitimi vermeyi başaran ülkeler 15-20 yıl sonra bizi hissedilir derecede geride bırakmış olacaklar.

Çünkü sosyal bilimlerle bir yere kadar gidersiniz ancak.

Maalesef durum bu.

En alttakileri hiç değişmeyen ülke...

Bir kez daha yazıya ‘eğer’ kelimesiyle başlıyorum: Eğer YGS bir ölçütse, Türkiye’nin lise eğitiminde en başarısız ili, yani ülkenin en kötü liselerinin toplandığı ilimiz Hakkari.

Bu sadece bu yıla özgü bir durum da değil. En azından son üç yıldır Hakkari YGS’de en kötü sonuçları alan il.

Türkiye, maalesef bu konuları adam akıllı konuşan, sonra da önlem alan bir ülke değil. Yoksa, hükümetler konuya el atsa ve Hakkari’ye üç-beş yıllığına özel muamele yapılsa bıu ilimiz eminim en kötü olmaktan kurtulur, daha orta sıralara yükselir.

Ama bu yapılmıyor. Hakkari uzun yıllardır üniversiteye öğrenci sokamayan, üniversite mezunu üretemeyen bir şehrimiz olmaya mahkum ediliyor.

Kürtlerin eşitsizliği biraz da böyle şeylerden kaynaklanıyor.

Keşke yeni açılan üniversitelerimiz, Hakkari Üniversitesi dahil, kendi yerel öğrencilerine belli bir kontenjan ayırsalar...^

(İsmet Berkan-hürriyet)

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.