Logo

Eğitim Yılı Başlarken / Eğitimi Birlikte Düşünmek

Kategori: Alparslan Dartan
Çarşamba, 21 Eylül 2016 10:57 tarihinde oluşturuldu



Alpaslan Dartan / Türk PDR Derneği İstanbul Şube Başkanı/ Terakki Vakfı Okulları

alpaslan_dartan2016-2017 Eğitim Öğretim Yılı 19 Eylül Pazartesi günü başladı. Resmi, özel tüm okullar açılışa hazırlanırken, yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 1 milyona yakın öğretmen de heyecanla 19 Eylül’ü bekledi. Kimi tatilin kısa olduğundan kimi de uzun olduğundan şikâyetçi, ancak okula bu yıl yeni başlayanlar hariç her öğrenci artık deneyim sahibi birer öğrenci olarak kendini okulun açılışına psikolojik olarak hazırlıyor.

Bu yıl Kurban bayramı nedeniyle okula ilk kez başlayacaklar için hazırlık dönemi gerçekleşmeyecek ama özellikle TEOG’ a ve Üniversite sınavlarına hazırlanacak öğrenciler için hazırlık maratonu neredeyse bir aydır başlamış durumda.

Her yıl olduğu gibi okulların açılışı büyük bir kitleyi farklı açılardan etkiliyor. Ülkenin ekonomisini bile derinden etkileyen bir sektör olan eğitim sektörü öğrenci, veli, öğretmen dâhil yan unsurlarıyla yaklaşık 50 milyon insanımızı doğrudan ya da dolaylı olarak etkiliyor.

Bu süreçte eğitime yönelik erişilmek istenen hedefler de öncelikli olarak tartışılır ve konuşulur duruma geliyor. İyi eğitim ve iyi gelecek kavramları insanımızı ve eğitimcileri farklı bakış açılarından sistemi sorgulamaya ve sistemin nicel ve nitel çıktıları üzerinden yorumlar yapmaya itmektedir.

Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara geldiği 2002 den bu yana tam 14 yıl geçmiş oluyor. Bu 14 yıl içerisinde belki de en az değişmesi gereken bakanlıklardan birisi olan Milli Eğitim Bakanlığında 6 isim Milli Eğitim Bakanı olarak görev aldı. Bu iktidar döneminde bakanlıkta ilk görev yapan isim olan Erkan Mumcu, aynı zamanda bu görevi en süreyle yapan isim oldu. En uzun süre görev yapan isim ise 6 yılı aşkın bir süre ile neredeyse bir rekor kıran Hüseyin Çelik’e ait. Bakanlık koltuğuna oturan isimlerin önemli olmadığı ama hizmetin devamlılığı, sistemin ve aynı anlayışın sürdürülmesi esas olması gereken Milli Eğitim Bakanlığında neredeyse her bakan kendisinden önce gelen bakanların devrim diye nitelendirdiği kararlarını bir çırpıda ellerinin tersiyle itivermiş yerine başka uygulamalar getirmişlerdir. Doğal olarak sistem her iki üç yılda yapılan yasal düzenlemeler nedeniyle bir anlamda reform yorgunu olmuştur.

Eğitimi Birlikte Düşünmek

Türkiye’de eğitim sisteminin girdi ve çıktıları üzerinde düşünce üreten, üretilen düşünce ışığında bilimsel araştırmalara dayalı veriler üreten pek çok sivil toplum kuruluşu bulunuyor. MEB’in yanında ERG, TEDMEM, AÇEV, Eğitim Sendikaları gibi önemli kurumlar bunlardan bazıları. Burada ERG ve TEDMEM ‘in yayınladıkları araştırma verilerine de dayanarak bazı bilgiler paylaşacağım.

Türkiye’de son 15 yılda okulöncesi eğitimde ve ortaöğretimde öğrenci sayıları giderek artıyor. Bu konuda dikkat çeken nokta, artış eğiliminin tüm seviyelerde özel ve resmi kurumlar arasındaki dağılımı. Özel okulöncesi eğitim kurumlarında öğrenci sayısı bir yılda % 26 oranında arttı, resmi kurumlarda ise öğrenci artış oranı yalnızca % 7’dir. Benzer biçimde, ortaöğretimde de özel okullara yönelme söz konusu, genel ortaöğretimde özel okullara devam eden öğrenci sayısı % 17 oranında artarken resmi kurumlarda bu sayı % 9 oranında azaldı. Mesleki ve teknik ortaöğretimde özel kurumlardaki öğrenci sayısı % 35 oranında arttı, ancak bu oran resmi kurumlarda yalnızca % 8’dir.

Ülkemizde çocukların eğitime erişim düzeyleri büyük ölçüde okullaşma oranları üzerinden izleniyor, ancak bu göstergenin eğitime erişimi anlamada tek başına yeterli olmadığını da herkes biliyor.

DEMOGRAFIK DURUM (3-17 YAS ARASI NÜFUS), 2014

3-5 Yaş

6-9 Yaş

10-13 Yaş

14-17 Yaş

Toplam (3-17 Yas) 3-17 Yaş Arası
Nüfusunun Toplam Nüfus İçindeki Payı (%)

İSTANBUL

658.058

877.887

840.152

885.360

3.261.457 22,7

TÜRKIYE

3.723.706

5.064.720

4.927.482

5.300.839

19.016.747 24,5

 

Giderek daha fazla aile özel öğretim kurumlarına yöneliyor. Bu artışın tek bir nedeni olduğu söylenemez, öğretmen kalitesinden tutun da sınıftaki öğrenci sayısının az oluşu, öğretmenin öğrenciye daha fazla zaman ayırabilmesi, Milli gelirdeki artışın ödeme gücünü artırması, özel okulculuğun girişimciliğe dönüşmesi, ücretlerin makul seviyelere gelmeye başlaması ve devletin verdiği teşvikler sayılabilir. Milli Eğitim politikaları içerisinde en belirleyici hedefin Cumhuriyetin 100. Yılında okullaşma oranının %100 lere ulaşması ve özel okul oranının %15 lere çıkarılması olduğu biliniyor.

 

ÖZEL OKULLARIN TÜM OKULLAR IÇINDEKI PAYI, 2014-2015 (%)

Okulöncesi

İlkokul

Ortaokul

Genel Ortaöğretim

Mesleki ve
Teknik OÖ

İSTANBUL

49

24

22

64

15,1

TÜRKIYE

16

4

7

30

8,4

Nicel iyileştirmelerin eğitimin kalitesine etkisi olduğu muhakkak, ancak bu katkının sınırlı düzeyde olduğunu da biliyoruz. Bu gelişmelerin özellikle resmi okullarda gerçekleştirilmesi ve tabana yayılması gerek ki eğitime erişimde sorun olan kırsal bölgelerde de eğitimin nitel verilerinde olumlu yansımaları olsun.

Eğitimi Birlikte Düşünmek felsefesini yaratacak olan gençlerin, gelecekte hangi donanımda ve hangi düzeyde kendi yaşam alanlarını yaratacakları sorusudur. Bugünün yereli ile geleceğin evrenselini kendi benliklerinde nasıl vücut bulacak ve eşleşecek. Okul öncesi neden önemli, ilkokul, ortaokul ve liselerde tek bir müfredatla dünya insanı olunabilir mi, sınırları ortadan kalkacak bir dünyanın tek dilli vatandaşları mı yoksa çok dilli ve çok kültürlü insanları mı olacaklar ve bunu nasıl başaracaklar.

Sınavların Gölgesinde Okul Olabilmek - Okul Kalabilmek...

Değişen ve gelişen dünyada gelişmelere ayak uydurabilen, çağın beklentilerine cevap verebilen, araştıran, sorgulayan ve özgüven duygusu gelişmiş bireyler yetiştirmek, ancak ve ancak eğitimle mümkün olabilmektedir. Yaşam boyu süren tüm bu öğrenme süreçlerinin ve eğitimlerinin resmi boyutu bildiğimiz gibi eğitim kurumlarında, yani okullarda gerçekleşmektedir.

Okul ve okul yaşamı, çocuğun ve gencin edindiği deneyimleri geliştirmesine fırsat tanıyan bir alan olarak da tanımlanabilir. Okul, her ne kadar akademik öğrenmelerin asıl hedef olarak konduğu bir yaşamsal alan olsa da, onu var eden öğretmenler, öğrenciler ve veliler olmadan düşünülemez.

Okulu, okul yapan, bir yandan kapsayan ve çevreleyen kendi fiziksel alanı iken (okul binası, bahçesi, sınıfları vs) bu fiziksel alanı canlı, işler ve işlevsel kılan da öğrencilerin ve öğretmenlerin varlığıdır.

Öğretmenlerle öğrenciler arasındaki bu ilişki kuşaklar arası bir alışverişi simgeler, okulları da dünden bugüne, bugünden geleceğe taşıyan bu alışverişe tanıklık eden öğrencileri ve öğretmenleridir.

Eğitimin Yönü Değişiyor / Eğitimin Kalite Göstergesi

Ülkemizde verilen eğitimin kalitesi maalesef ulusal ve uluslararası sınavlarda elde edilen başarılarla ölçülüyor. Oysaki dünyanın birçok ülkesinde öğrenciler okul öncesinde aldıkları temel eğitim ile evrensel ölçülerde belli başlı küresel etkileşim dinamiklerini öğreniyor, bunların kendilerine kazandırdıkları değerleri ve edindikleri sorumlulukları yerine getirebilecek temel bilgi ve becerilerle donanıyorlar. Bu okul öncesinden başlayan ve hayat boyu öğrenmelerle de devam eden bir süreç haline geliyor.

Uluslararası sınavlarda başarı kavramının belirleyicisi ve ölçülmeye çalışılan nitelikler, öğrencilerin okulda uygulanan müfredat kapsamında ele alınan konuları ne dereceye kadar öğrendikleri değil, gerçek hayatta karşılaşabilecekleri durumlarda sahip oldukları bilgi ve becerileri kullanabilme yeteneği, akıl yürütme ve fen ve matematik kavramlarını kullanarak etkin bir iletişim kurma becerisine sahip olup olmadıklarıdır.

Bugün ülkemizde giderek bozulan eğitim sistemi ile gittikçe artan kaliteli eğitim sorunu, eğitim sistemine bütünsel bir gözle bakılmasını zorunlu kılıyor. ‘İyi okul – başarılı okul’ kavramı içerisine de pek çok değişkenin girdiğini biliyoruz. Özellikle öğretmen faktörü bu değişkenler içerisinde önemli bir yer tutuyor. Bu çerçevede bizler de eğitim sistemimizin ve eğitim kalitesinin sorgulanmasını sadece sınav sonuçlarına bakarak yapmaktan vazgeçmeliyiz.

Bu yıl ilkokula başlayan çocuklar 12 yıl ilk, orta ve  lise eğitiminin yanında 4 yıl üniversite eğitimini de tamamlarlarsa yaklaşık 16 yıl sonra yani 2032 yılında Üniversiteyi bitirmiş olacaklar. 2030’lu yılların insanını yetiştirebilmek kolay olmasa gerek.

İyi okul iyi öğretmenlerle var olur. Bugün ülkemizde giderek bozulan eğitim sistemi ile özellikle büyük şehirlerde artan kaliteli eğitim sorunu, eğitim sistemine bütünsel bir gözle bakılmasını ve dönüşümü zorunlu kılıyor. İyi okul kavramı içerisinde de pek çok değişkenin yanında öğretim kadrosunun yeterliliği ön plana çıkıyor. Kurumsal kültüre sahip eğitim kurumlarının deneyimli eğitim kadrolarına değer verdiğini ve kadro istikrarını önemsediğini ve onları hizmet içi eğitimlerle beslediklerini görürüz.

 

İSTANBUL’DA ÖĞRENCI, ÖĞRETMEN, OKUL VE DERSLİK SAYILARI, 2014-15

Okulöncesi

İlkokul

Ortaokul

Ortaöğretim

Toplam

ÖGRENCI

168.621

940.033

844.006

727.171

2.679.831

ÖGRETMEN

10.799

41.632

38.611

45.680

136.722

OKUL

2.971

1.522

1.487

1.185

7.165

DERSLIK

7.328

28.264

19.328

22.273

77.193

Okullar artık bilişim ve teknolojik gelişimlerin öğrenme süreçlerini, öğrenme zamanını ve en önemlisi de mekân algısını değiştirdiğini görmeye başladılar. Yakın gelecekte öğrenme ortamlarının zamandan bağımsız kesintisiz olarak 7/24 hizmet verir olduğunu görüyor olacağız.

Eğitim teknolojilerinin kullanımı, teknolojik sınıf donanımları, internet bağlantısı, akıllı tahta kullanımı gibi pek çok araç gereç eğitim ortamında öğrenme ve öğretme sürecini olumlu etkilemektedir. Evet, eğitimin yönü değişiyor bu yönde ilerleyebilmek için bugüne değil geleceğe odaklanmalı ve nasıl bir eğitim ve nasıl bir okul istiyoruz diye kendimizi sorgulamalıyız…

Heyecan ve Motivasyon

Eğitim ile ilgili pek çok sorundan söz ederken okulların açılıyor olması ayrı bir heyecan ve motivasyon da yaratıyor ister istemez. Eğitimin pek çok paydaşı var ama öğrenci, öğretmen, veli ve okul en önemlileri. Yeni yıla umutla ve heyecanla başlarken bu dört önemli paydaştan da beklentiler var elbet.

 

Öğretmen

Öğrenci

Veli

Okul

Alan bilgisini taze tutmalı, yenilemeli

Kendini geliştirmeli aşmalı,

Çocuğunu iyi tanımalı,

Okul ortamını öğrenci ve öğretmen için uygun hale getirmeli

Bilgisini su gibi sunacak beceriye sahip olmalı,

Edindiği bilgileri tekrar yapmalı, tekrar öğrenmeyi pekiştirir

Her çocuk her okulda yapamaz. Çocuğa uygun okul tercih etmeli,

Çevresini öğrenci yararına kullanmalı,

İletişim becerileri güçlü ve özgüveni tam olmalı

Hedeflerini belirlemeli geleceği için söz sahibi olabilmeli

Yasaklarla değil sınırlamalarla, kurallarla yola devam etmeli,

Programları, etkinlikleri zenginleştirmeli

Kendisinin ve öğrencilerinin motivasyonunu yüksek tutmalı

Zamanını iyi  kullanmalı, plan ve programlı olmayı başarabilmeli

Okula yeni başlayan çocuğu için sabırlı ve anlayışlı olmalı

Öğretmenini hizmet içi eğitimlerle beslemeli, öğrencisini desteklemeli

Öğrenilmiş çaresizlik yaşamamalı ve yaşatmamalı

Yardım istemekten çekinmemeli, aile, okul, öğretmen ve yakın çevrenin kendisi için destek olduğunu bilmeli

Ergenlik Dönemi zordur, bu zorluğu anlamalı, yakın durmalı ve

Veli okul işbirliği önemlidir. Sınırlarını ve sorumluluklarını bilerek gerçekleştirilen bilgi alışverişleri öğrenci başarısını artırır ve güven ortamını geliştirir

Öğrencinin gelişim evrelerini bilmeli uygun davranmalı

Sınav odaklı çalışmaktan vazgeçip, ezberci olmaktan uzak durmalı

Çocuğunu başkalarıyla asla ve asla kıyaslamamalı

Sosyal ve kültürel faaliyetlerle artı değer katmalı

Çocukların dilinden anlamalı, onları duymalı

Öğrenmek için öğrenmeli

Başarı da başarısızlık da görecelidir, beklentisini çocuğunun yetenekleriyle örtüştürmeli

Güvenli okul olmayı başarmalı

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.