Logo

Sınavlar Üzerinden Eğitimde YAP-BOZ Oyunu

Kategori: Alparslan Dartan
Pazar, 05 Kasım 2017 16:40 tarihinde oluşturuldu



Alpaslan Dartan / Türk PDR Derneği İstanbul Şube Başkanı

alpaslan_dartanSınav, yapmaktan bir türlü vazgeçemediğimiz bir olgu. Sınavların kaldırılmasına kimsenin hayır diyemeyeceği bir dönemde, bir gecede aniden gelişiveren TEOG’un kaldırılması ve bundan sonra ne olacağının bilinmemesi ile oluşan belirsizlik veli ve öğrencilerde kaygıya neden olmuştur.
Bitirme ya da yerleştirme sınavları yıllar içerisinde yediden yetmişe hepimizin alışkanlığı, bu alışkanlıktan kurtulmayı istemekle bu alışkanlığın yerine ne koyacağımızı bilememek de en büyük çelişkimiz. Ergenlik döneminde onca kişisel ve ilişkisel sorunlarla baş etmeye çalışan 12-14 yaş arasındaki genç beyinler için de sınavlar çevre, aile ve akran baskısıyla birleşerek bir kabusa dönüşüveriyor yıllardır.
Eğitim sistemimiz ile ilgili önemli konularda alınan hızlı ve çabuk kararlar (TEOG’un kaldırılması gibi) bugünden yarına ne bir ilktir ne de bir sondur. Hangi gerekçe ile karar verilirse verilsin bundan sonraki adımların net, aydınlatıcı, eşitlikçi ve adil olacağına ilişkin beklentilerin giderilmesi hemen ve ilk iş olarak gerekmektedir. Bunu sağlamak da Millî Eğitim Bakanlığına ve Hükümete düşüyor. Öncelikle süreci yönetirken tüm paydaşlardan görüş alması ve kamuoyu ile de paylaşması oldukça önemli hale geldi. Kaldırılmasının ani olması gibi yerine getirilecek olan sistemin de ani, çabuk ve hızlı ilanı doğru olmayacaktır. Mevcut sistemin eksikliklerini gidebilmek için zamana ve doğru zeminde tartışmaya ihtiyaç vardır.
Eğitimin temel meselelerinde önce kararlar alıyoruz sonra bu kararı nasıl yerine getireceğimizi düşünüp tartışıyoruz. Aslında tartışmıyoruz da çünkü merkeziyetçi bir yapıyla bürokratlarımız eldeki verilere dayanarak kendi düşünceleri ve bilgileri doğrultusunda kararlar alıyorlar. Ama eğitim bilimiyle uğraşan akademisyenlerin, ömürlerini eğitim üzerine yazıp çizen eğitim yazar-çizerlerinin ve en önemlisi veliler ve öğrencilerin görüşleri alınmıyor ya da bizler bilmiyoruz.
Milli Eğitim olarak eğitimin kalitesini hep ulusal ve uluslararası sınavlarda elde edilen başarılarla ölçüyoruz. Oysaki dünyanın birçok ülkesinde öğrenciler okul öncesinde aldıkları temel eğitim ile evrensel ölçülerde belli başlı küresel etkileşim dinamiklerini öğreniyorlar. Bunların kendilerine kazandırdıkları değerleri ve edindikleri sorumlulukları yerine getirebilecek temel bilgi ve becerilerle donanıyorlar.
Uluslararası sınavlarda, okulda uygulanan müfredat kapsamında ele alınan konuların ne dereceye kadar öğrenildiği değil, gerçek hayatta karşılaşılan durumlarda sahip oldukları bilgi ve becerileri kullanabilme yeteneği, akıl yürütme ve fen ve matematik kavramlarını kullanarak etkin bir iletişim kurma becerisine sahip olup olmadıkları önem kazanıyor.
Biz ise yaklaşık 20-25 yıldır sınavlar üzerinde oynamalar yaparak eğitim sistemimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Ulusal ve uluslararası sınavlarda öğrencilerimizin gösterdiği performans ortada iken TEOG’un kaldırılması sonrasında yaşanan tartışmalar bize eğitim sisteminin sınavlarla iyileştirilmesinin gerçekçi olmadığını göstermektedir. Okullar arasındaki nicelik ve nitelik farklılıkları ortadan kaldırılmadıkça, öğretmen yetiştirme politikaları değiştirilmedikçe ve ezbere dayalı eğitim modelinden uzaklaşmadıkça lise ve üniversite önünde bekleyen yığınları azaltmak mümkün olmayacaktır.
Prof. Dr. Ziya Selçuk hocamızın belirttiği gibi özellikle sosyal medyada milyonlarca insanın TEOG kalkmalı mı?; yerine ne gelmeli?; reform öneri listeleri vb. konularda zaman harcıyor olması kelimelerin ziyanından başka ne işe yarayabilir ki?

Orta Eğitim Tuzağı isimli yazısında hocamız, eğitimin güncel siyasetin nesnesi olmadığını ve her bir çocuğun hepimize emanet edilen gelecek tasavvuru olduğunu ifade ederek, gereken maddi kudrete ve iradeye sahip olmanın, insan odaklı sahici bir eğitim sistemini ve gelecek tasavvurunu gerçekleştirmeye yetmeyeceğini ve bilimin yol göstericiliğine ihtiyaç olduğunu dile getirmiştir.
Bu çerçeveden bakılınca da bütünü kapsayan düzenlemelerin geçici çözüm arayışlarıyla mümkün olmadığını söylemek gerekiyor. Eğitime yatırım yapan ve varlığını bir ölçüde bu sınavlarda elde ettikleri başarılarla var eden eğitim kurumlarının bir gecede alınan kararların yeni savunucuları olmaları da anlaşılmaz bir durumdur. İlkeli duruş sınavlar üzerinden eğitimi konuşmak ve tartışmak değil evrensel ölçülerde eğitim standartlarını kurumlarımızda nasıl var edebilir çabasını gösterebilmektir.
Eğitim sistemimiz, gelmiş geçmiş tüm iktidarların yap-boz tahtası olmuştur. Bunun değişmesi gerekir, eğitimin genel sorunları giderilmeden getirilecek olan tüm sınav sistemleri bir yönüyle eksik kalacaktır. Sınavları konuşmaya değil okul öncesinden üniversiteye doğru bir eğitim ve insangücü planlamasına ihtiyaç olduğu bunun da siyaset kurumundan bağımsız toplumun tüm katmanlarının katkı sunmasıyla gerçekleşeceği bir gerçektir.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.