Logo

Sayılarla Türkiye’de Çocuk ve Okul Öncesi Eğitim

Kategori: Alparslan Dartan
Cuma, 31 May 2019 13:31 tarihinde oluşturuldu



Alpaslan Dartan / Terakki Vakfı Okulları/Yönetici., PDR Uzmanı., Eğitim Danışmanı / Eğitim Gazetecileri Derneği YK üyesi, PDR İst. Şb. Bşk. (2012-2017) 

alpaslan_dartanMilli Eğitim Bakanlığının 2017-2018 Örgün Eğitim İstatistikleri raporunda Türk Millî Eğitim Sisteminin Yapısı hakkında 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile belirlenmiş "Örgün Eğitim" ve "Yaygın Eğitim" olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır demektedir. Örgün Eğitimi ise; belirli yaş grubundaki ve aynı seviyedeki bireylere, amaca göre hazırlanmış programlarla, okul çatısı altında (okul öncesi, ilkokul, ortaokul, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumları) düzenli olarak yapılan eğitim olarak tanımlamaktadır.

Örgün eğitimin ilk basamağı olan okulöncesi eğitim ile ilgili olarak yine bu raporun ilgili bölümlerinde kısa alıntılarla tanım ve sınıflandırmalara yer verilmiştir. Örneğin; Okul öncesi eğitim; isteğe bağlı olarak zorunlu ilköğretim çağına gelmemiş, 3 yaş (36 ayını dolduran, 2014 yılının 1. ve 9. ayları arasında doğan çocuklar), 4 yaş ve 5 yaş (66 aydan küçük olan çocuklar) grubundaki çocukların eğitimini kapsadığına yer verilirken, Okul öncesi eğitimin amacının da çocukların bedensel, zihinsel, duygusal gelişimini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını, onların ilköğretime hazırlanmasını, koşulları elverişsiz çevrelerden gelen çocuklar için ortak bir yetişme ortamı sağlanmasını, Türkçenin doğru ve güzel konuşulmasını sağlamak olduğu aktarılmıştır. 

Anaokulu ve ilköğretim yılları çocukların hemen hemen her yönde hızla geliştiği değiştiği ve şekillendiği bir dönem olduğundan bu süreçte öğrencilerimizin kazandıkları bilgi ve beceri birikimler sadece lise ve üniversite yıllarına temel oluşturmakla kalmaz tüm yaşam kalitesini ve standartlarını da belirler. Bilgi, beceri, davranış ve alışkanlık boyutundaki pek çok temel kazanım da bu yıllarda edinilir. 

Okul öncesi eğitim kurumları, bedensel, psikomotor, sosyal-duygusal, zihin ve dil gelişimlerinin büyük ölçüde tamamlandığı, kişiliğin şekillendiği bir dönemdir. Uygun fiziksel ve sosyal çevre koşullarında ve sağlıklı etkileşim ortamında yetişen çocukların, daha hızlı ve başarılı bir gelişim gösterdikleri biliniyor. Geleceğin dünyasında bilginin tek başına yeterli olmadığını, bunun yanında uygun kavramların, becerilerin ve tutumların da geliştirilmesi gerektiğini  biliyoruz.

Bir Problemimiz Var 

Milli Eğitim Bakanımız Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk eğitimin içerisinden gelen bir akademisyen ve önemli bir uzman. Göreve geldikten kısa bir süre sonra ortaya koyduğu 2023 Eğitim Vizyonu’nda dile getirdiği pek çok başlık içerisinde Erken Çocukluk Eğitimine de önemli bir yer vermiştir. Yıllar yılı dile getirilen ama yetersiz fiziki alt yapı ve öğretmen açığı gibi her seferinde farklı gerekçeler dillendirilerek yerine getirilemeyen ve önemsenmeyen bir okul öncesi eğitiminin zorunlu eğitim kapsamına alınmasına ilişkin bir problemimiz var.

Yıllar içerisindeki sınav sonuçlarına endeksli başarı beklentileri, sürekli revize edilen ve değiştirilen ortaöğretime ve üniversiteye geçiş sistemleri ve bu sistemlerin siyasi ya da bireysel faktörlerin etkisiyle yap-boz oyununa dönüştürülmesi gibi öncelikli olarak ele alınması gereken okul öncesi eğitimde de okullaşma oranının yükseltilmesi hep ağır aksak ilerliyor.

Türkiye’nin eğitim sisteminin temellinde yani her eğitim kademesinin kendine özgü sorunları bulunuyor. Eğitimin bütünleşik yapısını ve birbirini destekleyen özeliklerini geliştirmek ve K12 sistemi içerisinde sorunsuz kotarabilmek kolay olmuyor zaman ve emek gerekiyor.

Okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilecek olması, okullar arası geçiş, sınavlar, okullar arası farkların azaltılacağı gibi hedefler oldukça önemli. Eğitim Vizyonunda bir alt başlık olarak yer alan 2023 Erken Çocukluk vizyonu içerisinde,

gibi üç alt stratejinin geliştirileceğinden söz edilmiştir. Bu çerçevede ivedilikle ele alınması gereken sorun, erken çocukluk eğitiminin geliştirilmesinin önündeki engellerin kaldırılması olmalıdır.

Okul Öncesi Eğitimi Neden Önemli?

Çünkü; Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) ‘nun verilerine baktığınızda Türkiye nüfusunun %28,3’ünü çocuk da ondan. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre; 2017 yılsonu itibariyle Türkiye nüfusu 80 milyon 810 bin 525 iken, bunun 22 milyon 883 bin 288'ini çocuk nüfus oluşturdu. Birleşmiş Milletler tanımına göre; 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970 yılında toplam nüfusun %48,5'ini oluştururken, bu oran 1990 yılında %41,8 ve 2017 yılında %28,3 oldu. Nüfus projeksiyonlarına göre ise, çocuk nüfus oranının 2040 yılında %23,3, 2060 yılında %20,4 ve 2080 yılında %19 olacağı öngörülüyor. Yani genç nüfusumuzun oranın yıllar içerisinde düşeceği anlaşılıyor. Dünyada ise nüfusun 2017 yılında %30,2'sini çocuklar oluştururken, Türkiye %28,3 ile 167 ülke arasında en fazla çocuk nüfusa sahip 97'nci ülke olarak yer alıyor.


Çocuk nüfusun toplam nüfus içindeki oranı, 1935-2080

alpaslan_dartan













http://www.tuik.gov.tr/hb/375/kapak/27596_img_1_375_18.04.20181242868525.jpg" >
           Kaynak: TÜİK, Genel Nüfus Sayımları, 1935-1990
                         TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, 2008-2017
                         TÜİK, Nüfus Projeksiyonları, 2018-2080

Yetersiz okul öncesi eğitiminin ve buna bağlı olarak çocukların okula hazır olmamalarının etkileri, ortaokul ve lise öğrencilerinin performansına da yansımaktadır. Yapılan araştırmalar özellikle PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) araştırmalarında okul öncesi eğitimi almış olan çocukların bu eğitimi almamış olanlara göre, lisede öğrenme becerilerinde 2 yıl daha önde oldukları saptanmıştır. Bu nedenle de Türkiye'nin günümüzün bilgi toplumunda rekabet edeceği insan gücü açasından okul öncesi eğitimi son derece büyük bir önem içermektedir.

Türkiye’de okul öncesi eğitime katılım son 10 yılda büyük oranda artış göstermesine rağmen, okullaşma oranları hem Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalamasının hem de geçtiğimiz yıllarda MEB tarafından belirlenen hedeflerin altında yer almaktadır. 2004-2005 yılında %10’un biraz üzerinde olan 3-5 yaş net okul öncesi okullaşma oranı, 2016-2017 yılında, %35,2’ye ulaşmış olmakla beraber Milli Eğitim Bakanlığı 2014-2019 Stratejik Planı’nda bu oranların artırılması hedeflenmiştir.

 

Milli Eğitim Bakanlığını 2018-2019 eğitim istatistiklerine göre

Okul öncesi eğitim kurumlarının okul türlerine göre okul, öğrenci, öğretmen ve derslik sayısı

 

                             
 

[2017/'18 öğretim yılı - The educational year 2017/'18]

           
       

 

 

 

               

Okul Türü                                                                                             Type of school

Okul/   Kurum/ Sınıf              

 

Öğrenci sayısı                                                                                                                                            

 

Öğretmen sayısı                                                              

 

Derslik              

   

 

Toplam                        

Erkek                                                                                  

Kadın                                                    

 

Toplam  

Erkek                                                                                  

Kadın                                                    

 

   
                             

Okul öncesi eğitim (Resmi+Özel)                                                                                                          

31 246

 

1.501 088

782 646

718 442

 

84 257

4 585

79 672

 

78 852

   
                             
 

Anaokulları toplamı (Resmi+Özel)                                                        

10 073

  

647 685

338 467

309 218

  

45 135

2 439

42 696

  

44 587

   
                             
 

Anasınıfları toplamı (Resmi+Özel)                                            

21 173

 

853 403

444 179

409 224

 

39 122

2 146

36 976

 

34 265

   
                             

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

   

Erken çocukluk dönemi olarak tanımlanan bu dönemdeki fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişim kişinin ileriki yıllardaki gelişimi için temel teşkil eder. Bu dönemdeki tecrübeler ve müdahaleler çocuğun fiziksel ve zihinsel sağlığı, davranışsal, sosyo duygusal becerilerinin gelişmesine etki ettiği kadar; çocukların içinde bulundukları sosyoekonomik durum ve risklerden kaynaklanan eşitsizliklerin engellenmesine ve fırsat eşitliği yaratılmasına da yardımcı olur. Bu çerçevede 2011 yılında Milli Eğitim Bakanlığının Türkiye’de Çocukların Durumu başlıklı raporunda yer verdiği sorunların yanında yapılan araştırma ve değerlendirmeler çerçevesinde Türkiye'nin çocuk hakları karnesi pek parlak değil. 2016 yılında gazeteci Umay Aktaş’ın haberleştirdiği “Sayılarla Türkiye'de Çocuk” araştırmasında Her üç çocuktan birinin yoksul; 2014’te Türkiye’de 40 bin "çocuğa taciz davası" açılması; 900 bin çocuk işçi varlığı ve sadece 2015'te, 31 bin 337 kız çocuğu evlendirilmiş olması yaşanan sıkıntılara örnektir.

Her çocuk hayata eşit başlamayı hak eder. Erken Çocukluk Eğitimi bu nedenlerle önemlidir.

 

Kaynakça:

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.