banner

Okulların açılmasını hem isterim hem istemem




Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı

alpaslan dartanOkulların açılması kararı sonrası “Hem İsterim Hem İstemem”, yaklaşımına örnek olan yaklaşma-kaçınma duygusunu yaşıyoruz toplum olarak. Bir yandan okulların açılmasını çocuklarımızın eğitim ve öğretimlerinden geri kalmamaları için isterken diğer yandan Covid 19 nedeniyle yaşanabilecek bir olumsuz durumun hem çocuklarımızın hem de aile bireylerimizin sağlığını olumsuz etkileyebileceği kaygısını yaşıyoruz.
Nasreddin Hoca’nın komşularından ileri gelenler, düşünüp taşınıp, Hoca'ya çok zor bir soru sormaya karar verirler ve Hoca'ya: “Hoca efendi sabah olduğu zaman insanların yarısı bir tarafa diğer yarısı da öbür tarafa gitmektedir. Bunun hikmeti nedir?” diye sorarlar. Hoca: “İnsanların hepsi bir tarafa gitseydi, maazallah, dünyanın dengesi bozulurdu”, diye cevap verir.
Nasreddin hocanın bu hoş fıkrası bizlerin bugününe biraz uyuyor. Elbette hepimiz aynı düşünüp aynı şeyleri söylemeyeceğiz dünyanın dengesini bozmamak için ama özellikle eğitim alanında içerisinde bulunduğumuz bir realite varken alınan her kararın mutlak bir destekleyicisi ya da mutlak bir karşıtlığı da olmak zorunda değiliz kanımca.
Bugün eğitim ile ilgili alınan her kararın ya da söylenen her sözün arkasında duran ve savunan bir grup olduğu kadar karşısında durup eleştiren de farklı bir grup var. Toplum olarak ikiye bölünmüş bir durumdayız, alınan her kararın neredeyse topyekûn ya yanında duruyoruz ya da karşısındayız. Milli eğitim Bakanı ve bürokratları da bu kutuplaşmanın karşısında yaptıklarıyla neredeyse kimseye yaranamıyorlar.
Sağlık Bakanı özellikle son pandemi sürecinde günlük bildirimleri, insancıl yaklaşımı, küçüğü büyüğü, genci yaşlısı demeden mesajlarını mizahi yaklaşımıyla vermesiyle ve gece gündüz çalışma temposuyla iyi bir iletişim stratejisi yürüterek en fazla sempati toplayanların başında geldi.
Buna karşılık toplumun önemli bir kesimini direkt ya da dolaylı olarak ilgilendiren eğitim söz konusu olduğunda iyi ve çok başarılı bir eğitimci ve iletişimci olma özelliği bulunan Milli Eğitim Bakanımız, toplumla bu kadar iyi bir iletişim mekanizması kuramadı. Bu konuda özellikle kişisel çabası yeterli olmadı da denilebilir. Her gün ekran karşısında olmak zorunda olmasa da belirsizliklerin hâkim olduğu bu dönemde kendisini ve yapılanları anlatabilmesinde bürokratlarından yeterli desteği göremediği de söylenebilir.
İnsanoğlu, sosyal duygusal ve bilişsel özellikleriyle karmaşık yapıya sahiptir. Aynı anda birçok uyaranın/güdünün etkisinde kalır ve karar vermekte güçlük çekebilir. Psikolojide zaman zaman aynı anda ortaya çıkan farklı özelliklerdeki güdülerin birbirlerini tamamladıkları ya da birbirlerini zıdladıkları durumlarla karşılaşabiliyoruz. Aynı anda iki şeyi de birden isteyebileceğimiz gibi aynı anda hiç istemediğimiz iki durumdan birini tercih etmek durumunda kalabiliyoruz. Ya da aynı anda hem istediğimiz hem de istemediğimiz iki durum bizi çelişkiye hatta bazen iç çatışmaya sürükleyebilir.
Okulların açılması ve normale dönüş
Farklı duyguların bireyi ya da toplumu aynı anda iç çatışmalara götürmesi, psikolojinin temel kavramları içerisinde yer alan uyum/savunma mekanizmaları içerisinde kendine yer edinmiştir. Yukarıda sözü edilen örnek durumlar özellikle MEB’in okulların açılması yönünde açıklandığı takvim ile yeniden bizi birbirimizle karşı karşıya getirdi.
Okulların açılması kararı sonrası “Hem İsterim Hem İstemem”, yaklaşımına örnek olan yaklaşma-kaçınma duygusunu yaşıyoruz toplum olarak. Bir yandan okulların açılmasını çocuklarımızın eğitim ve öğretimlerinden geri kalmamaları için isterken diğer yandan Covid19 nedeniyle yaşanabilecek bir olumsuz durumun hem çocuklarımızın hem de aile bireylerimizin sağlığını olumsuz etkileyebileceği kaygısını yaşıyoruz.
Bu, Aralık 2019’dan beri yaşadığımız ve tüm dünyayı etkileyen bir ölümcül bir salgının halen devam eden etkileri nedeniyle duyduğumuz bir kaygı. Peki, bu kaygı gerçek olarak ortada iken ve sonuçlarının ölümcül olma ihtimali ortadan kalkmamışken eğitim gibi neredeyse 40-50 milyona yakın insanımızı ilgilendiren bir konuda ilgililerden çok net, çok kesin açıklamalar beklemek haksızlık değil midir?
Kriz yönetimi önünü görmeden kararlar almak ve uygulamak mıdır? Ya da kesin olarak hayırcı ya da evetçi olmak mıdır? Veli ya da işveren olarak sizlerin bizlerin alamadığı kesin kararlar da ortada iken büyük kitleleri ilgilendiren bu konularda Milli Eğitim Bakanlığının aldığı kararları siyah ya da beyaz diye aklamak ya da karalamak nedendir. Elbette eleştiri tabii hakkımızdır. Bunu da epey sert bir dille de yapıyoruz sanırım.
Aristo oğlunu uyarırken şöyle demiş: “Eğer doğru konuşursan insanlar, yanlış konuşursan Tanrı senden nefret edecek”. Çok sık karşılaştığımız karar vermenin çok güç olduğu bir duruma işaret ediyor Aristo. Okulların açılması ya da geç hatta hiç açılmaması gibi iki hatta üç alternatifli seçenek arasında karar almanın güçlüğü anlaşılır olmalıdır. Hele hele seçeneklerin daha cazip olanı yoksa iş daha da zorlaşır. Burada toplumun yararı gözetilerek karar verilmesi en doğrusu. Bu da şimdilik okulların belirlenen tarihte açılması olarak duruyor.
Özellikle küçük yaş gruplarında kontrollü bir başlangıcın çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerine etkisi yadsınamayacak kadar çoktur. Ayrıca büyük yaş grupları ve özellikle de sınava hazırlanan grupların bu süreçte akran iletişimine ve yüz yüze eğitime ihtiyaçları giderek de artmaktadır.
Tüm bunların yanında, toplumda bu çatışmayı bilerek ya da bilmeyerek destekleyen eğitim bilimciler ve eğitim yazarlarımızın olduğunu da görüyoruz. Özellikle Sağlık Bakanlığının son açıkladığı okullarda alınacak tedbirleri de içeren “COVID-19 SALGIN YÖNETİMİ VE ÇALIŞMA REHBERİ Bilimsel Danışma Kurulu Çalışması”’nda yer alan bazı ifadelere gösterilen tepkileri anlamakta gerçekten zorlandığımı belirteyim.
Dediğim gibi ilk açıklandığında da gayet net ve anlaşılır olan bazı ifadelerin (4 metrekareye bir kişi düşecek şekilde personel ve öğrenci planlaması // Sınıf, çalışma salonları kişiler arasındaki sosyal mesafe en az 1 metre olacak şekilde düzenlenmelidir.) bilerek ve biraz da zorlanarak amacından saptırıldığını gördük. Aşağıda bakanlığın açıkladığı ilgili bölüme bakıldığında bu daha net anlaşılabilecektir.
Okullarda Alınması Gereken Genel Önlemler
COVID-19’un ana bulaşma yolu damlacık ve temas yoluyladır. Okullar toplu bulunulan yerlerden olduğu için COVID-19 bulaşma açısından risklidir. Okullarda COVID-19 bulaşma riskini en aza indirmek için yapılacaklar bir süreç yönetimidir. Bu süreç yönetiminde okul yönetimi, öğretmenler, aileler, öğrenciler ve okul çalışanlarının üzerine düşen görev ve sorumluluklar bulunmaktadır. Süreç, yatılı olmayan öğrenciler ve tüm çalışanlar için sabah evde başlar ve yine akşam evde tamamlanır.
Yatılı olanlar ve akşamları görevli öğretmen ve çalışanlar için, bu süreç okuldaki tüm süreyi içerir. Okul binasının girişleri ve içerisinde uygun yerlere kurallar, sosyal mesafe, maske kullanımı, el temizliği ve öğrencilerin hangi koşullarda okula gelmemesi gerektiğini açıklayan bilgilendirme afişleri asılmalıdır. Okul binası girişleri ve içerisinde uygun yerlerde el antiseptiği bulundurulmalıdır. COVID-19 bulaşma riskini en aza indirmek için aşağıdaki önlemlere uyulmalıdır.
• COVID-19’dan sorumlu bir okul yöneticisi görevlendirilmelidir.
• Eğitim faaliyetine başlamadan önce okul binasının genel temizliği su ve deterjanla yapılmalıdır.
• Okullarda temassız ateş ölçer, maske, sıvı sabun ve el antiseptiği veya en az %70 alkol içeren kolonya bulundurulmalıdır. Kullanılmış maskeler için kapaklı çöp kutuları temin edilmelidir.
• Okullarda en az 4 metrekareye bir kişi düşecek şekilde personel ve öğrenci planlaması yapılmalı, içeriye alınması gereken kişi sayısı buna göre düzenlenmelidir.
• Sınıf, çalışma salonları, işlikler, yemekhane, kantin vb. toplu kullanım alanları bulunması durumunda kişiler arasındaki sosyal mesafe en az 1 metre olacak şekilde düzenlenmelidir.
• COVID-19 kapsamında alınacak önlemler okulun varsa web sayfasında yayımlanmalı; okul açılmadan önce veliler e-okul, e-posta, SMS vb. iletişim kanalları ile bilgilendirilmelidir.
Yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 1 milyonu aşkın öğretmeni ile büyük bir topluluğun önce sağlık hizmetlerinden eksiksiz yararlanmaları ardından da arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle bir araya gelebilecek önlemleri alınarak okullar açılmalıdır. Okulların açılması veya kısıtların kaldırılması belirsizliklerle dolu, faydaları kadar riskleri de olan bir karar. Bu kararın öğrencilerin sağlık ve güvenliğini riske atmadan öğrenme ihtiyacının karşılanması gerekiyor.
Olası gelişmelerin göz ardı edilmeden ve tedbirlerin de alınmış olduğu koşullarda okulların açılması doğası gereği herkese iyi gelecektir. Devlet okullarında daha zor gibi görünen koşulların da teminatı devlettir ve sorumlulukları olduğu gibi farkındalıkları da olmalıdır.
Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi okulların açılmasıyla öğretmen ve öğrencilerin, ailelerin ve hatta diğer tüm çalışanların iyi olma hallerinin sosyal ve psikolojik hazıroluşluklarının desteklenmesi önemlidir ve unutulmamalıdır.
Kaynaklar.
https://pdfs.semanticscholar.org/5bec/4299da92342da2e53e1aa4766f66e4d215a6.pdf
https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/depo/toplumda-salgin-yonetimi/salgin-yonetimi-ve-calisma-rehberi/COVID-19_SALGIN_YONETIMI_VE_CALISMA_REHBERI.pdf

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.


Alparslan Dartan İstanbul PDR Şube Başkanı

27.Şub.2024

Özel okul velisi, öğretmeni ve okul sahipleri: Sesimizi duyan var mı?

 Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Türkiye’de temel becerilerden yoksun, performans göstergelerine özellikle de sınava ve sonuçlarına odaklı bir eğitim anlayışı sürdürülürken eğitimde niceliksel...

06.Şub.2024

MEB’in ortak sınavlarının sonuçları hakkında neyi, ne kadar biliyoruz?

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Millî Eğitim Bakanlığı, geçen yıl Eylül ayında öğrencilerin gelişimini takip etmek, müfredatın işlenmesinde okullar arasında bütünlük sağlamak ve...

06.Kas.2023

Cumhuriyetin 100. Yılında Eğitim: Toplumcu mu, Bireyci mi?

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR UzmanıMerak, kendi kendine öğrenme, deneysellik, keşif ve sorgulama, modern eğitimin ayar damgası olmalıdır. Bu tür bir eğitim yaratıcılığı...

24.Eyl.2023

Yeni dönem başlarken; Öğrenciler, Ebeveynler ve Öğretmenler

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Okullar açılırken öğrenciler, öğretmenler ve anne babalar için heyecanlı, endişeli bir süreç de başlamış oldu. Türkiye’de farklı yaş...

01.Eyl.2023

Hayat hep seçimlerden / tercihlerden ibaret midir?

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı  İnsanoğlu normal koşullarda doğar, büyür, gelişir, gençleşir, olgunlaşır, yaşlanır ve nihayetinde ölür, doğanın yasası böyle, elbette buna diyecek...

21.Tem.2023

LGS ve YKS: Ulusal Sınavlar ve Sonuçları Üzerine

Alpaslan Dartan – PDR Uzmanı / Eğitim Yöneticisi Haziran ayında gerçekleştirilen ve ulusal sınavlarımız dediğimiz LGS ve YKS’nin bu yıl deprem gibi yaşanan acı deneyime ve...

03.Tem.2023

Yeni Bakan Yeni Umut olacak mı?

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Milli Eğitim Bakanlığına atanan Prof. Dr. Yusuf Tekin, aslında Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü alanından bir profesör....

27.May.2023

Liseler Neden 4 Yıl?

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Eğitim sistemimizdeki belirli dönemlerdekisistem değişikliklerinin genel hayat üzerinde olumlu/olumsuz etkilerini ve uzun yıllar silinmeyecek izleri görebiliyoruz. Son yıllarda Liselerde...

27.Nis.2023

YÖK değişir mi ya da üniversiteler nicelikten niteliğe doğru değişir mi?

Alpaslan Dartan / Eğitim Yöneticisi - PDR Uzmanı Uzunca bir süre seçimlerin tarihine endeksli olarak ne zaman yapılacağı belirsiz olan Yükseköğretim Kurumları Sınavı seçim tarihinin öne...

31.Mar.2023

Eğitim ülkemizde ‘Bir Ülke Meselesi’ olamadı!

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı 1920 yılından bugüne geçen 98 yılda 66. Milli Eğitim Bakanı olarak görevini sürdüren Prof. Dr. Mahmut Özer de...

27.Şub.2023

Deprem / Büyük Felaket Travmaların Nedeni

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Türkiye, yüzyılın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle sarsıldı. İlki 7,7 ikincisi 7,6 büyüklüğündeki deprem; Kahramanmaraş,...

28.Ara.2022

Yükseköğretim Kurulunda Girdi Esaslı Düzenlemelerin Yansımaları

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Yükseköğretim Kurulu (YÖK), yükseköğretimdeki eğitim kalitesini yükseltmek için “süreç odaklı düzenlemeler ve çıktı esaslı düzenlemeler" olmak üzere üç...

22.Kas.2022

Eğitimde kurumsal hafıza ve sürdürülebilir politikalar özlemi

Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Evet, ana başlıkları ile çok değil son üç Milli Eğitim Bakanı’nın öğretmen yetiştirme politikalarından, öğretmenlerin özlük haklarına ve öğretmenlik mesleğinin...

28.Eki.2022

Cumhuriyetin 99. Yılında Tarihi Okullar

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Okullar, bir toplumun sosyalleşmesinde ve değerlerinin bireylere aktarımında en önemli kurumlardan birisidir. Puzzle’ın her bir parçası toplumun tüm...

26.Eyl.2022

EĞİTİMİN PANORAMASI

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı   Millî Eğitim İstatistikleri-Örgün Eğitim 2021-2022 verileri ışığında   EĞİTİMİN PANORAMASI 2022 -2023 eğitim ve öğretim yılı, 12 Eylül 2022 Pazartesi günü...

22.Ağu.2022

Öğretmenler ayrıştırılıyor mu?

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Son zamanlarda öğretmenler arasında Milli Eğitim Bakanlığının açıkladığı “Uzman Öğretmenlik / Başöğretmenlik Eğitim Programı ve Yazılı Sınav Takvimi”ne...

18.Tem.2022

Üniversite Yaşamı ve Çoklu Kariyer Fırsatları

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Çocukken büyüklerimiz hepimize “Büyüdüğünde ne olmak istersin?” sorusunu sorardı. Bizler o zamanlar neredeyse ezberlemiş gibi hep aynı cevapları...

25.May.2022

Eğitimde Demokratik ve Katılımcı Bir Yönetim

Alpaslan Dartan – Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı Günümüzde teknolojik gelişmelere ve dijitalleşen dünya düzenine rağmen eğitim ve öğretim faaliyetleri ve eğitim liderliği etkileşim ve psikolojiye...

06.May.2022

Dondurulmuş gençliğin YKS Sınavı

Alpaslan Dartan - PDR Uzmanı / Eğitim Yöneticisi artı eğitim dergisinin bundan önceki sayısında eğitimin gündemini oluşturan Yükseköğretim Kurulu’nun Yükseköğretim Kurumları Sınavına (YKS) ilişkin aldığı TYT...

14.Mar.2022

Yükseköğretimin Nicelik değil Nitelik sorunu var!

Alpaslan Dartan - PDR Uzmanı / Eğitim Yöneticisi Yükseköğretim Kurulu’nun Yükseköğretim Kurumları Sınavına (YKS) ilişkin aldığı TYT ve AYT baraj puanları uygulamasının kaldırılması son yıllarda yapılan...


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.