Alpaslan Dartan - Eğitim Yöneticisi / PDR Uzmanı
YOK… YOK... YOK… YOK … YOK... YOK!!!
Okul yok, bina yok, sınıf yok, kantin yok, yemekhane yok, oyun yok, arkadaş yok, öğretmen yok öğrenci yok…
Milli Eğitim Bakanlığının, uzaktan eğitime geçme kararı alması ile eğitimin klasikleşmiş hali ortadan kalkmış oldu. Okul yok, bina yok, sınıf yok, kantin yok, yemekhane yok, oyun yok, arkadaş yok, öğretmen yok, öğrenci yok kısaca hayatımıza anlam katan pek çok şey yok.
Devletin eğitim, sağlık ve ulaşım gibi halka hizmet açısından sorumlu olması gereken bu üç alanda özel sektörü az ya da çok desteklemessi ve teşvik etmesi gerekmektedir. Bugün bu üç büyük hizmet alanı içerisinde en zorda olanı eğitim hizmeti sunan ve bir yandan devletin de yükünü paylaşan özel okullardır.
Covid19 pandemizi nedeniyle yüz yüze eğitime verilen zorunlu aranın ağır ekonomik faturasını en çok özel okullar çekmektedirler. Bugün okul öncesinden liseye kadar eğitim gören 18 milyonu aşkın öğrencinin yaklaşık 1,5 milyonu özel okullarda okuyor. 1 milyonu aşkın öğretmen Resmi okullarda görev yaparken 175 bin öğretmen de özel okullarda da görev yapıyor.
DİLİN SÖYLEDİĞİNİ AKIL KABUL ETMEDİ
Hastalık nedeniyle hayatın kendisinin işlevsel hali olan “OKUL” yok olurken aynı zamanda ama farklı mekânlarda aynı eğitimin verilebileceği varsayımıyla uzaktan eğitime geçildi. Burada uzaktan eğitime geçişte 18 milyon öğrencinin aşağı yukarı birbirine benzer olanaklara sahip olduğu ve uzaktan eğitime erişim konusunda birbirine yakın olduğu varsayımıyla hareket edildi. Ancak görüldü ki aradan geçen zaman diliminde yapılan araştırmalar maalesef dilin söylediğinin aklın kabul etmediğini gösterdi.
Sonuçta ülkemizde uzaktan eğitim araçlarına erişim bakımından öğrencilerimiz arasında ciddi bir uçurumun olduğu farklı mekânlarda aynı zaman dilimi içerisinde gerçekleştirilmeye çalışılan eğitimin özellikle de devletin resmi okullarında bekleneni veremediğini gördük. Bu kısa dönemde yaşananlar bildiğimiz ama bildiğimizi kendimize bile söyleyemediğimiz bazı acı tabloları bize gösterdi.
Ülke nüfüsunun neredeyse tamamını yakından ilgilendiren okulların açılıp açılmaması kararı da hem bu gerçeklerin gölgesinde hem de ülke ekonomisinin hali hazır durumunda tartışılır oldu. Tüm Türkiye’de eğitim açısından kaynaklara erişimin kısıtlılığına rağmen büyük bölümü devlet eliyle yürütülen eğitim faaliyetleri 21 Eylülde başlıyor olacak ve okullar kısmi de olsa açılacak. Tüm resmi ve özel okullara tanınan kurs düzenleme yetkisiyle de halen devam eden 8. ve 12. sınıf öğrencilerine yönelik kursların da 2021 Haziran ayına kadar sürdürüleceği anlaşılıyor. Kısaca okul öncesi, ilkokul 1. Sınıflar, 8. sınıflar ve 12. sınıflar eğer isterlerse okullarında öğretmenleriyle yüz yüze eğitim yapabilecekler.
VELİLER NE İSTEDİKLERİNİ BİLİYOR MU?
Yaklaşık 1,5 milyon öğrencinin okuduğu özel okullar da bu dönemde velilerin talepleri ve kamuoyunun özel ilgisi nedeniyle hep gündemde kaldı. Yüz yüze yapılamayan eğitim sürecinde önce yemek ve servis ücretlerinin iadesi isteği ile başlayan veli talepleri yeni eğitim yılına girerken koşulların net olmaması, okulların açılma sürecinin uzama ihtimali gibi nedenlerle yemek ve servis ücretleriyle başlayarak son olarak okulların eğitim ücretlerinde indirim isteklerine dönüşmüştür. KDV oranlarının %1’e düşürülmesi ise çocuğu özel okullarda okuyan velilere yönelik devletin ilk resmi desteği oldu.
Özel okulların sayısının 14 bine yaklaştığı günümüzde velilerin bu talepleri güçlü ekonomik yapıya sahip kurumlar için zorlayıcı bir yanı olmasa da özellikle küçük ve butik eğitim veren binlerce okul için ciddi bir darboğaza neden olmuştur. Bu taleplerin yanında özellikle madem yüz yüze eğitim yapmıyorsunuz biz neden bunca para verelim de özel okulda kalalım mantığıyla kayıtlarını geri alma noktasına gelmiş binlerce örnek durum ile karşılaşılmaya başlanmıştır.
Özellikle okul öncesi ve ilkokul düzeyinde velilerin haklı sayılabilecek bu gerekçeleri nedeniyle okulların kapatıldığını, azalan sınıf sayıları nedeniyle sınıf birleştirmelerinin yaşandığını bu gerekçe ile de öğretmenlerin işlerinden olduğunu görüyor, duyuyoruz. Bu da küçük sermayeli özel okul sektörünü yangın yerine dönüştürdü.
ÖZEL OKULLAR NEDEN BU KADAR TARTIŞILIYOR
Devletin resmi kurumları ile ilgili verilen eğitimin niteliğini etkileyen pek çok değişken üzerinden yapılmış araştırma sonuçlarına göre hem nitelik hem de niceliksel olarak pek çok eleştiri konusu var iken, özel okulların neden bu kadar tartışılır olduğunu masaya yatırmak gerekiyor.
Özel okullar dinî, kültürel, ekonomik vb. nedenleri de içerisinde barındıran gerekçelerle, geçmişte varlıklı kişilerin, çocuklarına özel hocalardan ders aldırma geleneğinden hareketle ortaya çıkmıştır. Özel okullar genel olarak giderleri devlet bütçesinden karşılanmayan bir ücret karşılığında örgün eğitim-öğretim veren kurumlardır ve diğer resmi kurumlar gibi Millî Eğitim Bakanlığı’nın denetim ve gözetimi altında aynı yasal düzenlemelere tabidirler. Böyle olunca bu hizmeti talep eden birkitlenin bulunması da çok doğaldır.
BATIDA ÖZEL VE ÖZERK OKULLARIN GELIŞIMI
Dr. Selçuk Uygun’un “Türkiye’de Dünden Bugüne Özel Okullara Bir Bakiş (Gelişim Ve Etkileri)” isimli araştırmasında genel eğitimin bir kamu görevi olarak görülmeye başlanması Osmanlı İmparatorluğu’nda, 19. Yüzyılın ortalarına rastladığı ifade edilmektedir. Önceleri devlet yalnızca küçük bir zümrenin, askeri sınıfın ve yöneticilerin bir kısmının eğitimini üstlenmiş, bunun dışında kalan geniş halk kesiminin eğitimini vakıf vb. şeklinde diğer özel ve tüzel kişilerin kurduğu kurum ve kuruluşlara veya kişilere bırakmıştır.
Batıda bugünkü anlamda kamu ve özel okul kavramlarının gelişmesinde, Sanayi Devriminin tetikleyici bir rolü vardır. Burjuvazinin gelişmesiyle üst ve orta sınıf ailelerin çocukları, özel okullar aracılığıyla daha seçkin bir eğitim-öğretim alırken, genel olarak ihtiyaç duyulan iş gücünün yetiştirilmesi için de devlet eliyle kamu okulları oluşturulmuştur. Toplumsal kaynaklarla oluşturulan ve tüm çocuklara düzenli okuma fırsatı sağlayan kamu okullarının yanında, zaman zaman devlet bütçesinin de desteğini alan özel okullar, toplumsal seçkinlerin yetiştirilmesinde çoğu zaman öncülük etmiştir.
Dr. Selçuk Uygun’un araştırmasında Türkiye’de özel okulların, batılılaşma hareketinin başlangıcı sayılan Tanzimat’la (1839) birlikte yaygınlaşmaya başladığı, Türk eğitim tarihinde, 1856 Islahat Fermanına göre azınlıklara, cemaat olarak, okul açma ve geliştirme izni verildiği belirtilmiştir. Ayrıca Anadolu’da yeterli sayıda Türk okulunun olmayışı, olanların da bireyleri hayata hazırlayamaması nedeniyle yabancılara ait özel okulların yürütülen sade ve yararlı bilgiler nedeniyle müslüman topluluk tarafından da tercih edildiğine değinmektedir.
ÜLKEMIZDE GELIŞIM
Türkiye’de 1961 Anayasasının 21. maddesinde, eğitim ve öğretimin devletin gözetim ve denetimi altında serbest olduğu belirtilerek özel okullar kabul edilmiş, 18 Aralık 1965’te yürürlüğe giren Özel Öğretim Kurumları Kanunuyla da Türk, yabancı, azınlık vb. tüm özel okullar bu kanun çerçevesinde ele alınmıştır.
Günümüzde olanağı olan aileler genellikle çocuklarını özel okullarda okutmayı tercih etmektedir. Bu tercihin en önemli nedeni ise bu okulların resmi okullara göre akademik, sosyal ve duygusal gelişimleri için bir alan yaratmış olmasından kaynaklanmaktadır. Özel okulların zaman zaman devlet tarafından da teşvik edilmesiyle çok sayıda özel okul açma girişimi gerçekleşmiş ve uzun zaman %3-5 dolaylarında olan özel okul oranı son açıklanan MEB verilerine göre %20 lere kadar gelmiştir.
SAYILARDA ÖZEL OKULLAR
Sayılara bakıldığında 1985’de Türkiye’de 300 özel Türk okulu bulunurken bu sayı 2001-2002 öğretim yılında 1780 ’e, 2019-2020 eğitim yılında da 13 870’e çıkmıştır.
Ortaöğretimde Özel Okulların Tür, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları (MEB, 2002)
Okul Türü |
Okul Sayısı |
Öğrenci Sayısı |
Öğretmen Sayısı |
Özel Türk Okulları |
1 780 |
253 281 |
23 627 |
Özel Azınlık Okulları |
70 |
4237 |
426 |
Özel Yabancı Okullar |
25 |
7560 |
748 |
Özel Uluslararası Okullar |
12 |
592 |
71 |
Toplam |
1 887 |
265 670 |
24 872 |
Eğitim Kurumlarının Kademelere Göre Okul, |
||||||
2019/'20 öğretim yılı |
Okul/ |
Resmi/ |
Derslik |
Öğrenci Sayısı |
Öğretmen Sayısı |
|
Toplam |
Resmi/Özel % |
Toplam |
||||
Örgün Eğitim (Resmi) |
54 715 |
79,77% |
588 010 |
15 189 878 |
83,27% |
942 936 |
Örgün Eğitim (Özel) |
13 870 |
20,22% |
139 337 |
1 468 198 |
8,05% |
174 750 |
Örgün Eğitim (Açıköğretim) |
4 |
0,01% |
- |
1 583 805 |
8,68% |
- |
Örgün eğitim toplamı |
68 589 |
100% |
727 347 |
18 241 881 |
100% |
1 117 686 |
Eğitim ile ilgili sivil toplum kuruluşlarının gerçeklerştirdiği pek çok araştırma sonuçlarında "Düşük sosyoekonomik altyapıdan gelen çocukların daha az kaynağın ve yetersiz fiziki şartların bulunduğu okullara erişeblidiği daha yüksek sosyo-ekonomik altyapıdan gelen çocukların da hem başarı düzeyi hem de fiziki şartlar açısından daha iyi koşullara sahip okullarda eğitim alabildiğini görebiliyoruz. Bu resmi devlet okulları açısından da benzer sonuçlar vermekte ve okullar arasındaki nitelik farkları azaltılmaya çalışılmaktadır.
Türkiye’de özel okul sektörü geçmişten bugüne bir ihtiyaç olarak gelişimini sürdürmüş ve yaklaşık sektördeki payı %20 lere kadar çıkmıştır. Her bir eğitim kurumunun benzer özellikler gösterdiğini söylemek doğru olmayabilir, özellikle dershanelerden dönüşen özel okulların pek çoğunun nitelik açısından yeterli olmadığı da söylenebilir. Ama bu sürecin devletin verdiği destekler ve teşviklerle ilerlediğini söyleyebiliriz.
Eğitim Kurumlarının Kademelere Göre Okul, Öğrenci, |
|||||||
2019/'20 öğretim yılı |
Okul/ |
Resmi/ |
Derslik |
Öğrenci Sayısı |
Öğretmen Sayısı |
||
Toplam |
Resmi/Özel % |
Toplam |
|||||
Okul öncesi eğitim (resmi) |
5 830 |
51% |
21 764 |
1 340 507 |
82% |
33 502 |
|
Okul öncesi eğitim (özel) |
5 655 |
49% |
29 067 |
289 213 |
18% |
22 716 |
|
Toplam |
11 485 |
100% |
50 831 |
1 629 720 |
100% |
56 218 |
Eğitim Kurumlarının Kademelere Göre Okul, Öğrenci, |
||||||
2019/'20 öğretim yılı |
Okul/ |
Resmi/ |
Derslik |
Öğrenci Sayısı |
Öğretmen Sayısı |
|
Toplam |
Resmi/Özel % |
Toplam |
||||
İlkokul (resmi) |
22 808 |
92% |
231 895 |
5 005 927 |
95% |
275 733 |
İlkokul (özel) |
1 982 |
8% |
29 980 |
274 018 |
5% |
33 514 |
Toplam |
24 790 |
100% |
261 875 |
5 279 945 |
100% |
309 247 |
Ülkemizde orta ve üst gelir düzeyindeki aileler maddi koşullarını zorlayarak çocuklarını özel okula göndermeye çalışmaktadırlar. Çocuklarının daha iyi bir eğitim alması için pek çok fedakârlık yapan velilerin girdikleri maddi manevi yükün hafifletilmesi gerekir.
MEB İstatistiklerine bakıldığında devletin resmi kurumlarında özel okullara benzer sayıdaki eğitim kurumlarına rağmen öğrenci sayılarının 2’ye 3‘e katlandığını görebiliyoruz. Kalabalık sınıflar ve fiziksel olanakları eksik resmi kurumlar bu sebeple velilerin tercihlerinde ilk sırayı alamıyorlar.
Eğitim Kurumlarının Kademelere Göre Okul, |
||||||
2019/'20 öğretim yılı |
Okul/ |
Resmi/ |
Derslik |
Öğrenci Sayısı |
Öğretmen Sayısı |
|
Toplam |
Resmi/Özel % |
Toplam |
||||
Ortaokul (resmi) |
16 918 |
88% |
166 247 |
5 576 707 |
94% |
328 646 |
Ortaokul (özel) |
2 351 |
12% |
28 887 |
347 495 |
6% |
42 944 |
Toplam |
19 268 |
100% |
195 134 |
5 924 202 |
100% |
371 590 |
Eğitim Kurumlarının Kademelere Göre Okul, |
||||||
2019/'20 öğretim yılı |
Okul/ |
Resmi/ |
Derslik |
Öğrenci Sayısı |
Öğretmen Sayısı |
|
Toplam |
Resmi/Özel % |
Toplam |
||||
Genel ortaöğretim (resmi) |
3 444 |
49,73% |
66 254 |
2 964 010 |
86,86% |
120 219 |
Genel ortaöğretim (özel) |
3 481 |
50,27% |
42 728 |
448 554 |
13,14% |
66 695 |
6 925 |
100% |
108 982 |
3 412 564 |
100% |
186 914 |
|
Meslekî ve teknik lise (resmi) |
4 069 |
91,03% |
66 045 |
1 499 163 |
93,23% |
135 374 |
Meslekî ve teknik lise (özel) |
401 |
8,97% |
8 675 |
108 918 |
6,77% |
8 881 |
Toplam |
4 470 |
100% |
74 720 |
1 608 081 |
100% |
144 255 |
Anadolu İmam Hatip Lisesi |
1 650 |
99,94% |
35 805 |
502 847 |
82,43% |
49 462 |
Açıköğretim İmam Hatip Lisesi |
1 |
0,06% |
- |
107 160 |
17,57% |
- |
Toplam |
1 651 |
100% |
35 805 |
610 007 |
100% |
49 462 |
Genel Toplam |
13 046 |
219 507 |
5 630 652 |
380 631 |
Resmi okullarda sınıftaki öğrenci sayılarının fazlalığı, öğretmen ve yöneticilerin yetersizlikleri, verilen eğitimin kalitesindeki önemli farklılıklar, sosyal ve kültürel anlamda ilkelere bağlılık, öğretmen-okul veli iletişiminin yetersizliği özel okul tercihlerinde anne babaların tercihlerini etkilemektedir.
Özel eğitim kurumlarında da fen bilimleri eğitimine verilen önem ve labaratuvar zenginliği, İngilizce öğretiminin güçlü olması, teknolojik araçların kullanımı, daha demokratik bir okul kültürünün varlığı, sosyal ve kültürel etkinliklerin çeşitliliği sportif faaliyetlerin zenginliği, ulusal sınavlardaki akademik başarı göstergeleri, müfredat zenginliği ve çeşitliliği, eğitim ve öğretim ilkelerinin birlikte önemsenmesi, öğretmenler yönelik hizmet içi eğitimler ve gelişime verilen önem, güvenlikli bir okul arayışları velilerin tercihlerini etkilemektedir.
Merkezden yönetilen ve 55 bin kurumda 16,5 milyon öğrencinin sorumluluğunu taşıyan Milli Eğitim Bakanlığının uzaktan eğitim sürecini istediği gibi yönetmesi de güçtür. Pandemi döneminde özel okulların da eğitimin niteliğini korumak için yaptıkları pek çok yatırım bulunmaktadır. Ancak özel okulların da tümünün bu süreci yönetecek bilgi ve deneyiminin yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Bunlara rağmen zaten zorda olan eğitim sektöründe Özel okullar üzerinden yüklenmenin de doğru olmadığını düşünüyorum.
Kaynakça:
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/141/999.pdf
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.