Logo

Kalkınma planları sürecinde eğitim ve öğretmenlik

Kategori: Prof. Dr. İrfan Erdoğan
Cuma, 14 Aralık 2012 13:27 tarihinde oluşturuldu



50 yıldır sürdürülen bir klasik: Beş Yıllık Kalkınma Planları

Şu sıralarda 1961 Anayasası ile kurulan Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan Beş Yıllık Kalkınma Planlarının Onuncusu üzerinde çalışılmaktadır. Şu ana kadar hazırlanan bu planların her biri, Türkiye’nin gelişim seyrine ışık tutmuştur. Özellikle ilk planların belirttiği hedeflere, eşgüdümlü bir şekilde harfiyen uyulmuştur. Unutulmamalıdır ki, Beş Yıllık Kalkınma Planları sadece sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmelere ışık tutmamış aynı zamanda eğitim alanındaki gelişmelere da yön vermiştir. Aşağıda şimdiye kadar hazırlanan ve uygulanan dokuz ayrı planda eğitime dair geçen belli başlı hedeflere dikkat çekilecektir.

Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1963-1967 yıllarını kapsamıştır. Bu planda gençlerin mesleki ve teknik eğitime yöneltilmesi ve öğretmenlik mesleğinin cazip hale gelmesi planlanmıştır. Türkiye’de uzun yıllar öğretmenlik, işsiz kalan kişiler için ‘bari öğretmen olsaydın’ diye anlamlandırılan bir meslekti. Neyse ki bugün öğretmen olmak artık zordur.  Bu sonucun, devletin birinci planda öngördüğü gibi şartların iyileştirilmesi ile değil, işsizlik sorununa dayalı olarak elde edilmiş olduğu da bir gerçektir.

İkinci Beş Yıllık Plan ise 1968-1972 yıllarını kapsamaktaydı. Planda milli savunma, sağlık, tarım ve emniyetle ilgili eğitim kurumları dışındaki bütün eğitim kurumlarının Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanması hedeflendi. Aslında Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile öngörüldüğü halde, bu plana kadar bahsi bile geçmeyen bu hedefe 2000’li yılların ortalarına doğru Bakan Hüseyin Çelik döneminde ulaşılmıştır. Bu planda ilkokullara bağlı anasınıflarının kurulması ve geliştirilmesi de hedeflenmiş olsa da 2000’li yılların ikinci yarısına kadar istenen sonuçlara maalesef ulaşılamadı.

Üçüncü Beş Yıllık Plan’da (1973-1977) ise yüksek öğretim kademesinde 1-2 yıllık mesleki ara uygulayıcı eleman yetiştiren bölümlerin kurulması önerildi. Bu hedefe de daha sonraki dönemlerde uyuldu ve çok sayıda meslek yüksek okulu açıldı. Dördüncü Beş Yıllık Plan (1979-1983)’nda ilkokullardaki kitap giderlerinin devlet tarafından karşılanması öngörüldü. Bu hedef yaklaşık 25 yıl sonra Bakan Hüseyin Çelik’in öncülüğüyle ilk önce ilköğretim, daha sonra da ortaöğretim kurumlarını da kapsayacak şekilde gerçekleştirildi. 

Beşinci Beş Yıllık Planda ise (1985-1989) ortaöğretimde edinilen meslek alanında yüksek öğretime devamı sağlayacak teşviklerin geliştirilmesi önerildi. Bu hedef, TTK Başkanı iken organize ettiğimiz 17. Milli Eğitim Şurası’nın en önemli kararlarından biriydi. Ancak bu hedefe hala ulaşılamadı. Altıncı Beş Yıllık Planda (1990-1994), okullarda bilgisayar destekli eğitimin yaygınlaştırılması, özel eğitim gerektiren çocukların eğitimi için gerekli tedbirlerin alınması, meslek lisesi mezunlarının alanlarının devamı niteliğindeki üniversite programlarına devam edebilmelerini sağlayan düzenlemelerin yapılması, hizmet içi eğitimin ücret terfi sistemi ile ilişkilendirilmesi hedeflendi. Hizmet içi eğitimler kısmi de olsa atamalarda dikkate alınmaya başlandı.

Yedinci Beş Yıllık Planda da (1996-2000) zorunlu temel eğitim süresinin 8 yıla çıkarılması, mesleki ve teknik eğitimde modüler sisteme geçilmesi, zorunlu eğitimin dışındaki kademelerde özel sektörden hizmet satın alınması önerildi. Mesleki eğitimde modüler sisteme geçiş, 2006 yılının Haziran ayında, Talim ve Terbiye Kurulu kararıyla gerçekleşti. Özel sektörün eğitimdeki yerine dair bu düşüncenin önümüzdeki dönemlerde hayata geçmesi söz konusu olabilir. Sekizinci Beş Yıllık Planında (2001-2005), zorunlu temel eğitimin 12 yıla çıkarılması için altyapının hazırlanması, öğretmen ihtiyacının karşılanması için sözleşmeli statüde istihdam yapılması, toplam kalite yönetimi anlayışına geçilmesi, YÖK’ün üst düzeyde planlama ve koordinasyon işlevini yürütecek yapıya kavuşturulması, bakanlık yetkilerinin azaltılması, hizmet içi eğitimlerin özlük haklarına yansıtılması ve sözleşmeli öğretmen uygulamasına geçilmesi önerildi. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına geçildi ancak daha sonra kaldırıldı. Sözleşmeli öğretmenliğin tekrar gündeme gelmesi muhtemeldir. YÖK ile ilgili bu hedefe doğru belli adımlar atılmaktadır. TKY bir tarafa, modern yönetim kavramları özellikle son yıllarda sıkça telaffuz edilmeye başlanmıştır.

Dokuzuncu Beş Yıllık Planda ise (2007-2013) özel eğitim gerektiren çocuklar için kaynaştırma eğitimine ağırlık verilmesi, öğrenci katkı paylarının arttırılması, eğitim sisteminin sınav odaklı yapıdan kurtulması, yüksek öğretime giriş sisteminin okul başarısına ve müfredatla uyumlu hale getirilmesi planlandı. Ayrıca dershanelerin özel okullara dönüştürülmesinin teşvik edilmesi, yetki ve sorumlulukların taşra teşkilatlarına ve eğitim kurumlarına devredilmesi, eğitim kurumlarında kalite güvence sistemlerinin kurulması, kalite standartlarının belirlenerek yaygınlaştırılması hedeflendi. Kaynaştırma eğitimi yaygınlaştırılmakla birlikte, yeterince dikkat çekilen bir uygulama olamamıştır. Bu planda öngörülen kaynaştırma eğitiminin yaygınlaştırılmasına dair hedefin iyi anlaşılıp gerçekleşmesi için yeni çabalara ihtiyaç bulunmaktadır. Şu sıralarda gündeme gelen dershanelerin özel okula dönüştürülmesine dair düşünce de ilk kez ifade edilmemiş olup, daha önce Dokuzuncu Beş Yıllık Planda da dile getirilmiştir. Bu arada planda yer alan harçların payının arttırılmasıyla ilgili hedef bir tarafa, harçlar tamamen kaldırılmıştır.

Şu an Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlanmaktadır. Bu planın da diğer planlar gibi eğitimin daha sonraki dönemlerde gündemine girebilecek hedefleri ortaya koyup koyamayacağını zaman gösterecek. Bu planın, bizim öngörümüze göre havada kalma gibi bir riski açık görünmektedir. Çünkü eğitimdeki gelişmeleri uzun süreli öngörülerden ziyade, zamanın ruhuna uygun dinamik gelişmelerin seyri etkilemektedir. Okullaşma oranlarının düşük olduğu dönemlerde bu planlar daha gerçekçiydi. Zaten planların en çarpıcı ve etkili kısmı okullaşma oranlarına dair belirlenen hedeflere dayanmaktaydı. Şimdi ise eğitimde niceliğe dayalı sorunlar hızla geride kalmaktadır. Okul, öğretmen, öğrenci oranlarında artık belli bir noktaya gelinmiştir. Popüler tabirle paradigma değişmiştir artık… Nitekim 2014-2018 dönemini kapsayacak olan Onuncu Beş Yıllık Planın eğitime dair odaklandığı husus isabetli bir şekilde eğitimde kalitenin arttırılması üzerinde olmuştur.  Planlı kalkınma Türkiye’nin diğer alanlarda hala gerçeği olabilir, ancak eğitimde artık uzun vadeli planlar yapmaya ihtiyaç bulunmamaktadır. Çünkü içinde yaşadığımız zamanın ruhu ve niteliği beş yıllık bir zaman diliminin, yani geleceğin planlanmasını işlevsiz kılabilir. Bu yüzden eğitimin beş yıllık dönemlere göre planlanmasına dayalı uygulamadan artık vazgeçilmelidir.  

Bu öneriyi saklı tutarak, yine de Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda, yer alırsa aşağıdaki hedefin belki de son kez hazırlanmış olacak olan bu plana karizma kazandıracağını düşünmekteyim. “MEB’in ortaöğretimde Anadolu liseleri ve liseler şeklindeki farklılaşmayı ortadan kaldıran ‘Bütün genel liselerin Anadolu lisesi haline dönüştürülmesi’ hususunda yaptığı çalışmalar son derece yerindedir. Bu doğrultuda yeni dönemde de lise ve meslek lisesi şeklindeki ayrışma ortadan kaldırılmalı ve bütün liseler bütünleştirilerek bu ikilik ortadan kaldırılmalıdır. Bu anlamda liselerin dönüştürülmesiyle oluşturulan Anadolu liselerinin programlarına mesleki eğitime dayalı bir içeriğin dahil edilmesiyle birlikte, meslek liseleri kapatılmalıdır. Bu anlamda, uzun zamandır anlamsızca açık tutulan Anadolu Öğretmen Liseleri de kapatılmalıdır.

Eğitimtercihi

Prof. İrfan Erdoğan

Talim ve Terbiye Kurulu Eski Başkanı

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.