Logo

Öğretmenlerin mesleki gelişimi: Gereksiz bir masraf!

Kategori: Kayhan Karlı - Yenilikçi Öğrenme ve Öğretme Merkezi Kurucusu
Pazar, 06 Ocak 2019 12:45 tarihinde oluşturuldu



Kayhan Karlı - YÖM Okulları Kurucusu

kayhan_karliBugünlerde pek çok ortamda eğitim 2023 vizyon belgesi üzerine tartışmalar duyuyorum. Kafalarda soru işaretleri var... Özellikle uygulama boyutunda kaygı ve endişeler olduğunu görüyorum. Ziya Hoca ne kadar kalacak? sorusu da en çok gündeme gelenlerden biri. Elbette bu soruların yanıtları bende yok. Ve elbette bu konuda görüşlerim var! Ancak onlar başka bir yazının konusu, belki ileride yazarım. Bu yazıda, vizyon belgesi ışığında eğitim sistemimizin genel olarak nasıl evrileceğini anlatacağım.
2003 yılından bu yana ülkemizin neredeyse her bölgesinde, her şehrinde, her kasabasında resmi ve özel okullarda meslektaşlarım ve ebeveynlerle çalışıyorum. Edindiğim tecrübeye dayanarak, bazı konuların altını çizmek gerektiğini düşünüyorum.
Bunlardan ilki ve bana göre en önemlisi, öğretmenlerin mesleki gelişimi ve yüksek lisans yapmalarıdır. Burada öncelikle vurgulamak isterim ki öğretmenler mesleki olarak geliştirilemezler! Bu nedenle öğretmenlere eğitim vermek gereksizdir!!! Geçtiğimiz yıl bir konferansta yine bu başlıkla konuşma yaptığımda, herkes bana şaşkınlıkla peki siz neden yapıyorsunuz? sorusunu sormuştu. Son yıllarda yayınlanan araştırmalarda da görebildiğimiz gibi, insan beyni özellikle 25 yaşından sora her yıl daha katı ve öğrenmeye kapalı hale geliyor. Yıllar geçtikçe de konfor alanlarımızın sınırlarını kalınlaştırıyor ve farkında olarak veya olmayarak değişime, yeni durumlara ve en önemlisi öğrenmeye direnç göstermeyi artırıyoruz. - Gerçi ülkemizdeki pek çok genç meslektaşımın dirençlerine bakarak araştırmaları bile değiştirmek gerekebilir! - Yetişkinler için mesleki gelişim nasıl olmalı? sorusunun cevabını işim gereği çokça araştırıyor ve sorguluyorum. Bilimsel araştırmalardaki beyinle ilgili yeni bulgu ve tecrübeler ışığında, bunun iki yolu olduğunu artık söylüyorum:

A. Ödül ve Ceza Yöntemi
Nasıl yani? dediğinizi duyar gibiyim. Ancak yetişkinlerin öğrenmesi için iki temel tetikleyiciden biri ne yazıktır ki ödül ve ceza yöntemidir. Bunun en iyi örneği, özel sektör çalışanlarına verilen eğitimler... Pek çok kurum çalışanlarına eğitimler aldırıyor. Bu eğitimlerin bazıları içerik ve tasarım açısından son derece kötü olduğu halde, katılımcıların aldıkları eğitimi işlerine yansıttığını görebiliyoruz. Öğretmenler için çok kötü tasarlanan ve uygulanan mesleki gelişim çalışmaları olduğu gibi, mükemmel olanları da var. Her iki durumda da öğretmenler aldıkları eğitimleri sınıfa neredeyse hiç taşımıyor, eğitimler değişim ve gelişim yaratmıyor! Bazı özel okullarda ise alınan eğitimlerin sınıflara yansıdığını görüyor ve şaşırıyoruz! Ve araştırdığımızda anlıyoruz ki orada sıkı bir performans yönetimi ya da sosyal ödüller var!
Özetle, yetişkinlerin öğrenebilmesi için, ya merak duygusuyla çaba göstermesi ya da bir bedel ödeme ihtimalinin olması gerekiyor. Ödül ve ceza yöntemleri ki bunun başında performans yönetim modelleri geliyor, bir şekilde mecburiyetleri getirirken bedelleri de göz önüne seriyor! Bu durumda yetişkinler, işlerini kaybetme gibi bir bedel ödememek için öğreniyor ve işlerine yansıtıyorlar. Bu yöntem en azından işe yarıyor fakat eğitim sistemimizde bu yöntemi uygulamak mümkün değil, denendi ve işe yaramadı...
B. İçsel Motivasyon
Yetişkinlerin öğrenmesi ve uygulamaya geçirmesini sağlayan ikinci yolun, merak duymaları ve öğrenme çabası içine girmeleri olduğunu az önce söylemiştim. Yetişkin bir öğrenen olan eğitimci ve ebeveynler için öğrenme ve gelişim süreçleri tasarlanırken, bu hedefin göz önünde bulundurulması gerekir. Ancak bu tasarımların uygulandığı ekosistemlerdeki liderlik tutumları da en az tasarımlar kadar önemli hatta çoğu zaman daha da önemli. Hayata geçmesini sağlayacak olan besleyici ve dönüşümsel liderlik tutumları kurumda yoksa, eğitimler yine işe yaramıyor çünkü...
Bu durumda hemen aklımıza gelen İçsel motivasyon nasıl sağlanır? sorusunun cevabını verelim:
a. Karar verme otonomisi: Her birey içinde bulunduğu ekosistemde duyulmak ve kabul görmek ister. Karar ve görüşlerin paylaşıldığı okullarda eğitimciler kabul görüldüklerini hissedeceği için, birinci içsel motivasyon kaynağı oluşur. Bir de bunun olmadığı ve yok sayıldığınız bir ortamda çalıştığınızı düşünün!
b. Gelişim ihtiyacı: Her birey içinde olduğu ekosistemde - temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra - gelişmek ve daha iyisini yapmak ister. Bu nedenle, kabul ihtiyacını karşıladıktan sonra kendine sürekli Peki ben bu işte gelişiyor muyum? diye sormaya başlar. Düşünün ki yıllardır çalıştığınız kurum sizi hiç geliştirmiyor aksine sünger gibi sıkıldığınızı hissediyorsunuz, ne yapardınız?
c. Yaşam Amacına Uygunluk: Her birey yukarıdaki iki ihtiyacını karşıladıktan sonra, Yaptığım iş benim yaşam amacımla uyumlu mu? diye sorar, sorgular. Bu nedenle özellikle yukardaki ilk iki içsel motivasyon kaynağı gelişmemiş öğretmenlerin pek çoğu, çalışmak zorunda olmasa, okullarda öğretmenlik yapmazlar. Bu, gelişmiş ülkelerde özellikle genç öğretmenlerin meslek değiştirmelerinin temel sebebidir. Bizde ise iş ve meslek değiştirmek neredeyse imkansız olduğu için, özellikle devlet okullarındaki öğretmenler öğrenilmiş çaresizlik ve umutsuzluk içinde duyarsızlaşarak mesleği yapıyor-muş gibi davranıyorlar... O zaman bu üç içsel motivasyon kaynağını sağlamak için okul ekosistemlerinde gereken davranış ve tutumlar nedir? diye sorduğunuzu da duyuyor gibiyim!
Karar verme otonomisini oluşturmak için, paylaşılan ve empatik liderlik tutumları sergilemek gerekir.
Gelişim ihtiyacını anlayabilmeleri için sürekli ve sürdürülebilir şekilde takdir edici sorgulamalar yoluyla ileri besleyen geribildirim vermek gerekir. Yaşam amacına uygunluğu anlamak için ilk ikisini gerçekleştirin, bu üçüncü zaten yaşamsal tutkunun meslekle örtüşmesini sağlayacaktır. Hobilerine ve kişisel ihtiyaçlarına zaman ayırmalarını sağlayın.
Sonuç olarak, öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin sağlanması ve bunun da hızlı bir şekilde yapılması gibi büyük hedeflerin sadece akademik araştırmalar yapan sevgili meslektaşlarımıza bırakılması değil, saha ve akademi tecrübelerinin harmanlandığı bir ekip çalışmasına teslim edilmesi doğru olacaktır. Bu amaçla çalışırken de özgün bir model oluşturmak, sistemsiz ekosistemde kalıcı izler bırakmak olacaktır. Yüksek lisans içeriklerinin yine içsel motivasyon oluşturacak şekilde tasarlanması ve uygulama ekosistemlerinde yukarıda sözünü ettiğimiz liderlik tutumlarının oluşması için de bir liderlik akademisi kurulmalı, araştırma temelli okul liderliği süreçleri iyileştirilmelidir. Evet tüm bunlar üç yıl ve ötesi bir vizyon gerektiriyor ancak başlamak bitirmenin yarısıdır diye bir söz var, hele bir başlansın...

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.