Logo

Özel okul fırtınası!

Kategori: Kayhan Karlı - Yenilikçi Öğrenme ve Öğretme Merkezi Kurucusu
Cuma, 21 Şubat 2020 13:31 tarihinde oluşturuldu



Kayhan Karlı - Eğitimci-Yazar

kayhan_karliBugünlerde pek çok kişinin de benim gibi özel okullar hakkında aynı şekilde düşündüğünü, hissettiğini fark ediyorum! Durum tam anlamıyla `Rüzgâr gibi geçti…` durumu. Bundan bir süre önce çok değil aslında 10-12 yıl kadar öncesinde ülke eğitim sisteminde, özel okulların artışı yoluyla eğitim sistemimizin yeni bakış açıları ve niteliksel gelişimler olması beklentileriyle rüzgârlar estirilmekteydi. Özel okulların bir sektör olacak ve iyi örnekler oluşturacak diye heyecanlandık. Ancak ne yazık ki bugün geldiğimiz nokta bir dönem yaşanmış olan bankerler fırtınasına dönüşme riskini içinde barındırıyor ne yazık ki… Sektör olmanın temel şartları olan nitelik ve sürdürülebilirliğe odaklanmayan bu okulların geçen ay yazdığım gibi önce bir kaos ortamı sonra da fırtınalar oluşturduğunu görüyoruz.

Sürdürülebilirlik meselesi…
Bu kavramı aslında 21. Yüzyıl dünyasının en çok konuşulan kavramı çünkü hemen hemen tüm alanlarda kaynakların hızla tükendiği, artan insan nüfusuyla birlikte hızla değişen, artan ihtiyaçların doğurduğu yeni bir durumdur. Tüm alanlarda hem mevcut sektörlerin süreçleri açısından hem de eğitim, sağlık, toplumsal yaşam gibi sosyal alanlarda da sürdürülebilirlik yaklaşımının odakta olması kaçınılmazdır.

Özel okullar finansal açıdan ne kadar sürdürülebilir?
Aslında bu sorunun genel çerçevesini geçen ayki yazımda değerlendirmiştim. Okulların şeffaf finansal yönetim anlayışının yanında velilerin de satın aldıkları hizmetin maliyetleri konusunda ciddi farkındalığa ihtiyaç olduğu çok açık anlaşılıyor. Öyle ki özel okulların aslında tek bir ana gelir kalemi var! Bu gelir de sadece öğrenci ücretleri. Öte yandan ana gider kalemleri de çalışan maliyetleri, kira giderleri ve diğer yan giderlerdir. Basit anlamda bir işletmenin yönetimini gerçekleştirebilmek için bütçelerin bu gelir gider hesaplarıyla yapılması gerekir. Örneğin bir özel okulun kuruluş aşamasında öğrenci ücret yapısını belirleme yöntemine bakarak kolaylıkla tahmin edebilirim! Bir tarihte yeni bir özel okul kurmakta olan bir kurucu ile sohbetim sırasında öğrenci ücretini nasıl belirleyeceğini sorduğumda `bizim okulun etrafındaki A,B ve C okullarının ücretlerinin aritmetik ortalamasını alarak belirleyeceğim` cevabını almış ve küçük çaplı bir şok yaşamıştım.
Herhangi bir alanda iş kurmak isteyen birisinin girişimci olarak yapması gereken temel işlerden birincisi Pazar araştırması yani hangi tip eğitim hizmetinin hangi tip alıcısı var sorusunun cevabını bulması gerekir. Burada bulduğu sonuçlara bağlı olarak yatırım kararı içinde eldeki kaynaklar ile bu iş yapılabilir mi sorusunun cevabını vererek karar almak gerekir. Oysa bizdeki durumda, şu tip veli var, şu rakamları ödeyebilirler cevapları üzerinden ve eldeki kaynaklar bu duruma uydurularak yürünüyor. Örneğin maliyeti düşürecek tek kalem olarak çalışan maliyetleri görülerek oradan yapılan kesintiler bir süre sonra birçok mutsuz tatminsiz çalışanın olduğu okullar haline geliyor. Mesleğe ilk başladığım yıllarda özel okul öğretmeni olarak aldığım aylık ücretim resmi okullarda çalışan aynı düzeydeki meslektaşlarımın 3 katıydı. Şimdi bu durum hiçbir yerde kalmadı ne yazık ki? Belki ekonomik süreçler bizim bu noktaya gelmemize sebep olsa da aslında yukarıda sözünü ettiğim bilinçsiz yatırım planlamaları ve kötü işletmecilik de özel okul fırtınasının keskin kanatları oldu…

Diğer yandan veliler açısından baktığımızda hizmeti satın alan bir birey olarak velilerin bilinçli tüketici olmadıkları kesinlikle ortada… Veli açısından önemli oranda bir grup genel olarak hem az ödeyelim hem de her şey bizim çocuklara verilsin diye bakıyor. Oysa aynı veli başka tür bir alışverişte alacağı ürünün fiyatlarına bakarak kalite karşılaştırmasını daha kolay yapabiliyor. Velilerin okul seçimi ve karar süreçlerinde kendilerine sıklıkla hangi standartlarda hizmet alacaklarını ve bu hizmetin gerçek maliyetinin ne olabileceğini sormalılar. Velilerin okul seçerken öncelikle dershane hizmeti verecek bir kurum mu yoksa okul mu olacak karar vermeleri gerekiyor. Bir özel okul velisinin seçtiği okulun fiziksel imkânları, çalışanların niteliği ve hizmete dâhil olan tüm detayların maliyetleri ile ödeyeceği ücretlerin orantısını kesinlikle düşünmelidir. Aksi halde çocuk için sürdürülemeyen bir eğitim yaşamı veya kurum için sürdürülemeyen bir okul kaçınılmaz olacaktır.

Fırtınalar elbette biter…
Özel okullar açısından kaos ve fırtınalar döneminin sonu gelecektir. Bu dönem açısından özel okulların sektör haline gelebilmesi için atılması gereken veya gelecek yıllarda göreceğimiz bazı girişimleri şöyle sıralayabiliriz;
 Okulların bugünkü durumdan çok daha iyi bir finans yönetim sistemine geçecekler ve geçemeyenler eleneceklerdir.
 Çalışanlar açısından asgari standartları oluşturan okullar yaşamlarını sürdürecekler.
 Franchise yerine yerel güçlü markalar oluşurken, daha küçük nüfuslu kompakt okullar oluşacak.
 Özel okulculuk karlılık sınırlarını oluşturacak ve her türlü noktadan kar etmeye çalışan kurumlar yok olacaktır.
 Okul gruplarının oluşturacağı yeni nesil etik kuruluşlar sektörün oluşmasını sağlayacaktır.
 Veli gruplarının talepleri konusunda bilinçleri artacak ve daha örgütlü talepler oluşturacaktır.
 Teknoloji ve yeni toplum sosyolojisi de bu okul ihtiyaçlarını kesinlikle değiştirecektir.

Sonuç olarak, bu dönemin tüm paydaşlar açısından özel okullarda sıkıntılar ile dolu geçiyor olsa da sonuçta daha nitelikli bir ekosistem oluşacaktır diye düşünüyorum. Daha da ötesi bu yaşadıklarımızın köklerinin toplumsal anlamda etik aklımızı kaybetmenin sonuçları olduğunu düşündüğüm için değişim, gelişimin yine toplumsal olması gerektiği ve zaman alacağına inanıyorum

O halde hep beraber etik aklını zenginleştiren, insan odaklı bir yaşam biçimine evrilmek dileğiyle…

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.