Logo

Korona günlerinde eğitimin dokunaklı hali!

Kategori: Kayhan Karlı - Yenilikçi Öğrenme ve Öğretme Merkezi Kurucusu
Çarşamba, 22 Nisan 2020 10:51 tarihinde oluşturuldu



Kayhan Karlı / Eğitimci - Yazar

kayhan_karliHerkes açısından alışık olunmayan ve beklenmedik zamanları yaşadığımız bugünlerde özellikle eğitim alanında pek çok şey konuşuluyor, konuşulmaya da devam edecek. Aile içinde her birimizin kendini keşfetmekten daha çok birbirimizin ihtiyaçlarını ve yaşam biçimlerini keşfediyoruz. Bu durum aslında aile bireyleri arasında en çok çatışmalara neden oluyor çünkü eşimizin ve/veya çocuklarımızın bizim algıladığımız, varsaydığımız kişi yerine farklı bir birey olduğunu fark etmek duygu dünyamızda patlamalara sebep oluyor. Bunun sonucu olarak da evlerde ilk haftalarda ciddi çatışmalar yaşandı ancak şimdilerde birlikte yaşamayı yeniden tanımlamaya ve ortak yeni tutum ve alışkanlıklar geliştirmeye başladık...

Eğitim süreçleri...

Bu yeniden yapılanan aile süreçlerinde en çok tartışılan alanın eğitim süreçleri olduğunu görmeye başladık. Ebeveynler açısından en büyük yanılgı okulun sadece bir öğretim alanı gibi algılanmasıydı ancak bu süreçte fark ettiler ki yaşamın içindeki temel ihtiyaçları bu değilmiş... Korona öncesinde eve gönderilen ödevlerin azlığından şikayet eden neden daha çok çalışmıyor, sınavlara nasıl hazırlanacak diye kaygı duyan ebeveynler şimdilerde bu kadar çok ödev neden veriliyor diye sormaya başladılar. Diğer yandan çocuklarının sosyal ve duygusal becerilerinin gelişmediğini gördükleri gibi kendilerinde de bu eksiklik olduğunu fark etmek önemli bir duygusal kırılganlık oluşturdu. Bir önemli konu da ebeveynler evde olmalarına rağmen aslında bir taraftan da işteler ve çalışmaları gerekiyor... Tüm işyerlerinin önemli bir kısmı evden çalışmaya geçerken bir kısım ebeveynler halen işe gidiyorlar. Bu nedenle de ebeveynler geçmişte yaşadıklarından çok daha fazla çocuklarının eğitim süreçlerinin planlanması ve yürütülmesi konusunda sorumluluk almaları gerekiyor. Bu durumun ne okullar, öğretmenler ne de işyerimiz farkında! Yani ebeveynlerin durumu Gülhane parkındaki Ceviz ağacının durumu gibiJ

Okullar açısından bakınca durum en az ev ortamı kadar vahim hatta daha kötü... Resmi okullar bu süreci sayın bakanın üstüne attıkları için tüm gözler ve eleştiriler bakana gidiyor. Özel okullar ise sanki sürekli var olma nedenini ispat etmek istercesine bulabildiği tüm kanallar üzerinden çocuklar ve velilere bombardıman yapıyorlar. Bunu yaparken ne bugünlerin özel durumunu ne hepimizin psikolojik açıdan durumumuzu ne de öğretmenlerin durumunu düşünmeden düşünmedikleri de ortada. Bir başka konuda ne yazık ki özel okulların uzaktan eğitim ve/veya harmanlanmış öğrenme gibi alanlarda tecrübeyi bırakın düşünme biçimleri bile hazır olmadığı için bu süreçte acil bir şekilde mecburculuk yapmaktalar. Bu elbette kaçınılmaz bir şekilde bilgisayarları daktilo gibi kavradığımız ilk dönemlere döndürdü eğitimcileri ve okulları, öyle ki canlı ders yapmayı öğretmenin sürekli konuştuğu anlattığı ve çocukların dinlediği bir hale getiriyor ve asenkron paylaşımı ise ödev göndermek zannedip etkileşim yetersizliği oluşuyor.

Ne yapmalı?

Bu süreç açısından baktığımızda okulların, eğitimcilerin kendilerini ispat etmelerini gerektirecek bir süreç algısını fark ederek durmaları gerekiyor. Bu süreç biz eğitimciler açısından okulun ve okuldaki süreçlerin kalıcı bir şekilde değişimini tetiklediği için hepimizin uyumlanma ve değişimi zorunluluk haline getirdi. Bu nedenle okullar ve eğitimciler şimdi ve sonrası için düşünme biçimlerini, iş yapış biçimlerini sorgulamaya hazır olmalı ve bu denemi deneyim elde edilen bir fırsat dönemi gibi veri toplamaya devam etmek gerekir. Mümkün ise okullar ve veliler açısından süreci haftalık programlarla dinamik ve esnek yürütmek hedeflenmeli. Bundan önceki yıllarda aynı içerikle geçirdiğimiz dönemlerdeki sonuçları elde etmeye değil elde ettiğimiz sonuçları iyi analiz etmeye odaklanalım...

Aileler açısından ise bu süreç yeni ve deneyim kazandığımız bir dönem olacak. Aile içinde birbirimizi daha çok tanıdıkça aklımızda tutmamız gereken herkesin kendisi için özerk alanlara, zamanlara fırsat oluşturmak olmalı. Çocuklarımızın içerik olarak kaçırdıkları her şeyin telafisi mümkün merak etmeyin. Siz yeter ki bu dönemin yaşama deneyimlerinizle çocuklarımızın sosyal duygusal becerilerini geliştirmeyi hedefleyin. Okulunuz çok fazla yük veriyorsa siz hafifletin ve çocuklarınızla merak ettiklerini sorarak merak müfredatını siz oluşturun... Unutmayın ki her çocuk bir bireydir ve kendi özerk alanlarına sahip olma hakları vardır...

Son söz olarak; bu dönem her birimizin yeni beceriler ve alışkanlıklar geliştireceği, yaşamımızın kalıcı şekilde değişeceği bir dönem. Bu nedenle yeni durumlara uyumlanabilme becerilerimize odaklanalım, kurumlar ve kişiler olarak...

Sağlıkla kalınız...

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.