Logo

Öğrenme ve Liderlik Üzerine

Kategori: Kayhan Karlı - Yenilikçi Öğrenme ve Öğretme Merkezi Kurucusu
Çarşamba, 20 Haziran 2012 17:02 tarihinde oluşturuldu



Öğrenme ve Liderlik Enstitüsü’nün Gerekçesi ve Yapısı Üzerine Görüşler

Bir okulun gelişmesi dediğimizde, okulları boyamak ya da tamir etmekten değil, insanların gelişmesinden bahsediyoruz. Boyamak ve tamir etmek gibi girişimler okulla değil, onun kabuğuyla ilgilidir. Okul insanlardır. Mükemmeliyet, gelişim ya da ilerleme gibi kavramlarla ilgileniyorsak, o zaman aslında binanın içindeki insanları konuşmalıyız. (Sparks, 1984, s. 35).

Ülkemizdeki 80 eğitim fakültesinin pek çoğunda, geleneksel eğitim yönetimi ve denetimini kapsayan yüksek lisans programları yürütülüyor. Bu programların, ihtiyaç duyulan becerilere sahip okul liderlerini yetiştirmediği, eğitimin tüm taraflarınca dile getiriliyor. 21’inci yüzyılın gerektirdiği becerilere sahip çocuklar yetiştirmek için, bu becerilerle donatılmış okul liderleri yetiştirmek zorundayız. Öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini araştıran ve ülke koşullarına uygun modeller geliştiren bir Öğrenme ve Liderlik Enstitüsü’ne çok ihtiyacımız var. Okul liderlerini ancak bu çatı altında yetiştirebiliriz.

“Öğretmenler fark yaratıyor” mesajı, güncel bir tuzaktır. Her kolay çözüm gibi, aslında doğru da değildir. Öğretmenlerin hepsi etkili değildir, hepsi uzman değildir, hepsi öğrenciler üzerinde etkili değildir. Hattie (2009)  etkili öğretmeyi şöyle tanımlıyor: “Öğretme sanatı, öğrencide bilişsel değişikliklerin olduğundan emin olabilmek için, üzerinde iyice düşünülmüş müdahaleleri içerir. Öğrenme niyetinin farkında olmak, öğrencinin hangi zamanlarda öğrenmeye niyetlendiğini bilmek, öğrencinin anladıklarının farkında olmak, anlamlı ve zorlayan deneyimlerle sürekli gelişimi sağlayabilmek için içerik hakkında yeterli bilgiye sahip olmak, öğretme eyleminin kilit bileşenleridir. Deneyimli öğretmen, öğrenciler anlamıyormuş gibi göründüğünde farklı öğrenme stratejileri sunabilendir.” Bir okulu geliştiren lider, insanları geliştiren ve kendisi de yaşam boyu öğrenmeyi seçendir. Bu liderleri yetiştirmenin tek çözümü gibi gözüken mevcut yüksek lisans programları, öğretmen adaylarını yetiştiren fakülteler tarafından aynı mantık ve yöntemle yürütülüyor. Bu nedenle, yüksek lisans diploması sunmanın ötesinde bir cazibe taşımıyor. Oysa meslekte tecrübe kazanmış eğitimcilerin eğitimi, tamamen farklı bir stratejiyle, yetişkin eğitimi yaklaşımıyla gerçekleştirilmelidir. “Oturup almak dendritleri büyütmez” (Sit and get won't grow dendrite) sözüyle ünlenen Marcia Tate, Yetişkin Beynini Çalıştıran Profesyonel Öğrenme Stratejileri (2004) adlı kitabında, yetişkin öğrenmesi kuramının 6 ilkesini şöyle özetliyor:

1. Yetişkinler, öğrendikleri şey ve öğrenme yöntemleri hakkında katkı sunmalı. Hedeflere ulaşmak için içeriği seçme ve planı geliştirme sürecine dâhil olmalı.

2. Yetişkin öğrenenler, öğrenme ortamına bilgi ve deneyimlerini getirir. Yeni öğrenme deneyimiyle önceden bildiklerini ilişkilendirmek onlar için önemlidir.

3. Yetişkinler de çocuklar gibi, bilgiyle karşılaştıklarında pek çok farklı yolla öğrenir; işitsel, devinimsel, duyusal ve görsel öğrenmeyi tercih ederler.

4. Yetişkinlerin öğrenmesi, öğrenilenler günlük hayattaki konu ve sorunlarla ilgili olduğunda daha etkilidir. Öğrenmenin ortaklaşa gerçekleştiği ortamlarda daha rahattırlar.

5. Yetişkin öğrenenler, yeni bilgiyi yansıtmak ve yeni becerileri uygulayabilmek için zamana ihtiyacı duyar.

6. Yetişkin öğrenenlerin, öğrenileni uygulamak ve korumak için devamlı desteğe gereksinimi vardır.

Bu ilkeler çok net gösteriyor ki okul liderlerini yetiştirmek için, Öğrenme ve Liderlik Enstitüsü’ne ihtiyacımız var. Enstitü bünyesinde oluşturulacak yüksek lisans programına, en az 3-5 yıl öğretmenlik tecrübesine sahip kişiler çok bileşenli bir sistemle seçilerek kabul edilmeli. En az 2 konuda araştırma yapmalı ve araştırmalardan elde ettiği bir problemin çözüm modelini geliştirmeli. Doktora programına, yüksek lisanstan belirli bir seviyenin üstünde mezun olanlar, bir okulda en az 2 yıl çalıştıktan sonra alınmalı. Okulda birlikte çalışacağı koç ya da mentörle birlikte öğrenme araştırmaları tasarlayıp uygulamalı. Doktora programı sırasında ise en az bir model geliştirmeli ve uygulayarak sonucunu yazmalıdır. Her öğrenci, teorik ve araştırma temelli gelişirken, iş başında uygulama sırasında koç ya da mentöründen geri bildirim almalıdır. Yapılan araştırmalar, düzenli geri bildirim alınmamasının, profesyonel gelişimi sınırladığını gösteriyor (Knight, 2007). Koçluk geri bildirimi alınmayan uygulamaların, becerileri her zaman artırmadığı görülüyor (Showers, 1984). Eğitimcilerin, kendi ihtiyaçlarına özel ve kendi hazır bulunuşluk durumlarına odaklı geri bildirime ihtiyacı var (Bartell, 2005). “Anlayış ve beceri derecesi yükselecekse, uygulama sürekli ve anında olmalıdır” diyen Joyce (1993), yeni bir beceri ya da prosedürün 20-30 kez denenmesinin rahatlık ve kontrol için gerekli olduğunu belirtiyor.

Reiman ve Thies-Sprinthall (1998) de erken veri toplama çabalarının daha küresel olmasını, daha fazla belirgin görev ya da becerilere odaklanarak gözlemlenmesini öneriyor. Darling-Hammond vd. (2007) ise yeni müdürlerin örnek alması gereken en iyi başlangıç programının soru sorma, gözlem, modelleme ve geri bildirim vermeyi içerdiğini belirtiyor. Bu veriler, Öğrenme ve Liderlik Enstitüsü öğrencilerinin okulda çalışması koşulunu doğruluyor. Öğrenme ve Liderlik Enstitüsü’ne, okul liderlerinin yalnız yetiştirilmesi değil, geliştirilmesi alanında da ihtiyacımız var. Enstitü, belirli alanlarda veya uzun süreli sertifika programları yaparak, sistemdeki okul liderlerinin gelişimine hizmet etmeli. Milli Eğitim Bakanlığı ve özel sektörle birlikte çalışarak, ihtiyaç duyulan okul liderlerinin yetişmesine ülke çapında önderlik etmelidir.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.