Dershaneler ve Şehir Efsaneleri
Üniversite giriş sınav soruları, liselerde verilen 9-10-11 ve 12. sınıf içeriklerinden oluşur. Lisede iyi öğrenim almış olan adaylar daha başarılı olur. Dershaneler, ancak lise altyapısı iyi olan öğrencilere, sınava özel hazırlık konusunda, çoktan seçmeli sınavda başarı konusunda işlevsel olabilir.
Lise akademik altyapısı olmayan adaylara, dershane katkısı yok denecek kadar azdır. 2012-LYS puan ortalamalarının lise türlerine göre dağılımı da bunu çok açık ortaya koymaktadır. En başarılı liseler, SBS ile seçilerek gelen zaten başarılı olan öğrencilerden oluşan daha nitelikli ve akademik düzeyi daha yüksek, başarılı liselerdir.
2012 – LYS Puan Ortalamalarının Lise Türlerine Göre Dağılımı:
LİSE TÜRÜ |
MF |
TM |
TS |
|||
ORT.* |
ADAY |
ORT. |
ADAY |
ORT. |
ADAY |
|
FEN LİSESİ |
404,353 |
7.536 |
379,817 |
3.007 |
372,237 |
306 |
ÖZEL FEN LİSESİ |
380,217 |
2.883 |
360,801 |
1.613 |
356,963 |
395 |
ANADOLU LİSESİ |
314,594 |
85.639 |
304,639 |
82.843 |
303,532 |
24.406 |
Y. DİL ÖZEL LİSE |
293,442 |
12.218 |
274,647 |
17.598 |
270,129 |
7.323 |
SOS. BİL. LİSESİ |
276,684 |
25 |
354,128 |
732 |
360,662 |
445 |
ÖZEL LİSE |
243,822 |
2.418 |
235,43 |
3.817 |
239,058 |
1.742 |
YDA LİSE |
236,027 |
1.729 |
248,036 |
1.885 |
257,347 |
1.265 |
GENEL LİSE |
220,813 |
120.231 |
231,181 |
236.993 |
243,514 |
235.091 |
*Tam puan 500’dür.
Ayrıca, dershaneler, aday öğrencileri, düzey belirleme sınavlarına alarak, kendilerinden önce elde etmiş oldukları lise akademik düzeylerine göre sıralamakta ve sınıfları homojen oluşturmaktadırlar. Üniversite giriş sınavlarında başarı oranlarının “iyi” sınıflarda yüksek olduğu, “orta” ve “düşük düzey” sınıflarda ya çok az olduğu ya da hiç olmadığı da yadsınamaz bir gerçektir.
Üniversite giriş sınavlarına hazırlık yapan dershanelerin çoğunun SBS Hazırlık kursları da vardır. Genel slogan da şudur: “İyi bir lise üniversiteye girişte garantidir.”. Üniversite giriş sınavlarında okul değil de dershane tek etken olsaydı, SBS’ye hazırlık da, “iyi” bir liseye gitmek de, üniversite giriş sınavları bağlamında anlamsız olmalıydı. Sınavları kazandıran dershane olsaydı, hangi liseye gidiyor olmanın bir önemi kalmamalıydı. Öyle olmadığı, “iyi” bir lise öğreniminin bireysel gelişim, yabancı dil, sosyal beceriler gibi birçok konudaki katkısı yanında, üniversite giriş sınavlarında başarıda da önemli bir etken olduğu tartışmasız bir gerçektir. Böyle olması da çok doğaldır, çünkü sınav lise içeriğinin ölçüldüğü bir sınavdır.
Doğrudur, üniversite giriş sınavlarına hazırlık için gidilen dershanelerde yapılan işin tanımı da eğitimdir, “sınavlara hazırlık eğitimi”dir. Sonuçta davranışta (bilgi ya da uygulama düzeyinde) değişiklik meydana getirmenin genel tanımı “eğitim”dir. Ancak, çok emek ve özveri barındırmasına ve amacına uygun çok da etkin yapılıyor olmasına karşın, dershanelerde yapılan eğitime, bütüncül (bireysel, sosyal, bilişsel, akademik ve mesleki gelişim) bir eğitim etkinliği demek, hem tanım gereği hem de dershanelerin esas işleri ve işlevleri açısından çok da doğru olmaz.
Dershanelerde temel olarak yapılan şudur:
4 yıllık bir lise içeriğinden oluşan bir sınav var. Farklı düzeylerde ve hedeflerde adaylar var. 600-1300 saat derste, hem ciddi emek, çaba, hazırlık, çalışma, mesai gerektiren sınava hazırlık yapılması hem de aynı anda sınava hazırlık dışında kalan diğer eğitim-öğretim etkinliklerinin yapılması teorik olarak da matematiksel olarak da zaten olası değildir.
Dershaneler sınavlara hazırlık işinde odaklıdır ve çok başarılıdır. Ancak bu yapılan etkinliğin bütüncül olarak bir eğitim-öğretim etkinliği olduğu sonucuna ulaştırmaz.
Ayrıca dershane ortamlarının okul olabilecek nitelikleri (koridor, öğrenci tuvaletleri, bahçe, uygulama alanları vb.) taşımadığı da bir gerçektir. MEB’e göre dershanelerin en fazla %1’i okula dönüşmeye uygun.
Tüm tartışmalara bu açıdan bakılırsa, hiçbir şeyin tartışılmaması, ya da sadece öncelikler sırasına göre tartışılması gerekir. Doğrudur, eğitimin
gibi bir çok konuda sorunumuz var. Bunların ivedilikle ele alınması gerekiyor. Tartışma ve uygulama boyutunda ele alınıyor da zaten. Başka sorunlar olması, dershaneler konusunu ele almaya engel değil, olmamalı da. Zaten var olan eğitim sorunlarına, öğrencilerin zihinsel olarak ve lise 11 ve 12. sınıfta fiilen okullarını yok saymalarının eklenmesi gerekmiyor. Bunu irdelemek ve çözüm aramak yanlış olmayacaktır. Ancak, dershanelerin varlık nedeni olan ve acımasız bir rekabet içeren sıralama-eleme sınavları kitlesellikten uç bir noktaya alınmadan kapansın demekle kapanmayacağı, yasa ile kapatılsa bile gerçekte kapanmayacağı sadece kayıt dışında gideceği de bir gerçektir.
Biz eğitimcilere düşen, 2 milyona yakın adayı, 200’e yakın üniversitede 1 milyona yakın kontenjana, sınavsız (ya da en az sınavla) en adil, en etkin nasıl yerleştirebileceğimizi tartışmak olmalıdır. Bu mümkün müdür? Uygulayabilen ülkeler var. Mota mot aynısını almasak da, esinlenebilir, bize uygun bir model geliştirebiliriz. Yine de dershaneler olacaktır. Ancak, eğitimi bu denli etkileyen bir boyutta olmayacaktır. Devlete düşen de, devlete güvenerek bu kurumlara yatırım yapan ve kayıt içinde kalarak vergisini veren eğitim girişimcilerini ve hafta sonlarını çalışarak geçiren eğitim emekçisi dershane öğretmenlerini mağdur etmeyecek bir çözüm bulmaktır.
Oktay Aydın
Psikolojik Danışman
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.